Merhaba sevgili dostlar;
Mersin’imizin güzel beldesi, tarım ve balıkçılık merkezi Karaduvar geçen hafta yapılması planlanan plastik fabrikasına karşı yöre insanının yaptığı eylem ile gündemdeydi. Karaduvarlılar yaşadıkları bölgeye yapılması planlanan polipropilen fabrikasının yaratacağı çevre felaketine karşı haklı tepkilerini dile getirdiler. Umarım sesleri daha gür çıkar ve ulaşması gereken yere ulaşarak bu korkunç çevre katliamının önüne geçilmiş olur.
Poliprobilen onlarca plastik türünden birisi ve toplam dünya üretiminin %20 sini oluşturan en önemli kalemlerden . Biz de Türkiye olarak plastik tüketimimizi azaltmak konusunda en ufak bir başarı kaydedememiş bir ülke olarak yılda 1,8 milyon ton gibi oldukça yüklü miktarda ithalat yapmaktayız. E tabi bu durum da ithalatı azaltmak amacıyla iktidarda yerli üretime yönelme eğilimi yaratıyor. Her konuda yerli üretimin arttırılması ve ithalatın azaltılması kalkınma politikaları açısından alkışlanacak bir tutum ama üreteceğimiz materyallerin toprağımızı, denizimizi ve havamızı mahvedecek olmasına da seyirci kalamayız elbette. Zira çevreye zarar vermeden plastik üretebilmenin imkanı yok maalesef. Poliprobilen de diğer plastik türleri gibi petrol atıkları ile üretilen bir ürün. Bu atıklar yüksek sıcaklıkta gaz haline dönüşüyor ve ne kadar filtre edilmeye çalışılsa da her şekilde çevreye sızıyor. Gazın yeniden soğutulması gerekiyor ki bunun için de Karaduvar’ın yer altı sularının kullanılması planlanıyor. Bu da şu demek oluyor ki zaten çevredeki diğer fabrikalar ile ekolojik dengesi hızla bozulmakta olan Karaduvar’ın denizi de havası da suları da daha çok kirlenecek ve giderek yaşanılmaz bir yer olacak. Üstelik Karaduvar’ı bekleyen kara bulutlar maalesef bu plastik fabrikasından ibaret değil. Limanın genişleme sahasında konteynır limanı olarak planlanan bölgenin 11.kalkınma planında özel endüstri bölgesi ilan edilmek istenmesi bu bölgede ilerde başka çevre felaketlerine de yol açacak bir çok yatırımın da kapıda olduğunun habercisi maalesef. Halk sağlığını ve ekolojik dengeyi hiçe sayan bu yaklaşımlara karşı şehrin tüm dinamikleri ile elimizden geldiği ölçüde mücadele etmeli ve bu acı tabloyu ülke kamuoyuna taşımalıyız diye düşünüyorum. Biz Karaduvar’ı muhteşem balıkları , tarım alanları, yeşiliyle yaşamak istiyoruz. Bir taraftan balık festivali yaparken bir taraftan da denizinde balık bırakmayacak projelere yeşil ışık yakanlara karşı hep birlikte dur demeliyiz.
Aslında daha da öncelikli olarak konuya bizler de bireysel olarak plastik kullanımımızı sınırlandırma hatta mümkünse tamamen hayatımızdan çıkarma konusunda kararlılık göstererek bakmalıyız. Çünkü bu nihayetinde bir arz talep meselesi. Bizler fütursuzca plastik kullandığımız sürece bu fabrikalar yapılmaya devam edecek ve çocuklarımıza bırakabileceğimiz temiz bir dünya kalmayacak. Kapitalizm ve tüketim kültürü sadece kar odaklı yaklaşımları ile yaşadığımız dünyayı hızla yok etmekte ve insanlığı felakete doğru sürüklemekte. Artık yaşadığımız dünya ve çocuklarımızın geleceğinden sorumlu bireyler olarak hepimizin tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamanın zamanı sizce de gelmedi mi? Yaşadığımız ağır sel felaketleri sadece rant kaygısıyla oluşmuş çarpık yapılaşmadan ibaret olaylar mı sizce? Bu kadar ağır yağışların ve gözle görülür biçimde değişen iklim dengelerinin müsebbibi bizleriz. Suçu kapitalizme ve vahşi sanayileşmeye atarak birey olarak sorumluluklarımızdan sıyrılamayız. Biz bilinçsizlikle tüketiyoruz ki birileri de fütursuzca ve açgözlülükle çevreyi, iklimi, doğayı katlederek bir şeyleri üretiyor. Kullandığımız her plastik ürün, gereksiz tükettiğimiz enerji bize gittikçe büyüyen çevre felaketleri olarak geri dönüyor ve artan bir hızla dönmeye de devam edecek. Geri dönüşüm kültürünü hayatımızın her alanına adapte etmeli ve insanlık olarak uyuduğumuz derin uykudan bir an önce uyanmalıyız. Aksi takdirde dünya bizi kendi üzerinden temizlemenin yolunu bulacak.
Şimdi uyanma zamanı!
Not: Bu fabrikanın yaratacağı çevre felaketine karşı gazeteci yazar Abidin Yağmur’un 27.11.2019 tarihinde Yeşil Gazete için Çukurova Üniversitesi’nden Doç.Dr. Sedat Gündoğdu ile yaptığı röportajı okumanızı tavsiye ederim. Merak edenler aşağıdaki linkten bu önemli röportaja ulaşabilirler.
