Perdelerimiz kapanmasın, sanatçılarımız umudu ülke dışında aramasın diye; işte bir arkadaşımın bana gönderdiği yazıyı olduğu gibi sizlerle paylaşıyorum.
Yusuf YEŞİL
“Bir ülke düşünün ki kurulduğunda evrensel sanatları benimseme kararı almış. Güzel sanatlar
akademileri, konservatuvarlar kurmuş. Başlangıçta plastik sanatlarda, müzikte, tiyatroda, operada ve
balede dev adımlar atılmış, çok değerli sanatçılar yetişmiş. Eserlerle, yorumcularıyla evrensel
sanatlarda söz sahibi ülkelerin saygısını kazanmış.
Çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefini benimseyen o ülke, zamanla siyasi iktidarların sanata
bakışındaki değişikliğin azizliğine uğramış. Niteliğin sürekliliği dumura uğramış, üretemez, başaramaz
olmuş. Yerellik baskın çıkarak siyasiler tarafından evrensel sanata destek kesilmiş, yerel sanatlar tercih
edilir olmuş.
Güzel sanatlar akademileri, konservatuvarlar üniversitelerin kapsamına alınmış. Üniversite
sayısı çok artmış. Ciddi eğitim verilemez olmuş. Ama çok sayıda insan yeterli eğitim alamadan sanatçı
diplomasıyla mezun olmuş. Mezun olmuş bir de yirmi yıldır kadro bulamamış, perişan olmuş.
Toprak su ister. Sanat ilgi ister. Sanatçı ekmeğini kazanabilmek ister. Bir ülke düşünün ki
evrensel eserlerini ikinci plana itmekte, Stravinski ile piyasa müziğini, Picasso ile piyasa resmini
mukayese etmekte ve destekleme tercihini piyasadan yana kullanmakta.
Devletin asli görevleri savunma, sosyal güvenlik, sağlık, adalet, eğitim, arge, yerel ve evrensel
sanata destektir.
Bakın anayasada ne yazıyor:
Anayasa madde 64) Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat, eğitim ve öğretim hakkı ile
eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması
için gereken tedbirleri alır.
Bu madde “yerel ve evrensel sanat faaliyetleri” olarak yeniden düzenlenmeli. Böylece siyasi iktidarların
tercihte bulunmaları önlenmelidir. Zaten yerel ile evrensel arasında mukayese ve/veya tercih yapmak
mantığa aykırıdır. Elbette ikisi de korunmalı ve desteklenmelidir.
Bir ülke düşünün ki sanat kurumları kadrosuzluktan inim inim inlemektedir. Evrensel sanat
eğitimi alan gençler yaşlanmakta başka mesleklerde çalışmaktadır. Söz konusu ülkenin topu topu tüm
sanat alanlarındaki kadro ihtiyacı önümüzdeki yirmi yıl için beş bin kadardır.
Dün basında bir haber çıktı. “Diyanet 5 000 (beş bin) personel alımı yapacak.” 8-10-2020
Bu personel alımları ihtiyaca binaen yapılmaktadır. Devlet Opera ve Baleleri, Devlet Tiyatroları, Türk
müziği toplulukları, folklor ekipleri vb. için toplam ihtiyaç da takriben 5 000 kişi.
Bir ülke düşünün ki yıllardır mezun ettiği sanatçılara ve sanat emekçilerine kadro vermiyor.
Kurumlar kadrosuzluktan can çekişiyor. Emekli olanlar ve vefat edenlerin yerine onca yetişmiş
akademi ve konservatuvar mezunu genç olmasına rağmen kimse işe alınmıyor. Ve bu durum yıllardır
devam ediyor.
Çok üzücü olduğu kadar çok da kaygı verici değil mi?”