KESK Mersin Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İmam Özdemir, “AKP iktidarının tek derdi, OHAL ve KHK rejimini kalıcı hale getirecek olan tek adam rejimine geçişin önünde tek bir engel bırakmamaktır. Temel hedef tüm toplumu tek adam yönetimine biat eden kullara dönüştürmektir” dedi.

Özgür Çocuk Parkı’nda yapılan eylemde KESK üyeleri, ‘OHAL, KHK ve ihraçlara hayır. İşimizi geri istiyoruz’ yazılı bir pankart açtı, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Baskılar bizi yıldıramaz” şeklinde sloganlar attı.

Burada bir açıklama yapan KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İmam Özdemir, “Hukuksuzluğun kol gezdiği ülkede 10 Ekim katliamı davası tam anlamıyla bir tiyatroya dönüşmüş durumda. Ama biz biliyor ve inanıyoruz ki günün birinde hukuk egemen olacak ve arkadaşlarımızın hesabını soracağız” dedi.

“Ekonomik haklarımıza, demokratik haklarımıza, insanca yaşam hakkımıza, işimize, ekmeğimize yönelik saldırılar, gasplar devam ettikçe bizler de sokakta olmaya devam edeceğiz” diyen Özdemir, bugüne kadar yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle onlarca kamu kurumunda 100 binin üzerinde kamu personeli ihraç edildiğini hatırlattı.

Özdemir “Siyasi iktidar, yoksullaştırdığı halkı enflasyona ezdirmekten işçi grevlerini yasaklamaya, kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencelerini kaldırıp onları kapıkuluna çevirmekten halktan aldığı vergileri, İşsizlik Fonu’ndan patronlara teşvik adı altında aktarmaya kadar elimizde kalan son hakları, cebimizde kalan son kuruşa dahi göz dikmiştir. AKP iktidarının tek d

erdi, OHAL ve KHK rejimini kalıcı hale getirecek olan tek adam rejimine geçişin önünde tek bir engel bırakmamaktır. Temel hedef tüm toplumu tek adam yönetimine biat eden kullara dönüştürmektir. Bugüne kadar ardı ardına çıkarılan KHK’ların bu hedefe ulaşmada bir silah olarak kullanıldığını görüyoruz” dedi.

Özdemir, “Siyasal iktidar, son KHK ile yıllardır eğitimin dincileştirilmesi ve ticarileştirilmesine direnen laik bilimsem eğitimi savunan eğitim emekçilerinden, ülkede akan kanın durması için barış bildirisine imza atan yüzlerce akademisyenden intikam alırcasına hareket etmeyi sürdürmüştür.  AKP ömrü darbelere karşı mücadele ile geçen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nu dahi ihraç edecek kadar gözünü karartmıştır. Üniversitelerde aydın, demokrat akademisyenlerin ihracıyla boşaltılan kadroların kimlerle doldurulacağı ise aşikardır.  KHK’ların hedefinde KESK’in olduğu anlaşılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ve üniversitelerden ihraç edilenlerin büyük bölümü Eğitim-Sen üyesidir. Özellikle yönetici ve üyelerimiz hedef alınarak örgütlü gücümüze yönelik tasfiye çabası tüm hızıyla sürmektedir” ifadelerini kullandı.

KESK’in 78 milyon vatandaşın hakkı için, 3 milyon kamu emekçisinin hak ettiği insanca yaşam için mücadele verdiğini kaydeden Özdemir, “Bu ülkede en başından beri emek ve demokrasi karşıtlarının hedefinde olduk. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında KESK’i darbe destekçisi olara itham edemeyeceklerini bilenler yıllardır kararlılıkla sürdürdüğümüz emek ve demokrasi mücadelemizi suç gibi göstermeye çalışıyorlar. Tekrar üzerine basa basa vurguluyoruz. Bir sendikanın anayasa ile, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan sendikal hak ve özgürlükleri kullanması suç değildir. Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi yürüttüğü için açığa alınan, ihraç edilen yönetici ve üyelerimiz de suçlu değildir, kamu emekçileri mücadelesinin onurudur.  KESK’e bağlı sendikaların yönetici ve üyelerini haksız, hukuksuz, tamamen keyfi kriterlerle açığa alınmalarının tek bir nedeni vardır. O da başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçi kesimlerin haklarınızı savunmamız ve emek mücadelesi ile demokrasi, barış mücadelesi arasında köprüler kurmamızdır. Gerisi boş laftır. KESK olarak hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listeleri oluşturanların ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini bırakmayacağız.  İhraç edilen, açığa alınan tüm üyelerimiz görevine dönene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkenin onurlu kamu emekçileri olarak boyun eğmeyeceğiz, biz kazanacağız” dedi.