Kayseri ve ardından Suriye’de yaşanan olaylar tesadüf değildir.

Özellikle Suriye’de yaşanan olaylar, aslında Türkiye – Suriye ilişkilerinde yaşanan ılımlı gelişmelere ve karşılıklı açıklamalara direk bağlıdır.

Çünkü bunu istemeyenler var.

Kayseri’de de yaşananlara bakınca, sabırlı ve sakin olan halkın nasıl ayaklandığını görüyoruz.

Burada da her zaman olduğu gibi hızla yayılan fısıltılar etkili olmuştur.

Halk tepkisinde haklı ama aşırıya kaçanlarda olmuş.

Herkes yasalara uyacak; Cezayı hukuk devleti verir.

Neticede bir kişinin yaptığını da tüm kesimlere mal etmek doğru değildir.

***

Tıpkı Suriye’de yaşananlar gibi, Kayseri’de de yaşananlar geçmişe dayanıyor.

“Misafirlik bir yere kadar” dedi halk…

Tepkilere birazda böyle bakmak lazım.

Çünkü siz bir anda halkın içine binlerce farklı uyruktan insanı getirirseniz illa ki sorunlar olur.

Bunun sosyolojik yanları olacağını ve demografik yapının tehdit altında olduğunu herkes söylüyor.

Bunlar yeterince dikkate alınmadı.

***

Türk halkı olaylara sakin bakmayı bilir.

Ama artık Hükümetinde bu göçmen politikasına bir son vermesi lazım.

Sonuçta Hükümet yetkilileri sokakta değiller, mahalleleri bile bilmiyorlar.

Her şeyi yaşayan ve gören halkın ta kendisidir; siyasiler değildir.

***

Öncelikle sayılar konusunda gerçekçi olmak lazım.

Mülteci, geçici koruma altındakiler, göçmen gibi farklı statülerde yer alan milyonlarca kişi var.

“Bir şey olmaz, herkes beraber yaşar, gider” diyerek buraya kadar gelindi.

Bugün halka sorduğunuzda durumdan şikayetçidir.

Referandum yapılırsa bu oranın yüzde 70-80’leri geçtiği görülecektir.

Bu konuda da referandum yapalım.

Zira hükümetin oy kayıplarından biri de elbette göçmen politikasıdır.

Bu oy kaybı giderek artmaktadır.