Özellikle Maliye Bakanlığı bürokratlarının camiaya karşı olan bakış açısının değişmesi gerektiğini belirten Tokgöz, “Kamu ve vatandaş arasında köprüyüz ama köprünün ayakları sağlamlaştırılmıyor” dedi. 

SONER AYDIN

Serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminlik müşavirlik mesleğinin toplumun tüm kesimlerine tanıtılması, ülke ekonomisine ve iş dünyasına sunduğu, değer ve faydaya ilişkin farkındalığın artırılması amacıyla 1-7 Mart tarihleri arasında kutlanan Muhasebe Haftası geride kalırken, sorunlar hala çözüm bekliyor. 
Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı (SMMMO) Ömer Faruk Tokgöz, sorunlara çözüm önerilerini gazetemize anlatarak, yetkililere seslerini duyma çağrısı yaptı.
Son yıllarda mali müşavirler üzerindeki iş yükünün arttığını dile getiren Tokgöz, özellikle Maliye Bakanlığı bürokratlarının mesleğe olan bakışının değişmesi gerektiğini ve meslek mensuplarının işini kolaylaştıracak düzenlemelerin yapılmasını istedi. 
Vergi sistemine de değinen Tokgöz, vergilerin adaletli bir şekilde alınmadığını savundu. Dolaylı yollarla alınan vergilerin adaletli olmadığını sözlerine ekleyen Tokgöz, bu konuda Avrupa ülkelerinden örnek alınmasını istedi. İşte, Mersin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Ömer Faruk Tokgöz’le söyleşimizden öne çıkan kısımlar;

“KAMU İLE VATANDAŞ ARASINDA KÖPRÜYÜZ”
SORU: Muhasebeciler Haftası’nı geride bıraktık. Sizin adınıza buruk bir kutlama oldu. Muhasebeciler için bu haftanın önemi nedir?
Ö.F. TOKGÖZ: Maalesef son yıllarda pek kutlama yaptığımız söylenemez. Ülkemizin içinde bulunduğu durum ve coğrafyamızdaki gelişmeler arzu ettiğimiz şeyler değil. Biz muhasebeciler ve yeminli mali müşavirler de bu şartlar altında 1-7 Mart tarihleri arasında Muhasebeciler Haftası’nı kutlayarak, sorunların çözümü için çağrı yapıyoruz. 
Mesleğimiz 28 yıllık bir yasal geçmişe sahip olup, kamu maliyesi ile vergi mükellefleri arasında köprü görevi görüyor, yani kutsal bir görev yapan iş kolu olarak hizmet veriyoruz. 

“VERGİLER ADALETLİ ALINMIYOR”
SORU: Vergi sisteminin en önemli paydaşısınız peki ama sistemi nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Ö.F. TOKGÖZ: Herkesin kazandığı oranda vergi veriyor olması anayasal bir hükümdür ancak bu ülkemizde istediğiz boyutta değil. Çünkü ülkenin kamu giderlerini karşılamak için zora dayalı olan bir vergi gelirine ihtiyacı var. İki çeşit vergi sistemi vardır; birincisi beyana dayalı olan, ikincisi dolaylı vergiler. Beyana dayalı olan vergiler doğru vergilerdir, anayasal bir haktır. Dolaylı vergiler ise adaletli olmayan, kimsenin kazancına bakmadan harcama üzerinden alınan KDV, ÖTV gibi vergilerdir. Burada adil bir dağılım söz konusu değil. Örnek verecek olursak; siz de evinize ekmek aldığınızda vergisini veriyorsunuz ancak geliri sizden kat kat fazla olan bir kişi de evine ekmek aldığında sizinle aynı vergiyi veriyor. 

“GELİŞMİŞ ÜLKELERDEN ÖRNEK ALMALIYIZ”
SORU: Gelişmiş ülkelerde durum nedir?
Ö. F. TOKGÖZ: Gelişmiş ülkelerde beyana dayalı vergiler ağırlıktadır. Ama maalesef ülkemizde kayıt dışı yüzde 70 civarında seyrettiği ve ülkenin de bu vergi gelirlerine ihtiyacı olduğu için harcama üzerinden alınan dolaylı veya adil olmayan vergilere yönelim daha fazladır. Aslında vergilerin kazanç ve herkesin geliri üzerinden alınması gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde bu böyle devam eder. 

