Haber Merkezi
Türk Tabipler Birliği’nin yayın organı Tıp Dünyası başlıklı yayında, Mersin Şehir Hastanesi masaya yatırıldı. “Uzak, yorucu,işlevsiz” başlığıyla yayınlanan haberde, geçtiğimiz Şubat ayında hizmete giren ve AKP iktidarı nezdinde diğer şehir hastaneleri açısından “vitrin” görünümünde olan Mersin Şehir Hastanesi; hastalar ve sağlık emekçileri gözüyle ele alındı.
Yazıda; AKP iktidarının ‘prestij projesi olarak’ hiçbir aksiliğin olmaması için büyük mesai harcadığı buna karşın; hastanenin şehirden uzaklığı, büyüklüğü, bölümler arası mesafe dolayısıyla işlerin bir türlü sonlandırılamamasının sağlık çalışanlarını da, hastaları da memnuniyetsiz bıraktığına dikkat çekildi.
“UZAKLIK, AŞIRI YORUCU”
Mersin Şehir Hastanesi’nin açılmasından bu yana sağlık hizmetlerinde nelerin değiştiğini Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan Tıp Dünyası’na anlattı.
Uğurhan, “Mersin Şehir Hastanesi, Devlet'in en üst düzey bürokratlarının katılımıyla, gösterişli bir törenle referandumdan kısa bir süre önce açıldı. Açılış daha çok siyasi bir gövde gösterisi gibiydi. Kanımca Hastanenin diğer şehir hastaneleri için de vitrin olması hedefleniyor. Hiçbir aksiliğin olmaması, buradan dolayı kamuoyuna olumsuz bir mesajın verilmemesi için elden ne geliyorsa yapılıyor.
Örneğin Mersin'deki üç kamu hastanesinden sadece ikisi Şehir Hastanesi'ne taşındı. Kısa bir süre önce yenilerek fiziki koşulları düzeltilen eski SSK Hastanesi kent merkezindeki yerinde hizmet vermeye devam ediyor. Bu durum yeni hastanenin uzaklığından doğan olumsuzluğu bir miktar engelliyor. Zaten taşınan Kadın Doğum Çocuk Hastanesi konum olarak Şehir Hastanesi'ne yakındı o nedenle buradan hizmet alan vatandaşlar açısından da pek değişiklik olmadı. Ama yine de en çok yakınılan birinci durum uzaklık, diğeri de devasa hastane içinde hem çalışanların hem de hastaların bir yerden bir yere giderken kat ettiği mesafe. İnsanlar aşırı derecede yoruluyorlar” dedi.
“ACİL DURUMDA HASTAYA YETİŞMEK ZAMAN ALIYOR”
Sağlık hizmet sunumuna ilişkin de açıklamalarda bulunan Dr. Ful Uğurhan, şöyle konuştu; “Hastane ilk bakışta bir AVM’ye benziyor. Yürüyen merdivenler, bol ışıklar, güvenlik görevlileri, marketler, büyük bir oto park. Katlar arasında sadece asansörle ulaşım var. Asansör beklemek istemiyorsanız yangın merdivenini kullanmak zorundasınız. Burası ise ancak üç kişinin yanyana durabileceği, inerken kafanızı çarpma riski taşıyan, ergonomik olmayan bir merdiven. Eski hastanede koridorlar karanlık, havasız ve kalabalık iken, şimdi daha insani bekleme koşullarında sıra bekliyorlar ve haliyle bu durum memnuniyet yaratıyor.
Yataklı servislerde de hasta odaları çok geniş ve lüks malzemelerle donatılmış. Bu durum da hastalar için memnuniyet verici ama çalışanların iş yükünü arttıran bir durum. Hekimlerin, hemşirelerin hastaya ulaşım mesafesi artmış durumda. En büyük zorluk konsültasyonlarda çıkıyor. Bazen konsültasyonlar telefonla yapılıyor.
Pek çok bölümde hekimler hastayı yanlarında sekreter veya başka bir sağlık çalışanı olmaksızın tek başına muayene ediyorlar. Kadın doğum ve çocuk bölümünde hekimler kararlı bir duruş sergileyerek hemşiresiz hasta muayene etmeyeceklerini belirtmişlerdir. Bunun üzerine bu bölümlerde ve bazı yan dallar ile girişimsel bölümlerde çalışan hekimlere yardımcı bir personel verildi.
Bazı modern cihazlar kullanmayı bilen personel olmaması nedeniyle kullanılamıyor. Yoğun bakım ünitesi, görevli personelin, hasta odalarını monitörden izleyebileceği şeklinde düzenlenmiş. Odalar gereğinden daha büyük. Acil durumda hastaya yetişmek zaman alıyor.
Yemek için şirketlere ödenen paralar diğer hastanelerde aynı iş yapılan ödemelerin 2,5 katı”.
“HASTANENİN GİDERİ GELİRİNDEN DAHA ÇOK”
Hastanede görev yapan hekim ve sağlık personelinin durumuna da değinen Uğurhan, “Şu ana kadar döner sermaye ödemeleri düzenli olarak yapıldı. Aslında hastanenin gideri gelirinden daha çok ama bu durum şimdiye kadar çalışanlara yansıtılmadı. Tayin ya da ücretsiz izin talepleri geri çevriliyor. Hemşire açığı hastane deneyimi olup olmamasına bakılmaksızın, TSM vs. gibi yerlerde çalışan hemşirelerin tayini yapılarak kapatılmaya çalışılıyor.
Şehirde katkı payını ödeyebilecek gelir düzeyine sahip insanlar yine evlerine yakın özel hastaneleri tercih ediyorlar. Şu an şehir hastanesinden en uzak noktada bir özel hastane inşa ediliyor, eskiden olanlar da yatak sayılarını arttırıyorlar.
112 ambulansları her vakayı yakında başka bir hastane olsa bile şehir hastanesine yönlendiriyor.
İŞ YÜKÜ ARTTI
Özetle; çalışanlar açısından genel tablo; sabah işe gelirken personel ve hasta yoğunluğu nedeniyle trafik sıkışıklığının yaşandığı, sekreterlik hizmetlerinin de üzerine eklenmesiyle iş yükü artmış bir ortamda çalışmak zorunda kalmak, arkadaşlarını görememek, oradan oraya koşturmak zorunda olmak ve daha çok yorulmak.
Hastalar açısından ise; modern fiziki görünümden memnuniyet duyma ama işlerin bir türlü sonlanamamasından doğan hoşnutsuzluk şeklinde. Hastaların başka bir bölüme sevki gerektiğinde "aman bizi başka yere göndermeyin " diye hekimlere müdahale ediyorlar. Ayrıca fiziki durumun büyüklüğü hastalardaki beklentiyi de yüksek tutuyor, her hastalığın bu hastanede çözümlenmesini bekliyor, başka hastanelere yönlendirilmek istemiyorlar.
Şehrimizin gereksinim duyduğu yeni hastane, böylesine devasa bir tesis olacağına daha küçük, ulaşılabilir olsaydı daha verimli olurdu. Hem sağlık çalışanları hem de hastalar memnun olurdu. Ne yazık ki şehir hastaneleri kamusal kaynakların savurganlığının yapıldığı yerler” dedi.