Mersin’den yıla çıkan firmaları dünya devine dönüştüren Mersin’in Silikon Vadisi olan Teknopark, “Fikriniz olsun yeter, gelin gerçeğe dönüştürelim” çağrısıyla girişimcileri bekliyor. Yeni projeler için de gece gündüz çalışma yürüten Teknopark yönetimi, Mersin Bilişim Medikal Sağlık Teknoparkı ve Mer
HEDİYE EROĞLU
Mersin’in Silikon Vadisi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Teknopark), imza attığı başarılı işler ile uluslararası arenada adından söz ettiriyor. Son 10 yıldır Teknopark’ın Genel Müdürlük koltuğunda oturan Özgür Durmaz, gazetemize verdiği röportaj ile çalışmalarını ve hedeflerini anlattı.
Türkiye’deki 65 teknopark arasında 6’ıncı sırada olan Mersin Teknopark’ın, 140 teknoloji firmasına ev sahipliği yaptığının altını çizen Durmaz, kuruldukları günden buyana yaklaşık 200 AR-GE projesinin başarıyla sonuçlanmasını sağladıklarını söyledi. Halen 150 civarında projenin halihazırda firmaları tarafından yürütülmeye devam edildiğini de dile getiren Durmaz, “Sunduğumuz destekler ile firmalarımız 2016 yılında 115 milyon TL gibi bir gelir elde ettiler. Bunun haricinde de yaklaşık 18 milyon dolar ihracat yaptılar” dedi.
Yeni projeler için de gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Genel Müdür Özgür Durmaz, Mersin Bilişim Medikal Sağlık Teknoparkı ve Mersin-Tarsus OSB içerisinde Konteyner Köy kurulması ile ilgili de müjdeler verdi. “Fikriniz olsun yeter, gelin gerçeğe dönüştürelim” çağrısı da yapan Durmaz ile yaptığımız röportaj ise şöyle….
TEKNOPARK O’NA EMANET
SORU: Hem işkadınları için başarılı bir örnek, hem de Türkiye’nin incisi olan bir teknoparkın başındaki isim ve liderisiniz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Özgür Durmaz Kimdir?”
Ö. DURMAZ: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. 23 yıldır iş hayatının içindeyim. Perakende sektöründen, insan kaynakları yönetimine kadar pek çok alanda görev aldıktan sonra, bilgi birikimimi son 10 yıldır Mersin Teknopark Genel Müdürü olarak devam ettiriyorum. Keyifli bir ekiple birlikte Teknopark’ın yöneticiliğini yürütüyorum.
“TEKNOPARK; ÜNİVERSİTE, SANAYİ VE KENTİN BULUŞMA NOKTASIDIR”
SORU: Mersin Teknopark 2005 yılında faaliyete geçti. Peki ama Teknopark nedir? Biz bu kavrama biraz yabancıyız hala Türkiye olarak. Nasıl özetleyebiliriz teknoparkı?
Ö. DURMAZ: Aslında teknoparkı özetlemek çok kolay değil. Çünkü tüm dünyadaki yapılar, isminden başlayın; teknopark, teknopolis, araştırma parkı, bilim parkı, teknoloji bölgesi gibi bir isme bile oturtamadığımız bir yapı, genel çerçevesiyle bir üniversite, araştırma merkezi veya öğrenim kurumuyla işbirliği yapmış, içinde teknoloji kökenli firmaların oluşmasına uygun şekilde tasarlanmış; yönetiminin, bu firmaların kuruluşundan tutun, gelişim sürecine, markalaşmasına, ticarileşmesine destek verecek şekilde kurgulanmış bir yapıdan bahsederiz. Tabi bu çok akademik bir tanımlama, İngiltere Bilim Parkları Birliği’nin yaptığı bir açıklama. Aslında üniversitenin, sanayinin ve kentin buluşma noktasıdır teknopark. Bu buluşmada ülkenin faydasına katma değer oluşturan bir noktadadır, önemli bir noktadadır. Yani paranın, işgücünün ve çalışan yapıların, kamunun birbiriyle buluşmasına ifade eder.
