Yaz geldi.
Plajlar hazır, oteller hazır.
Üstelik Mersin’in artık “Mavi Bayrak”lı plajları da var.
Ama soruyorum: Turizm hazır mı?
2024’te Mersin’e gelen turist sayısı sadece 600 bin.
Antalya’ya gelen turist sayısı tam 17 milyon.
Evet, aradaki fark devasa.
Ama bu fark sadece sayı farkı değil;
Bu fark, vizyon farkı, yönetim farkı, planlama farkı.
Mersin’deki otellerin kalitesinden, işletmecilerin misafirperverliğinden şüphem yok.
Ama biz hâlâ sadece yerli turiste bel bağlıyoruz.
Peki ya yabancı turist?
Neden gelmiyor?
Ya da daha doğru soruyla: Neden gel(e)miyor?
Çünkü hâlâ tamamlanamayan bir Mersin–Antalya otoyolumuz var.
Çünkü tanıtım stratejimiz; birkaç fuar, birkaç broşür, birkaç Instagram paylaşımıyla sınırlı.
Ve en önemlisi, bu şehrin turizmde anlatacak bir hikâyesi yok.
Oysa Mersin; güneşiyle, deniziyle, tarihiyle, kültürüyle, mutfağıyla bir cevher.
Ama bu cevher vitrinde değil, çekmecede saklı.
Bu kent, yıllardır hak ettiği yatırımları bekliyor.
Turizmi şahlandıracak projeler hep “yolda” ama biz hâlâ yola çıkamadık.
Çünkü yolumuz bile yok!
Mersin–Antalya arasında hâlâ saatler süren zorlu bir yolculuk yapılıyor.
Turist, kolay ulaşamadığı yere niye gelsin?
Mersin, Türkiye’nin en potansiyelli kentlerinden biri.
Ama potansiyelle övünmek yetmez.
Eylem zamanı.
Yönetim zamanı.
Vizyon zamanı.
Bu şehir, her anlamda çok daha fazlasını hak ediyor.