Özellikle kentte yeni yapılan Arkeoloji Müzesi’nin bu eserlere sahip çıkması istenirken, sivil toplum kuruluşlarının kamuoyunu harekete geçirmesi çağrısı yapılıyor.
HEDİYE EROĞLU
Medeniyetler beşiği Anadolu’nun en zengin bölgelerinden olan Mersin, yıllarca yeterince önem verilmediği için gizli kalan tarihinin gün ışığına çıkartılmasını ve dünyaya tanıtılmasını istiyor.
Son günlerde gerek CHP mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu’nun, Türkiye’ye ait olan ancak yurtdışına kaçırılan eserlerin geri getirilmesine yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yürüttüğü çalışmalar gerekse de Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan’ın bu alandaki çalışmaları kent gündemini hareketlendirdi.
ADANA’YA 67 YILLIK EMANET!
Kaçırılan eserlerin gündeme gelmesi Mersin’de çıkarılan ancak sergilenecek alan olmadığı için farklı şehirlere gönderilen ‘emanet’leri de yeniden gündeme taşıdı. Emanetlerin başında Adana’da sergilenen Helleneistik döneme ait Antropoid Lahit öne çıkıyor. 1950 yılında Mezitli ilçesi antik Pompeiopolis kentinde çıkarılan ancak Mersin’de müze olmadığı gerekçesiyle Adana Müzesi’nde sergilenen lahdin Mersin’e geri getirilmesi için ilk çağrı Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan’dan geldi. Mersin Valiliği’ne başvuru yapan Tarhan, eserlerin Mersin’e getirilmesi için girişimlerde bulunulmasını istedi. Konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde düzenlenen 22. Arkeoloji Günleri’nde lahidin Mersin’de sergilenmesi ile ilgili talebini yineleyen Tarhan, Mersin’den çıkarılan tarihi eserlerin yeni yapılan Mersin Arkoeloji Müzesi’nde sergilenmesinin daha doğru olacağına vurguladı. Başkan Tarhan, “Mersin’in değerlerine sahip çıkmak tüm Mersinlilerin öncelikli görevi olmalıdır. Sahip olduklarımızın farkında değiliz, başka şeyleri düşünüyoruz ama sevgiyi ve barışı hakim kılmalı, dünya miraslarına sahip çıkmalıyız” dedi.
700 EL YAZMASI KİTAP KONYA’DA
Öte yandan Mersin’e ait olan ancak Konya Müzesi’nde sergilenen tarihi 700 parçalık el yazması kitap da yuvasına dönmeyi bekliyor. Mersin sevdalısı Abdulvahap Kokulu’nun gündeme getirdiği Mersin’in öz malı el yazması yadigar kitaplarının Konya Kütüphanesi’nden geri alınmasına ilişkin talep her geçen gün gündemde daha çok yer buluyor. Mersin'in 1930’lu yıllardan bu yana korunmuş kitapların yer aldığı tarihi Halkevi Kütüphanesi (Şimdi Kültür Merkezi Büyük koro salonu) binanın restorasyonu sebebiyle, 700 adet el yazması yadigar kitap 2000 yılında Konya Bölge El Yazmaları Kütüphanesine emanet edildi. Paha biçilmez eserlerin Mersin’e geri getirilmesi için henüz resmi bir talep bulunmuyor.
TARSUS MOZAİKLERİ HATAY’DA!
Mersin’in birkaç değeri de Hatay’da sergileniyor. Tarsus’ta yürütülen Gözlükule Kazıları’nda 1950 yılında bulunan Çakıl Taşı Mozaik ile Orpheus ve Ganymedes Mozaikleri uzun yıllardır, Hatay Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Özellikle Milattan önce 2’inci yüzyıla ait olan Çakıl Taşı Mozaiği, müzenin dönem olarak en eski mozaiği olması ile öne çıkıyor. Orta Helenistik döneme tarihlenen Çakıl Taşı Mozaiği, Hatay Müzesi’nin öne çıkan eseri olarak tanıtılıyor.
TARSUS’TAKİ LAHİT MEZAR’IN ABD’YE KAÇIRILDIĞI İDDİASI
Tarihçi Cezmi Yurtsever ise, ABD’nin New York kentinde bulunan ‘Metropolitan Sanat Müzesi’nin koleksiyon arşivinde yaptığı araştırmalar sırasında, Tarsus’taki Roma dönemine ait lahit mezarın, yasal olmayan yollarla bu ülkeye kaçırıldığı bilgisine ulaştığını ileri sürdü. Lahitin, ABD’li konsolosluk memurları tarafından kaçırıldığını savunan Yurtsever, “Metropolitan Müzesi 169. salonda teşhir edilen Roma Lahit mezarı M.S 2. yüzyıla ait ve üzerindeki figürler ile arkeoloji dünyasında bir eşi daha bulunmayan eserler arasında gösteriliyor. Roma lahit mezarı, Tarsus’un antik Roma dönemi tarihini de aydınlatacak özellikler taşıyor” dedi.
Yurtsever, lahitin kaçırılması ile ilgili şu bilgileri verdi: “Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ve 19. yüzyıl ortalarında Adana eyaletinin en önemli siyasi misyon merkezi Tarsus şehri idi. Yabancı konsolosluklar burada hizmet veriyordu. ABD’nin Tarsus’ta konsolosluk açması 1860’lı yıllara denk geliyor. ABD Konsolosluğu’nda görevli memurlardan Abdo Debbas’ın organize ettiği kaçak kazıda, lahit mezarının bulunmasının ardından, mezar sandığın içine koyularak, çok sayıda öküzün çektiği bir araba yardımıyla Mersin limanına getirildi. Lahit mezar, buradan buharlı bir gemi ile ABD’ye kaçırıldı. Sonrasında 1870 yılında kurulma çalışmaları süren New York Metropolitan Müzesi’ne satıldı. Müzenin koleksiyon envanter defterine ‘Roma dönemi eserler 70.1’ numara ile kaydedilen tarihi eser, Metropolitan Müzesi’nde Roma döneminin en önemli tarihi eserleri arasında sergileniyor.” Yurtsever, yasal olmayan yollarla kaçırıldığını düşündüğü lahit mezar için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na seslendi. Yurtsever, eserin Türkiye’ye getirilmesi için destek verilmesini istedi.
“PEŞİNE DÜŞÜN”
TBMM’de muhalefetin verdiği önergeler pek kabul görmese de yurtdışına kaçırılan tarihi eserler ile ilgili önergesi meclisteki 4 partinin ortak kararıyla önerge kabul edilen Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, Mersin’de düzenlenen 22. Arkeoloji Günleri’nde, tarihi zenginliklere sahip çıkılması ile ilgili sivil toplumun rolüne dikkat çekti. “Siyasilerden bu alandaki çalışmalar talep edin, peşine düşün” çağrısı yapan Kuyucuoğlu, “TBMM Başkanlığı geçtiğimiz hafta parti gruplarından araştırma komisyonuna girecek milletvekillerini bildirmesini istedi. Komisyon bu hafta görev dağılımı yapacak ve çalışmalarına başlayacak. Komisyon çalışmalarını Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde kaçırılan eserleri iki ayrı dönem olarak ele alacak. Çünkü cumhuriyet döneminde yasalar var. Eserleri kaçırmak yasak. Osmanlı döneminde ise asarı atika yasasına kadar yasa yok. Mesela Almanya’ya kaçırılan Bergama eserleri için Abdülhamit’ten izin alındığı öne sürülüyor ancak belge yok” dedi.
Türkiye’den yurtdışına kaçırılan tarihi eserlerin en önemlilerinin başında Bergama yapıları ve Troya hazinelerinin geldiğini kaydeden Kuyucuoğlu şunları söyledi: “Türkiye kaynak ülke, belli ülkelerde hedef ülke. Türkiye’den çıkarılan tarihi eserler belli ülkelere satılıyor. Ülkemizden bir terlik karşılığında satın alınan eserler Amerika’da 16 milyon dolara satılıyor. Troya hazineleri Almanlar tarafından kaçırılıyor. Savaş döneminde Ruslar Troya hazinelerini Rusya’ya götürüyor. Daha sonraki süreçte Almanlar Ruslarla bir kışla yapımı anlaşması yaparken Troya hazinelerinin geri verilmesi şartını koşuyorlar. Ben de diyorum ki bu Troya hazineleri bizim. Onlar bizden çalmış. Onlar da onlardan çalmış. Biz bunların peşine düşelim, asıl sahibine verin diyelim. Benim yapmak istediğim şu: En azından Türkiye’yi kaynak ülke olmaktan bir nebze de olsa çıkarmak. Dünyanın hemen hemen bütün müzelerinde Anadolu’dan kaçırılmış eserler var. Biz bunların takipçisi olursak bu kaynak ülke olma konusunda en azından bir frenleme yaparız. Yani bilirler ki biz eserlerimizin peşine düşüyoruz ve bunları geri istiyoruz. En azından bir frenleme yapmış oluruz. En azından bundan sonrası için takipçisi olursak, kaçırılan eserlerin alıcısı çıkmaz çünkü takip edildiği için almak isteyen olmaz, değeri düşer.”