“SESSİZ KALMAYIZ!”


 

Disk Genel İş Şube Başkanı Kemal Göksoy, tartışmalı bir şekilde ülke gündemine giren taşeron işçilerin kadro düzenlemesi sürecini izlediklerini söyledi. İşçilerin sınava tabi tutulacak olmasına tepki gösteren Göksoy, “Art niyet olursa da sendikamız bu konuda sessiz kalmaz” diye uyardı.

Hediye Eroğlu - Mehmet Nabi Batuk
OHAL kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile tartışmalı bir şekilde uygulamaya geçilen taşeron işçilerin kadro düzenlemesi süreci tüm hızıyla sürüyor. Başta karayolları gibi pek çok sektördeki işçilerin kapsam dışında kaldığı yeni kadro düzenlemesinde işçilerin başvuruları tamamlanırken; sınav aşamasına geçildi. Başvuruların ardından yaşanan süreci gazetemize değerlendiren DİSK Genel İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, söz konusu düzenlemenin tartışmadan direkt olarak uygulamaya geçtiğini belirterek, düzenlemede çözülmesi gereken birçok eksiklik bulunduğunu kaydetti. Süreci yakından takip ettiklerini belirten Göksoy, güvenlik soruşturması, sınavlar ve mülakatlar da endişelerinin olduğunu kaydetti.  Özellikle sınav ve mülakatları takip ettiklerini belirten Göksoy, “Art niyet olmadığı sürece zaten peşinen tüm işçiler bu sınavı geçmiştir. Art niyet olursa da sendikamız bu konuda sessiz kalmaz. Çünkü kadrolu olacak diye sınavı geçemezse 20 yıllık işinde mi olacaklar?” diye konuştu.   
 
“İŞÇİLERİMİZİ ÖRGÜTLÜ VE BİR BÜTÜN HALİNDE TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ”
SORU: Hükümetin KHK ile yürürlüğe soktuğu kadro düzenlemesine karşı olduğunuzu açıkladınız. Neden?
 
K: GÖKSOY: Çünkü emekçilerin ve insanların özlük haklarını, iş güvencelerini ve demokratik haklarını korumak bizim başlıca görevimiz. Bunu yapmaya çalışırken mevcut yasalar ve OHAL kapsamında yayımlanan KHK ile getirilen yeni uygulamalar bizi ciddi anlamda zorluyor. Ancak yaşadığımız hukuki zorluklar bize çok yabancı olan durumlar değil. Çünkü biz yaşadığımız her darbe döneminde belirli haklarımızın tırpanlanmasına alışkınız. Son gerçekleştirilen darbe girişimi ile anayasal güvence altına alınan haklarımız yine elimizden alındı. Bunlardan en önemlisi bir işçinin en önemli savunma mekanizması olan grev hakkıdır. Ama içinde bulunduğumuz OHAL nedeniyle sendikamız Birleşik Metal – İş’in grev talepleri OHAL’den kaynaklı yasaklandı. Şimdi böyle bir süreçte kazanılmış haklarımızı korumaya, işçilerimizi örgütlü ve bir bütün halinde tutmaya çalışıyoruz. 
 
“YASA ALELACELE YİNE ALTYAPISI OLMADAN ÇIKARTILDI”
 SORU: Kazanılmış haklarınız elinizden alınıyor ancak her zaman sokağa inip eleştirilerinizi ve taleplerinizi açıklıyorsunuz. Sokaktan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
 
K. GÖKSOY: Bizim sendikamız bugüne kadar çok ağır bedeller ödeyerek geldi. Son olarak bu kadro düzenlenmesi ile ilgili genel merkezimiz tarafından yapılan açıklamalardan sonra sokağa indik. Çünkü her zaman olduğu gibi ülkemizde yasalar çıkartılırken altyapısı olmadan oluşturuluyor. Örneğin 4 + 4 + 4 eğitim sistemi de alt yapısı olmadan hazırlanmış binlerce öğrenci ve eğitimciyi mağdur etmişti. OHAL döneminde çıkarılan her yasa alelacele yine altyapısı olmadan çıkartıldı. Taşeron işçilerin kadro hakkı ile ilgili yeni KHK’da uyulması gereken iki şey vardı. İlk olarak bu işin muhatapları sendikalar ve konfederasyonlarla işçilerin beklentileri ve talepleri noktasında bir görüşme yapılmadı. İkinci olarak; 5 – 6 milyon insanın hayatını kapsayan bu durumun mecliste tartışılmamasıdır. İşçilerin çocuklarını ve yakınlarını geleceğinin göz ardı edilmesidir. Böyle bir yasa bir gecede çıkacak bir olay değildir. Bizim genel merkezimiz şimdi iki günde bir bakanlığa yeni genelgeler sunarak düzenlemedeki eksik tarafları gidermeye çalışıyor. Çünkü bu konuda fırsat kollayan iş insanları var. Sendikamız buna izin vermek istemiyor. Biz genel merkezimiz ile birlikte bu işin takipçisiyiz.
 
