Mersin’de mimar ve mühendisler, mülkiyet hakkı OYAK’a ait Kışla Arazisi’nin bakanlığa bağlı Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nca SİT alanı statüsünden çıkarılarak ranta açılmasına yönelik düzenlemelere karşı çıktı!
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu adına ortak açıklama metnini okuyan Şehir Plancıları Odası Mersin İl Temsilcisi Yaser Gündüz, “Söz konusu karar, alanda yapımı planlanan rant projesinin hayata geçirilebilmesi için veriliyor” dedi.
MEHMET NABİ BATUK
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mersin İl Koordinasyon Kurulu, kentin en önemli tarihi bölgelerinden biri olan Mersin Kışlası arazisi için Adana Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından verilen ‘Tarihi ve Doğal Sit Alanı’ kararının Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından bozulmasını kınadı. Mülkiyeti Ordu Yardımlaşma Kurulu kararlarının verilen tarihi alanın yeşil alan olarak kalmasını isteyen mühendis ve mimarlar, kente bu alana sahip çıkma çağrısı yaptı.
“YOK ETME GÜNDEMİ İŞ BAŞINDA”
Mimarlar Odası’nda yapılan basın toplantısında ortak açıklamayı okuyan Şehir Planları Odası Mersin İl Temsilcisi Yaser Gündüz, “Gün geçmiyor ki ortak yaşam alanlarımıza, tarihi ve çevresel değerlerimize yönelik kayıtsızlığın, kuralsızlığın, umursamazlığın ve yok etme güdüsünün hâkim olduğu yeni bir gündemle karşı karşıya gelmeyelim” dedi.
Son dönemlerde Mersin’de üretilen noktasal proje ve girişimlere dikkatlice bakıldığında; tüm doğal-kültürel değerleri asla tekrar üretilemez ve paha biçilemez nitelikleriyle koruyarak gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğunun tamamen unutulduğunu belirten Gündüz, “Koruma-kullanma dengesinin gözetilmesinden çok, bu değerlerin en acımasız biçimde kullanılması ve tüketilmesi yolu seçildiği net bir biçimde görülmektedir. Bu seçimi, son olarak Mersin kent merkezinde ortak tarihi değerlerimizden birisi olan eski ‘Askeri Kışla’ (Hamidiye Kışlası) alanının, tarihi sit kararının Kültür ve Turizm Bakanlığı, ‘Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’ tarafından alınan iptal kararında açıkça okumak mümkündür.
“RANT PROJESİ HAYATA GEÇİRİLMEK İSTENİYOR”
Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun, hiç bir bilimsel araştırmaya ve teknik gerekçeye dayanmayan 29.12.2016 gün ve 665 sayılı kararıyla, Hamidiye Mahallesinde yer alan eski ‘Askeri Kışla’ alanı için daha önce Adana Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 20.09.1995 tarih ve 2209 sayılı kararında belirlenen ‘tarihi sit sınırı’ iptal edilmiş, tescil kaydının kaldırılmasına karar verilmiştir. Söz konusu kararın, alanda yapımı planlanan rant projesinin hayata geçirilebilmesi için, süreçte engel olarak görünen unsurların ortadan kaldırılması dışında hiç bir kamusal amaca hizmet etmediği açıktır” dedi.
“OYAK ENGELLERİ ANKARA’DAN AŞMA ÇABASINDA”
Eski Kışla alanı hakkında ilk olarak 20.09.1995 tarihinde Adana Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunca, geçmişteki anı değerleri itibariyle, alanın bütünüyle kültürel varlık olarak korunmasına ve alan içerisinde yer alan ağaç varlığı dikkate alınarak Tarihi ve Doğal Sit Alanı ilan edilmesine karar verildiğini anımsatan Gündüz, aynı Koruma Kurulu’nun, 26.10.1995 tarihinde ise aldığı bir başka karar ile Tarihi ve Doğal Sit alanı olarak tescil edilen eski askeri kışla alanının doğal sit derecesini ‘2. Derece Doğal Sit Alanı’ olarak belirlediğini anımsattı. OYAK Genel Müdürlüğünün, Doğal ve Tarihi Sit alanı kararının iptali istemi ile Adana 1. İdare Mahkemesinde açmış olduğu davanın, mahkemenin 1995/1718 sayılı kararı ile reddedildiğini de anımsatan Yaser Gündüz söz konusu yargı kararının Danıştayın 1998/6289 sayılı kararıyla da onandığını vurguladı.
