HEDİYE EROĞLU

Kentin buluşma adresi olan Kültürhane, Kent Müşterekleri’nin beyin fırtınası yapmasına fırsat veren etkinliklerini sürdürüyor. Son olarak Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunlar Derneği Mersin Şubesi’nin periyodik olarak düzenlediği, “Meraklısına ODTÜ Seminerleri” başlıklı toplantılarının bu ayki buluşmada Kültürhane’de, Doç. Dr. Ulaş Bayraktır’ın, “Toplumcu Belediyecilikten Müşterekler Siyasetine” başlıklı sunumu ile yapıldı. ODTÜ Mezunlar Derneği Mersin Şube Başkanı Alper Girgeç’in de katıldığı ve üyelerinin büyük ilgi gösterdiği etkinlikte, Kültürhane’nin kurucularından olan Bayraktar, öncelikle bir araya gelmenin önemine değindi.

“KENTLİLİK RUHU VÜCUT BULMALI”

“Benim meramım şu; kentsel siyasetinin öncelikli alanın insanların bir araya gelebileceği, farklılıkları ile bir adada olabileceği bir ortam hazırlaması” diyen Doç. Dr. Bayraktar, “Kültürel, sanatsal, sportif fark etmez motifleri çok basit olabilir. Herkesin bir parti üyesi olmasına gerek yok. Kent siyaseti; herkese ilgi alanına göre diğerleri ile bir araya gelebileceği ortam sunmalı. Kent yöneticilerinin buna vesileler yaratması gerekiyor. Ben; kentlik ruhunu vücuda getirecek, vesileler yaratacak anlayışı savunuyorum. Bu sanat, spor, bisiklet, tarım olabilir. Kadın üretici pazarında olduğu veya Kadıköy’ün İDEA’sı olduğu gibi. Sadece bir araya gelsinler. Yeryüzü sofralarında gördüğümüz gibi bu vesile bir iftar sofrası da olabilir, aşure töreni de olabilir. Taziye çadırları da olabilir örneğin. Çünkü insanlar orada bir araya geliyorlar. İstisnai haller dışında da bu kenti ortaya koyan farklı bileşenlerin birbirleri ile temas edebilmesine vesile yaratılmalı” dedi.

“ÖRGÜTSÜZ ÖRGÜTLÜLÜK ÇAĞINDAYIZ”

Kentten bihaber olmanın sorun olduğunun altını çizen Ulaş Bayraktar, “Örneğin Çankaya Çay Bahçesi’nin betonlaştığını duymadık, duysak belki giderdik” diyerek, bu tür girişimlere karşı birlikteliğin önemine dikkat çekti. Bunun için kentten bihaber olmamak, teknolojiyi kullanmak gerektiğini söyleyen Bayraktar, “Günümüzde örgütsüz örgütlülük çağındayız. Artık hiyerarşik örgütlerden oluşan yapılar yok. Aslında örgütlerin örgütlülüğü mevcut, yani aslında Gezi Dayanışması. Gezi’de ki gibi; kadınlar, eşcinseller, antikapitalist Müslümanlar, ekolojistler, madenciler, futbol taraftarlarının bir adada olabilmesi.  İllaki büyük örgütlenmeler şart değil, küçük şeyler yaparak ama gerektiğinde çocukluğumuzdaki gibi voltranı oluşturabilmemiz önemli. Aslında müşterekler siyaseti bu tür oluşumlara zemin hazırlamalı. Örneğin bu noktada Düzce Umut Atölyesi çok kıymetli bir örnek. Barınma ihtiyacına yönelik; 1999 depreminde evlerini kaybedenler özellikle de kiracılar bu dernek vasıtasıyla büyük bir mücadele verdiler. Bu mücadele sadece bir hak mücadele değildi. Şehir plancıları, mimarlar, sosyologlar, gazeteciler onlara el verdiler. Ama parmak göstererek, ‘sizin eviniz böyle olacak’ demeden, beraber çalışarak bir proje hazırladılar.

