MERSİN’E BİR DE SİNEMACI ELİ DEĞSİN!


 

Hak ettikleri destekleri bir türlü görememelerine rağmen yılmadan mücadele eden Mersinli bağımsız sinemacılar; bu düzenin böyle devam etmemesi için herkesi üzerine düşeni yapmaya çağırıyor!

Yazlık sinemalar yok oldu… Bağımsız sinema salonları tekellere yenildi… İş bilmeyen bürokratlar ve yöneticilerin, kültür-sanat politikalarına yön vermesi ile Mersin, beyaz perde de gerilerde kaldı… 

MEHMET NABİ BATUK 

Mersin’de sinemada öne çıkan işlere imza atarak adından bahsettiren yönetmen Yasin Korkmaz, hem Mersin Sinema Derneği’nin çalışmalarını hem de kent ve kent dinamiklerinin sektöre olumlu-olumsuz etkilerini gazetemize değerlendirdi. 
Kentte üzerinde uzlaşılan bir kültür-sanat politikasının olmaması, liyakat ve etkinlik sahibi olmayan yöneticilerin kültür-sanat alanında yetkili olmasının kentin en önemli sorunu olduğuna dikkat çeken Korkmaz, kentin öncelikli olarak bir Film Ofisi’ne ve iş bilen yetkililere ihtiyacı olduğunu söyledi. Örnek olarak Büyükşehir Belediyesi’nde sinemanın sadece tabelalarda kalan bir faaliyet alanı olduğunu söyleyen Korkmaz, ilçelerin bu alandaki bakış açısı ve çalışmalarının daha ileride olduğunu kaydetti. 
Ayrıca kentin tamamı film platosu olabilecek nitelikteyken Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın film platosu kurma girişimini de topa tutan Yasin Korkmaz, bu bütçenin sinemacılara fon olarak aktarılması gerektiğini, bu sayede Mersin’de çekilecek filmlere kapı açılmış olacağını dile getirdi.
Tüm bunlara destek için ise göreve hazır olduklarını vurgulayan Korkmaz, ancak araya tanıdıklar koymadan hiçbir şey yapılamamasına sitem etti...

“HEM FİLM YAPTIK, HEM DE SOSYAL SORUMLULUK İŞLERİNE İMZA ATTIK”
SORU: Okurlarımıza biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Y. KORKMAZ: Mersin’in Erdemli ilçesinde doğdum. Sinemacı bir ailenin çocuğuyum. 2000 yılında aile olarak tekrar Mersin’e yerleştik. Geldiğimiz günden beridir de sinema ile uğraşıyoruz. 
SORU: Mersin’de yapmış olduğunuz çalışmalardan biraz bahsedebilir misiniz? 
Y. KORKMAZ: Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin ilk kurulduğu yıllarda kısa film atölyeleri düzenledik. Kısa film gösterimleri ve yarışmaları yaptık. Kamera önü oyunculuk atölyeleri düzenledik. Uzun metrajlı filmler çektik. Sonra Arslanköylü Kadınlar ile Yün Bebek filmini çektik. Kardeşimin Filmi isimli bir proje çalışması yaptık. Mersin Sinema Derneği olarak sadece film yapmadık. Aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleri de yürüttük. Bunlardan biride Kardeşimin Filmi projesiydi. 
SORU: Bu projenizden biraz bahsedebilir misiniz?
Y. KORKMAZ:  Steven Spielberg’in bir projesi ve hayaliydi. Kendisi bir Yahudi’dir. Spielberg projesinde İsrailli ve Filistinli çocuklara kamera dağıtıp akşam olunca bu kameraları değiştirip bu çocuklarının birbirlerinin hayatlarını izlemelerini sağlamak istiyordu. Bizde bundan etkilenerek İçişleri Bakanlığı’nın desteğiyle Kardeşimin Filmi projesini gerçekleştirdik. Bu projede Mersin’in farklı sosyal gruplarından çocuklara 10 adet kamera dağıttık. Bu kameralar çocuklarda yaklaşık 1,5 ay kaldı. Bu çocuklar kendi hayatlarını çekti. Sonra biz bunu bir belgeselde topladık ve aslında hiçbir farklarının olmadığını onlara göstermeye çalıştık. 

“YÜN BEBEK ÇOK ZOR ŞARTLARDA ÇEKİLDİ”
SORU: Yün Bebek Filmi Mersin’e uluslararası anlamda büyük kazançlar sağladı? Bu filmin yapılış sürecinden biraz bahsedebilir misiniz? 
Y. KORKMAZ: Yine tüm yolların kapandığı Türkiye’nin kilitlendiği bir kış zamanıydı. Biz Arslanköy’e gittik. Arslanköy’e gitmeden önce tüm planlarımızı karsız bir Arslanköy üzerine yapmıştık. İnsanlar orada kar ile dehşet bir mücadele içerisindeydiler. Biz 16 gün kadar bir çekim planlıyorduk, ama mevsimsel şartlar nedeniyle çekim 2,5 ay sürdü. Biz Mersinliyiz ve karda yürümek bile bizim için bir sorundu. Birçok arkadaşımız o süreçte belini ellerini incittiler. 9 kişi gitmiştik, sonra bazı arkadaşlarımız ayrıldı. Oyuncuları iki defa değiştirdik. Kalacak yer sorunumuz vardı. Orman Bölge Müdürlüğü’nün Lojmanında bir odayı ayarlayabildik ve o odada 9 kişi aynı anda yan yana uyuduk. Bu şartlarda filmi çektik. Sonra film Antalya’da Altın Portakal’da gösterildi. Sonra yurtdışı gösterimleri oldu.

