Komite çalışmaları hakkında bilgi geren Akar Tülücü, geçen yılın son çeyreğinde 32 No’lu Meslek Komitesi ile birlikte Mersin Sanayisi, Gelecek Vizyonunda Sorunlar, Çözümler ve Eylem Planı Arama Konferansı’nı düzenlediklerini hatırlattı. 100 civarındaki katılımcı ile sanayinin yol haritasını çizmeye çalıştıklarını ifade eden Tülücü, makro ve mikro ölçekli sorunları tespit ederek çözüm önerileri geliştirdiklerini anlattı. Altyapı, rekabet ve eğitimin öne çıkan konular arasında yer aldığını kaydeden Tülücü, sonuç raporunun katılımcılara mail yoluyla ulaştırılmaya başlandığını bildirdi. Tülücü, önümüzdeki süreçte konunun takipçisi olarak tespit edilen sorunların çözümü yönünde çalışacaklarını söyledi.
“ÖDEMELERİN ÖTELENMESİ BÜYÜK SORUN”
Ardından sektörel değerlendirme yapan Akar Tülücü, son dönemlerde en büyük sıkıntıyı sürdürülebilirlik noktasında yaşadıklarına değindi. Üretimde sürdürülebilir dengeyi sağlamakta zorlandıklarına işaret eden Tülücü, şöyle konuştu: “Ödemelerin ötelenmesi nedeniyle son 8 ayda üretimde tüm denge bozuldu. Hem çok düşük fiyatlarla çalışıyoruz hem de yıllardır hizmet verdiğimiz firmaların dahi ödemeleri ertelemesi gelir gider dengesinin bozulmasını beraberinde getiriyor. Ancak işletmelerin çalışanlarını koruma içgüdüsü devam ediyor. Zor durumda olmamıza rağmen yıllardır emek verdiğimiz / emek veren, eğittiğimiz çalışma arkadaşlarımız ile yollarımızı ayırmak istemiyoruz. Bunu sağlamak ise her geçen gün zorlaşıyor.”
Hem talebin düşmesi hem de ödeme dengelerinin bozulması nedeniyle personeli bünyelerinde tutmakta zorlandıklarını vurgulayan Tülücü, durumun bu şekilde devam etmesi halinde yılın sonuna kadar üreticilerin yüzde 20’sinin piyasadan çekileceğini, kalan yüzde 80’in ise ortalama yüzde 40’lık kapasitelerle çalışmasının mümkün olabileceğini tahmin ettiğini söyledi.
“DÖVİZ KURU FİYATLARI ARTTIRDI”
Sektörde bir diğer sıkıntıyı döviz kurlarındaki artışla yaşadıklarını anlatan Oğuz Akar Tülücü, bu yansımanın iki yönlü olduğuna değindi. Avrupa’da çelik yapı ve makine sektöründe son dönemlerde metal talebinin arttığını kaydeden Tülücü, bu nedenle Türkiye’deki metal üreticilerinin ürünlerini Avrupa pazarına sattıkları fiyatlarla yurtiçine de satmaya başladıklarını söyledi. “Nasıl olsa Avrupa’dan talep var, yerli firmalar ürünümüzü almasa da yurtdışına satabiliriz düşüncesiyle yurtiçi fiyatlar da artırıldı” diyen Tülücü, “Buna bir de döviz kurunun yükselmesi eklenince sıkıntıyı iki kat fazla hissetmeye başladık” ifadelerini kullandı. Döviz kurunda yaşanan sıkıntıların, ekonomideki belirsizliklerin ve ödemelerdeki ötelemelerin düzenli yatırım yapan firmaların önünü görmesini engellediğini ve bir süredir yatırımların beklemeye alındığını kaydeden Tülücü şöyle konuştu: “Tüm dünya sanayi 4.0’a geçiyor. Bu sıkıntıları aşabilmemiz, üretimi güçlendirebilmemiz için bizim de yüksek teknolojiye geçmemiz şart. Ancak bunun, sağlanan kısa vadeli desteklerle yakın zamanda gerçekleşmesi zor gözüküyor. 15 – 20 yıllık uzun vadeli, planlı destekler verilmeli. Önce orta teknolojide güçlenmeli, ardından da hızla yüksek teknolojiye geçmeliyiz. Firmalarımız şu anda ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli üreticiler. Emeğe dayalı faaliyet gösteren firmalar. Yüksek teknolojiye geçişle birlikte bu yüklerin de hafiflemesi söz konusu olabilecek. Bu nedenle yüksek teknolojiye geçişin düzenli desteklenmesi şart.”
