7. Güneş Enerjisi Sempozyumu Sonuç Bildirisi
Mersin’de, TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nca 22-23 Eylül 2017 tarihlerinde Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenin “VII. Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyumu ve Sergisinin sonuç bildirisi yayınlandı.
Makina Mühendisleri Odası Mersin Şubesi’nden yapılan yazılı açıklamada sempozyum kapsamında 7 oturum yapıldığı ve 25 adet bildiri sunulduğu bildirildi.
“Güneş Enerjisinden Elektrik Üretiminde Mevcut Durum, İmkanlar, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu bir de panelin düzenlendiğinin anımsatıldığı açıklamada, sempozyum sonuçları kamuoyu ile paylaşıldı.
Türkiye’de rüzgar enerjisinin 2016 yılı itibariyle kurulu gücünün 5.751 MW,2017 Ekim sonu kurulu gücünün 6.353,8 MW olduğu dikkate alındığında Stratejik Plan’da 2023 için hedeflenen 20.000 MW’a ulaşılmasının imkansız olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Jeotermal uygulamalarda güçler, konut ısıtmasında 1033MWt, sera ısıtmasında 760 MWt, termal kullanımda ise yaklaşık 1050 MWt olup,2017 Ekim sonunda elektrik kurulu gücü 1.019 Mwe’ye ulaşmıştır. Türkiye’de güneş enerjisi ile elektrik üretim, tamamına yakını lisansız yüzlerce küçük santral ile Ekim 2017 sonunda itibariyle, ancak 2.046 MW’a ulaşmıştır. Oysa, ülkenin güneşe dayalı elektrik potansiyelinin tamamını değerlendirmek için gerekli alan, ülke yüzölçümünün yalnızca yüzde 1.41’i olan 11.000 km²’dir. Bu sahalar da yılda en az 362 TWh elektrik enerjisi üretecek toplam 287.500 MW kurulu güçte GES kurulabilir. Bahçe ve çatı türü lisanssız uygulamaların ilavesi de düşünülürse, güneşe dayalı elektrik üretimi yıllık 400 TWh’a çıkabilir. Kurulu güç için 2019 hedefi 3000 MW, 2023 hedefi 5000 MW olarak düşünülmektedir. Potansiyelin yüzde 1-2’si düzeyindeki bu hedefler ve 2016 sonunda 1 milyar KWh’ı ancak geçen ve elektrik üretimi içindeki payı yüzde 0,38’de kalan üretime bakıldığında, siyasi iktidarın izlediği politikaların yetersiz ve başarısız olduğu, güneşe yüzlerini değil sırtlarını döndükleri görülmektedir” denildi.
“AR-GE FAALİYETLERİ DESTEKLENMELİ”
Yenilenebilir enerjiler ve özellikle güneş enerjisi konularında eğitime; tüm öğretim safhalarında (ilk, orta, lise ve üniversite) gereken önemin verilmesi için çağrı yapan uzmanlar, sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verdi; “Üniversiteler de ‘Güneş Enerjileri ve Uygulamaları’ vb. zorunlu ve/veya seçimli derslere gerekli ağırlıklar verilmelidir. Bölgesel seçili, yenilikçi araştırma merkezleri kurulmalı ve performansları ile ürettikleri sürdürülebilir olmalıdır. 2016 yılı sonu itibariyle üniversitelerde kurulmuş olan ve ağırlıklı olarak sağlık, havacılık, uzay, bilgi ve iletişim, makina- imalat, savunma ve nano teknoloji alanlarında faaliyet gösteren 76 adet tematik araştırma alt yapısı ile kamu kurumlarında kurulmuş olan 16 adet enstitü ve araştırma merkezi bulunmaktadır. Bunlardan yaklaşık 14 adedi enerji alanında faaliyet göstermektedir. Yenilenebilir enerji alanında bu tür tematik araştırma merkezleri ülke genelinde iyi planlanarak yaygınlaştırılmalıdır. Ülkemizde öncül altyapılar kapsamında Biyokütle Enerji Sistemleri ve Teknoloji Merkezi (BESTMER) ise, enerji ve çevre alanında tematik araştırma merkezi olarak nitelendirilmektedir. Bu gibi merkezler artırılmalı ve koordineli bir şekilde çalışmaları desteklenmelidir.
Gelişmiş ülkeler fotovoltaik panellerin Ar-Ge faaliyetlerine önemli bütçeler ayırmaktadır. Üretim safhası için araştırmacılar yeni teknikler üzerinde çalışmalar yapmakta ve bu çalışmalar sonucunda fotovoltaik panellerinin verimlerinde artış sağlanmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde de Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi, rekabet öncesi işbirliği ve benzeri modellerle çeşitli üniversitelerdeki çalışmaların koordine edilmesi ve bu konudaki kaynak israfının önüne geçilmesi yararlı olacaktır. Ar-Ge alanında çalışacak mühendis ve diğer personelin yetiştirilmesine yönelik planlamalar yapılmalıdır. TÜBİTAK vb. kuruluşlarımız, öncelikli proje çağrılarında her zaman yenilenebilir enerji uygulama teknolojilerine yer vermelidir”.
“GÜNEŞ PARKLARI ÇOĞALMALI”
Son zamanlarda güneş enerjisi denildiğinde, göz önüne yalnızca PV ve uygulamalarının geldiğinin de vurgulandığı açıklamada, güneş enerjisinin temel uygulamaları ve ülkemizdeki uygulama çeşitliliğinin artırılmasının önemine de dikkat çekildi.
“Yeni kent yerleşim yerlerinde şehir planlamasında güneş enerjisi ve diğer yenilenebilir enerji kullanımlarının ve uygulanabilirliğinin gerçekleştirilmesi için ‘uydu güneş kent’leri oluşturulmalı” çağrısı yapılan bildirgede, “Bölgesel araştırma merkezleri kurulmalı ve performansları ile üretkenlikleri sürdürülebilir olmalıdır. Antalya, Diyarbakır, Mersin gibi illerimizde gerçekleştirilen güneş evi, güneş parkı vb. uygulamaların, ülke genelinde bilinçlenme ve duyarlılıkların geliştirilmesi anlamında yaygınlaştırılmalıdır. Mevcut olanların da güncel ve yenilenebilir yapısı geliştirilerek sürdürülmelidir. NZEB (yaklaşık sıfır enerjili bina) yaklaşımlarında, güneş enerjisinin her tür uygulamasının (aktif ve pasif) önemi büyük olup, bu tür projelendirmeye ağırlık verilmelidir.
Tematik araştırma merkezleri ile akredite olmuş araştırma laboratuarları; Üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör arasında köprü işlevi üstlenen, bilimden, üretimine kadar gerçekleşen değer zincirinde bilgi akışını zamanında ve kesintisiz olarak sağlayan, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında sürdürülebilir işbirliği sağlamalıdır.
Güneş ve rüzgara dayalı elektrik üretiminde yerli ekipman kullanımını desteklemek için açılan YEKA ihalelerini, bu doğrultuda atılmış bir adım olarak değerlendirebilmek için, bütüncül bir strateji, plan, program ve eylem planın varlığı ve YEKA uygulamalarının, böylesi planlı bir program ve yapılanmanın bir bileşeni olması gerekir. Güneşe dayalı elektrik üretimi için gerekli ekipmanlar (silikon, ingot, hücre, modül, inverter, cam, eva, backsheet, ribbon, bağlantı kutusu) ve çeşitli tamamlayıcı mamullerin tümünün; Güneş YEKA ihalesini üstlenen şirketler tarafından imal edilmesi mümkün değildir. YEKA ihalesini alan imalatçı firma ve iş ortaklarının da içinde yer alacağı çok sayıda tasarımcı/imalatçının ortak çalışmaları ile mümkün olabilecektir” denildi.
“ÇATININ KULLANILMASI İLE İLGİLİ MEVZUAT KOLAYLAŞTIRILMALI, ENGELLER KALDIRILMALIDIR”
Gelişmiş ülkelerde güneşten elektrik üretiminin çatı ile başlamasına rağmen ülkemizde sahada üretimle başladığına da dikkat çekilen açıklamada, şu görüşler yer aldı; “Çatının kullanılması ile ilgili mevzuat kolaylaştırılmalı ve bu konudaki engeller kaldırılmalıdır. Enerjinin üretildiği yerde tüketilmesi kayıplar açısından önemlidir.