“MERSİN SİNEMA DA EN GERİ KALMIŞ KENTLERDEN!...”
SORU: Peki, Mersin’deki sinema alanını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu alanda üretim yapan biri olarak bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Y. KORKMAZ:  90lı yıllardan itibaren bakarsak bu işlere Mersin’de ilk başlayan Rüştü Aydın’dır. Bir dönem bizde beraber çalıştık. Bu işi ilk yapan maceracılardandır. Yıllar önce başladı ve çok emek verdi. Ama sonuçta pek bir ilerleme kaydedemedi, pek bir destekte görmedi. Aslında hepimizin sonu da Rüştü abi gibi olacak. Birimizin çektiği filmin TRT’de yayınlanması, diğerinin filminin yayınlanmaması sonucu aynı yerde tıkanıyoruz. 
SORU: Nedir bu tıkanıklar, Mersin’e genel anamda baktığınızda sinemayı nerelerde görüyorsunuz?
Y. KORKMAZ: Mersin, sinema alanında en geri kalmış şehirlerden bir tanesidir. Bununla ilgili bir kent politikasının olmamasından kaynaklanıyor. Yöneticilerin bu kent üzerine sanat ve kültür politikaları bulunmamaktadır. Burada kent yöneticilerinin kültür ve sanattan anladığı şey; fuarlarda, açılışlarda halk oyunları ekiplerinin gösterileridir. Bu durum bu dönemin politikasızlığı değildir. Her dönem aynıydı, bu kentte hiçbir zaman ne sinema için nede tiyatro için bir politika üretilmedi. Sadece kent yönetimi için söylemiyorum bu konuda sivil toplum kuruluşlarının da bir politikası bulunmuyor. 

“İLÇELER MERKEZDEN DAHA İYİ YERDE”
Mersin’de sinema üzerine yapılan haberlere bakın; en çok film çekilecek diye yapılan yemeklerin, kokteyllerin, toplantıların haberleri görürsünüz. Onun yanında sinema bir gösteridir. Peki, dönün bir bakın Mersin’de kaç tane film gösterebileceğiniz alan var? Sadece 3 tane tekel salon var. Mersin’in bir tane bile bağımsız salonu yok. Tekel salonlarda vizyon filmleri gösteriliyor. Üstler neyi tercih ederlerse biz ancak onları izleyebiliriz! 
Mersin merkezin durumu, ilçelerden daha kötü durumdadır. Anamur, Mut, Silifke, Erdemli’de belediyelere ait halkın gidebileceği uygun fiyatlı sinema salonları var. Mersin’de sinema anlayışı; ‘yılda 2-3 çocuğu toplayalım, bir sinema salonuna götürelim, izletelim sonra tamam bitmiştir’ şeklindedir. Koskoca Mersin’in merkezinde tekeller dışında film izlenecek bir salon yoktur. 

“SONRA O SİNEMAYI YIKIP YERİNE MICIR DÖKTÜLER”
SORU: Bağımsız salonları açmak için hiçbir girişim oldu mu?
Y. KORKMAZ: Mersin’de inanılmaz sayıda yazlık sinemalar vardı. Bunların çoğunu yıktılar. Kalanları da yıkmaya devam ediyorlar. Kapalı sinema salonlarını ayağa kaldırmak için girişimler oldu. Bağımsız sinemalar kuruldu. Ancak kısa süre içinde hepsi battı. Benim bildiğim batmış 5 tane salon var.
Örneğin çocukluğumda bizim mahallede bulunan tarihi Meram Sineması maalesef kaderine terk edildi. O sinemanın her önünden geçişimde başından sonunda kadar bakıp emlakçıya fiyatını sorduğum bir yerdi. Sonra o sinemayı yıkıp yerine mıcır döktüler. 