“KÖPRÜNÜN AYAĞI SAĞLAM DEĞİL” 
SORU: Özellikle yetki ve bürokrasi alanında çözüm bekleyen sorunlarınız var. Bunlarla ilgili neler söyleyeceksiniz? 
Ö.F. TOKGÖZ: Burada Mersin Vergi Dairesi’ni kutlamak istiyorum. Bir takım çabaları var, en azından bizi dinliyor ve görüşlerimizi alma noktasında çalışmaları var. Ancak her fırsatta bizim vatandaş ile devlet arasında köprü görevi üstlendiğimiz söylenmesine rağmen maalesef sorunlarımıza çok ciddi oranda eğildiklerini göremiyoruz. Yani köprünün ayaklarını sağlamlaştırmıyorlar. Örneğin, bildirimlerle ilgili BA-BS diye bir form var. Bunlar bir bildirimdir fakat bu bildirimleri süresi içerisinde vermediğiniz zaman meslek mensuplarınız yaklaşık 1.400 TL gibi cezalarla karşı karşıya kalıyor. Bunların cezai yaptırımları olmamalı.

“MALİYE BAKANLIĞI’NIN BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMESİ GEREK”
Muhasebecilerin ‘pardon’ deme şansı yok. Hep cezai işlemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Maliye Bakanlığı bürokratlarının bu camiaya karşı olan bakış açılarını değiştirmesi gerekiyor. Çünkü biz kamu adına görev yapıyoruz. O yüzden bu cezaların biraz daha günün gerekliliğine ve insan haklarına göre düzenlenmesi gerekiyor. 
Bu nedenle mükelleflerimize; meslek mensuplarımıza yardımcı olmaları çağrısında bulunuyorum. Faturaları, ödeme belgelerini ayın 10’una kadar mali müşavirlerine ulaştırsınlar. Meslek mensuplarımız ayın 24’üne kadar bunları yetiştirmek zorunda, doğru ve sağlıklı bildirim yapabilmek adına onlara yardımcı olsunlar. 

“TEK TEBLİĞ İSTİYORUZ”
SORU: Camianızın tek tebliğ talebi var. Bununla ilgili somut bir adım var mı?
Ö. F. TOKGÖZ: Meslek yasamızın yürürlüğe girmesinden bugüne kadar aradan geçen 28 yıllık süreçte bir takım tebliğler yayınlandı. Bunların hepsi kafa karıştırmakta ve çelişkilere neden olmaktadır. Biz bunların sadeleştirilmesini ve tek tebliğde yayınlanmasını istiyoruz. Böylece kafa karışıklığı ortadan kaldırılsın. En son yayınlanan 378 nolu bir tebliğ var. Burada meslek mensuplarımıza çok ciddi sorumluluklar yükleniyor. Biz sorumluluktan kaçan bir meslek örgütü değiliz ancak bir sorumluluk yüklerken karşılığında ona eş değer olan bazı değerler de sunulmalı.

“VEDOB BİZİM DE KULLANIMIMIZA AÇILSIN”
Öte yandan sahte ve yanıltıcı belge düzenleyen bazı kurumlar olabiliyor. Vergi mükellefleri de bazen bilerek bunu kullanabiliyorlar bazen de bunun bir sahte, naylon fatura olduğunu bilmiyorlar. Bunun ortaya çıkmasının ardından vergi mükellefine ve meslek çalışanına yani muhasebeci veya mali müşavirlere de ceza veriliyor. 3 yıl çalışma ruhsatları ellerinden alınıyor. Bizim hangi faturanın sahte veya gerçek olduğunu bilebilmemiz bu şartlarda mümkün değil. Bunun için İnternet Vergi Dairesi (VEDOB) denen programın bizlerin kullanımına da açık olması gerekiyor. Sisteme girip karşılaştırma yapabilirsek, daha sağlıklı verilere ulaşabiliriz. 

“2 YILDA ALDIĞIMIZ ZAM YÜZD 3,8”
Ayrıca bu kadar iş yoğunluğunun içinde ne yazık ki hak ettiğimiz ücretleri de alamıyoruz. Maliye Bakanlığı tarafından bu yıl sunduğumuz hizmetler için yüzde 0 zam yapıldı. Maliyetlerimiz her geçen gün artarken meslek mensuplarımızın 2 yılda aldığı zam 3,8 oranında. Meslek camiası bu kadar sorumluluğun altından kalkmaya çalışırken çok zorlanıyor. Bunların bir an önce düzeltilmesi gerekiyor.

“KDV’NİN YÜZDE 8’E İNDİRİLMESİNİ İSTİYORUZ” 
SORU: Mali Müşavirlik faaliyetlerinde KDV’ye tevkif af uygulaması da gündeminizde. Bununla ilgili bir çağrınız olacak mı? 
Ö. F. TOKGÖZ: KDV’de 3 tane tarife var. Biz yüzde 18’lik dilime giriyoruz. Bu yüzde 18’lik katma değer vergisinin yüzde 8’e indirilmesini istiyoruz. Bunu turizmde, sağlık sisteminde yaptılar. Eğer indirilemiyorsa, eğer biz hazineye yük oluyorsak en azından tevkifat ile ilgili bir uygulama getirilerek meslek mensuplarının üzerindeki bu yük kaldırılabilir.  Umut ediyorum ki; bir gün bu sesimizi duyacaklar. Çünkü sayısı 100 binin üzerinde olan bir camiayız ve bu ülkenin ekonomisinin ayakta durabilmesi için her türlü çabayı sarf ediyoruz. 

“MERSİN EKONOMİSİ ÇOK CİDDİ ZARARA UĞRADI”
SORU: Son dönemlerde yaşadığımız sel felaketi ile birlikte hem enflasyonun bu kadar yükselmesi hem döviz kurunun rekor kırması Mersin ekonomisini nasıl etkiledi?
Ö.F. TOKGÖZ: Sel, ekonomimizin yaşadığı son darbe oldu diyebiliriz. Mersin ekonomisi genelde sınır komşuları ile yapılan ticarete endekslidir. Bunun yanında tarımsal faaliyetler en önemli gelir kaynağıdır. Ancak Ortadoğu’da yaşanan sorunlar, Rusya ile yaşadığımız uçak krizi ticareti bitirdi diyebiliriz. Bugün ise kent inşaat ve lojistik sektörleri ile ayakta kalma mücadelesinde. 
Bunun üzerine 29 Aralık’ta yaşadığımız sel felaketi birçok işletmenin ağır hasar almasına sebep oldu. Can ve mal kayıpları yaşadık. Yaklaşık 27 milyon liralık bir hasar tespiti yapılmış durumda. Sosyal güvenlik primleri ve bildirimleri 27 Nisan 2017’ye, bunların ödemeleri ise 28 Aralık 2017’ye ertelendi.

“BORÇLAR EN AZ BİR YIL ERTELENMELİ”
Buradan bir çağrı da yapalım. 29 Aralık’taki sel felaketinden herhangi bir şekilde zarar gören işletmeler; Vergi Dairesi Başkanlıklarına, Vergi Dairesi Başkanlığı Takdir Komisyonlarına, İl Afet Koordinasyon Başkanlığına ve itfaiyeye bununla ilgili bir hasar tespitinde bulunmuşlarsa, bu tespitleri bir dilekçe eşliğinde Vergi Dairesi Başkanlığına sundukları takdirde onların da beyannameleri Nisan 2017’ye, hem o döneme ait vergi borçlarını hem de geçmişten doğan vergi borçlarını Aralık 2017’ye ötelendi. 
Ancak tabi bu ötelenmeler bir miktar can suyu verse de, bu firmaların finansal döngülerini sağlayabilmeleri için çok ciddi bir desteğe ihtiyaçları var. Burada çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle kentin doğusunda Tarsus ve Mersin arasındaki seralarda çok ciddi hasarlar oluştu. Narenciye sektörü dolu yedi ve bu insanların bankaya olan borçları var. Bunların biran önce finanse edilmesi veya birikmiş borçlarının en az bir yıl ertelenmesi gerekiyor ki bu insanlar yeniden ekonomik hayatın içinde yerlerini alabilsinler.  

