Önceki gün Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, kentte bir dizi temaslarda bulundu.
Mersin’in bir spor şehri olduğunu belirten Bakan Kasapoğlu, “Mersin gençliğiyle dinamik bir şehir. Gençlik merkezleriyle, gençlik ofisleriyle, gençlik kamplarıyla, spor imkanlarıyla, stadıyla, salonuyla, havuzlarıyla, basketinden, tenisine kadar hakikaten Mersin, Gençlik ve Spor Bakanlığı açısından önemli ve marka şehir” dedi.
Yani Mersin’i öve öve bitiremedi…
Ancak bakanın söylemleri ile icraatları birbirini tutmuyor!
Zira; 2017 yılında 17. Akdeniz Oyunları’na ev sahipliği yapması nedeniyle bir çok spor tesisine kavuşan Mersin’e o tarihten buyana büyük sportif organizasyonlara ev sahipliği yapamıyor!
Büyük organizasyonlar komşu ve çevre illere veriliyor…
Biz ise her zamanki gibi seyirciyiz!
Oysa gerek sahip olduğu tesisler gerekse de coğrafi konumu ve iklimi gereği Mersin pek çok sportif organizasyona ev sahipliği yapabilecek özelliklere sahip…
Ama işte SAHİPSİZ!
Bunu anlatacak kimse yok!
Anlatmayı istemek lazım!
Şehrin hakkını savunmak lazım!
Biz hakkımızı ne kadar savunuyoruz ki karşıdan ne bekleyelim???
Mersin seyirci kalmak konusunda halinden o kadar memnun ki, bunu her alanda görebiliyoruz…
Spordan eğitime, turizmden çevreye her konuda başkalarının bizim adımıza aldığı kararlara karşı kılımızı kıpırdatmıyoruz…
Ne zaman ki birilerinin işine gelmez veya siyasi çıkar beklentisi gündeme gelir ses ancak o zaman çıkıyor!
Bu da şehrin kaybetmesinin önüne geçmiyor!...
Yıllardır tesislerimizin atıl kalarak verimli kullanımı ile yaratacağı değerin etkileşimin kaybedilmesi gibi…