“Yeni eğitim öğretim yılını ağır tehdit ve saldırılarla karşılıyoruz!”


 

Eğitim-Sen Mersin Şubesi yönetimi, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle bir basın açıklaması yaparak, sorunlara dikkat çekti. Açıklamayı okuyan Şube Sekreteri İsmail Usluoğlu, “Yeni eğitim öğretim yılını ağır tehdit ve saldırılarla karşılıyoruz!” diyerek, yaşadıkları sıkıntıların boyutuna

Mehmet Nabi Batuk

Yeni dönemin başta öğrenciler, öğretmenler eğitim emekçileri ve veliler olmak üzere, ağır sorunlar ve saldırıların gölgesinde, her zamankinden daha zor koşullarda açıldığını vurgulayan İsmail Usluoğlu, “Bugün, toplumun tamamını ilgilendiren eğitim alanına yönelik çok yönlü saldırı ve tehditlerin yaşandığı, laik bilimsel eğitim anlayışına açıkça meydan okunduğu yeni dönemin ilk günüdür. Kamuda ve eğitimde siyasi ve idari kararlarla hayata geçirilen hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, sendikal faaliyetler nedeniyle yaşanan sürgünler, bilime meydan okuyan yeni müfredat öğrencileri yarış atı gibi sınavdan sınava koşturması, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek güvencesiz çalışmaya mahkum edilmesi vb. sorunlar zaten sorunlu olan eğitimin niteliğinin daha da kötüleşmesine neden olmaktadır” dedi.

“İKTİDAR EĞİTİMDEKİ KAOSU DERİNLEŞTİRİYOR”

Bugüne kadar öğrencileri sınav odaklı eğitim sisteminden kurtarmak yerine, sadece sınavların adını değiştirerek sonuç almaya çalışan siyasi iktidarın eğitimde yaşattığı kaosu derinleştirdiğini belirten İsmail Usluoğlu, “Başta PİSA sonuçları olmak üzere, uluslararası alanda öğrenci başarısında yaşanan gerilemeyi TEOG sınavını kaldırmakla çözeceğini sananlar, TEOG yerine başka bir sınav getirerek sorunu çözmekten çok, eğitimde yaşanan başarısızlıklardaki paylarını gizlemeye çalışmaktadırlar.

“YENİ MÜFREDATIN VEREBİLECEĞİ HİÇ BİR ŞEY YOK”

Laik bilimsel eğitim düşmanı yeni müfredata karşı yürüttüğümüz mücadeleden rahatsızlık duyanlar, okulların açılmasından birkaç gün önce aldıkları hukuk dışı sürgün kararlarıyla haklı mücadelemizi zayıflatarak, bilim düşmanı eğitim politikalarını daha rahat hayata geçirmeyi hedeflemişlerdir.

Yeni müfredatın daha önce 1., 5. Ve 9. Sınıflardan itibaren uygulanacağı belirtilmiş, ancak daha sonra bütün sınıflarda uygulanacağı açıklanmıştır. Yeni müfredat öğretim programları ve ders kitaplarında doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat dersleri hedef alınarak ‘ideolojik ayıklama’ yapılmış, başta fen bilimleri olmak üzere bilim derslerinde ünite ve kazanım sayıları azaltılmış, tarih dersleri ile birlikte, pek çok ders iktidarın dünya görüşüne paralel şekilde düzenlenmiştir.

İktidarın siyasi-ideolojik hedeflerine göre hazırlanan, bilimsel inceleme ve değerlendirme olmaksızın, hayata geçirilen yeni müfredatın çocuklarımıza verebileceği hiçbir şey yoktur” dedi.

ÖĞRENCİLERİMİZ SINAV CENDERESİNDEN KURTARILMALIDIR

İlköğretimden başlayarak üniversiteye kadar, sürekli olarak yapılan sınavlara endekslenmiş bir eğitim sisteminin nitelikli olmasının mümkün olmadığını vurgulayan Usluoğlu, “Eğitim sistemimiz çocuklarımızı ve gençlerimizi eğitmemekte, sadece yapılacak olan sınavlara hazırlamaktadır. Tamamen sınavlara endeksli bir eğitim sisteminde TEOG’u kaldırıp, yerine başka bir sınav getirmeye çalışmak, iktidarın eğitimdeki başarısızlığının kanıtıdır.  

İlköğretimden itibaren üniversiteye kadar yapılan sınavlarda çocuklarımız ve gençlerimiz resmen yarıştırılmakta, birbirleriyle rekabet etmeleri istenmektedir. Kapitalizmin dayattığı ‘piyasacı eğitim” anlayışının tipik bir örneği olan bu anlayış derhal terk edilmeli, öğrencileri birbiri ile rekabet eden değil, onları geliştiren, çok yönlü bilgi ve beceri kazandırıcı, nitelikli bir eğitim anlayışı benimsenmelidir.

Sınavlar yoluyla yapılan eleme ve yönlendirmeler, zaten eşit olmayan bir eğitim sistemi içinde yeni eşitsizlikler ve adaletsizlikler yaratmaktadır. TEOG’un kaldırılarak yerine başka bir sınavın gelmesi eğitimde yaşanan kaosu derinleştirmekten başka bir sonuç vermeyecektir. Öncelikli olarak yapılması gereken, sınavların adını değiştirerek toplumu kandırmak değil, öğrencilerimizi sınav cenderesinden kurtarmak olmalıdır.