“KREDİLER İHTİYAÇ SAHİPLERİNE VERİLMELİ”
SORU: Son 2 yılda protestolu senetlerde ve karşılıksız çeklerde artış gözüküyor. Piyasa ileriki dönemlerde özellikle referandumdan sonra bunlardan nasıl etkilenecek?
F. TOKGÖZ: Şuan referandum dolayısıyla siyasi iktidar bir takım vaatlerde bulunuyor. Örneğin, istihdam yaratmak için Milli İstihdam Seferberliği açıklandı. Teşvikler veriliyor ama kriterlere baktığımız zaman alacak kişilere de çok dikkat etmek gerekiyor. KOSGEB’in kredi vermesiyle ilgili yine meslek mensuplarımız bir sürü iş yükü altına girdi. Maalesef Türkiye’de hangi kanun çıkarsa çıksın, sanki mali müşavirlere çıkmış gibi bir algı var. KOSGEB ile ilgili bütün girişleri meslek mensuplarımız bürolarından yaptılar ve çok ciddi emek sarf ettiler. KOSGEB’e müracaat ediyorsunuz aldığınız cevap; SGK’ya borcunuz olmayacak, vergi dairesine borcunuz olmayacak, bankalara kredi borcunuz olmayacak o zaman KOSGEB’den verilen krediler ne anlama geliyor. Bu krediler ekonomik durumu iyi olanlara mı veriliyor? Bu krediler ihtiyaç sahiplerine verilmeli. Biz de KOSGEB kredilerinden faydalanamıyoruz. Vergimizi veriyoruz, istihdam sağlıyoruz, vergi kaçırmak gibi bir durumumuz yok. 

“16 NİSAN’DAN SONRA EKONOMİK YANSIMALARI GÖRECEĞİZ”
16 Nisan’a kadar hayat bir şekilde devam edecek ama 16 Nisan’dan sonra bunun yansımalarını çok ciddi şekilde göreceğiz. Güllük, gülistanlık bir hayata uyanmayacağız. Çünkü bu referandumun ülkemizde öncelikli bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Şuanda ki siyasi iradenin elinde her türlü yetki var. Bu sistem değişikliği bir anda her şeyi değiştirmeyecek. Ama maalesef böyle bir algı yaratılıyor. En azından OHAL kalktıktan, insanlar normal hayatlarına döndükten sonra daha sağlıklı bir şekilde halka anlatılarak, bu değişikliğin bize neler getireceğini, bizlerden neleri götüreceğini konuşup daha sağlıklı bir ortamda referanduma gidilebilirdi. Biz seçimler ülkesi haline geldik. Biz ekonomisi o kadar güçlü bir ülke değiliz. 

“RUHSATLI BİR MALİ MÜŞAVİRLE ÇALIŞIN”
SORU: Buradan vergi mükelleflerine bir çağrınız var mı?
Ö. F. TOKGÖZ: Vergi mükellefleri, mali müşavirlerin can dostudur. Ekonomik hayatın içinde bir ticari gizlilik vardır. Mali müşavirler bunların hepsini yakinen bilen insanlardır. Onun için bu süreç içerisinde, mali müşavirlere gereken önemi vermeleri gerekiyor. Öncelikle mali müşavirleriyle sözleşme yapmaları ve ruhsatlı bir mali müşavirle çalıştıklarını bilmeleri gerekiyor. Bazen korsan diye tabir ettiğimiz kişiler de çıkabiliyor. Benim vergi mükelleflerine tavsiyem; muhakkak ruhsatlı bir mali müşavirle çalışsınlar, borçlarını mutlaka ödesinler.