Pandeminin ilk günleri.
Virüsün adını bile zor telaffuz ettiğimiz günler.
Heyecanlıyız.
Karşımızda nasıl bir bela olduğunu bilmiyoruz.
Ama,
Korkuyoruz.
Belediyelerimiz daha da heyecanlı.
Ekipler oluşturulmuş, deyim yerindeyse yer gök ilaçlanıyor.
Her gün.
Düzenli.
Disiplinli.
Caddeler.
Sokaklar.
Kaldırımlar.
Parklar.
Banklar.
AVM’ler.
ATM’ler.
Sağlık Ocakları.
İşhanı girişleri.
Apartman kapıları.
İşyerlerinin önü.
Direklere asılı dezenfektanlar.
Tam bir seferberlik hali.
Gazetelere yansıyor çalışmalar.
Falan belediye kaç bin ton dezenfektan kullandı.
Otobüsler.
Minibüsler.
Taksiler.
İlaçlanmadık yer bırakılmadı.
Hem de her gün.
Reklam pastasından paylar alındı bir güzel.
Hak etmişlerdi.
Olması gerekeni yaptılar.
Alkışladık.
Eee;
Bugün bakıyoruz.
Pandemi pik üstüne pik yapmakta.
Çıkış nerede son bulacak kimseler bilmiyor.
Nerede o belediyeler?.
Gören var mı?.
Hiç biri ortada yok.
Ya, pandemi bitti, bizim ahali habersiz.
Ya da;
Belediyelerimiz iflas etti, para yok.
Parasızlığı anlarım da;
Kaldırıma para var.
Alt geçitlere para var.
Metro yapacağız diyor Beyefendinin biri de.
Pandemiden korkma birader;
Bunlardan kork.
**
Sevdiğim Laflar:
“ÖRT Kİ ÖLEM!..”