DOLAR, ALTIN, PARA, EKONOMİ LAFZALARI !

Dolar 10 lirayı aştı, 11'i zorluyor. Daha ne kadar yükseleceğini ekonomistler bile kestiremiyor. Altının gramı şimdilik 655 lira, akıbetini endişe içinde izliyoruz. Çarşıda, pazarda, kıraathanelerde tek gündem konusu doların yükselişi, altının tırmanışı...

Okumuşu, okumamışı, köylüsü, şehirlisi herkes takip ediyor, olası senaryolar konuşuluyor.. Öyle ki; her kesimin bir fikri var ekonominin geleceğine dair. Elbette banka hesaplarını dolara endekslediklerinden değil bu telaş, dolarla maaş almıyorlar belki ama, dolarla kira ödeyen var mesela, ya da ham maddesini yurt dışından dolar ödemesiyle getirten işletmeler, en azından tencere kaynatmak için olmazsa olmazımız sıvı yağa 3 ayda gelen zam oranı %40 iken, elbette doları, ekonomiyi konuşacak millet!

Rastgele tohum atsan ayçiçeği yetişecek olan topraklarımızda tarım mahsullerini yok fiyatına satmak zorunda olan çiftçilerimiz üretmiyor artık, tarım alanlarını, tarlalarını müteahhitlere verip hiç olmazından iki-üç daire kirası alabilme umudunda toprak sahipleri...

Mersin’de kolay yaşanırdı bir zamanlar.

Güneşi bol, suyu sıcak, havası ılık, kara kış görmeyiz. En kötüsü hamuru karar, çökeleği kor sıkma yapar doyururduk karnımızı. Şimdi öyle mi?

Tek asgari ücret giren evde, maaşı daha eve sokmadan kiraya faturaya kaptırıp üç kuruşu ekmeğe, yağa, pirince yetirmeye çalışan vatandaş ekonomiden başka ne bulacak da konuşacak? Gidemediği sinemanın tiyatronun kritiğini değil elbet, şöyle bir çoluk çocuk hava almaya çıkıp birer tantuni yiyip eve dönmenin keyfinden bahsedemeyecek tabi ki..

Reklamda burgerin tadı, pizzanın çeşidi dönerken sofradaki bulgura isyan edecek tabi ki..

Velhasıl kelam;

artan sadece dolar değildir! derttir, borçtur, zamdır...