Tüm bu gelişmelere rağmen OYAK Genel Müdürlüğünün, yukarıda anılan Koruma Kurulu kararlarının yeniden değerlendirilmesi yönündeki talebinin, 27.05.2015 tarihinde, Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından, alanın sit statüsünü değiştirecek yeni bir veri ya da yargı kararı olmaması gerekçeleri ile bir kez daha uygun görmeyerek, 1995 yılında alınan kurul kararlarının geçerli olduğuna karar verdiğini dile getiren Gündüz, “Adana Kültür Varlıkları Koruma Bölge Müdürlüğünün 28.01.2016 tarih ve 5925 sayılı kararı ile sayısallaştırılan sit alanı sınırı dâhilinde kalan parsellere ‘Tarihi Sit Alanıdır’ şerhi verilmesi tekrar kararlaştırılmıştır.
Tüm bu bölge koruma kurulu ve yargı kararları sonrasında, OYAK Genel Müdürlüğü sahibi olduğu eski askeri kışla alanında, ayrıcalıklı imar hakkı sağlanması yolunda engel olarak gördüğü doğal ve tarihi sit alanı üzerindeki koruma kararlarının iptalini, Ankara’dan, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulundan alma yolunu seçmiştir.
“KISA DÖNEMLİ EKONOMİK GETİRİLERE FEDA EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ”
Eski kışla alanı gibi korunması gerekli tüm doğal, kültürel ve tarihi değerlerimizin, toplumsal müzakere ve uzlaşma süreçlerinden geçmeden sadece idari otorite kararları ve yatırımcının niyeti üzerinden ‘kısa dönemli ekonomik getirilere” feda edilmesi kabul edilemez.
Söz konusu kışla alanı Mersin için tarihi ve doğal değerleriyle çok büyük önem taşımaktadır. Bu alanın sadece ticari bir kaynak olarak görülmesi, doğal yapısına uygun bir kamu kullanımına açılmak yerine, noktasal büyük bir proje girişimine ve yapılaşmaya konu edilmesi, kamu yararının ve doğa kanunlarının gözetilmediği anlamına gelecek ve kentimiz açısından büyük bir kayıp olacaktır. Şehircilik alanında geleceğe yönelik doğru hedeflere ve kararlara ulaşmak, başta tarihi, doğal ve kültürel varlıkların sağlıklı değerlendirilmesine bağlıdır. Burada sözü edilen; paylaşıma açıldığı oranda yeniden yorumlanan ve üretilen, ekonomik, toplumsal, kültürel ve mekânsal tarihimize ilişkin kamuya mal olmuş varlıkların korunarak değerlendirilmesidir” diye konuştu.
100’E YAKIN TESCİLLİ AĞAÇ VAR
Tarihi değerlerin yanı sıra kent merkezinde, Efrenk Vadisinin denize açıldığı bir konumda, kentin önemli bir havalanma koridoru, adeta akciğeri niteliğindeki yegâne yeşil alan niteliği bulunan eski kışla alanının, barındırdığı çevresel ve doğal değerleri de bu alanın korunmasını gerekli kıldığını işret eden Gündüz, alan içerisinde büyük çoğunluğu ‘okaliptüs’ ağaçlarından oluşan 100’e yakın da tescilli ağaç varlığı bulunduğunu işaret etti. Bu yeşil alan ve ağaç varlığının kentleşmenin, insan etkilerinin, afetlerin, savaşların bütünüyle yok edemediği, bu güne kadar bozulmadan gelebilen, bir anlamda doğanın sunduğu ya da tarihi miras olarak bıraktığı değerler olduğunu söyleyen Yaser Gündüz, Mersin’de gündeme gelen bir çok noktasal rant projesinin ve imtiyazlı imar hakkı taleplerinin bütünlüklü bir planlama anlayışının ürünü olmaktan uzak, ancak birbirini bütünleyen ve tesadüfi olmayan yalnızca ‘ekonomik değerlere odaklı’ izlerini görmemenin imkansız olduğunu aktardı. “Dün Tevfik Sırrı Gür Stadyumu ve bulunduğu alana ilişkin geliştirilen yapılaşma tehdidi, bu gün bu alanın hemen doğusunda yer alan eski askeri kışla alanında bir kez daha ortaya çıkmaktadır” diyen Gündüz, “Bir yanda, parçacı ve kent bütününe getireceği maliyetler düşünülmeksizin tasarlanan ve çoğu kez yatırımcı kuruluşların ya da kamu idarelerinin tercihleriyle acil ve öncelikli olarak yaşama geçirilmeye çalışılan, fayda ve maliyetleri derinlemesine analiz edilmesi gereken ‘büyük projeler’ kentsel gündemleri işgal etmekte, öte tarafta ise küresel ısınma, sel ve diğer doğal afetler, yeşil alanın yetersizliği, kentin bütünlüklü mekânsal planlara olan ihtiyacı gibi uzun soluklu ancak öncelikli ve acil olarak masaya yatırılması gereken gerçek gündemler ihmal edilmektedir. Mersin’in acil ihtiyacı, kent merkezinde yegane kalmış yeşil alan niteliğindeki tarihi ve doğal sit alanı üzerinde yüksek yoğunluklu yapılaşmanın önünü açacak, kerameti kendinden menkul bir otel veya benzeri bir rant projesinin hayata geçirilmesi değildir. Mersin’in bu bölgedeki acil ihtiyacı, çok yakın zamanda yaşadığımız sel felaketinden gerekli dersleri çıkararak, vadi tabanlarını, taşkın alanlarını yapılaşma baskısından kurtarmak, bu alanları parçası olduğu bütünle birlikte, doğru kararlarla planlamak, yegâne karbondioksit yutağı yeşil alanlarımızı koruyarak ve artırarak gelecek nesillere aktarabilmemizi sağlayacak kararlar üretmektir.
‘PAZARLAMA AMAÇLI PROJE’
Mersin’de halen yürürlükte bulunan üst ölçekli planlara aykırılık taşıyan ve bu planların temel strateji ve kararlarını uygulanamaz, kentsel sorunlara çözüm üretemez hale getiren, yine bu gün geçerli olan imar planlarıyla da bütünleşemeyecek, ekonomik değer kaygısı dışında derinlik oluşturamayan bu ‘pazarlama amaçlı proje’, gerekirse sit kararlarını kaldırabilmekte, koruma ve planlama kurumlarını ‘rantsal bölüşüme’ dayanak yapabilmektedir. Mersin’in ve eski kışla alanının ‘kullanım değerini’ görmezden gelen böylesi noktasal ve oldu-bittiye getirilmiş projeler ile tüm kentsel süreç ve sorunları algılamak bir yana, mekânsal, ekonomik ve sosyal alanda kent merkezi için yeni sorunlar yaratılacaktır.
Toplumsal, ekonomik ve kültürel ortamın korunup yaşatılmasında, insanın onurlu biçimde doğa ile uyumlu yaşamını sürdürmesinde, yaşanan çevreye sahip çıkılmasında, doğadaki adaletin toplumsal yaşama aktarılmasında ‘planlama’ vazgeçilmez ve önemli bir araçtır. Ancak şu an kentleri ve çevreyi biçimlendiren yaklaşım, tüm çevresel, kentsel, kültürel, tarihi, doğal varlık ve birikimlerin kullanım değerini tamamen unutturarak, sadece ekonomik değeri üzerinden algılatmaya çalışmakta, bu varlıkları satıp, pazarlayarak ekonomiye katkı sağlayacak ‘kaynak’ olarak görmekte ve planlamayı da, bu ‘kirli’ ve ‘fütursuz’ eylemlerine alet etmeye çalışmaktadır. Planlamanın doğasına ve varlığına uygun olmayan, kentlerin eski kışla alanı gibi doğal ve tarihi değerlerini yok edecek eylemler ile toplumun her kesimine yönelik bir ekonomik katkı sağlanamayacağı gibi, yitirilen bu değerler yaşanamaz bir çevre ve asla geri dönüşü olmayacak tahribatlar yaratacaktır.