“EĞİTİMDE DİNSELLEŞME VE TİCARİLEŞME ARTARAK SÜRMEKTE”

Eğitim politikalarının belirlenmesi, oluşturulması ve uygulanması sürecinde Diyanetin, dini vakıf ve cemaatlerin belirleyiciliği ve etkinliği son yıllarda belirgin bir şekilde artmıştır. Yaşananlardan gerekli dersler alınmamış olacak ki, devlet içinde dini cemaatler merkezli yeni oluşumlara zemin hazırlanmaktadır. MEB’in merkezi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, yerellerde ise İl müftülükleri başta olmak üzere, büyük çoğunluğu dini cemaatlerin uzantısı olan kimi vakıf ve derneklerle çeşitli konu başlıkları altında imzalanan işbirliği protokolleriyle eğitim sistemi tarihte hiç olmadığı kadar büyük bir kuşatma ile karşı karşıya bırakılmıştır.

Türkiye’de eğitim sistemi, iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda, çeşitli cemaat ve tarikatlarla işbirliği halinde biçimlendirilmektedir. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesiyle daha da belirginleşen bu süreç, eğitim biliminin en temel ilkelerine, laik-bilimsel eğitim anlayışına meydan okurcasına hayata geçirilirken, eğitimde hızla artan dinselleşme uygulamaları eğitim sistemini büyük bir çöküşün eşiğine getirmiş durumdadır.

Türkiye’de okulların fiziki donanım ve altyapı sorunları sürerken fiziki altyapı sorunları en az olan, teknik olarak en donanımlı okulların imam hatibe dönüştürülmesi, siyasi iktidarın kamu okulları arasında siyasi tercihleri üzerinden resmen ayrımcılık yaptığını göstermiştir. AKP hükümetinin imam hatip aşkını yıllar içinde imam hatip ortaokulları ve liselerinin sayısındaki hızlı artışta görmek mümkündür.

MEB’in enerjisinin büyük bölümünü eğitimin dinselleşmesine ayırması nedeniyle Türkiye, OECD ülkeleri içinde eğitimin niteliğinde son sıralardadır.

ÖZEL OKUL SAYISI ARTIYOR

Eğitimde yaşanan dinselleşmeye paralel olarak, özellikle 4+4+4 sonrasında ticarileşme uygulamaları katlanarak artmış, kısa süre içinde özel okulların resmi okullara oranı yüzde 20’lere dayanmıştır. Eğitimde 4+4+4 sonrasında devlete ait ilkokul sayısı yaklaşık 4 bin, devlet okullarına giden öğrenci sayısı ilkokulda 668 bin, ortaokulda 336 bin azalmıştır. Sadece son bir yıl içinde 1.177 gibi rekor sayıda yeni özel okul açılmış ve MEB’in bu durumu ‘övünç kaynağı’ olarak görmesi, kamusal eğitimin iktidar eliyle nasıl tasfiye edildiğini açıkça göstermektedir. Zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar gibi pek çok neden birçok velinin özel okullara yönelmesini beraberinde getirmiş, devlet okullarında eğitim bizzat MEB eliyle çökertilme noktasına getirilmiştir.

AKP iktidarında eğitimde yaşanan dinselleştirme uygulamalarının da doğrudan etkisiyle özel okul sayısı 10 kat, özel okula giden öğrenci sayısının 12 kat artmış olması tesadüf değildir. Zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar gibi pek çok neden velilerin ekonomik koşullarını zorlayarak özel okullara yönelmesini beraberinde getirmiştir. 

“EĞİTİM HAKKI VE EĞİTİME ERİŞİMDE SORUNLAR SÜRÜYOR”

Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi anlamda alarm verirken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları ısrarla sürdürülmektedir. Eğitimde önde gelen sorunların çözülememesinin temelinde, eğitimin herkesin eşit koşularda yararlanması gereken temel bir insan hakkı olarak görülmemesi gelmektedir.

Çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için hiçbir somut adım atılmazken, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler, çocuk işçiler sorununun sürmesi, okullarda, cemaat yurtlarında ve kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakalarının artışını eğitim sisteminde yaşanan sorunlardan ayrı değerlendirmek mümkün değildir. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamamaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak eğitim sisteminin öncelikli gündem maddesi olmayı sürdürmektedir.

Eğitim biliminin temel ilkelerinden birisi olan anadilinde eğitim hakkının yıllardır bilinçli olarak resmi dil ile karşı karşıya getirerek baskılanması ve yasakçı bir tutumla reddedilmesinin acısını tek kelime Türkçe bilmeden okula başlayan çocuklarımız ve öğretmenleri çekmektedir. Okula yeni başlayan çocuklar açısından ekmek gibi, su gibi zorunlu ve temel bir ihtiyaç olan anadilinde eğitim sorununun kalıcı olarak çözülmesi hem anadili Türkçe olmayan çocuklarımızı hem de eğitim sistemini rahatlatacaktır. Yapılması gereken bilime ve insanlığın gelişimine açıkça meydan okumak anlamına gelen anadilinde eğitim yasağının kaldırılması ve herkesin eşit koşullarda eğitim alması için gerekli somut adımların hayata geçirilmesidir.

“LAİK BİLİMSEL EĞİTİM İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM!”

Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunlar, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığını açıkça göstermektedir. Okullarda yaşanan yoğun dinselleşme ve eğitimi ticarileştirme uygulamaları okullarımızı eğitim yuvası olmaktan uzaklaştırmaktadır.

Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okulöncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, dini inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminin çocuklarımıza, öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur. Eğitim Sen olarak ülkenin ve çocuklarının geleceğinden endişe eden herkesi kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için birlikte mücadeleye çağırıyor, iktidarın eğitim alanındaki dayatmalarına boyun eğmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz” diye konuştu.  



   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA