Türkiye gündemi günlerdir maalesef küçük Narin… Narin Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos günü kayboldu ve o günden itibaren ne iz, ne bir bulgu elde edilebildi. Köy resmen sus, pus oldu ve 20 haneli köyde küçük Narin’in nerede olduğunu kimse bilmiyordu (bilmemezliğe veriyorlardı)…

Düşünün 8 yaşında bir çocuk kaybolmuş ve anne, baba, amcalar, kardeşler hepsi gözlerini kapatmış, kulaklarını tıkamış ve tek bir kelime etmemek için yemin etmişlerdi… Güvenlik güçleri köyü adeta ablukaya almış, yer altı, yer üstü, taş üstünde taş bırakılmamasına rağmen Narin bir türlü bulunamamıştı…

Bir anda haber geldi ki bir itirafçı ortaya çıktı…

İtirafçı konuşmuş ve Narin’in cansız bedenini nereye koyduğunu söylemişti… 9 Eylül sabahı güvenlik güçleri daha önce 3 kere baştan sona aranmış derenin içinde çuvalın içinde, üstü taş ve yapraklarla gizlenmiş küçük Narin’in cansız bedenine ulaştı… Bu haberle birlikte biraz vicdanı olan, kalbi iyilik ve güzellik için atan herkesin içine bir yas, bir öfke oturdu…

Artık ceset bulunmuştu ve gerçekler bir bir ortaya çıkmaya başlamıştı. İtirafçı Narin’in cansız bedenini tutuklu amcanın verdiğini, 200 bin lira para teklif ettiğini söyledi. Utanmadan birde Narin’i dereye sakladıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ettiğini, arama çalışmalarına katıldığını itiraf etti…

Gelişmeler üzerine anne, baba, amcalar, kardeşler başta olmak üzere güvenlik güçleri 24 şüpheliyi daha gözaltına almış ve sorgularına devam ediyor… Bu andan itibaren ortaya çıkan bilgilerle birlikte sadece Narin değil vicdan, insanlık ölmüştü. Biz bunu Müslüme olayında da yaşamıştık. O zamanda demiştim. Batsın bu dünya…

Son sözüm de; Ya ölmeli cellatlar, ya da hiç doğmamalı çocuklar…