Dünya üzerindeki yaşam, kendi içerisinde kapalı bir döngü ve çok duyarlı dengelere dayanmaktadır. Her varlığın bu dengeyi sağlamak için farklı görevi ve birbirine ihtiyacı vardır. Bu duyarlı denge yaşadığımız uygarlığın imkânları kullanılarak ne yazık ki yavaş yavaş bozulmuş ve bozulmaya da devam etmektedir. Gelişen teknolojinin yaşamımıza getirdiği konforun yanı sıra bu gelişmeler çevre kirliliğinin boyutunu her geçen gün artırmaktadır.
Nüfus artışı, sanayileşme ve teknolojik gelişmeler, tarım topraklarının amaç dışı kullanılması, bölgesel savaşlar, doğal kaynakların aşırı ve bilinçsiz kullanımı çevre kirliliğinin çeşitlenerek artmasına neden olmuştur. Gittikçe aratan çevre kirliliği doğal yıkımlara dönüşmeye başlamıştır. Çevre kirliliği coğrafik sınır tanımamakta, çeşitli atmosferik hareketlerle bir ülkede yaşanan çevre felaketi başka ülkelerde zarar verebilmektedir.
Artan nüfusun enerji tüketimi nedeni ile atmosfere bırakılan sera gazları küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine neden olmakta, Çevre kirliliğine bağlı küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucu Kuvvetli kasırgalar, Sıcak hava dalgaları, Orman yangınları, Sel, Kuraklık gibi iklim felaketleri yaşanmaktadır.
Çevresel sorunların ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlar nedeniyle göç etmek zorunda kalan Ekolojik mülteci de denilen 30 milyondan fazla çevre mültecisi bulunulmaktadır. Son yüzyılda 40.000 bitki ve hayvan türü yok olmuştur. 140 milyondan fazla insan açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalmış ve Dünya nüfusunun dörtte biri yeterli içme suyundan yoksun yaşamaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Çevre sorunları yaşanıyor. Doğal kaynaklarımızı yeterince koruyamadığımız için, her yıl milyonlarca metre küp toprağımız yok oluyor. Ülkemiz dünyada toprak rezervi azalan 20 ülkeden bir ve çölleşme tehdidi altında. Nehirlerimiz, yeraltı sularımız. Denizlerimiz kirlenmeye devam ediyor. Göllerimiz sulak alanlarımız kuruyor, endemik bitki türleri ve birçok canlı türü var olma mücadelesi veriyor.
Yaşam tarzımız, dünya görüşümüz, olaylara bakış açımız farklı olabilir, ancak yaşadığımız dünyaya ve çevremize olan sorumluluğumuz hepimizin orta noktası.
Yaşanan bunca çevre sorununu başka bir gezegenden getirmedik, tüm bu sorunların kaynağı insan faaliyetleri sonucu olmuştur. Çözümde insanlığın elindedir.