 “ANLAMAMIŞ MEVZUYU YILMAZ GÜNEY FİLAN DİYOR”
Mersin’de bir kültür müdürü sorunu var. Bundan kimse alınmasın; bu muhalifliğim 16 yıldır biriken sinema sorunlarından kaynaklanıyor. Bugünün başkanı, bugünün kültür müdürü ile ilgili bir durum değil. Bugüne kadar bu sorun böyle gitti, bugünde devam ediyor. Mersin’de apayrı bir durum var. Hiç unutmam bir gösterim ile ilgili bir kültür müdürü ile görüşüyoruz. Biz Yılmaz Köksal’ı davet etmiştik. Masraflarını karşılamamız gerektiğini söylediğimde, ‘Yılmaz Güney gelecekse para istemesin’ dedi. Anlamamış mevzuyu Yılmaz Güney filan diyor. Hiç film izlememiş, kitap okumamış, tiyatroya gitmemiş insanlar bu şehir de kültür sanat alanında yöneticilik yapıyor. Bu yüzden bu kentte sanat gelişmiyor. 
SORU: Peki, kentin kültür sanat alanını geliştirilmesi için en acil olarak yapılması gerekenler nedir?  
Y. KORKMAZ: İlk olarak bir kültür sanat politikasının ve programının belirlenmesi gerekiyor. Bazı arkadaşlarımdan duydum. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası kentte bir film platosu kurmaya çalışmış. Çalışmalar yapmış, toplantılar düzenlemişler. Ama hayata geçirilemedi! Bu mantıkla giderlerse zaten yapılamaz. Çünkü sadece plato kurmak istiyorlar. Sadece isim kurmak istiyorlar. 
İstanbul’dan bir adamın gelip burada senin platondan film çekmesi için bir sebep yok. Mersin’de ne var? Antik şehirler, çok güzel vadiler var. Adam buraya gelirse zaten senin platonu kullanmaz gider o doğal platoları kullanır. Yün Bebek filmini hangi platoda böyle çekebilirdik ki? Orada bir sahne vardı mesela kadın sırtına yakmak için odun toplamış, 2 metre kar var orada yürümeye çalışıyor. Bu sahneyi hangi platoda yapabiliriz? Rakamlara baktığımız zaman da, filmlerin hiçbiri platolarda çekilmiyor genellikle diziler çekiliyor. Bunlardan İstanbul’da bir sürü var. Adam neden İstanbul’u bırakıp gelip senin platonu kulansın ki? 

“PLATO GEREKSİZ, FON KURUP DESTEK SAĞLAYIN”
Mersin’in tamamı bir platodur. Bu doğal platoyu kullanmanız gerekir. Plato kurmak için ayrılacak bütçe, bir fon haline getirilip kentteki sinemacılara maddi destek olarak sunulmalıdır. Kültür Bakanlığı da bu destekleri veriyor. Sinema alanında gelişmiş olan illere bakarsak bunu yaptıklarını görüyoruz. Örneğin; İstanbul Film Festivali destek fonları ile yapılıyor. Mersin’de tamamen gereksiz olacak bu platoya harcanacak rakamı fon haline getirmek çok daha anlamlı olur. Bu fonlar ile çekilecek filmlere Mersin ev sahipliği yaparsa Mersin diye bir yerin olduğu hatırlanır. Sinema alanında çalışan firmalar Mersin’de ofis açmak zorunda kalırlar. Mersin’de yılda 10 filmin çekildiğini düşünsenize…

“SONRA DİYARBAKIR BÜYÜKŞEHİR’İN SİNEMA BİRİMİ’NE GİTTİK”
Tabi öncelikle Mersin’e bir Film Ofisi’nin kurulması gerekiyor. Bir müdüre, bir başkanlığa ait değil de bununla ilgili kendi alanlarında uzman bir ekibin oluşturulması gerekiyor. Üniversitemizde çok yetenekli arkadaşlarımız var ama Mersin’de bir gün durmuyorlar. Okul biter bitmez kentten gidiyorlar. 
Yaklaşık 6 sene önce çektiğimiz kısa filmleri göstermek için Diyarbakır’a gittik. Önce Diyarbakır Şehir Tiyatrosu’nda, sonra Büyükşehir Belediyesi Sinema Birimi’ne gittik. Belediyenin bir sinema birimi var. Düşüne biliyor musunuz, bu bize çok enteresan geldi. Üç tane okul mezunu çocuğu işe almışlar. ‘Siz ne iş yapıyorsunuz?’diye sorduğumda; ‘Kısa film, belgesel çekiyoruz. Film çekenlere destek veriyoruz. Çektiklerimizi de yarışmalara gönderiyoruz’ yanıtı aldım. Bu muazzam bir şey değil midir? Diyarbakır denilince biz hemen sert bakarız ama adamlar sinema alanında bayağı ilerdeler.

“BÜYÜKŞEHİR’DE SİNEMA SADECE TABELA OLARAK VAR”
Açık konuşmak gerekirse biz sinemacılar olarak hiçbir zaman kendimize bir muhatap bulamıyoruz. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde Sinema ve Tiyatro Birimi diye geçen bir alan var. Ancak sinema sadece tabela olarak var. Sinema ile ilgili en ufak bir çalışma bile yok. O birim sinemanın ne olduğunu da bilmiyordur büyük bir ihtimalle. 
Ben 16 yıldır Mersin’de bu alanda çalışıyorum. Bir ekibimiz var, gerekirse elimizden ne gelirse bu şehre destek sunmaya hazırız. Çünkü şehrimiz kazanırsa bizde kazanıyoruz. Ancak 2,5 yıldır randevu talebime dönmeyenler var. Tanıdıklarını, referanslarını araya koyacaksın ki ilgili kişilerle görüşebilesin. Bu şekilde bir fayda olmaz.  



   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA