Öz Mersinliler İrfan Abi'yi iyi bilir.

Kendisi Avukattır.

Hem yaşı gereği, hem de bilgi, birikimi ile Mersin tarihine hakimdir.

Kendi kendine kanaat önderliğine soyunan soytarılara benzemez, gerçek kanaat önderidir.

Hani MESKİ engel olamadığı arıza nedeniyle 2-3 gün süreyle su veremeyip insanların sinirini zıplattı ya.

İrfan Abiminde siniri zıplamış sosyal medya da taşı fırlatmış;

"50 Saattir su akmıyor. Basında tık yok" demiş.

"Uyuyormuyuz" diyerekte acaba taş yerini buldu mu  mealinden ek yapmış.

Mersin basınının en umarsızı olarak o taş geldi beni buldu işte.

Şimdi uyumadığımızı ispat edip İrfan Abinin taşından kendimizi kurtarmak için ilgilileri eleştirecek, belediye başkanımızı kızdırıp tezviratımızı yapacağız mecburen.

Bay Başkan sandıktan çıkıp başımıza şehr-i emin olarak geldiğinde bizler başımıza neler geleceğini tahmin edemediğimizden şaşkın şaşkın dolanıyor "niye böyle oldu" sorusuna cevap arıyorduk.

Başımıza gelenleri görüyoruz işte.

Geldiğimiz nokta başımıza gelenleri hak ettiğimizi göstermesi açısından da ibrettir.

Ağaçların kesilip, betonun yüceltildiğini gördük önce.

Sonra sağlam asfaltın sökülüp yeniden döküldüğünü, eskimemiş kaldırımların kısa aralıklarla yenilendiğini sürekli bir şekilde izledik hep beraber.

Biz izlerken gök kızdı galiba verdi yağmuru, verdi yağmuru, berekete boğdu memleketi.

Koca belediye otobüsünün içinin su dolu havuza döndüğünü ilk o zaman gördü Mersinli.

O güne kadar "yürüyen yüzme havuzunu" hiç kimse hayal bile edememişti.

Şaşıp kalıp "lal" olmamız ondandır.

Yağmur bitti, güneş açtı bu kez kışın boğulduğumuz su kayboldu ortadan ki, kavrulduk resmen.

Sonra yine yağmur yağdı, alt geçitlerde neredeyse rafting yapacaktı vatandaş; ama maceraya girmeyip botla gezinerek hevesini aldı.

Seralara ekilen zirai ürünlerin kayıklarla toplandığı dönemlerdir o zamanlar.

Üretici bile alışmıştı kayıklı hasat dönemlerine ki; çoğu üreticinin traktörünün yanına bir de kayık bağladığı tezviratı dolaştı ortalarda.

Suyla bir türlü barışamadığımızdan olacak o arıza yine geldi bizleri buldu.

Günlerce susuz bırakılan vatandaşımıza su kullanımının ne kadar önemli olduğu böyle eşsiz bir etkinlikle kafasına vura vura iyice anlatıldı aynı zamanda.

Dünya durdukça her seçimi kazanıp başımızda durası başkanımız ta uzak ellerden gelip Mersinliyi selde boğulmaktan kurtarmıştı halbuki daha bir kaç yıl önce.

Oysa şimdi ya suda boğuluyoruz, ya da susuzluktan yanıyoruz.

Burada bay başkan adına bir şanssızlık var bana göre.

Bahtı kapanmışta olabilir su konusunda.

Kurşun döktürmekte fayda mülahaza ettiğimi de söylemeden geçemeyeceğim.

İrfan Abicim;

İşin SU'dan bölümü böyle.

"BASIN" bölümü karışık.

"Yandaş" yapılıp, yalaka pozisyonuna sokularak kapıya bağlanan, hayali işlere "gerçek" faturalarla ödemelerin yapıldığı bir kısım basından sorumluluk beklemek safdillik olmazmı?.

Bence "basın" konusunu sosyal medyadan siz de şöyle sorabilirsiniz;

"Yerel, ulusal, yazılı, görüntülü veya sesli basına verdiğiniz paraları bir liste halinde açıklayabilirmisiniz?.."

Bakarsınız sizi dikkate alıp cevap verirler.

Bu soruyu "çiğ yemedim ki" diyen arkadaşlarımızda sorabilirler.

Şimdilik bu kadar.

Selamlar, saygılar İrfan Abicim..