Uluslararası fastfood firmalarının büyük tehlikesi altında olan yerel lezzetlerin korunmasına ilişkin Tarsus’ta önemli çalışmalar yürüten Tarsus Kent Konseyi Başkanı Ufuk Başer, kentteki yerel lezzetlerin korunmasını ve gelecek nesillere aktarımını gerçekleştirmek zorundayız” dedi.
Mehmet Nabi Batuk
Uluslararası fastfood ve gıda firmalarının tekçi politikaları nedeniyle dünyanın her yerinde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan geleneksel yerel lezzetlerin tanıtılmasına yönelik Mersin Kent Konseyi öncülüğünde geçtiğimiz yıl başlayan çalışmalar kentteki ilk meyvesini verdi. Mersin’in en büyük ilçesi olan Tarsus’ta Mersin Büyükşehir Belediyesi, Tarsus Belediyesi’nin katkıları ile Mersin Kent Konseti ile Tarsus Kent Konseyi tarafından ortaklaşa düzenlenen Tarsus Gastronomi ve Araştırma Günleri’nde ilçeye özgü birçok yemek, tatlı ve içecek ülke ve şehir dışından gelen gurme, gazeteci ve vatandaşlarla buluştu. Tarihi Tarsus Evleri içerisinde yer alan ve Hıristiyanlık inancı için kutsal sayılan St. Paul Kuyusu’nun yanındaki küçük meydanda düzenlenen etkinlikte, kermes konseptinde açılan stantlarda Tarsus’a özgü, Humus, Fındık Lahmacun, Biberli ekmek, Tarsus Kebabı, Tarsus Yayla bandırması, Kaynar Çayı, Şalgam, Tarsusi Kahvesi gibi özgün lezzetlerin tanıtımı ve yapılışlarının püf noktaları anlatıldı. İlçedeki Gastronomi gününde şefler, konunun uzmanı yazarlar ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen akademisyenler Tarsus mutfağının zenginliklerini ustalarının elinden tatma imkânı buldu.
ÜNLÜ GÜRMELER TARSUS LEZETLERİNİ DÜNYAYA TANITTI
Birbirinden lezzetli yemeklerin farklı sunum teknikleri ile vatandaşlara sunulduğu etkinlikte Lübnanlı ünlü yazar ve gurme Barbara Abdem Massad Tarsus’un en önemli lezzetleri arasında yer alan Humus yemeğini kurulan sahnede yaptı. Yaptığı yemeği Twiter adresinden de canlı yayınlayan Lübnanlı gurme yazar, takipçilerine Humus yemeğinin püf noktalarını aktararak, yeğin tüm dünyaya tanıtılmasını sağladı. Etkinlikte ayrıca modern kebap yorumcusu ve Londra’da Tarsus Kebab isimli lokantası bulunan Edward Brunet Adiono’da Tarsus kebabını hazırlayarak izleyicilere keyifli anlar yaşattı. Etkinliğin sonunda Türk Aşçı Milli Takımı Kaptanı Esat Özata yaptığı yemeklerle hem lezzet sırlarını vatandaşlarla paylaştı hem de Tarsus’un lezzetlerini anavatanında tattı.
Etkinlikte Tarsus Gastronomi Günleri’nin hazırlık sürecinden ve amacından bahseden Tarsus Kent Konseyi Başkanı Ufuk Başer, “Çok yorucu bir hazırlık sürecimiz oldu. Nereden bakarsanız 6 aylık bir sürede ancak hazırlanabildik. Yaklaşık olarak 180 kişiyle röportajlar gerçekleştirdik. Musalla, Girit, Çamlıyayla mutfaklarını araştırdık. Bunu yaparken Gazi Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi de bize destek verdi. Yaptığımız yemekler daha sonra kitap haline getirilmek üzere fotoğraflanarak kayıt altına alındı. Bugünde aylardır sürdürdüğümüz çalışmaların meyvesini alıyoruz. Gastronomi günlerimize katılım çok iyi” dedi.
Her yörenin kendine has farklı bir tadının bulunduğunu kaydeden Ufuk Başer, “Adana kebabı ile Tarsus Kebabı bir değildir. Yaptığımız çalışmalarda öğrendik ki dünyadaki tüm tatlar artık gıda firmalarının dar politikaları nedeniyle aynılaşmaya başladı. Dünya ülkeleri artık fastfood’a yöneliyor. Dünya’daki birçok kuruluşta yerel lezzetlerin bu uluslararası firmalar karşısında kaybolmaması için çalışıyor. Bizde Tarsus’ta bu firmalara karşı kendi lezzetsel değerlerimizin mücadelesini veriyoruz” diye konuştu.
“TARSUSLULAR YEMEKLERİNE SAHİP ÇIKSINLAR”
Son olarak Tarsus’ta yaşayan vatandaşlara Tarsus’un lezzetlerini koruyun çağrısında bulunan Başer sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Bu kentin on bin yıllık bir geçmişi ve yemek kültürü var. Bu kültürü kaybetmemeye ve ileri nesillere iletmek istiyoruz. Lepe yemeğini, Çamlıyayla’nın Eğe Kebabı’nı, Analı Kızlık Çorbamızı, İçli Köftelerimizi bu gibi yöresel tüm değerlerimizi kaybetmemeliyiz. Bir yıllık sürede biz Tarsus’taki bu lezzetleri kaybetmememiz için pilot restoranlar projesini uygulayacağız. Haftanın belirli günlerinde o restoranlarda Tarsus yemekleri çıkacak. Tarsuslu vatandaşlarımızda bu eşsiz damak kültürlerine ve yemeklerine sahip çıksınlar. En önemli çalışma bu olacaktır. Halkın katılımı olmadan hiçbir şey olmaz. Onun için Tarsus halkı da yemeklerine ve kültürlerine sahip çıkacaktır.”