Haber Merkezi
Sendikalar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında 1 Ağustos 2017 tarihinde başlayacak 4. Dönem ‘Toplu Sözleşme’ görüşmeleri öncesinde basın toplantısı düzenleyen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Mersin Şubeler Platformu, Eğitim Sen Mersin Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısında görüşmelerin OHAL döneminde yapılacağını vurgulayarak, yapılacak çalışmaların gerçek evrensel bir toplu sözleşme sisteminden uzak olacağını duyurdu. Yapılan açıklamaya Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, SES Mersin Şube Eşbaşkanları Özge Göncü ile Yılmaz Bozkurt, Tüm – Bel Sen Mersin Şube Başkanı Canan Solak, Kültür Sanat – Sen Mersin Şube Başkanı İmam Özdemir, BES Mersin Şube Başkanı Yusuf Kaya ve birçok sendika temsilcisi de destek verdi.
“OHAL DERHAL KALDIRILMALI”
KESK Mersin Şubeler Platformu bileşenleri adında hazırlanan ortak basın açıklaması metnini okuyan Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, KESK olarak 78 milyon vatandaşın kamu hizmeti alma hakkı ve 3 milyon kamu emekçisinin hak ettiği insanca yaşam için mücadele ettiklerini belirterek “15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin bastırılmasından sonra 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) derhal kaldırılsın. Anayasaya ve yasalara aykırı olan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) iptal edilsin. OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine derhal iade edilsin, İşten el çektirildikleri süre içindeki maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilsin. Bu kişilerden darbe girişimi içerisinde yer aldığı iddiasıyla hakkında ceza soruşturması başlatılıp dava açılanlar dışındaki görevden uzaklaştırma uygulamalarına derhal son verilsin. KHK’larla ihraç edilen kamu emekçilerinin yarıdan fazlası emeklilik için gerekli olan hizmet yılını doldurmuş durumdadır. Emekli Sandığına tabi hizmet süresi emekli aylığı bağlanması için yeterli olan kamu görevlilerine, 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin 1. fıkrası uyarınca emekli ikramiyesi ödenmesi gerekirken, anılan maddenin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilerek emekli ikramiyesi ödenmemesi biçimindeki uygulamadan vazgeçilsin. Bu kişilerin emekli ikramiyeleri Danıştay kararları doğrultusunda ödensin. Seçilmişlerin yerine atanan kayyum uygulamalarına biran evvel son verilsin, belediye başkanları göreve iade edilsin” cümlelerini kullandı.
“SÖZLEŞMELİ, TAŞERON ESNEK KURALSIZ ÇALIŞMA YASAKLANSIN”
KESK olarak TİS taleplerinin başında herkese güvenceli iş ve gelecek taleplerinin olduğunu belirten Sinan Muşlu sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Özelleştirilmeler durdurulsun. Sözleşmeli, taşeron esnek kuralsız çalışma yasaklansın. Çalışanları bölen, iş ve ücret güvencesini tehdit eden her türlü istihdam biçimi kaldırılsın. Esnek, kuralsız, performansa göre çalışmaya-ücretlendirmeye son verilsin. Tüm kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesinin teminat altına alınması için; 4/A kadrosunun iş ve ücret güvencesini tehdit eden, sınırlayan yasal düzenlemeler kaldırılsın, Sözleşmeli statüde çalıştırılanlar 4/A kadrosuna alınsın. Geçici personel yani 4/C’liler kamuda asli ve sürekli işler-görevler yapmasına rağmen taşeron firma bünyesinde çalıştırılanlar isteklerine bağlı olarak ya işçi (4/D) ya da 657 sayılı DMK’nun 4/A kadrosuna alınsın. Özel kanunlarına göre sözleşmeli çalışanlar isteklerine göre kadroya alınsın. Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilsin. Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözeterek sağlansın. Herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde kamu hizmeti verilsin.”
“MAAŞLARIN EN AZ 3450 LİRA’YA ÇIKARILMASINI İSTİYORUZ”
2017 Haziran ayı itibari ile dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.510 yoksulluk sınırı ise 4.925 TL’ye dayandığını hatırlatan Muşlu, “KESK bu dönemde de en düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşının yoksulluk sınırına çekilmesini esas almıştır. Bu nedenle en düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşının kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç 3.450 TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz. AKP döneminde, maaşları TÜİK’in gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları ile eriyen kamu emekçileri ek olarak siyasi iktidarın yıllardır övündüğü büyümeden de pay alamamıştır. Bu nedenle kamu emekçileri son 15 yıllık dönemde en az %50’lik bir kayba uğramıştır. Bu kaybın karşılanmadığı hiçbir artış oranı kamu emekçilerinin alın terinin ve emeğinin karşılığı olmayacaktır. Bunu için 3.450 TL olarak belirlediğimiz kamu emekçilerinin asgari temel ücretine 2018 yılı için, kira yardımı olarak aylık 427 TL, aile/eş yardımı olarak aylık 350 TL, çocuk yardımı olarak 350 TL, brüt asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti, eklenmesini, yemek ücreti verilmeyen kamu emekçilerine aylık 335 TL yemek ücreti ödenmesini talep ediyoruz” dedi.
“ÜCRET ADALETSİZLİĞİ VE MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ”
Kamu emekçilerinin yıllardır çözülmeyen temel sorunlarından birinin de artan oranlı gelir vergisi dilimleri olduğunun altını çizen muşlu sözlerine şu cümlelerle devam etti: “Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılmasını, kamu emekçisinin maaşı içinden Asgari Ücret tutarı istisna edilerek kalan tutardan her ay için sadece en düşük gelir vergisi oranın uygulanmasını, artan vergi dilimi oranı uygulamasından vazgeçilmesini talep ediyoruz. Kamu emekçileri emekli olduklarında ellerine geçen tutar çalışırken aldıkları tutarın neredeyse yarısına kadar inmektedir. Çünkü kamu emekçilerinin ek ödemeleri emekliliğe yansıtılmamaktadır. Yıllarca kamuya hizmet veren emekliler adeta sefalete itilmektedir. Bu haksızlığın artık son bulması için toplu sözleşmede tüm ek ödemelerin emekliliğe ve emekli aylığına yansıtılmasını talep ediyoruz. Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetlerin giderilerek, aynı unvanda farklı kamu kurumlarında çalışan tüm kamu emekçilerine eşit ücret ödenmesini, Yıllardır süren ek gösterge adaletsizliğinin sona ermesi için tüm kamu emekçilerinin ek göstergelerinin 3600’e, önlisans mezunu olanların 3000’e çıkarılmasını, Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız atanmalarının sağlanmasını, ek göstergesi olmadığı için en çok mağdur olan bu sınıfa da ek gösterge cetveli çıkarılmasını talep ediyoruz. Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmesini, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmesini İstihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmasını talep etmektedir. Görevi yeni devir alan kadın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın kadınların ağırlaşan sorunlarına ilişkin taleplerimize kayıtsız kalmayacağına inanmak istiyoruz. Bu taleplerimize ek olarak diğer bazı taleplerimizi şöyle sıralayabiliriz. Talan fonu olan Varlık Fonu lağvedilmelidir. Yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası yapılmalı. Ayrımsız tüm çalışanlara uygulanmalıdır. Meslek hastalıkları tanımlanmalıdır. En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ücretsiz nitelikli anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevleri açılmalıdır. Emekçileri hukuksuzca işten çıkaran, iş barışını bozan, imzalanmış TİS’leri bile tek taraflı fesheden, seçilmişlerin yerine atanmış kayyumlar geri çekilmeli, görevi asli sahiplerine bırakmalıdırlar! Gerici/mezhepçi eğitime karşı bilimsel, demokratik, özgürlükçü, laik ve anadilinde eğitim hakkı sağlanmalıdır! Son olarak bu ülkenin alın teri ile geçinen tüm kesimleri gibi tüm kamu emekçilerinin de insanca bir yaşamı hak ettiğini vurgulamak istiyoruz. Toplu sözleşmeye ilişkin taleplerimizi sıralarken zannedilmesin ki asgari ücretlinin, işçinin, özel sektör çalışanlarının halini bilmiyoruz.”
“EMEĞİN ORTAK MÜCADELESİNİ HEP BİRLİKTE BÜYÜTELİM”
Son olarak Kamu işçilerini memurlarını, kadrolu-sözleşmeli çalışanlarını omuz omuza olmaya çağıran Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu “Kendisini işçi sınıfının bir parçası olarak gören konfederasyonumuz emeğin ortak mücadelesinde üstüne düşeni yerine getirmeye devam edecektir. Bunun için, öncelikle, sendikalı olsun olmasın, tüm kamu emekçilerini daha sonra kıdem tazminatına göz konulan işçileri, asgari ücretlileri, alın teri ile yaşam mücadelesi verip emeğinin karşılığını alamayan tüm çalışanları emeğin ortak birleşik mücadelesini büyütmeye, geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.