Ülkemizin de imzaladığı anlaşmalarla (Paris Antlaşması vb.) taahhüt altına girdiği ve dünya genelinde düşünüldüğünde “küresel ısınma” probleminin çözümünde anahtarların en önemlilerinden olan “Yenilenebilir Enerjilere” bakışın doğru saptanması gerekir.
Güneş enerjisi ve diğer enerjilerin kullanımı, enerji verimliliği ile bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Yoğun dışa bağımlılık, artan enerji faturaları, teminde aksama ve sıkıntılar nedeniyle, enerji, ülkenin güvenliği için bir sorun kaynağı ve gelişmenin ve bağımsızlığın önündeki en önemli engellerden biri de olabilir. Güneş enerjisinin bina ısıtmasında ve soğutulmasında ve endüstriyel proseslerde kullanılması, ithal enerjinin azaltılması için çok önemlidir. Türkiye’de teşvik edildiği takdirde, ısıtma sistemleri desteklenerek ithal doğalgaza olan bağımlılığımızı azaltabilmek mümkündür.
Güneş, rüzgar ve jeotermale dayalı elektrik üretiminde yerli ekipman kullanımını desteklemek gerekir. “Güneş, Rüzgar ve Jeotermal Enerjiye Dayalı Yerli Enerji Ekipmanları İmalatı” Strateji Belgeleri; kısa, orta ve uzun vadeli Plan ve Programlar ve Eylem Planları, ilgili kamu otoriteleri tarafından desteklenmeli ve uygulanmalıdır. Böylece yerli enerji ekipmanları üretimi kümelenmeler, enerji ekipmanları imalatı özel ihtisas OSB’leri vb. uygulamalarla da güçlendirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır”.
“ULUSAL VE YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA ÖNCELİK VE AĞIRLIK VERİLMELİ”
Sonuç Bildirgesi’nin öneriler kısmında ise özellikle acilen yapılması gerekenler ele alındı. Uzmanlar yetkililere ve ilgililere şu önerilerde bulundu: “Her yıl daha fazla dışa bağımlı hale gelen enerji sektörünün sevk ve idaresinde, ulusal kaynaklara ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik ve ağırlık verilmelidir. Ülkemizin enerji bağımsızlığı için yeterli öz kaynağımız mevcuttur.
Yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı enerji politikaları ciddi bir ulusal planlama eşliğinde çok temel bir ulusal politika olarak benimsenmelidir. Enerjideki dışa bağımlılığı azaltmak ve giderek ortadan kaldırmak için planlama, üretim ve denetim aşamalarında toplum çıkarlarını gözeten enerji politikaları ve stratejileri uygulanmalı, ülkemizi bağımsız ve güçlü kılabilecek bir “Enerji Yönetimi” anlayışı benimsenmelidir.
Yerli teknolojiyi geliştirmeyi önemsemeyen, enerji arzını yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına değil de, ağırlıkla ithal kaynaklara dayandıran, toplum çıkarlarını gözeten bir planlama uygulamayan, enerji yatırımlarında toplumun değil, kazançlarını azamileştirme peşindeki sermaye gruplarının çıkarlarını gözeten politika ve uygulamalara dayalı enerji politikalardan vazgeçilmelidir.
Akademinin, meslek kuruluşlarının, uzmanlık derneklerinin, imalatçıların geniş ve yaygın katılımının sağlanacağı, demokratik ve katılımcı bir işleyişi olan “Güneş, Rüzgar ve Jeotermal Enerjiye Dayalı Yerli Enerji Ekipmanları İmalatı” Platformları oluşturulmalıdır. Enerji Bakanlığı bünyesinde, Sanayi ve Kalkınma Bakanlıklarının da temsil edildiği ‘Yerli Enerji Ekipmanları Başkanlığı’ kurulmalıdır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik olarak Ar-Ge faaliyetlerinde yoğunlaşılmalı ve üniversitelerimizden etkin bir şekilde yararlanılmalıdır. Üniversitelerimizde yaygın şekilde Yenilenebilir Enerji Araştırma Merkezleri kurulmalıdır. Bu merkezlerin koordineli çalışmaları sağlanmalıdır.