Telafisi mümkün olamayacak biçimde yitirdiğimiz değerler üzerinde baskı kuranların da, bu baskılara boyun eğen ya da kullanarak karar verenlerin de bu toplumun aktörleri olduğunu düşündüğümüzde, sürecin tümünde sorumluluğumuz bulunduğunu, sorunları da çözümleri de sahiplenmemiz gerektiğini daha kolay anlayabiliriz.
“BASKILARLA ALINMIŞ BU KARARDAN GERİ DÖNÜN”
Sonuç olarak; Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu’nu; 29.12.2016 tarihinde çeşitli baskılarla alınmış olma olasılığı çok yüksek, bilimsel gerekçelere dayanmayan, akıl almaz ve bir ‘koruma kararı’ olmadığı açıkça ortada olan kararından geri dönmeye, bölge kurul kararlarını ve alan hakkındaki alınmış yargı kararlarını sürdürmeye, alanın hak ettiği tarihi ve çevresel değerleri ile birlikte koruyacak sit alanı kararlarını yeniden tesis etmeye davet ediyoruz. Çok geç olmadan tarihi mirasımızın telafisi mümkün olmayacak şekilde yok olmasına neden olacak girişimlerin bir an önce önlenmesini, yaşadığımız kente ve gelecek kuşaklara yönelik sorumluluğumuz gereği talep ediyoruz.
Kent merkezi için stratejik önemi ve önceliği bulunan söz konusu alanın mevcut üst ölçek plan kararları doğrultusunda, parçası olduğu Efrenk Vadisi bütününde geliştirilecek proje kapsamında, doğal ve tarihi değerleri ile ön plana çıkartılmalı, Mersin halkının kullanımına açık yeşil alan, anı değerlerinin sergilendiği tema parkı ve diğer rekreasyon kullanımları ile işlevlendirilmelidir. Söz konusu alan ve yakın çevresi bütünlüğünde açılacak ulusal bir proje yarışması için ilgili meslek odalarımız gerekli destek ve katkıları sağlayacaktır.
TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu ve bağlı bileşenleri, Eski Askeri Kışla Alanının çevresel, tarihi ve kültürel değerlerini, yerinde, yerel sahiplerine ve gelecek kuşaklara ulaşmasının takipçisi olacak, bu ülkenin, Mersin’in eşsiz kültür ve tabiat varlıklarına sahip çıkmaya, sahip çıkanlara destek vermeye ve bu değerleri anlık rant beklentisi ve talepleriyle tüketmeye çalışanların yarattığı zararı teşhir etmeye devam edecektir” şeklinde konuştu.
“KENT; KIŞLA ARAZİSİ İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİ”
Açıklamanın ardından söz alan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Mersin Şube Başkanı ve İL Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar da, kentte yapılmak istenen her projenin etki ve değerlendirme talebinde en önemli faktörlerden bir tanesinin o bölgede yaşayan insanların yaklaşımları olduğunu söyledi.
“Nükleer santraller bu ölçek içerisinde değerlendirilmiş ve bu kentlinin tepkisini almış bir projedeydi. Aynı şekilde küçük boyutluda olsa bugün yapılmak istenen düzenlemeye kentlinin tepki vermesi gerekiyor” diyen Atar, “Yani bu mücadelenin hep beraber verilmesi gerekiyor. Bu yanlıştan dönülmeli. Daha önce sit alanı olarak belirlenmiş bu bölge ranta açılmamalıdır. Bu anlamda kent sakinlerinin desteğini bekliyoruz” dedi.