“İLERİ TEKNOLOJİ ÜRETİYORUZ”
SORU: Mersin Teknopark’tan örnek vererek yola çıkalım… Bugün Mersin Teknopark, Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampusu içerisinde, kendine ait özel alanda faaliyet gösteriyor. Neler yapıyor? Nasıl bir çalışma merkezi?
Ö. DURMAZ: Aslında önce şunu söylemek lazım; Evet, Bakanlar Kurulu kararıyla 2005 yılında kurulduk. Süreç; yönetici şirketlerin kurulmasıyla başlıyor. Biz de 2006 yılında yönetici şirketimizi kurduk ve 2006 Aralık ayında ilk firmamızı kabul etmek suretiyle faaliyete geçtik. Peki, biz ne yapıyoruz, aslında teknoparkta ne yapılıyor? Silikon Vadisi’ni duymayan yoktur. Tüm dünyada silikon vadisi yapısının yansımalarıdır aslında teknoparklar. Biz de Mersin’de bir küçük silikon vadisiyiz. Silikon vadisini, herkes, sadece bilişim ile bağdaştırır. Ancak bilişim değildir, ileri teknolojidir. Katma değerli üretimin altlığı, tabanlığıdır ve sinerji alanlarıdır. Teknoparklarda girişimciler, ARGE projeleriyle birlikte gelerek, bu projelerini bu alanın içinde yürütmek üzere önce başvuruda bulunurlar. Biz yönetici şirketler bu başvuruları optimum haline getirir, en iyi şekilde başvurunun uygunluğunu onaylar ve o girişimcinin teknopark içinde firma kurmasına yardımcı oluruz. Firma kurma sürecinden itibaren kuruluş danışmanlığından başlayarak mali, hukuki destekler veririz, kendi görevlilerimiz ve bilgi birikim kanalımızla. Bunun haricinde firmaların ticarileşme süreçlerine destek veririz, mentörlük yaparız. Markalaşma süreçlerine destek veririz, uluslar arasılaşmaları için çalışma yaparız. Finansal kaynaklara ulaşmalarına yardımcı oluyoruz. Türkiye’deki bu ekosistemin içindeki güçlerle, bireylerle, üyelerle yakın işbirliği içindeyiz. Örneğin Mersin’de biz KOSGEB, Kalkınma Ajansı ve bu destek mekanizmalarıyla dirsek teması içinde firmalarımızı büyütmek, onları; markaları ortaya koyan dünya devleri haline getirmek için çalışıyoruz. Teknoparkların faaliyetleri de aslında bu anlamdadır. Ön kuluçka sürecinden başlayarak kuluçka sürecini ve büyüme sürecini tetikleyen yapılardır.
“MERSİN TEKNOPARK, TÜRKİYE’DE BİR İLK”
SORU: Mersin Teknopark olarak Türkiye’de neredeyiz? Konumumuz, yerimiz neresidir?
Saydığınız bütün bu çalışmaları ne kadar yapabildik?
Ö. DURMAZ: Biz Türkiye’de özel bir teknoparkız. Bu özel durum; teknopark kurumsal yapısının, yönetim kurulunun gücünden geliyor. Türkiye’de kentin valisinin yönetim kurulu başkanı olduğu, hem de yüzde 15 gibi bir ortaklık payıyla destek verdiği, başka bir örnek yok. Mersin Valimiz, Mersin Üniversitesi Rektörümüz başta olmak üzere; yüzde 29 payla Mersin-Tarsus Organize Bölgemiz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odamız, Akdeniz İhracatçılar Birliğimiz ve Tarsus Ticaret ve Sanayi Odamızın kurucu ortaklığında kurulmuş ve bu büyük gücün altında hizmet veren bir yapıyız. Türkiye’de bugün itibariyle 65 tane teknoloji geliştirme bölgesi ilan edilmiş durumda. Bu bölgelerin 2016 yılında ilan edilen endeks raporuna göre Mersin Teknopark 6’ncı sırada yerini almış bir teknopark. Dolayısıyla şu anda, kurulduğumuz günden bu yana yaklaşık 140 teknoloji firmasına ev sahipliği yaptık. Bu teknoloji kökenli firmaların teknoparkın içinde oluşturduğu, şu ana kadar tamamlanmış yaklaşık 200 ARGE projesinin başarıyla sonuçlanmasını sağladık. 150 civarında projemiz, halihazırda firmalarımız tarafından yürümeye devam ediyor. Ön kuluçka alanımız, kuluçka alanımız ve ana faaliyet binamız ile yüzde 100 doluluktayız. Dolayısıyla da Mersin Teknopark üzerine aldığı görevi, zannediyorum özellikle Mersin’in teknoloji beyni noktasında fazlasıyla yerine getiriyor ki bu 70 firmamızda 550 civarında AR-GE personeli faaliyetlerini yürütüyor ve bunların büyük çoğunluğu mühendis kökenli araştırmacılardan ve ARGE çalışanlarından oluşuyor.
