Bir türlü içselleştiremediğimiz demokrasimiz ortaya koyduğu sürpriz sonuçlarla asıl sorunumuzun ne olduğunu anlatıyor aslında.
Ama dinleyen yok.
Haliyle anlayanda yok.
Dolayısıyla siyasilerin bize sunduğu demokrasicilik oyununa yancı olmaktan başka bir çaremizde yok.
Bizde demokrasi seçimden seçimedir.
Seçim gelince hatırlanan demokrasi, sandık ortadan kalkınca yine raflarda beklemeye alınır.
Bizde seçim sadece değişim amacı ile değil, aynı zamanda bir gaz alma aracı olarak kullanılır
Ne zaman ki, ahali de hoşnutsuzluk başlar, homurdanmalar artar, sandık akla gelir.
Sandık ortaya konacak, ahalinin biriken gazı alınacaktır.
Son çeyrek yüzyıldaki sonuçlara bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Sonuçlar hep siyaset kurumunun geleceğini uzatmakla eşdeğer çıkar nedense.
Ahaliye hiç yaramaz bu sonuçlar.
Altı ay geçmez;
“Ellerim kırılsaydı” diye sızlanıp, ufaktan ufaktan homurdanmaya başlar.
Son seçimlerin üzerinden daha on (10) ay geçmiş olmasına rağmen kararsız seçmenlerin yüzdesinin birinci sırada olmasının sebebini açıklayabilecek bir siyaset bilimcide, kamuoyu araştırmacısı da bulamazsınız bu ülkede.
Bilimsel olarak karşılığı yoktur.
Sosyolojik olarak da başka örneğini bulamazsınız.
İzah edemediğimiz için işin mizahını yapar;
“Seçmenin feraseti” der topu taca atar, önümüzdeki seçimlere odaklanırız hep beraber.
Siyaset kurumu da aynıdır;
Kafasından ne geçiriyorsa; “halk istiyor” der topu yeniden sahaya göndermenin yolunu açar.
Böyle sürer gider bizim ahalinin demokrasi ile olan bir dargın, bir barışık serüveni.
Kayyumlu.
Adliyeli.
Heybeli.
Turplu.
Tadından yenmez gari.
**
Sevdiğim laflar:
“ÇIKMAYAN CANDA UMUT VARDIR!..”