“BİZİM İSTEMLERİMİZE TALEPLERİMİZE HAYIRLI DEĞİL”
SORU: Kadrolaşmanın önünün açılması ile birlikte hükümete yakın olan sarı sendikaların bu durumda elinin güçlendirdiği iddiaları var? Bu iddialar hakkında ne düşünüyorsunuz?   
 
K. GÖKSOY: Bizim buradaki tutumumuz nettir. Biz hiçbir zaman devletten beslenen bir sendika olmadık. Devrimci işçi sendikaları işçisinden emekçisinden yoksulundan beslenen bir sendikadır. Bunun için bizim kimseye minnetimiz yoktur. Onun için taleplerimizi çok net söyleyebiliriz. Birileri gidip orada işçilerin isteğinden farklı şeyler sunabilir. Birileri asgari ücret 1600 olarak kabul etmiyoruz ama hayırlı olsun diyebilir. Biz ise bir şeyi kabul etmiyorsak hayırlı olsun demeyiz. Çünkü bizim istemlerimize taleplerimize hayırlı değil. 
 
“ŞARTSIZ, KOŞULSUZ VE AYRIMSIZ BİR KADRO DÜZENLEMESİ İSTİYORUZ”
SORU: Sizin bu kadro düzenlemesindeki talepleriniz neler?
 
K. GÖKSOY: Bizim diğer sendikalarımızın tabanındaki işçilerden farklı bir talebimiz yok. Biz bütün işçilerin bütün emekçilerin ezilenlerin sesi olduğumuzu söylüyoruz. Bu yüzden bizim açıklamalarımıza çoğu seferde Hak – İş’ten de Türk – İş’ten de katılımlar oluyor. Çünkü bizim onları kucakladığımızı biliyorlar. O yüzden biz kayıtsız, şartsız, koşulsuz ve ayrımsız bir kadro düzenlemesi istiyoruz. Bunu ölçülendirmeye, biçimlendirmeye, ayrımlaştırmaya kimsenin hakkı yok. Ama bu düzenlemeyle işçileri birbirinden ayrıştırmaya çalışıyorlar. Şuanda içinden çıkamıyorlar. Çünkü bu düzenlemenin altyapısı yok ve bu gibi kanunlar ileriki dönemlerde sıkıntı yaratacaktır.  
 
“HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE İŞÇİLERE ‘BU DAVALARDAN VAZGEÇİN’ DİYORLAR”
SORU: Başvurular başladı ve sürüyor işlemlerde sıkıntı var mı?
 
K. GÖKSOY: Bazı belediye yönetimleri başvuru sırasında işçileri düzenlemenin bazı açıklıklarından yararlanarak onları mağdur etmek istiyor. Örneğin işçilerin geçmiş dönemlere ait kıdem tazminatları, mesai ücretleri, izinleri hakları var. İşçileri imzalatmaya çalıştıkları feragat dilekçeleri ile geçmişten kalan bu haklarından mahrum etmek istiyorlar. Geçmiş dönemlerde işçilerin uğradıkları hak gaspına karşı bizim asıl muhatabımız devlettir diyerek açtıkları davadan yırtmaya çalışıyorlar. Çünkü belirli yerlerde bu davaları kazananlar var. Şimdi bu düzenleme ile hukuksuz bir şekilde işçilere bu davalardan vazgeçin diyorlar. Ama işçilerin kıdem hakları iş yasasında olan temel haklarından biridir. Bunlardan feragat edilmez. Ancak yetkililer hukuksuz bir şekilde bu haklardan feragat etmeleri için işçilere dilekçe imzalatmaya uğraşıyor. Bu konuda da yaratılmak istenen fırsatçılığa karşı genel merkezimiz tarafından gerekli hukuki girişimlerimizi yaptık. Bizde genel merkezimizden gelen açıklamalar doğrultusunda üyelerimizi bilgilendiriyor onlara yol gösteriyoruz. 
 
“SÖYLENTİLERE ALDIRIŞ ETMESİNLER”
SORU: Adli sicil kaydı gibi yeni eklenen düzenlemeler var. Bu düzenlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
K. GÖKSOY: Güvenlik soruşturmaları; 657 No’lu yasaya göre olması gereken bir olgudur. Bu belgeleri istemek kamunun en doğal hakkıdır. Biz bu konuda bir şey demiyoruz. Ancak bizim ülkemizde yapılan önceki uygulamalar; insanların kafasında 50 tane düşünce doğuyor. Örneğin birisinin ağabeyi kaçak, hırsız, cezaevinde olabilir. Örneğin bir işçi kardeşinin bir suçundan dolayı işinden edilecek düşüncüleri var. İşçilerimiz aileden birisi suç işlemişse gittik diye düşünüyor. Ama bu durum böyle değildir. Suçlar bireyseldir. İşçinin kendine ait bir suçu varsa o konuya zaten bizimde bir şey dediğimiz yok. Taciz, tecavüz, yolsuzluk gibi suçları olan işçiler zaten devlet alıp hâkimi ile savcısı ile gerekli cezayı veriyor. Ama işçilerin yakınlarının işlediği suçlar nedeniyle mağdur edilmesi düşüncesi kabul edilemez. Bu durumda olan işçilerimiz kendilerinden emin olsunlar. Böyle söylentilere de aldırış etmesinler. Çünkü bizim ülkemizde işlenen suçlar bireyseldir ve sadece o kişiyi kapsar. Bunu kullanarak işçinin ekmeği ile oynanmaz bu büyük bir vebaldir. 
 
“ART NİYET OLURSA DA SENDİKAMIZ BU KONUDA SESSİZ KALMAZ”
SORU: Mülakat tartışmaları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
 
K. GÖKSOY: Bu kadro düzenlemesi bizim işçilerimize taleplerimize karşılık gelen bir düzenleme değildir. Bu düzenlemeyi sindirmeye çalışmamız bizim hukuki olarak mecburiyetimizdendir. Biz DİSK Genel İş olarak bunu kabul etmiyoruz. Ancak bu konudaki fırsatçıları da dikkate almak zorundayız. Burada sınav olacak diyorlar. İlgili bakanın kendisi bile bu sınav sürecinin formaliteden ileri gidemeyeceğine dair birçok kez açıklama yaptı. Çünkü bu insanlar bir yere müsteşar olmayacaklar. İşçiler süpürge yapıyor, greyderler kullanıyor, çimleri biçiyorlar. Şimdi kalkıp bu işçilere ne soracaksınız? Bu insanlara feni, matematiği, kimyayı yeniden mi anlatacağız. Bu işçiler için yazılı, sözlü mülakat, uygulama sınavı olmak üzere üç aşamalı bir sınav yapılacak. Şimdi işçiler her gün zaten işlerinde bir sınav veriyorlar. Bu yüzden onların ciddi bir sınava tabi tutulmalarına gerek yok. Art niyet olmadığı sürece zaten peşinen tüm işçiler o sınavı geçmiştir. Art niyet olursa da sendikamız bu konuda sessiz kalmaz. Çünkü kadrolu olacak diye sınavı geçemezse 20 yıllık işinde mi olacaklar?   
 
SOSYAL HAKLARIMIZDA BİR DEĞİŞİM OLMAYACAK
SORU: İşçiler kadroya geçecek ama ücretleri aynı kalacak, sosyal hakları konusunda bir bilinmezlik var. Sosyal hakların kazanımı noktasında bir değişim olacak mı?
K.GÖKSOY: İşçiler alt birim olan yüklenici şirketlerde çalışıyor ve sadece bu şirketlerin adı değişecek. Yani A ya da B taşeron şirketi değil de Akdeniz Belediyesi, Yenişehir Belediyesi Fen İşleri olacak. Dolayısıyla sosyal hakların kazanımı noktasında bir değişim olmayacak. Bizi korkutan bir nokta ise toplu sözleşme hakkımız var. Bu noktada bir kaygımız var. Bakanlıkla görüşmelerimiz oldu. