Türkiye’de devletten resmi ilan desteği alan 952 tane gazete var.
Ve bu ilanlar gazetelere Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla gönderiliyor.
Yani BİK bir aracı kurum!..
BİK ile gazeteler arasında ciddi sorunlar var.
En büyük sorun bürokrasi.
Ayrıca BİK genel müdürünün dediği gibi; kurumun sopa olarak görülüp gazetelerin cezalandırılmasına yönelik adeta çığ gibi yağan şikayetler!
Böyle bir süreçte BİK’ten toplantı daveti gelince ne yalan söyleyeyim saf saf sevindim.
Oh be dedim sorunları konuşabileceğiz, belki derdimizi anlatabiliriz.
Çünkü dertliyim.
Çünkü çözüm arıyorum.
BİK diye gittim, Dezenformasyon Yasası iye çıktım.
BİK Genel Müdürü Cavit Erkılınç, bizzat gazete sahipleri ile bir araya gelip, Dezenformasyon Yasası’nın ‘önemini’ masaya yatırmak istemiş.
Sayın genel müdür ne istediğini taleplerini, beklentilerini açık bir dille gayet net anlattı.
İnternet medyasının düzenlemeye ihtiyacı olduğu açık!
Basın Kanunu’nun revize edilmesi şart!
Ancak BİK ile ilgili mevzuat ve işleyiş sorunlarımız varken, bunları konuşup çözüm aramak yerine Dezenformasyon Yasası’nı konuşmaya çalışmak çok garip!
Üstelik bu yasa bize sorulmadı!
Sektörün görüşü alınmadı!
Bizi dinleyen olmadı!
Önerimiz alınmadı!
Şimdi ise Basın İlan Kurumu çağrısı ile gazete sahiplerini toplayıp, SANSÜR YASA’nın önemini konuşmak da neyin nesi?
Anlayan beri gelsin…
Yani yine derdimizi, sorumuzu, taleplerimizi anlatamadan gerisin geri geldik!