GİZEM EKİCİ
Ardı arkası kesilmeyen zamlar ve bütçeden emekçinin payına düşen payın azalmasına emeklilerden tepki geldi. Tüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen) Mersin Şubesi, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği bası toplantısı ile iktidara seslerine kulak verme çağrısı yaptı. Sendika Mersin Şube Başkanı Adil Alaybeloğlu, bir yılda iğneden ipliğe her şeye yüzde 30-50 arası zam geldiğini işaret ederek, “Ancak 2018 yılı bütçesinin tamamen sermaye ve savaş odaklı olarak hazırlandığını görüyoruz” dedi.
ZAMLAR OTOMATİĞE BAĞLANDI
Bir ülkenin gelirlerinin kimlerden nasıl toplanacağı, toplanan gelirden hangi kesimlere ne kadar pay ayrılacağının önceden belirlendiği bütçelerin, siyasi iktidarın hangi sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini gösteren, en somut ekonomik ve siyasal metinler olduğunu aktaran Alaybeyoğlu, “2018 bütçesine genel olarak bakıldığında, AKP hükümetleri tarafından hazırlanan bütçelerin ana karakterinin değişmediği görülüyor.
2018 bütçesi, yüksek maliyetli borçlanmaların, yerli ve yabancı sermayeye daha fazla kaynak transferlerinin, askeri ve güvenlik harcamalarının merkezinde olduğu bir bütçe olarak dikkat çekiyor. 2018’de temel tüketim maddelerine yapılacak zamların otomatiğe bağlanması ve halkın ödediği dolaylı vergilerin belirgin bir şekilde artması kaçınılmaz görünüyor
Bütçe kaynaklarını halkın, emekçilerin günlük yaşamını kolaylaştırmak yerine yerli ve yabancı sermayeye aktarmayı hedefleyen, her bakımdan sermaye güçlerinin çıkarlarını korumayı temel alan bir mantıkla hazırlanan 2018 yılı bütçe harcamaları iktidarın önceliklerini bütün açıklığıyla gösteriyor. 2018 yılında 2017 yılına göre; cumhurbaşkanlığı bütçesinin yüzde 30, milli savunma bakanlığının yüzde 40, içişleri bakanlığının yüzde 25, jandarmanın yüzde 41, emniyetin yüzde 18, MİT’in yüzde 17, diyanetin yüzde 13, milli eğitimin yüzde 8, sağlık bakanlığının yüzde 13.1 ve personel giderlerinin 21.7 artması bekleniyor” dedi.
“SAVAŞ BÜTÇESİ”
Alaybeyoğlu ayrıca, geçmiş yıllardaki bütçelerde yer almayan, ilk kez 2018 bütçe kalemleri içinde gösterilen ve Kamu Özel Ortaklığı (KÖO) çerçevesinde yapılan köprü, tünel, otoyol ve şehir hastaneleri ile ilgili olarak hükümetin öngördüğü ve ‘garanti ödemesi’ olarak bilinen taahhüt miktarının ise şimdilik 6 milyar TL olarak belirlendiğini işaret etti
Taahhüt miktarı dolara endeksli olduğu için 2018’de dolar kurunda yaşanacak muhtemel artışlar sonrasında halkın cebinden çıkacak olan ‘garanti ödemesi’ miktarının daha da artmasının kaçınılmaz göründüğünü de söyleyen Adil Alaybeyoğlu, “Bütçe artış oranları açısından 2017 bütçesi ile 2018 hedeflerini karşılaştırdığımızda ise karşımıza bambaşka bir tablo çıkıyor. Örneğin MEB bütçesinde 2018 yılı için oransal olarak yüzde 8.80’lik bir artış hedeflenirken, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesindeki artış oranı yüzde 13,20. 2018 bütçesi açısından en dikkat çekici artış kalemleri ise savunma ve güvenlik harcamalarında. 2018’de Milli Savunma Bakanlığı bütçesi 2017’ye göre yüzde 41, Jandarma Genel Komutanlığı bütçesi yüzde 42 oranında arttırılıyor.
2018 yılında savunma ve güvenlik harcamalarındaki belirgin artış, Hükümetin OHAL koşullarını kullanarak hem içeride daha baskıcı ve otoriter bir yönetim sergileyeceğini, hem de dışarıda yeni ‘operasyon’ ve ‘işgal’ planlarını hayata geçirmek istediğini gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında, 2018 bütçesinin kelimenin tam anlamıyla bir ‘savaş bütçesi’ olarak hazırlandığını gösteriyor.
BÜTÇENİN YÜKÜ EMEKÇİNİN VE EMEKLİNİN SIRTINDA
2018 bütçesinde, tıpkı geçmiş yıllardaki bütçeler gibi, gelirlerin büyük bölümünün vergiler üzerinden halktan toplanması hedefleniyor. 2018 bütçe gelirlerinin yüzde 86’sını vergiler oluşturuyor. Toplanan verginin yüzde 60’ı dolaylı, yani tüketim üzerinden alınıyor. Türkiye’de vergi gelirlerinin önemli bir bölümünün toplam istihdamın üçte ikisini (yüzde 65) oluşturan ücretli emekçilerden karşılandığı dikkate alındığında 2018’de vergi yükünün yine emekçilerin sırtına yıkılacağı anlaşılıyor. Yıllardır izlenen, işçi ve emekçileri sürekli ezen geleneksel vergi rejiminin sürdürülmesi, iktidarın emekçilerin üç kuruşluk kazancına bile göz diktiğini gösteriyor. Toplam vergi gelirlerinin yüzde 60’a yakınını oluşturan ÖTV ve KDV’nin yanı sıra, artan oranlı vergi dilimi uygulamasının sürdürülmesi nedeniyle, 2018 ücret/maaş zamları daha ceplere girmeden buharlaşmış durumda.
2018 ÇOK ZOR BİR YIL OLACAK
Emekliler için 2018 yılında öngörülen zam oranları: SSK ve Bağ-Kur emekli maaşlarında ocak ayı zammı yüzde 3.36; temmuz zammı ise yüzde 4.02 olarak belirlendi. Memur emeklileri için ise kamu görevlileriyle yapılan toplu sözleşme hükümlerine göre memur emekli aylıklarında ocak ayı zammı yüzde 4, temmuz ise yüzde 3.5 oranında belirlendi ve yüzde 0.02 oranında enflasyon farkı verilmesinin öngörüldü.
2018 bütçesi, asgari ücretliler başta olmak üzere, işçilerin ve kamu emekçilerinin en temel ekonomik taleplerinin yok sayıldığı, emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını dikkate almayan bir bütçe olarak dikkat çekiyor. İktidarın 15 yıllık bütçe pratiğine baktığımızda, istihdama yeterli kaynak ayırmak, en azından asgari ücreti vergi dışı bırakmak, sürekli artan dolaylı vergileri azaltmak, temel tüketim mallarından alınan KDV’yi sıfırlamak, ücretli emekçilerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak ücret politikaları uygulamak (Artan oranlı vergi dilimi uygulamasına son vermek) gibi bir derdinin olmadığı anlaşılıyor.
Hükümet yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 9.5 olarak belirlenmiş olsa da, TÜİK verilerine siyasi müdahale olmaması halinde, yıl sonu enflasyonunun çift haneli olması kesin gibi. Yüksek büyüme hedeflerine rağmen işsizlik oranlarındaki artışın sürecek olması, 2018 başından itibaren temel tüketim mallarına yeniden değerleme oranında yapılacak ‘otomatik’ zamlar, 2018 yılının özellikle ücretli emekçiler açısından geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak kadar zor geçeceğini gösteriyor
Biz emekliler olarak diyoruz ki; Bu bütçe zam zulüm bütçesidir ve asla kabul etmiyor siyasal iktidarı 12 milyon emekli adına haklarımız için örgütlerimizle toplu sözleşme masasına oturmaya çağırıyoruz. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz” şeklinde konuştu.