Yüksek teknolojiye adım atacak firmaların gerekiyorsa vergiden muaf tutulması, çalışanlarına kolaylıklar sağlanması gerektiğini kaydeden Tülücü, “Firmaların sürdürülebilirliği, teknolojik anlamda büyüyüp gelişebilmesi, sektörde çalışan insanların desteklenmesiyle mümkün olur” değerlendirmesini yaptı.
“CAZİBE MERKEZLERİ PROGRAMI, ÜLKE GENELİNE KATKI SAĞLAR”
Son dönemlerde hazırlanan projelere de değinerek özellikle Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan Cazibe Merkezleri Projesi üzerinde duran Akar Tülücü, bu proje kapsamında yerli üretimin destekleneceğini hatırlatarak, “Ülkenin bir yerinde atılacak adım ülke geneline katkı sağlar” diye konuştu. Tülücü, ekonominin canlanması adına bu tür projelerin artırılması gerektiğini söyledi.
“MESLEKİ YETERLİLİK BELGELERİNDE SIKINTI VAR”
Son dönemlerde gündeme gelen Mesleki Yeterlilik Belgesi uygulamasına da değinen Tülücü, bu uygulamanın da gözle görülmeyen sıkıntılar taşıdığına dikkat çekti. Kişinin alacağı ilk belgenin işsizlik fonu üzerinden ya da AB fonu üzerinden desteklendiğini dile getiren Tülücü şunları söyledi: “Ancak bir kişinin birden fazla belgeye ihtiyacı oluyor. Örneğin kaynak ustasının ayrı, bakım ustasının ayrı, imalat ustasının ayrı, boyacının ayrı olması gerekiyor. Oysa küçük ve orta boy işletmelerde sistem gereği sayılan tüm bu iş kollarını tek bir işçi gerçekleştirebiliyor. Bu durumda bir kişinin birden fazla belge alması zorunluluğu doğuyor. Bu da ciddi bir maliyet anlamına geliyor. Verilen belge işçiye ait olmasına rağmen rakamların yüksek olması nedeniyle işçi böyle bir maliyetin altına girmek istemiyor. İşveren ise yapacağı yatırımın ardından personelinin bu belgesiyle birlikte başka bir işletmeye gidebileceği endişesi taşıyor. Mevcut durumda görünmeyen bu sıkıntı, ileride karşımıza daha büyük bir sorun olarak çıkacaktır. Bu nedenle şimdiden bir çözüm üretilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.”
“İŞSİZLİK SİGORTALARI DAHA UZUN SÜRELİ VERİLMELİ”
Konuşmasının sonunda işsizlik sigortalarına değinen Oğuz Akar Tülücü, işverenlerin içinde bulundukları sıkıntılı durum nedeniyle çalışanlarının istihdamını sürdürmekte zorlandığı bir dönemde işsizlik sigortasının cazibesinin artırılmasını beklediklerini söyledi. Bunun, çalışan kişinin devlete, işverene, sanayiye, şehre olan güvenini kaybetmemesi için yapılması gereken psikolojik bir destek yöntemi olarak da düşünülebileceğini ifade eden Tülücü, “İşsizlik sigortalarının hem daha uzun süreli hem de daha yüksek oranlarla verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşten çıkmak durumunda kalan bir işçinin kendisini güvende hissetmesi sosyal sıkıntıların da önüne geçecektir” dedi. (bülten)