Beyefendinin meclisinin sayın üyeleri son toplantıda dişini gösterdi.
Kime?.
Bir kadın meclis üyesine.
Kime?.
Gazetecilere.
Yüce meclisin bir kadın üyesinin üzerine yürümeye kalktı yüce meclisin diğer sayın üyeleri.
Gazetecilerin olayı görüntülemeye başlaması ile gerginlik daha da arttı.
Beyefendinin partisinin gençleri önden yıldırım harekatı başlattı anında.
Peşlerinden güvenlikçi timi koşturdu.
"Çekmeyin kardeşim."
"Neden?" diye sordu saf gazeteci.
"Beyefendi istemiyor" mealinde bir cevap geldi beyefendinin partisinin gençlerinden.
Aklı başında bir kaç insan gençleri uzaklaştırmaya çalıştı, ama çokta başarılı olamadılar.
Saldırı ve taciz bir süre daha sürdü.
Sonunda ortalık yatıştı.
"Netice" ne kardeşim derseniz;
"Ayıp" derim.
Atatürk'ün Partisine de, gençlerine de toz kondurmam, boşuna beklemesin kimse.
Beyefendinin partisinin gençleridir o kendini bilmezler.
"Makineni almadık ya" diyebilen ergenleri oraya yığan akıllar kimindir?
O ergenler Beyefendinin sorumluluğundadır bundan sonra.
Sahip mi çıkar?
Salona bir daha alır mı, almaz mı beyefendinin bileceği iştir.
Akılların başa alınması için kötü de olsa bir örnek yaşanmıştır.
Umarım o akıllar başa alınır.
Ama bu nahoş olayın izleri kolay kolay silinmez.
Beyefendiye hesap soramayan yüce meclisin sayın üyelerinin bir kadın üyenin iki çift lafına tahammülsüzlüğü unutulmaz.
Gazetecilere yüce meclisin çatısı altında "sansür" uygulanmaya çalışılması hasır altı edilemez.
Kürsü dokunulmazlığına halel getirilmesi kabul edilemez.
"Sosyal demokratım"diyen Beyefendinin Meclisinde canlı yayınların kesilmesi izah edilemez.
İki de bir "yüce meclis, yüce meclis" diyerek bir birlerine gaz verir konumuna düşen o sayın üyelerin yüce meclise uygun davranmalarını beklemek her Mersinlinin hakkıdır.
Kimse unutmasın;
Orası Beyefendinin değil, Mersin'in Meclisidir.
İnşallah muhalif gazetecilerin başına kötü bir şeyler gelmez.
Gelirse?
Müsebbibi bellidir!.
**
Sevdiğim Laflar:
"İNSAN BEŞER, KULDUR ŞAŞAR!.."