Her geçen gün daha çok şiddete maruz kalan avukatların diğer yandan da CMK ve adli yardım ücretleri ile geçinmeye çalışır hale getirildiğini söyleyen Yeşilboğaz, “Siyasetten hiçbir beklentim olmadığı için çok rahatım, görev hazırım” dedi. 

HEDİYE EROĞLU - MEHMET NABİ BATUK

İmza attığı skandal olaylarla adını sık sık ülke genelinde duyuran Mersin Barosu Başkanı Ali Er’in 2 yıllık görev süresinin sona ermesine az bir süre kala baroyu seçim heyecanı sardı. Yaklaşık Baronun önceki dönem yönetim kurulu üyelerinden olan Bilgin Yeşilboğaz bu isimlerden öne çıkanı olurken, gazetemize konuşarak hedeflerini anlattı. 
Önceliklerinin Mersin Barosu’na büyük mücadelelerle elde ettiği saygınlığı yeniden kazandırmak için çalışacaklarını söyleyen Yeşilboğaz, siyasi veya cinsiyetçi ayrım yapmadan şeffaf bir yönetim anlayışı ile farkındalık yaratacak işlere imza atmak istediklerini söyledi. 

MERSİN BAROSU’NUN 2 BİNE YAKIN ÜYESİ VAR
SORU: Mersin’in tanınmış avukatlarından ve baro yönetiminde deneyimli isimlerden birisisiniz. Mersin Barosu’nu biraz tanıtır mısınız?  
B. YEŞİLBOĞAZ: Barolar, avukatların bağlı olduğu Kamu görevi yapan kuruluşlardır.
Hukuk camiası ve barolar ülke gündeminde en hızlı büyüyen kurumlardan bir tanesidir. Hukuk Fakülteleri’nin gereğinden fazla artırılmasından dolayı her yıl binlerce mezun veriliyor. Bu mezunlar ülkenin her yerindeki barolarda görev yapmak üzere dağılıyorlar. Mersin Barosu da kontrolsüz açılan bu hukuk fakültelerinin yansıması olarak her yıl neredeyse 250 - 300 arası stajyer arkadaşımızın müracaatını alıyor.  Şuanda baroda sayımız 2 bine yaklaşmış durumdadır.
Baromuz üyelerinin yüzde 35 ile yüzde 40’a yakını genç meslektaşlarımızdan oluşuyor. Ancak 5 yıldan az kıdeme sahip meslektaşlarımız barolarda yönetici olamıyor. Ve bunlarda sadece seçimden seçime hatırlanıyor. 
İlçelerde ise temsilcilikler ile hizmet veriliyor. İlçelerde de büyük bir şişme var. 
SORU: Mersin Barosu’nun fiziki hizmet alanı ve araçları yeteri mi?
B. YEŞİLBOĞAZ: Biraz şansımız bizden önceki başkan ve yönetim kurulu üyelerinin gayretleri ile Adliye içerisinde bir takım yerler elde edildi, Biz bunun üzerine biraz daha gayretle birkaç sosyal tesis ve sosyal bölüm koyarak baroya kazandırdık. Bu tesislerin tüm teşrifatını bizim dönemimizde yaptık. Hali hazırda bu tesisler ihtiyacı kaldırıyor. Ama ileriki dönemde bu tesislerin yetip yetmeyeceğini bilmiyoruz. 

“GENÇLERE NASIL AVUKATLIK YAPILACAĞINI ÖĞRETMEMİZ LAZIM”
SORU: Genç avukatlara yönelik ne gibi çalışmalarınız olacak?
B. YEŞİLBOĞAZ: Staj eğitim merkezinden mezun olan bir arkadaşımız öncelikle avukatlık meslek kurallarını çok iyi bilmelidir. Nasıl avukatlık yapılır bunu öğrenmek zorundadır. Bizim baro olarak ilk görevimiz bunları genç meslektaşlarımıza öğretmektir. Biz baroda borçlar hukuku, icra hukuku, iflas hukuku gibi dersler veriyoruz. Bu eğitimleri üniversitede alıyorlar. Bizim asıl görevimiz genç meslektaşımıza avukatlığın nasıl yapılacağını öğretmek olmalı. Birçok meslektaşımız staj sürecinde çok iyi eğitim almadığı için defalarca mesleğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. 

MERSİN’DE SUÇ ÇEŞİTLİLİĞİ ÇOK FAZLA
SORU: Mersin adalet arayışında öne çıkan kentlerden bir tanesi. Bu anlamda avukatların iş yükü ne durumdadır? 
B. YEŞİLBOĞAZ: Mersin aslında minik bir Türkiye. Suç çeşitliliği diğer illere göre çok fazla. Daha önceden savcı bir arkadaşımız, görev yaptığı büyükşehirlerde bu kadar suç çeşitliliğini görmediğini söylemişti. Bunun yanında hak ihlalleri de çok yoğun.
Ama bu durumun ekonomik anlamda bize bir getirisi yok. Mersin sadece bir suç cenneti olarak adından söz ettiriyor.

“KENDİ KAFALARINDAN UYDURDUKLARI HUKUKSUZLUĞU UYGULAMA HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
SORU: Mevcut Mersin Barosu Başkanı Ali Er, geçtiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bir kadın avukatı kürsüden iterek uzaklaştırması ile kent ülke gündemine oturdu. Mersin’e yönelik bu algı nasıl kırılacak?
B. YEŞİLBOĞAZ: O konuda bizim yükümüz oldukça ağır. Diğer platformlarda bu sorun maalesef hep önümüze getirildi. Mersin Barosu’nda faaliyet gösterdiğimizi duyan ve bilen arkadaşlarımız direkt olarak geldi ve neredeyse yakamıza yapışacaktı. Nahoş olaylarla da karşılaştım. Biz bir kadın meslektaşımızı itilmesini hiçbir zaman kabul edemeyiz. Bırakın bir meslektaşımıza normal hayatta bile böyle davranamayız. Çünkü o kürsü bizim değil. O kürsüyü biz meslektaşlarımız hitap etsin diye oraya koyduk. Orası kimsenin tapulu malı değildir. 
Biz öncelikle Mersin Barosu’nun o eski saygınlığına geri dönmesini istiyoruz. Mersin Barosu’nu bu saygınlığa kavuşturamazsak avukatlar içinde mesleğimiz için de hiçbir şey yapamayız. Meslektaşlarımız gittikleri kurum ve kuruluşlarda, kendi ofislerinde bile hak ettikleri saygıyı göremezler. Her geçen gün avukatlara şiddet haberleri artıyor. Biz artık bunların önüne geçmek zorundayız. Avukatlar mesleklerinde dokunulmaz olmalıdır. Geçtiğimiz günlerde Adliye’ye basın mensupları alınmadı. Baro odası Mersin Adliyesi’nden bağımsız bir kurumdur ve orası avukatların kendi özel merkezidir. Basın mensuplarının bazı güvenlik gerekçeleri gerekçe gösterilerek kameralarla içeri girmesinin engellenmesinin mazereti olamaz. Kamu görevlilerinin şunu artık anlaması lazım; OHAL çıktı, KHK’lar yayınlanıyor diye bizim yargı ve savunma bağımsızlığımız ortadan kalkmamıştır. Avukatların dokunulmazlığı ortadan kalkmamıştır. Biz mesleğimizi icra ederken hiç kimse bize dokunamaz. Bir avukat mahkeme salonundan atılamaz. KHK’da böyle bir hüküm olmamasına rağmen meslektaşlarımızın evleri -büroları savcı olmadan basılıyor. Bir baro gözlemcisi olmadan bunu yapamazlar ama yapıyorlar. Sonra OHAL’i gerekçe gösteriyorlar, OHAL bunu kaldırmamıştır. Siz hala mevcut yasayı uygulamak zorundasınız. Kendi kafalarından uydurdukları hukuksuzluğu uygulama haline getirmeye çalışıyorlar. 

“MERSİN’İ TÜM ÜLKEDEN SOYUTLANMIŞ BİR MERSİN BAROSU İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
SORU: Avukatların sorunlarının çözümü için neler yapılabilir?
B. YEŞİLBOĞAZ: Geçmiş dönemlerde tüm meslektaşlarımızı sürece katarak, kamuoyuna ilk olarak avukatlığı ve adaleti anlatmıştık. Sivil toplum örgütleri ile bir araya gelerek ‘avukatsız iş yapmayın’ çağrısında bulunduk. Koruyucu avukatlık statüsünü anlatmaya çalıştık. Ve hala daha bunu savunuyoruz. Suç işlendikten sonra veya mağdur edildikten sonra avukatlara gitmek tabiî ki de gerekli ama önemli olan koruyucu avukatlık hizmeti almak. Sivil toplum örgütleri ile birlikte daha iyi ilişkilere geçmek ve onlara profesyonel destek vermemiz gerekiyor. Meslektaşlarımıza kurumsallaşma desteği vermeli, onların ayakta kalabilmesi için çeşitli kaynaklar yaratmamız lazım. 
Ama şuan neredeyse bırakın Mersin’i tüm ülkeden soyutlanmış bir Mersin Barosu ile karşı karşıyayız. Bu durum Mersin Barosu’nun geçmişine yakışmıyor. 
Meslektaşlarımızın çok ciddi sorunları var. En önemlisi ise ekonomik sorunlardır. Çünkü meslektaşlarımız büyük kayıplar yaşıyor. Piyasanın darlığı, avukatların fazlalığı kentimizdeki avukatları sıkıntıya sokuyor. Sonuç olarak meslektaşlarımız açıkçası çok da adil olmayan CMK ve adli yardım ücretleri ile geçinmeye çalışır hale geldi. Bizim bu pastayı büyütmemiz lazım. Genç meslektaşlarımız CMK’dan diğer tecrübeli meslektaşlarımız gibi aynı oranda yararlanmaya çalışıyor. Biraz onların önünü açmaya çalışmamız gerekiyor. 

“SİYASETTEN HİÇBİR BEKLENTİM OLMADIĞI İÇİN ÇOK RAHATIM”
SORU: Her alanda olduğu gibi barolarda da siyasi ayrışmanın etkileri maalesef görülmeye başladı. Sizin dönemizde bu siyasi ayrışma kırılabilir mi?
B. YEŞİLBOĞAZ: Bir avukatın hangi siyasi partiyi desteklediği beni çok ilgilendirmiyor. Çünkü herkesin mutlaka bir siyasi görüşü olmak zorundadır. Ama biz meslektaşlarımız ile ortak paydada buluşmak zorundayız. Ben baroda avukatlık politikası izleyeceğim. Bunu herkese anlattım. Benim siyasetten hiçbir beklentim olmadığı için çok daha rahatım. Bunun için siyaset üstü bir tavır izleyeceğim. Benim yönetimimde hiçbir partinin arka bahçesi oldu diye adımız çıkmayacak. Çünkü biz demokratik, çağdaş ve laik bir Türkiye’yi yaratacak herkesin yanında durmaya hazırız. 

STK’LAR YALNIZ BIRAKILDI
SORU: Mersin Barosu, kent kamuoyunu son dönemlerde yalnız bırakmakla eleştiriliyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? 
B YEŞİLBOĞAZ: Mersin’deki sivil toplum örgütleri özelliklede doğa savaşçıları gerçektende son süreçte çok yalnızlaştırıldı. Biz baroda önceki seçimi kaybetmiş olabiliriz, bir yetkimiz olmayabilir ama bizim vicdanımız adalet arayışının yanında olmayı emrediyor. Ben kişisel olarak tüm etkinliklerde onların yanında olmaya çalıştım. Biz bu kente bir şey veremezsek bu kent yalnızlaşır ve hep beraber batarız. Biz baro yönetimine geldiğimizde bütün sivil toplum örgütlerinin yanında olacağız ve onlara destek olmaya çalışacağız. Çünkü bu kent bizim ve bu kenti korumamız, yaşanabilir bir şehir haline getirmemiz lazım. 
Örneğin geçtiğimiz yıl yaşanan sel afetinde bize bazı talepler gelmişti. Karacailyas, Kazanlı gibi bölgelerde tüm emekleri gitmiş çiftçiler büyük mağduriyet yaşadı. 3 – 4 avukat arkadaşımızla birlikte orada onlara mücadelelerini nasıl yapmaları gerektiğini hukuki olarak haklarını nasıl arayabileceklerini anlattık. Ben selden zarar gören çiftçimi ayağa kalkındıramazsam, bu zararların giderilmesine yardımda bulunmazsam yarın bu durum bana da yansır. Aynı desteği başka olaylarda da yansıtıyoruz. Örneğin Aladağ’da devletimizin koruması altında olan çocuklarımız yanarak öldüklerinde biz oraya da gittik. SOMA’da yüzlerce madencimiz öldü oraya da gittik. Adana Barosu’ndan meslektaşlarımız meslek onurunu korumak için yaptıkları faaliyetler nedeniyle yargılandı, biz onların yanındaydık. Biz mağdur olan, haksızlığa uğrayan herkesin yanında olmak zorundayız. 
Barolar haksızlığa, mağduriyete karşı farkındalık yaratmak zorundalar. Kurumların bu konulara daha net çözümler getirmesini ve bu çözümlerin de takip edilmesini sağlamak gerekiyor. Bugün baroda hiçbir yetkimiz olmamasına rağmen adliyede veya emniyette sıkıntı yaşayan meslektaşlarımız için gecenin kaçı olduğu önemli olmadan meslektaşlarımızla dayanışmak için onların yanına gidiyoruz. Ben aslında orada bu meslektaşımı değil kendimi ve kendi mesleğimi koruyorum. Bir hak ihlalinin kime yapıldığının bir önemi yoktur. 

“MERSİN FETHEDİLECEK BİR KALE GİBİ GÖRÜNMESİN”
SORU: Mersin’in kozmopolit yapısının siyasete olan etkisi malumunuz. Kentteki bu hareketli yapıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
B. YEŞİLBOĞAZ: Öncelikle bir siyasi grup içinde hareket eden ve gönlünden siyaset alanı geçen bütün siyasilere başarılar diliyoruz. Umarım Mersin’e katkı sunmak anlamında projeler geliştirirler. Kısa siyasi çekişmelerden uzaklaşmaları gerekiyor. Mersin fethedilecek bir kale gibi görünmesin.
Ancak ne yazık ki bugün; bizim doğduğumuz gördüğümüz ve büyüdüğümüz Mersin bu değil. Şuanda beton yığınlarına çevrilmiş bir kentte yaşamaya çalışıyoruz. Eskiden portakal ve limon bahçelerinin arasında gezerken şuanda binaların arasında dolaşıyoruz. Yollarımız yetersiz kalıyor. Sel afetinin önlenmesi için drenaj kanallarının geliştirilmesi gerekiyor. Bir öncekinin yaptığını yıkıp yeniden maliyet yaratarak yeni şeyler yapmayalım. Bizim siyasilerden beklentilerimiz bunlardır.

“BAŞKANLIĞA ADAYIM”
SORU: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
B. YEŞİLBOĞAZ: Bugün Mersin Barosu’nda ‘Önce Baro’ ismiyle kurduğumuz platform çatısı altında başkanlık adaylığı için bir ön seçim kararı alındı. 16 Şubat 2018 tarihinde il ve ilçelerde bir ön seçim yapacağız. Biz bu seçimler için aday adaylığımızı açıkladık. Meslektaşlarımız artık bizleri tanıyorlar. Bizim ne kadar özveri ile hareket ettiğimizi biliyorlar. Yetkimiz ve görevimiz olmasa dahi hukukçu ve demokrat kimliğimizle bütün sorunların ve meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu bildiğini biz gösterdik. Biz daha güçlü daha etkin birlikte yönetilebilecek ve hem kendimize hem de kentimize faydalı olabilecek, ülke demokrasimize faydalı olabilecek bir baroyu meslektaşlarımızla gelin hep birlikte yaratalım ve yönetelim diyoruz.