PARASI OLAN HİZMET ALIR!


 

SES Eş Genel Başkanı Kara: “Mersin Şehir Hastanesi parası olanın hizmet göreceği bir yere dönüşür”

Mehmet Nabi Batuk

 

Türkiye’de ilk olarak yapılan Mersin Şehir Hastanesi’nin 1 ay içerisinde açılacağı konuşulurken bir dizi toplantılara katılmak için Mersin’e gelen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Dr. İbrahim Kara, şehir hastaneleri projelerini gazetemize değerlendirildi.

Mersin Şehir Hastanesi Kampüsü’nün, ‘yap – işlet – devret modeli’ ile yapıldığına dikkat çeken Kara, hastanenin işletmesinin 49 yıllığını bir firmaya verilmesini eleştirerek, Anayasa’da sağlık hizmetinin bir kamu hizmeti olduğunun hukuki olarak kesin bir şekilde belirlendiğini ifade etti. Kar amaçlı kurulacak Mersin Şehir Hastanesi’nin hem sağlık çalışanları açısından hem de hastalar tarafından birçok olumsuzluk yaratacağını söyleyen Kara, şehir merkezinde kalan kamu hastane binalarının çürümeye terk edilebileceği ve rant alanı haline getirilebileceği uyarısında bulundu.

 

“ASIL HEDEFLERİ SAĞLIK HİZMETLERİNİN PİYASALAŞTIRILMASI”

SORU: Hükümet, Mersin’de Türkiye’nin ilk şehir hastanesi yapılırken, hükümetin üç aşamalı sağlık politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İ.KARA: AKP Hükümeti iktidara geldiği andan itibaren sağlık alanına ilişkin söylemlerde bulunmaya başladı. Sağlıkta dönüşüm adıyla sanki sihirli bir sözcükmüş gibi bir programı hayata geçireceklerini söylemeye başladılar ve bunu hızlıca uyguladılar. Asıl hedefleri sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması ve kamu çalışanlarını iş güçlüğünün artırılması esnek ve kuralsız çalıştırılmasıydı. Çünkü uluslararası sermayenin AKP İktidarından beklentisi buydu. AKP iktidarı bunları uygularken sağlık emekçilerinin söylemlerini kullanarak hayata geçirmeye çalıştı. ‘Sağlık hizmetleri tek merkezden yönetilmelidir’ dediler. Böylelikle kamuda sağlık hizmeti veren tüm yerleri tek çatı altında toplama hesabı yaptılar. Ama bir süre sonra gördük ki Sağlık Bakanlığı’nın çatısı altında sağlık hizmetlerini birçok parçaya böldüler. Bir tarafta kamu hastaneleri, diğer taraftan halk sağlığı kurumu oluşturdular. Böylelikle tek merkezden yönetilen sağlık hizmeti birçok merkezden yürütülmeye başlandı. Bizde tek merkezden yürütülmesi gerekiyor diye ifade ediyorduk ama böyle yandaşların nemalanacağı, sağlık hizmetlerinin tamamıyla piyasalaşacağı ve sağlık hizmetlerinde ciddi problemlerin olmasını kast etmiyorduk.

Öte yandan iktidar piyasalaşma sürecine ilişkin birçok adım attı. Örneğin koruyucu sağlık hizmetlerini tasfiye edip, aile hekimliği sistemini getirdiler. Diğer taraftan da taşeron firmaların kamusal sağlık hizmeti sisteminin içine girmesini sağladılar.

Yani radyoloji alanı, kan bankası gibi birimlerin özelleştirme süreçlerini işlettiler. Bu adımlar parçalamaya dönük adımlardı. Bu nedenle şehir hastaneleri, hükümetin sağlık sürecinin ana unsuru ve baş aktörleridir. Şimdi siz bir araziyi bir kuruma verip, ‘gel buraya bir hastane yap, o hastane 49 yıllığına senin olsun bu arada da hastanenin yüzde 70 doluluk oranını ben sana garanti ediyorum, boş olsa bile ben sana bu yüzde 70’in parasını ödeyeceğim, radyoloji hizmetlerinin hepsini de özelden alacağız’ diyeceksiniz.

Siz topyekûn olarak özelleştirmeyi hedefliyorsunuz. Bu arada x ışınlarına maruz kalan radyoloji çalışanlarının çalışma sürelerinin kısaltılması ve izin hakları gibi taleplerini de ortadan kaldırıyorsunuz. Yani iktidar diyor ki; ‘sen bu araziyi al, bir hastane, kampus yap hatta orayı öyle bir hale getir ki; lojmanı, oteli, marketi olsun tüm bunları da sen kiraya ver, sen işlet insanlar oradan dışarıya çıkmasınlar. Sana yüzde 70 de doluluk garantisi veriyorum. Bu doluluğa ulaşılamazsa ben sana parasını yine de ödeyeceğim’. Sonrada bu sağlık hizmetinin ismi kamu hizmeti olacak. Sistem böyleyken, devletin buradaki avantajı ve karı nedir?

 

“ETRAFTAKİ DEVLET HASTANELERİNİ KAPATIP, BAKIMSIZ HALE GETİRECEKLER”

SORU: Bir hastanenin bazı birimlerinin parça parça ya da topyekûn olarak özelleştirilmesi bir sakınca yaratabilir diyorsunuz. Peki, bu sakıncalar ne olabilir?

İ. KARA: Şimdi siz bir insana 49 yıllığına yüzde 70 doluluk oranı garantisi verirseniz bunun anlam şudur; devlet sağlık hizmetinde diğer alanlarda olduğu gibi birilerinin cebini dolduracak. Bu tehlikeli bir şeydir. Bu nedenle böyle bir sistem kuramazsınız. Eğer kurarsanız ki Mersin’de en büyük örneği açılmayı bekliyor, orası sağlıkta parası olanın hizmet görebileceği bir yere dönüşür. Daha sonra etraftaki devlet hastanelerini kapatıp, bakımsız hale getirecekler. Oralara herhangi bir yatırım yapmayacaklar. Parası olmayanlar yaşam ile ölüm arasında kalacak.

Bir kamu hizmeti, kamu çalışanları tarafından yürütülmek zorundadır. Sağlık hizmeti de bir kamu hizmetidir. Anayasa bunu net bir şekilde ifade etmiştir. Üstelik sağlık hizmeti herhangi bir hizmet de değildir. Yani kamu çalışanları ölüm ile yaşam arasındaki o ince çizgide uğraş veren emekçilerdir. Bu nedenle eğitimleri, çalışma koşulları ve iş güvencelerinin olması gerekmektedir.

 

“HANGİSİ SAĞLIK İŞÇİLERİNİN ÇALIŞMA KOŞULLARINI DENETLİYOR”

Şimdi hastanelerde herhangi bir hizmeti taşerona vereceğiz. İyi de bu şirket nereden para kazanacak? Ya malzemeden çalacak ya da personelden çalacak. Bunun ötesinde para kazanabilecek bir yer söz konusu değil. Hangi hastane yönetimi kullanılan malzemeleri, çalışan sağlık işçilerinin çalışma koşullarını, ücretlerinin yatıp yatmadığını denetliyor. Ancak Anayasada ve hukuki olarak bu denetimlerin yapılıyor olması gerekiyor.

 

“PATRONLAR HEKİMLERE MÜDAHALE EDEBİLİR”

Bizim için önemli olan; tüm sağlık emekçilerinin hepsinin güvenceli bir çalışma biçimi ile hizmet sunuyor olmasıdır. Taşeron çalıştırma biçimi tam bir kölelik biçimidir. Örneğin bir hekim arkadaşımızın yapacağı bir tedaviye patronu müdahale edince o hekim arkadaşımız ne yapacak? Ya hekim arkadaşımız işinden olacak ya da mesleki ahlakına uygun bir tutum sergileyecek. Sağlık hizmetinde özgür iradesi şarttır ancak taşeron sistemi özgür iradeyi ortadan kaldırmaktadır. Çünkü insanların bir noktada iş güvencesi kaygısı gelecek kaygısı var.

 

“HASTANIN, HEKİMİYLE VE HEMŞİRESİYLE ARASINA PARA GİRMEMELİDİR”

SORU: Mersin Şehir Hastanesi’nde 3 bin çalışanın görev yapacağı söyleniyor. Bu sayının taşeron sistemle uyumu çalışma koşulları ve ücretler konusunda bir sorun yaratır mı? 

