Mehmet Nabi Batuk
Tarsus Çevre Kültür Sanat Merkezi Derneği (Tarsus ÇEKSAM), Çamlıyayla ilçesindeki Boğazpınar Mevkii’nde yer alan Berdan Nehri ve Kadıncık Çayı üzerine kurulmak istenen Akhan 1 – 2 Regülatörü ve HES Projesi hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 19 Nisan 2013 tarihinde 2593 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali için 2017 /1272 Esas numarası ile Mersin 1. İdare Mahkemesi’ne, açtığı davayı kazandı. Bölgedeki tüm vatandaşların ve çiftçilerin karşı çıktığı HES Projesi kapsamında hazırlanan ÇED Raporu’nun iptal edildiği kararda söz konusu raporun sadece HES Projesi’nin inşaat alanı özelinde hazırlandığı ve Kadıncık Çayı üzerindeki yaratacağı diğer tahribatlarının hesaplanmadığına hükmetmesi dikkat çekti. ÇED Raporu’nun eksik ve yetersiz olarak hazırlandığına karar veren mahkeme, kararında “Kadıncık Çayı’nda taahhüt edilen can suyunun ve tarımsal amaçlı kullanım suyunun canlı hayatı ve tarımsal alanlar için yetersiz olduğu, bu anlamda yeterli saha çalışması yapılmadığı, sulama suyu ihtiyacının ise hiç dikkate alınmadığı, kabaca bir hesaplama yapıldığında tarımsal sulama için Akhan 1 Regülâtöründen bırakılması gereken suyun Q=0.220 metreküp s-1 olması gerekirken, bu durumun göz ardı edildiği anlaşılmış olup, bu nedenle anılan proje ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tesis edilen 19.04.2013 tarih ve 2593 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır” cümlelerini kullandı.
“PROJE İÇİN YATIRIMA BAŞLANAMAZ VE İHALE EDİLEMEZ”
Karar metninde ayrıca söz konusu HES Projesi’nin bölgedeki endemik bitki türleri olan Gavurmayasılı, Mersin Topuzu ve Kadıncık Çalısı gibi dar yayılışlı olan endemik türlerin projenin uygulanmasıyla yok olma tehlikesi altına gireceği belirtilirken; konuyla ilgili olarak şu cümlelere yer verildi: “Vadinin ulaşılması güç olan kesimlerinde yer alan ve günümüze kadar yaşamlarını sürdürmüş olan anıt ağaçlarının varlığını da bu süreçte tehdit altında olduğu, örnek olarak; 2000 yaşındaki ana ardıç adıyla anılan Juniperus Foetissima gibi benze anıt ağaçların korunması ve devamlılığının endişe verici olduğu, Kadıncık Çayı’nın yörede yaşayan insanların içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasında yegâne su kaynağı olduğu; iklim değişikliği olgusu nedeniyle yağışların dolayısıyla akarsu kesitindeki akımların 1970’li yıllardaki debiye kıyasla ortalama bazda yüzde 48 oranında azaldığı, azalma eğiliminin devam ettiği, bu nedenle de projenin hidrolojik analiz ve değerlendirmesinin eksik olduğu, hesaplanan çevresel akımlarda azalma eğiliminin dikkate alınmadığı, dolayısıyla kesitte olmayan bir debinin regülâtörden çevrilmeye çalışıldığı, bunun sonucunda sucul ekosistemin dikkate alınmayarak riske atıldığı, ÇED raporunda belirlenen proje etki alanının sadece inşaat, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.”
ÇEVRESEL ETKİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İLKESİ ÇERÇEVESİNDE HESAPLANMALI
Mahkeme kararının son bölümünde ise “2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 1’inci maddesinde; Bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş. Kanunun 3’üncü maddesinde, çevrenin korunmasına iyileştirilmesine ve kirliliğin önlenmesine ilişkin genel ilkelere yer verilmiş. Karar alma süreçlerinde sürdürülebilir kalkınma ilkesinin gözetilmesi, yapılacak ekonomi faaliyetlerin faydası ile doğal kaynaklar üzerindeki etkisinin sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde uzun dönemli olarak değerlendirilmesi, çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkının esas tutularak, bakanlık ve yerel yönetimlerin; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmaları bu genel ilkeler arasında sayılmıştır” denildi.