“BU KENT DÜNYANIN İLK LGBT KOROLARINA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR”

Konut gibi ulaşım da bir başka bir araya gelebileceğimiz bir alan. Hep trafiğin çok büyük bir problem olduğundan şikayet ederiz ama şuan bir anket yapsak çoğumuzun buraya tek bir araçla geldiğini belirleyebiliriz. Otostop ile araç paylaşımı ile bu sorunu çözmenin yolları üzerine konuşmalıyız. Öte yandan tüketime yönelik gıda toplulukları, kooperatifler kurmaya yönelik yapılabilecek çok iş var. Hele de Mersin gibi herkesin bahçesi, tarımsal üretim imkanı olan bir yerde bu tür çalışma, bir topluluk yaratabiliriz. Ve sanat… Bu kent dünyanın ilk LGBT korolarına ev sahipliği yapmaktadır; 7 Renk Korosu. Bu gelişme BBC’de haber oluyor ama biz bihaberiz. Amerika’da kilise korosu çok önemlidir. Bir faaliyet, dayanışmadır. Biz illaki sıkıcı, dertli konularda buluşmak zorunda değiliz, sanatta, müzikte, sporda da buluşabiliriz. Burada önemli olan bir araya gelmek. Mersin’de ne kadar çok halı saha olduğu dikkatinizi çekti mi? Çünkü çok uzun süre belediyeye ait spor sahası yoktu. Koskoca Adnan Menderes Bulvarı’nda bir tenis kortu ve bir de petank sahası var. Spor yapacak yer yok. Oysa mahalle dediğimiz şey aynı zamanda oyun alanlarıdır. Kentte park yok.

BİŞEY YAPMALI!

Örgütlenme politik olarak algılanıyor ama koro da, bir sanat atölyesi de bir örgüttür. Biz kenti tanıma yönünde, kenti paylaştığımız insanlarla bir arada olabileceğimiz vesileler ve kente dair haberler alabileceğimiz kanallar yaratarak bir şeyler yapabiliriz. Buranın yani Kültürhane’nin ütopik meramı da bu; kenti tanıyalım dedik ve bir Mersin kitaplığı bölümü kurduk, ayrıca bir yerel basın köşesi oluşturduk. Mersin müşterekleri gelsin burada kenti anlatsın, burası bir kamusal alan olsun istiyoruz. O faklı kesimin burada olabilmesi önemli. En azından konuşma, dertleşme, tanışma sağlanıyor. Ekoloji, bisiklet sohbetleri yapıyoruz. Burası farklı kesimlerin biraya geldiği bir yer oluyor. Her şeye rağmen gamsız, avuntu ile değil sadece bir insan metaneti ile bir şeyler yapıyoruz. Daha biz bu topraklardan umudumuzu kesmedik yapacak daha çok şey var evvel Allah” şeklinde konuştu.

ODTÜ’LÜLER MERSİN’DE BULUŞACAK

Son olarak söz alan ODTÜ Mezunlar Derneği Mersin Şube Başkanı Alper Girgeç de, ODTÜ Mezunları olarak kentteki diğer insanlar ile bir araya gelme imkanı elde etmenin mutluluğunu yaşadıklarını bildirdi. Grgeç, üyelere yönelik ise şu çağrıyı yaptı; “Buraya gelmeniz ODTÜ’de okuyan kardeşlerimize 5’er TL’de olsa destek olmanız bizim için çok önemli. Bu yıl ODTÜ kolejinin kuruluşunun 20’inci, Mersin’deki ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün kuruluşunun 40’ıncı ve ODTÜ Mezunları Derneği Mersin Şubesi’nin de kuruluşunun 25’inci yılı. Bu kapsamda 28 Ekim’de Türkiye’de ki tüm ODTÜ mezunları derneklerinin başkanları ve rektörümüzün katılımı ile Mersin’de düzenleyeceğimiz baloda bir araya geleceğiz. Bu baloda hep birlikte olmak istiyoruz. Çok güzel etkinliklerimiz olacak. Hepinizi bekliyoruz”.