Güneşten elektrik enerjisi elde edilmesi hususunda uzun vadede başarılı sonuçlar alınabilmesi için öncelikle ülkemizdeki teknolojinin geldiği seviye tespit edilmelidir. Ayrıca Ar-Ge faaliyetlerinin kapsamı ve yöntemi belirlenmeli, takiben pilot tesis, sonra üretim tesisleri ve imalat montaj aşamaları planlanmalıdır. Pilot tesis aşaması dâhil olmak üzere, uygulamalar yatırımcılara açılmalıdır. Bütün bu aşamalar gerçekçi bir planlama ve sanayi sektörü ile işbirliği halinde yürütülmeli, gerekli olduğu yerlerde özümsenmek kaydıyla teknoloji transferine olanak sağlanmalıdır. Fotovoltaik tesislerin yerli üretimi için sektördeki gelişmeler izlenerek üniversite, meslek örgütleri, sanayi işbirliği ile yerli üretimi hedeflenmeli ve kamu tarafından teşvik edilmelidir.
MİMARİ DE GÜNEŞ ÖNEMSENMELİ
Konutlarda tüketilen enerjinin yüzde 80`i ısınmaya harcanmaktadır. Bu nedenle güneş mimarisi önemsenerek uygulamalı, öncelikle büyük şehirlerden başlanarak yeni yapılmakta olan binalarda, şehir ve imar planlarında binaların güneş mimarisine uygun şekilde tasarımı ve yapımı ile yalıtıma büyük önem verilmelidir. Ek maliyet getirmeden yüzde 30’lara varan enerji kazancı sağlayan mimari özellikler kullanılmalıdır. Bu konuda ilgili meslek odaları ile işbirliği içinde bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Güneş enerjisi sistemlerinin testlerinin yapıldığı akredite laboratuvarların ulusal düzeyde oluşturulması ve yaygınlaştırılması için gerekli girişimler yapılmalı, yurt dışındaki laboratuvarlara ödenen test ücretlerinin yurt içinde kalması sağlanmalıdır.
Avrupa ülkelerinde olduğu gibi pompalı güneş enerjisi sistemlerinin kurulmasının yaygınlaşmasına yönelik düşük KDV uygulanması, bu sistemi kullanan binalar için çevre temizlik veya emlak vergisinden bir sürelik muafiyet sağlanması vb. uygulamalar ile teşvik edilmesi gereklidir. Ayrıca imar yönetmelikleri de buna göre revize edilmelidir.
Güneşten elektrik üretmek için güneş santral alanlarının uygun yerlere yerleştirilmesi için ön fizibilite çalışmalarının daha hassas yapılmasına ve tarım arazilerinin, ormanlık alanların, meraların, SİT ve ören alanlarının zarar görmemesine, yok olmamasına dikkat edilmelidir.
Eğitim kurumlarında ısıtma, soğutma, sıcak su, elektrik gibi enerji tüketimini etkileyen faktörlerde yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımına başlanması ve yaygınlaştırılması sağlanmalı ve böylelikle yeni nesillerin yenilebilir enerjilerin kullanımına yatkın, bilinçli bireyler olması sağlanmalıdır.
Ülkemiz kadim bir güneş ülkesidir. Şimdi, petrol, kömür, doğal gaz, nükleer vb. çevreye ve toplumlara zarar veren fosil kaynaklardan vazgeçmenin zamanıdır.
Şimdi, yenilenebilir enerji kaynaklarını toplum çıkarları doğrultusunda değerlendirmeyi öngören, katılımcı bir anlayışla demokratik bir enerji programını hep birlikte oluşturmanın ve uygulamanın zamanıdır. Şimdi yaşadığımız bu güneş ülkesinde yüzümüzü güneşe dönmenin zamanıdır”.