MERSİN’DEN YOLA ÇIKIP, DÜNYA DEVİ OLDULAR…
SORU: Ağırlıklı olarak şu an Mersin Teknopark’ın yapısında öne çıkan sektörler nelerdir?
Ö. DURMAZ: Mersin Teknopark’ın yüzde 70 civarında firmaları, bilişim odağında çalışıyor. Ancak ihtisas bir teknopark olmayı düşünmedik hiçbir zaman. Çünkü multi disipliner çalışmanın başarıyı tetikleyeceğine inandık. Dolayısıyla sağlık, kimya, elektrik-elektronik, makine, mekatronik, tasarım, otomotiv gibi pek çok alanda da teknopark firmaları bizimle birlikte faaliyetlerini yürütüyorlar.
Örneğin 4 kişi ile başlayan şu anda 80 AR-GE personeline ulaşan ve uluslar arası ölçekte, geçen yıl itibariyle yaklaşık 50 milyon Sterline dünyanın en büyüğüne satılan kıymetli evrak ve kimlik okuma-doğrulama firmamız halen faaliyetlerini sürdürmektedir.
Yine bir yazılım firmamız; dünya devi oldu. 39 ülkede faaliyetlerini yürüten bir büyük devin, tüm ARGE süreçleri artık Mersin Teknopark’tan yürütülüyor.
Yine firmalarımızdan bir tanesi, tüm dünyada 16 ülkenin teknolojisine sahip olduğu, 17’inci ülke olarak bizim sahip olmamızı sağlayan ve İslami coğrafya da dâhil olmak üzere, Türkiye’nin ilk olmakla birlikte, İslami coğrafyanın ve yakın çevrenin de ilki olmak üzere, antivirüs yazılımı yaptı. Dolayısıyla benim bir yandan gıpta ile baktığım 5 milyon 400 bin nüfuslu Slovakya’nın, Türkiye’nin neredeyse yüzde 50’si bilgisayarlarını, bilişim sistemlerini koruyan antivirüsünü artık gücünü yıkacak bir milli dev oluşmak üzere Teknoparkta.
Devlet Malzeme Ofisi’nden satışlarını yürütmeye başladılar ve satın almaları kurumlar, bireyler buradan gerçekleştirebilir milli antivirüs yazılımımızı.
Bunun yanında, yine sağlık sektöründe anahtar teslim yazılım sistemleri yapan, Türkiye’de 187 hastanenin sağlık sektöründeki korumasını gerçekleştiren, sistemini oluşturan, altyapısını kuran bir sağlık bilgi yönetim sistemimiz var. Aslında verilebilecek çok örneğimiz var, bunlar birkaç tanesi.
“FİKRİNİZ OLSUN YETER!”
SORU: Sadece çok iyi bir iş fikrimizin olması yetiyor mu, Böyle bir yapıya başvurmak için? Neye ihtiyacımız var? Nasıl bir başvuru süreci var?
