Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır, bizimki de o misal, döndük geldik Mersin’e…
Ama ne yalan söyleyeyim ayaklarım geri geri gitti!
Başka şehirler, ‘şehir diyorum bakın gördükçe Mersin’in nasıl gözden çıkarıldığını daha iyi anlıyorum ve içim acıyor!..
Mersin’in yıllardır yapılmayan Akdeniz Sahil Yolu’ndan Alanya, Antalya, Muğla, İzmir ve Manisa’ya doğru ilerledik. Sonrası zaten İstanbul…
Ama Akdeniz ve Ege’de en çok kıyılan yerlerin başında Mersin’in olduğunu görmek yürek yakıyor!
Neden?
Çünkü Mersin sahipsiz!...
Şehircilik ve hizmetten ziyade gemisini kurtaran kaptandan öteye gitmeyen Mersin, ‘küçük olsun benim olsun’ anlayışı nedeniyle günden güne eriyip yok oluyor!
Sahilse sahil, denizse deniz, koysa koy… Turizm için her şey var ama turizm şehirlerinde bir kez daha gördüm ki Mersin’de yapılan turizm filan değil!
Bir defa fiyatlar daha uyun, hizmet daha kaliteli…
Her ne kadar ülke genel olarak bir çevre ve doğa talanına maruz kalıyorsa da turizm olan şehirlerde, bacasız sanayiyi yok etmemek için şehre sahip çıkıldığını gördüm.
En basiti Balıkesir turizm için balık çiftliklerin kovuyor ve bunlara adres olarak Mersin gösteriliyor!
Neden?
Çünkü Mersin sahipsiz!...
Yazacak anlatacak daha o kadar çok gözlem, tespit, sonuç, çıkarılacak ders var ki…
Ama neye yarar bir kere Mersin gözden çıkarılmış artık!