Tarımın başkenti Mersin’de kontrolsüz, bilinçsiz ve yanlış zirai ilaç kullanımının yarattığı tehlike günden güne büyüyor!
Yanlış zirai ilaç kullanımı arıcılığı da bitme noktasına getirdi. Kent genelinde özellikle de Tarsus’ta büyük ölçekli arı ölümleri yaşanıyor!
HEDİYE EROĞLU- M. NABİ BATUK
Tarımın en büyük sorunu olan zirai ilaç kullanımının yarattığı tehlike büyüyor! Yanlış zirai ilaç kullanımı arıcılığı bitirme noktasına getirirken arıcılar uyarıyor: “Arıcılık biterse tarım biter, tarım biterse hayat biter”.
Mersin Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Ali Topril, yaşadıkları sorunları, çözüm önerilerini ve taleplerinin gazetemize anlattı. Özellikle yanlış zirai ilaç kullanımının yarattığı tehlikeye dikkat çeken Topril, arıcılığa hak ettiği önem
N verilmemesinin de sektöre büyük darbeler vurduğunu söyleyerek, çözüm için; arıcılara birlik olma, yetkililere ise seslerini duyma çağrısı yaptı.
“ARI OLMAZSA TARIM OLMAZ, TARIM OLMAZSA HAYAT OLMAZ”
SORU: Arının ve arıcılığın önemi nedir
M. A. TOPRİL: Arı olmazsa tarım olmaz, tarım olmazsa hayat olmaz. Meyvede ve sebzede tozlaştırmada arı hayati önem taşımaktadır. Ama hem çiftçilerimiz hem de yetkililer maalesef bunun yeteri kadar farkında değiller. Konya’da Ayçiçeği üreticileri arı yetiştiricilerine daha fazla ürün elde edebilmek amacıyla kovan başına 60 TL ücret ödüyor. Ama bazı yerlerde de çiftçiler arıcıları kovuyor. Veya para istiyor.
Dünyada başka hiçbir yerde arı yetiştiriciliği Türkiye’deki gibi rezil değildir. Diğer ülkelerdeki yetiştiriciler sahipsiz değildir.
“BAL SATIŞI BU KADAR KOLAY OLMAMALI”
SORU: Arıcıların bu kadar sahipsiz olmasını siz neye bağlıyorsunuz?
M. A. TOPRİL: Çiftçiyi daha da bilinçlendirmemiz lazım. Türkiye’de kayıtlı 60 bin arıcı var. Mersin’de 2 bin 700 kayıtlı, 1000 ile 1500 arasında da kayıtsız arıcı var. Ancak kuraklık nedeniyle son 3 yıldan buyana bal üretimi durmuş durumda.
Ayrıca bölgemizde son 5 yılda zirai ilaçlar nedeniyle ciddi arı ölümleri yaşanmakta. Birçok arıcı şuan kredi borcunu ödeyemedi. 2-3 yıl daha böyle devam ederse birçok arıcı işsiz kalacak.
Öte yandan bal olmamasına rağmen fiyatlar çok düşük. Üstelik ülkemizde bal satışı çok kolay yapılabiliyor. Bu durum hem halk sağlığı hem de kayıtdışı ekonomi açısından tehlikeli bir gidişat sergilemekte.
Bütün yerel kanallarda bal satışı yapılıyor. 10 kilosu 100 TL’den bal satıyorlar. Bunlara artık caydırıcı cezalar verilmesi gerekiyor. Bu merdiven altı balcılar yüzünden milletin bal üreticilerine güveni kalmadı.
Vatandaşların en güvenilir olarak bal alabileceği yerler arıcı birlikleridir. Vatandaşın tanıdığı arıcı yoksa arıcı birliklerine gitsinler. Birliklerde kesinlikle hile olmaz. Birlikler kendi üyelerinden balları denetimden geçirerek alırlar. Üyeleri dışında kimseden bal almazlar.
“TARSUS’TA ARI ÖLÜMLERİ TEHLİKELİ BOYUTTA”
SORU: Zirai ilaçlar nedeniyle yaşanan arı ölümlerine karşı ne yapılmalı?
M. A. TOPRİL: Son yıllarda bölgemizde şeftali, erik gibi sert çekirdekli meyve üretiminin artması nedeniyle bu alanda kullanılan zirai ilaçlarda arttı. Ancak bu tip üretim yapılan bölgelerde ciddi oranlarda arı ölümleri yaşanıyor. Ayrıca mısır tarlalarında kullanılan zirai ilaçlardan arılar çok fazla etkileniyor. Özellikle mısır tarlarından çok fazla şikâyet alıyoruz. Bu ölümler Tarsus ilçemizde tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda.
Bu durum özellikle son 5 yılda arı ölümlerinin arttığını belirledik. Çiftçilerimiz ne kullanıyorlar da biz arılarımızı kaybediyoruz; Bunu öğrenmemiz lazım.
Biz devlete çok yük olan üreticiler değiliz. Kendi ekmeğimizi kazanıyoruz. Biz devletten iş, aş istemiyoruz. Arıcılar kendi yağlarında kavruluyorlar. Böyle devam ederse bu insanlar işsiz kalacak. Sonra da devletten iş, aş, ekmek isteyecekler. Biz emeğimizin karşılığını alalım başka bir şey istemiyoruz.
“ÜRETİCİ ARININ ÖNEMİNİN FARKINDA DEĞİL”
Konuyla ilgili bazı saha araştırmaları yaptık. Üreticilerin kullandıkları zirai ilaç kutularını toplayıp bakanlığın izin verdiği ilaçlar olup olmadığını araştırdık. Ancak bu esnada bazı üreticiler ile gerilim yaşadık. Ancak gördük ki bu ilaçların birçoğunun merdiven altı ilaçlar olduğunu gördük. Bu konuda Ziraat Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası ile birlikte hareket etme kararı aldık. Önümüzdeki günlerde birlikte kapsamlı bir eğitim/bilinçlendirme çalışmaları yapacağız. Çiftçiyi bilgilendirmek istiyoruz. Ama bazı çiftçiler bunu kabul etmiyor. ‘Biz rahatsız oluyoruz arıları tarlamıza getirmeyin’ diyorlar. Ancak kendileri kaybediyorlar bunun farkında değiller. Arı yok olduğunda çiftçiliğin biteceğini anlamak gerekiyor.
“İLAÇLAMA SİSİTEMİ BAŞTAN SONA DEĞİŞMELİ”
SORU: Ne yapılması gerekiyor?
M. A. TOPRİL: Çiftçilerin ve arıcıların ilaçlama işini bir sisteme oturtması lazım. Belli saatlerde ilaçlama yapmaları gerekiyor. Bakanlık buna bir standart getirmeli. Bakanlığın bu uygulamaya bir düzene koyup artık yaptırımlar uygulaması gerekiyor. Karaman’da yabancı bir firma bu durumu bir düzene koymuş. Çiftçiler tarlalarına bahçelerine zirai ilaçları akşam saatlerinde veriyorlar. ‘Neden akşamları ilaçlama yapıyorsunuz?’ diye sorduk, ‘arılarınız ölmesin diye akşam ilaçlama yapıyoruz’ dediler.
“ARICILIK ZOR İŞ”
SORU: Gezici arıcılık nasıl yapılıyor? Bir yılınız nasıl geçiyor, neler yaşıyorsunuz?
M. A. TOPRİL: Ben kendimden örnek vereyim. 300 tane arım var. Her gittiğimiz yerde 1 ay kalacak şekilde gezici arıcılık yapıyoruz. 15 Mayıs’tan itibaren gezmeye başlıyoruz. Çiçek neredeyse balı nereden alabileceksek önce onun keşfini yapıyoruz. Önce gidiyoruz oranın mülki amiri ile ya da tarla sahibi ile görüşüyoruz. İl dışındayken çok sıkıntılar yaşıyoruz. Bakanlık il dışındayken konaklamalarda arıcılardan kesinlikle para konusunu yasakladı. Ancak hala para isteyen bölgeler var. Sivas’ta Elazığ’da arıcılardan 4 bin TL’den 10 bin TL’ye kadar ücret isteyenler var. Arıcılar bu parayı vermediği zaman bölgede arıcılık yapmaları engelleniyor. Köylüler kışkırtılıyor. Üreticiler arılarının zehirlenmesi ile tehdit ediliyor. Arıcılarımız da çekiniyorlar.
“HERŞEY ZAMLANDI, BAL ZAMLANMADI!”
SORU: Maliyetler çok mu yüksek?
M. A. TOPRİL: 2016 yılında sıfır bal aldık. Sezon iyi gitmiş olsaydı, normal şartlarda 400 – 500 teneke bal alabilirdik. Normalde bir arıcının 1 kilo bal üretebilmesi için harcadığı miktar 11 TL’dir. Ama biz toptan tüccarlara 5 TL’ye bal veriyoruz. Bu ücretler arı üreticilerini kurtarmıyor. Her şeye zam geliyor. Kovan 140 TL, şeker 150 TL oldu, biz balı hala 200 TL’ye veriyoruz. Bu yıl çam balını ise 190 TL’ye sattık. Bir gezginci arıcının yıllık maliyeti 25 bin TL’dir. Mazota her ay zam geliyor. Nakliye ücretleri artıyor. Geçen yıl 2 bin liraya kovanlarımızı nakledebiliyorsak bu yıl 3 bin liraya ancak nakledebiliyoruz.
“HERKES KENDİ AYAĞINA SIKIYOR”
SORU: Bal tüketiminde son durum nasıl?
M. A. TOPRİL: Tüketimde çok gerideyiz. Çünkü kimsenin bala güveni kalmadı. Bal şişelerinin üzerine gerçek bal, altına ise glikoz dolduruyorlar. Balda o kadar hileler dönüyor ki vatandaşın güveni kalmadı. Ama tüketiciyi bir kere kandırabilirsiniz. Herkes kendi ayağına sıkıyor.
Normalde balın son kullanma tarihi yoktur. Mısır piramitlerinin içinden bile bal çıktı. Balı rutubet ve nem olmayan yerde saklarsanız bozulmaz. Balı buzdolabına koymaya gerek yoktur.
ARICILAR; ŞEKER VE MAZOT DESTEĞİ İSTİYOR
SORU: Yetkililerden beklentileriniz neler?
M. A. TOPRİL: Koyun ve keçi üretimi için yem fiyatlarındaki KDV kaldırıldı. Balıkçılara ise mazot desteği veriliyor. Arıcılara da destek verilsin Arıcıların yemi de şekerdir. Kışın arıya şeker vermek zorundayız. Bakanlık arıcılar için şekerde KDV’yi kaldırsın. Örneğin 300 kovan arısı olana 30 çuval KDV’siz şeker verilsin. 100 kovanı olana 10 çuval KDV’siz şeker sağlansın. Ayrıca arıcılar için de mazot desteği verilsin. Sahte bal organizasyonunu bitirsinler. Bu sahtekârlara karşı ağır cezalar verilsin. Sonuçta insan sağlığı ile oynuyorlar. Bugün bir firmayı yakalayıp kapatıyorlar. Ancak aynı kişi yarın başka bir firma ile işine devam ediyor.
Biz Mersin olarak balda dünya birincisiyiz. Erdemli’de üreticimizin bir tanesi 2 yıl önce katıldığı yarışmada dünya birincisi oldu. Biz dünya birincisiyiz ama balda hala vatandaşın güveni yok. İnsanlar bal alırken iki kere düşünüyor. Çünkü güven bitti.
“PROJE ÇOK, YETKİ YOK”
SORU: Birlik olarak üyeleriniz, sektörünüz için ne gibi projeleriniz var?
M. A. TOPRİL: Halk Eğitim Müdürlüğü ile bir proje hazırlıyoruz. Kabul edilirse bölgemizden 50 arıcıyı yurtdışına götüreceğiz.
Orman Bölge Müdürlüğü ile beraber çalışıyor, yukarı kesimlerde arı konaklama alanları ile su havuzları yaptırıyoruz. Eğer bu ilaçlama sorununu bakanlık çözemezse arıcıları yukarılara taşıyıp ormanlık alanlara çıkaracağız. Tarım alanlarından arıcılarımızı çıkaracağız.
Ayrıca kooperatifleşmek istiyoruz. Bu konuyla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Bazı firmalara arıcılarımız 5 ay vade ile bal veriyorlar. Çek yok, senet yok. 5 ay sonra adam ‘ben senden bal almadım’ derse hiçbir hak talep edemez. Üreticilerimizin hiçbir güvencesi yok ama mecburen ürününü veriyor. Gelin toplanalım diyoruz. Ancak sektörde ciddi bir güven sorunu var. Bu nedenle birlik olma süreci yavaş işliyor. Ancak eninde sonunda birilerine güvenmek zorundayız. Yoksa böyle rezil olmaya devam ederiz. Ben elimden geleni yapıyorum ama arıcımın da birlik olması, bir araya gelip, birlikte hareket etmesi gerekiyor.
Toplantı yapıyoruz 50 üye ancak katılıyor. Arıcıların da biraz elini taşın altına koyması gerekiyor. Örneğin birliğimizin bir dolum tesisi var ama maddi durumumuzdan dolayı faaliyete geçiremedik. Şuanda hala öylece duruyor.
Sağ olsunlar siyasilerimiz bize destek veriyorlar. Ama birlik beraberlik olmayınca bir şey yapamıyoruz.
Örneğin arıcılar için güneş panelleri projesini hayata geçirmek istiyorum ancak yetkilerim sınırlı olduğu için bu çalışmayı henüz hayata geçiremedim. Önümüzdeki aylarda genel kurul yaparak, yetki isteyeceğiz. Bu yetkiler verilmezse çünkü bu kadar az yetki ile sorunları çözmek mümkün değil.
Üreticiler sanıyor ki; ‘biz başkanı seçtik, şimdi başkan bütün sorunları çözecek’. Ancak böyle olmuyor. Biz elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Arı üreticilerimizden artık ellerinden geleni yapmalarını bekliyoruz.
SORU: Son olarak neler söylemek istersiniz?
M. A. TOPRİL: Yetkililerimiz arıcıları desteklesinler. Arıcıları öldürmesinler. Arıcılar ölürse çiftçilerde ölür.