Ö. DURMAZ: Aslında yetiyor. Biz bu fikri geliştirmek ve doğru yöne sevk etmek için daha fazla düşünülmesini sağlamak, bunu hayata geçirmek için varız. Bir fikri olan kişilerin, teknoparka gelmeleri ve bizlerle o fikrini paylaşmaları, ihtiyaçlarını ortaya koyarak, iş planlarını ortaya koyarak bizlerle buluşmaları yeterli. Çünkü bizim hem yönetim hem de mentör yapımız bu süreci yönlendirmek üzere var. TİM-TEB Girişim Evi gibi Türkiye’de bir elin parmaklarını geçmeyen kurulumlardan bir tanesi Mersin Teknopark bünyesinde.
Teknopark ve İŞGEM gibi yapılarla ilgili toplumda, ‘Projen hazır olacak, gerekli donanıma sahip olacaksın, mühendisini bulacaksın, finans gerekiyorsa para bulacaksın…’ Aksine biz bu algının aslında gerçek olmadığını, örneklerimizle göstermiş durumdayız halihazırda. Tabi ki fikre ihtiyacınız var ama bu fikrin şekillenmemiş olması bile bizlerle konuşmak için yeterli.
Bazen şekillenmiş fikirler, önyargılar sebebiyle başarıya ulaşmakta zorluklarla karşılaşabiliyor. Bize gelen fikirleri, önce ön kuluçka sürecimizde değerlendiriyoruz. Kaldı ki biz bu fikirleri bulmak için, geçen ay içinde ‘Startup Weekend’ diye bir yarışma düzenledik. Ve bu yarışma genç beyinlere açıktı. Bu katılım sonrasında 1’inci, 2’nci ve 3’üncüye ücretsiz kullanımlarımızı gerçekleştirdiğimiz gibi, ön kuluçka sürecimizde de dedik ki, ‘Çukurova Bölgesi’nde düzenlenen bir yarışma olarak bir ilk. Gençlerimize kapılarımız sonuna kadar açık, onları desteklemek için de elimizden geleni yapıyoruz. Bütün katılımcılara, belli süreyle ön kuluçka alanımızı ücretsiz kullandırmak üzere taahhütlerimizi verdik. Şu anda da zaten bu yarışma sonucunda da gençlerimiz teknopark içinde kendi ofisleri olarak kullanabildikleri ön kuluçka ofislerinde projelerini yürütmeye başladılar.
Bu arada hiçbir girişimcinin, hiçbir işletmenin proje yazmak, proje yapmak konusunda önyargıları olmamasını tavsiye ediyorum.
“AR-GE İLE KENDİNİZİ AŞARSINIZ”
SORU: Girişimciler daha çok yeni iş fikirleri mi arıyor, yoksa mevcut ihtiyaçların karşılanması mı öncelik tanıyor?
Ö. DURMAZ: Ülkelerin ekonomik olarak ayakta durmalarının tek yolu yenileşmek ve bu yenilik sürecini sürekli olarak devam ettirmekten geçiyor. Yerinizde sayarsanız sadece günü kurtarırsınız. Ama inovasyon ve AR-GE ile kendinizi aşarsınız.
YENİ FIRSATLAR YOLDA
SORU: Mersin Teknopark’ta geleceğe hazırlanma adına oluşumlar, çabalar ve çok önemli çalışmalar var. Mesela son dönemde gündeme gelen medikal kuluçka merkezi, konteynır köyü gibi projeler gündemde. Mersin’i gelecekte çok daha parlak günler bekliyor.
Ö. DURMAZ: Biz Mersin Teknopark olarak, yaklaşık şu an itibariyle 7 bin 500 metrekarelik kapalı alana sahip küçük bir teknoparkız. Ama bu küçüklüğümüz, çok özel örnekleri barındırmamızla devleşmemize yardımcı oluyor. Mersin’de bir ilk olarak, kendisini de belgelendirecek Leed Sertifikalı bir bina yapmak üzere adımlarımızı attık. İhtisaslaşmadık demiştim. Ama bir binamızı özellikle, Türkiye’nin en büyük milli hasıladaki açık veren kalemi olan sağlık sektörüne yönlendirdik. Tabi bunu yaparken de kentimizin en büyük güçlerinden bir tanesini de kullandık. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin sağlık alanındaki araştırmalarının gücünü toplayalım, yeni girişimcilerle bir araya getirelim ve bu teknoloji odağındaki yapıyı, birlikte büyütelim istedik. Tabi bunu yaparken teknopark olmanın özelliğini de göz ardı etmeyelim. Amerika’da bağımsız bir kuruluş tarafından belgelendirilen bir kuruluşça da ‘Yeşil Sertifikasyonu’ da almış Leed Sertifikalı bir bina yapalım istedik. Niye bunu yapalım dedik? Bu binayı yapmak, sürecin çevre dostu olduğunu gösterecek aslında. Tabi sadece binayı çevre dostu olarak yapmayacağız. Üretim tekniklerini geliştirirken geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanıldığı, insan sağlığına zarar vermeyen, işletme giderlerinin yüzdesel olarak aşağı çekildiği, yanı sıra enerji verimliliğinin sağlandığı, alternatif kaynakların kullanıldığı bir yapı oluşturalım dedik. Ve yapının projelendirmesini hem Leed Sertifikasyonu gerçekleştiren bir çalışma ofisinden hem de Mersin’de bu alanda tecrübeli bir mimarlık ofisinden hizmet şeklinde aldık. Bu hizmetler sonrasında kendi teknik personelimizin de sürecin içinde olmasıyla Bakanlığımızdan ki Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığı’ndan ruhsatlarımızı alırız, inşaat ruhsatımızı alarak artık adımlarımızı atmak yolunda ilerliyoruz.
Bu vesileyle de aslında ben buradan Mersin Bilişim Medikal Sağlık Teknoparkı’nı oluşturacak binamızın, kuluçka merkezimizin ihale süreçlerinden bahsetmiş ve duyurmuş olayım. Önümüzdeki günlerde Mersin Teknopark Yönetim Ofisi’nden, proje ve ihale süreçleri ile ilgili doküman ve dosyaları alarak sürecin içinde olmak isteyenleri davet ediyorum. Süreci internet sayfamız üzerinden de takip edebilirler. Bina, 4 bin metrekarelik bir inşaat alanıyla, aynı anda yaklaşık 350 kişiye hizmet verebilir bir bina haline gelecek araştırmalarıyla. Ve yapısı da çok özel tasarlandı, herkes için, kentimiz için büyük bir gurur olacak diye düşünüyorum.
Merkez içerisinde; medikal, sağlık, biyomedikal, ARGE süreçlerinin yürüyeceği ve Türkiye’nin sağlık ve ilaç araştırmaları noktasında markalarının oluşacağı bir çalışma ortamı oluşturulacak. Tabi teknopark mantığının her türlü desteğinin de verilmeye devam ettiği bir yer olacak.
OSB İÇİNDE KONTEYNER KÖY KURULACAK
Öte yandan Türkiye’de teknoparkların oluşumlarının, hem üniversiteler içinde hem de organize sanayiler içinde kurulması, hem imkanlı hem gündemde. Bakanlığımız tarafından da zaman zaman organize sanayilerin içinde teknoparkların kurulması tavsiye ediliyor. Biz bu yapının içinde bölünmeyelim diyerek, Türkiye’de bir ilki yama atağına kalktık. Teknoparkı organize sanayide kurmak yerine, organize sanayide kurulmuş olan firmaları teknopark içinde kümelemek için harekete geçtik. Dolayısıyla Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi ile ortaklaşa planladığımız ve bu yıl bitmeden de gerçekleştirmiş olacağımız bir ‘Konteynır Köy’ çalışması yaptık. Organize Sanayi Bölgesi içinde yer alan yaklaşık 10 firmanın, teknopark içinde bir alan oluşturarak ARGE çalışmalarını yürütmesini, hem birbirlerini hem mevcut diğer teknopark firmalarını beslemelerini sağlayacağımız bir kümelenme projemiz yine var. Özellikle sektörel yapmak istemedik, karma olacak. OSB içinde yapılanmış ve AR-GE süreçlerini yürüten firmalar olması yeterli olacak. Böylece iki kol, hem üretimimizin katma değerlenmesini sağlayacak şekilde destekleyecek, hem de OSB içindeki büyük firmalar, teknoparkın içinde yapılacak olan yeni girişimcileri, ön kuluçka ve kuluçkadaki firmaları da kendi bilgi birikimleriyle besliyor olacaklar.
PROJELER GİZLİ TUTULUYOR!
SORU: Teknopark’a müracaat etmek için prosedür nedir? Korkacak bir durum var mı?
Ö. DURMAZ: Bir başvuru formumuz var web sayfasından girişimcilerimizin, firmalarımızın indirebileceği. Şuana kadar bize gönderilen proje başvurularından hiçbiri deşifre olmadı. Çünkü bu başvurular bizim için çok özellikle korunması, saklanması gereken bilgiler içeriyor. Başvuru formu yani proje; en az 2 akademisyen ve 1 sektör temsilcisi tarafından incelenerek, yürütme kuruluna sunuluyor. Yürütme kurulu da bu firmanın desteklenip desteklenmemesine karar veriyor. Neye göre karar veriyoruz? Öncelikle projenin AR-GE niteliğine, ticarileşme potansiyeline, firmanın bilgi birikimine, uygunluğuna, finansman kaynaklarının varlığına, ulaşabilirliğine, piyasanın talebine ve bununla birlikte ihracat potansiyeli gibi pek çok konuya bakıyoruz.
“BAŞVURU YAPANLARIN PİYASA NAMINA BAKIYORUZ”
Bunun ötesinde biz Teknoparkta bir aile oluşturduk. Yeni gelecek olanların piyasa namına bakıyoruz. Piyasadaki duruşuna bakıyoruz. Ailenin ahengini bozacak hiç kimseyi sürece dâhil etmiyoruz. Dolayısıyla siz orada iş yaparken, sırtınızı dayayacağınız diğer firmalara sonuna kadar güvenebiliyorsunuz. Uygun bulunan firmalarla, bir kira sözleşmesi karşılığında teknoparkta yer almalarını sağlıyoruz. Kiralarımız çok yüksek olmadığı gibi, kamu desteğiyle gelen kuluçka firmalarından yüzde 25 kira alıyoruz, kamu desteği harici gelen yeni girişimcilerden yüzde 50 kira alıyoruz, akademisyenlere 1 yıl süreyle yüzde 50 indirim yapıyoruz. Aynı zamanda yeni gelen firmalarımızın TÜBİTAK’ın verdiği BİGG (Bireysel Genç Girişim) desteği gibi desteklere başvurmasını, aynı zamanda KOSGEB süreçlerine başvurmalarını sağlıyoruz. Örneğin KOSGEB’in 30 bin TL’ye kadar teknopark kira desteği var. Özetle, süreci para-pul düşünmeden kendi işini yapabilir hale getirmeye çalışıyoruz.
Bu destekler ile firmalarımız 2016 yılında 115 milyon TL gibi bir gelir elde ettiler. Bunun haricinde de yaklaşık 18 milyon dolar ihracat yaptılar. Bu rakam, Türkiye ekonomisinde hiç azımsanamayacak, önemli bir yeri barındırıyor. Kaldı ki bunlar sadece AR-GE süreçlerinin sonuçları. AR-GE süreci sonucunda gerçekleşen katma değerli üretimin oluşturduğu bütçelerden bahsetmiyorum bile. Kelebek etkisi gibi çok büyüyen bir duruşu var aslında AR-GE’nin.
“KORKMAYIN”
SORU: İnanıyoruz ki Mersin Teknopark olarak ülkemize ve kentimize çok şeyler katacaksınız. Son olarak, firmalarımıza, kentimize ve de ülkemize ne söylemek istersiniz?
Ö. DURMAZ: Mersin Teknopark olarak, girişimciliği destekleyen, genç girişimcilere kapılarını sonuna dek açan bir teknoparkız. Lütfen hiçbir şeyden korkmayın. Çünkü Türk milleti olarak bizler, büyük bir zekâya ve yaratıcılığa sahibiz. Bu özelliklerimizi kullanalım. Bizler de bunu büyütmek için kapılarımızı ve kaynaklarımızı sonuna kadar sizlere kullandırmaya hazırız. Hepinizi teknoparkta yer almaya yer almaya davet ediyoruz.