İ. KARA: Mersin Şehir Hastanesi’nde ve diğer tüm hastanelerde sağlık hizmetlerinde taşeron sistemlerin ve çalışma koşullarının kesinlikle ve kesinlikle ortadan kaldırılması lazım. Sayının 3 bin, 5 bin, 7 bin kişiden olmasından çok asıl olan şey; verilen hizmetin niteliğiyle ve sağlık hizmeti alanlar ile ilintili bir durumdur. Yani hastaneye müracaat eden bir kişi hiçbir şekilde cebinden para çıkarak değil kesinlikle herhangi bir para ödemeden hastaneye girmelidir. Hastanın, hekimiyle ve hemşiresiyle arasına para girmemelidir. Kişi muayenesini olup olması gereken işlemlerin veya operasyonlarını olduktan sonra mutlu bir şekilde evine ve çocuğuna dönmelidir. Sağlık çalışanları açısından da sağlık hizmeti sunumunun ve niteliğinin daha iyi olabilmesi için genel olarak iş güvencesinin de olması lazım. Gelecek kaygısının olmaması lazım. Bütün bunlar bir arada yapılabilir ama tercih meselesi. Tercihinizi sermayeden yana mı, yoksa halktan yana mı kullanacaksınız? İktidar ve sağlık bakanı diyor ki ‘ben sermayeden yana kullanacağım’. Biz diyoruz ki; halktan yana kullanılması gerekir. Asıl kavga bunun kavgasıdır. Sistemin kimin lehine olacağı önemlidir. Muhtemelen de kendi yandaşlarıdır. Çünkü kendi yandaşları onlardan nem alıyorlar. Bizim arkadaşlarımız bizim sendikalarımızın üyeleri candıraş çalışma yürütüyorlar.

 

SAĞLIKTA ŞİDDET ARTAR

SORU: Mersin Şehir Hastanesi, sahip olduğu olanaklarla kentin sağlık sorununu ne ölçüde karşılar, eksikleri var mıdır?

İ.KARA: Sağlık hizmeti alacak Mersinliler; ‘Kardeşim ben sana para veriyorum. Cumhurbaşkanımız yalan mı söylüyor şimdi sen benim kölemsin’ deyip istediği gibi şiddet uygulama hakkını kendinde bulabilecek. İktidarın yandaş televizyonları saklıyorlar haberleri ancak daha iki gün önce Dışkapı Hastanesi’nde bir cerrah arkadaşımız darp edildi. Hayati tehlikesi vardı yeni yeni atlattı. Yine bir hemşire arkadaşımıza İstanbul Üsküdar’da şehit yakını olduğunu iddia eden birisi darp girişiminde bulundu.

Şimdi itibarsızlaştırılmış güvencesizleştirilmiş, müşteri ilişkisi kurulmuş bir sağlık sisteminde buna benzer şiddet vakaları ile çok sık karşı karşıya kalacağız. Mersin’de buna benzer bir durum ile karşı karşıya kalabiliriz

 

“ESKİ HASTANELER AVM’YE DÖNÜŞEBİLİR”

SORU: Kentteki sağlık yatırımları sizce doğru orantıda mı?

İ. KARA: Bu tür şehir hastanelerinin yapılması ile birlikte eski hastanelerin yıkılabilir. Bu da bizim kafamızda başka başka soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Birçok ilde birçok örnek var. Çorum’da 650 yataklı devlet hastanesi vardı. Sonra başka bir yere 850 yataklı başka bir devlet hastanesi yapıp 650 yataklı devlet hastanesini yıktılar. Bunu neden yaptılar? Çünkü buraya alışveriş merkezi yapılmak isteniyor.

Mersin’de de buna benzer bir durum ile karşı karşıya kalabiliriz. Çünkü Mersin’de hastaneler kent merkezinde kaldı. ‘Buraların alışveriş merkezi olması lazım’ düşüncesi var. O nedenle Çorum’daki örneğe benzer adımlar atıyorlar. Hastaneleri kent dışına taşıyor, orayı rant merkezi haline getiriyorlar. Orayı tamamıyla özerk bir alana çeviriyor, işletmeciyi orada koruyan bir mantıkla hareket ediyorlar. Çünkü iktidarın kafasındaki tek bir şey piyasadır. Devlet sağlık alanındaki tüm hizmetleri piyasaya açmaktan başka hiçbir şey düşünmüyor. Senin ihtiyacını benim ihtiyacımı düşünüyor olsalardı; Akkuyu Nükleer Santralini yapmazlardı. Bunlar; Akkuyu’yu yapıp, kanser olanları santralin yanına kurakları bir onkoloji hastanesinde tedavi etmeye çalışırlar. Yani insanlar nükleerden dolayı kanser olur, sonra gider onkoloji hastanesinde şifa aramaya çalışır. 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA