Mehmet Nabi Batuk

Mersin’de yeni eğitim müfredatına yönelik tepkiler gelmeye devam ediyor. Son olarak Mersin Kadın Platformu üyeleri de Eğitim – Sen Mersin Şubesi’nde düzenledikleri basın toplantısında eğitim sisteminde yürürlüğe giren yeni müfredata tepki göstererek “Çocuklarımız eril sisteme adapte edilmek isteniyor, buna karşı mücadele edeceğiz” mesajı verdi. Açıklamaya SES Mersin Şubesi Eş Başkanı Özge Göncü, Eğitim – Sen Mersin Şubesi Kadın Sekreteri Elif Yaşar, Mersin Cemevi Kadın Kolları Başkanı Zeynep Kaya Çavuş, Mersin LGBT 7 Renk Derneği Başkanı Yağmur Arıcan ve birçok STK temsilcisi de destek verdi.

“YENİ MÜFREDAT TOPLUM İÇİN TEHLİKEDİR”

Mersin Kadın Platformu adına açıklama yapan Zeynep Kaya Çavuş, “Eril sistemin temsilciliğini layığı ile yapan AKP İktidarı, bu saldırılar ve bu müfredat değişikliği ile kadınları yok sayarak, iradesizleştirmek istiyor. Çünkü özgür kadından korkuyor. Eril zihniyet, kadını yok sayarak kendi köhnemişliğine göre toplumu yeniden dizayn etmeye çalışmaktadır. Kadın hareketinin yüzyıllardır verdiği eşitlik mücadelesinin kazanımları yok edilmek istenmektedir. Bir ülkede bireylerin hangi bilgiler, gerçekler ve değerler üzerinden biçimlendirilmesi isteniyorsa ona uygun eğitim politikaları oluşturulması kaçınılmazdır. Türkiye’nin mevcut eğitim politikasının temelinde laik-bilimsel eğitim anlayışından çok, eğitim sisteminin iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerine uygun olarak biçimlendirilmek istenmesi vardır. Yeni müfredatı bu anlamıyla tüm topluma ve ülkenin geleceğine yönelik tehlikeli bir müdahale olarak değerlendirmek mümkündür” dedi.

“EĞİTİME İDEOLOJİK YAKLAŞIMLAR SORUNLARIN DAHA DA DERİNLEŞMESİNE NEDEN OLUYOR”

Milli Eğitim Bakanlığının okullarda dağıttığı Hz. Muhammed in Hayatı’ ders kitabında yer alan önerilere sert tepki gösteren Zeynep Kaya Çavuş, “Müfredat çalışmalarında toplum mühendisliğinin işaretlerini içermektedir.  Söz konusu ders kitabında erkek üstün bir varlık, kadın erkeğe hizmet etmesi gereken ve itaat etmesi gereken bir alt varlık olarak sunuluyor. Kocaya itaat ibadettir deniyor. ‘Erken yaşta evlilik toplumsal bir örf’ olarak ifade edilerek çocuk yaşta  evlilik meşrulaştırılmak isteniyor.  Milli Eğitim Balkanlığı eğitim sistemimizde var olan sorunları çözüp eğitim seviyesini yükseltecek politikalar üretmek yerine eğitime ideolojik yaklaşımıyla sorunların daha da derinleşmesine neden olmaktadır.  Tekçi zihniyet eğitim müfretadını kendi iktidarına hizmet edecek şekilde tek din ve tek mezhep öğretisi üzerinden şekillendirmekte, her öğrenciye zorunlu olarak din dersine katılım dayatılmaktadır. Öyle ki asimilasyon ve dinsel dayatmaların en yoğun yaşandığı Yatılı Bölge Okullarında okumak zoruna kalan çocuklar ailelerinden uzaklaşma süreçleri yaşamakta kendi özlerine ve kimliklerine yabancılaşmaktadır” şekline konuştu.

“KADINLARIN ROLLER ÜZERİNDEN TANIMLANMASI EŞİTSİZLİĞİ PEKİŞTİRİYOR”

Yeni müfredatın çocukları sorgulamaya değil de itaatkar köle bireylere yönlendireceği uyarısı yapan Çavuş, “Kadınların eş, anne gibi geleneksel cinsiyet rolleri üzerinden tanımlanması cinsiyet ayrımcılığını pekiştirmektedir. Kadının yerinin evi olduğu söylemi, sosyal güvenlik açısından babaya kocaya bağımlı hale getirilmesi, çocuk doğurma direktifleri kadını çalışma yaşamından uzaklaştırmaya, eve kapatmaya yönelik yaklaşımlardır. Kadının asıl yerinin neresi olduğunun iktidar tarafından çocukların beynine küçük yaştan itibaren yerleştirilmesi yeni nesillerin cinsiyetçi bakış açısını hiç sorgulayamayacağı, kadına yönelik ev içi şiddet ve cinayetlerin, tacizin ve tecavüzün önlenmesinin önünde büyük engeller oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra üretim süreçlerinin esnekleştirilmesine hizmet etmektedir. Kadın ihtiyaç olduğunda üretime katılmaktadır ama çalışma yaşamının asli unsuru olarak kabul edilmemektedir” diye konuştu.

“KADIN DÜŞMANI SÖYLEMLERİ TEŞHİR EDİP; ÖRGÜTLENİP MÜCADELE EDECEĞİZ”

Demokratik, bilimsel, anadilinde, laik, kamusal eğitim önündeki engellerin artarak devam ettiğini söyleyen Zeynep Kaya Çavuş, “Türkiye de eğitim kurumları, iktidarın ırkçı, mezhepçi, ayrımcı uygulamaları nedeniyle gerçek işlevlerinden, evrensel insanlık değerlerinden uzaklaşmaktadır. Demokratik ve bilimsel olmayan bir eğitim sisteminin özgür bireyler üretmesi mümkün değildir. Parasız nitelikli, anadilinde, bilimsel eğitim için yeterli bütçe ayrılmalı, kamu kaynakları yeni paralel cemaatlere peşkeş çekilmemeli, eğitimdeki tek tipleştirmeye son verilmelidir. Dünyanın her yerinde kürtaja, taciz yasalarına karşı kadınların mücadelesi yükseliyor. Son yıllarda biz Türkiyeli kadınların mücadelesi de hukuki ve fiili anlamda sayısız kazanımla dolu. Biz bu saldırıları Hypatia nın mücadelesinden, Cadı kazanlarının/engizisyonun acımasızlığından ve Mezapotamya tanrıçası İştar’ın itibarsızlaştırılıp yok edilişinden hatırlıyoruz. Ama bizler hala buradayız ve mücadele ediyoruz. Nevinden ve Çilemden aldığımız güçle ve kadın dayanışması ile bedenimiz, emeğimiz ve kimliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.  Tüm kadınları, dört bir koldan bu müfredatın amaçlarını boşa çıkarmak için, tüm cinsiyetçi ve kadın düşmanı söylemleri teşhir etmeye, örgütlenmeye ve mücadele etmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.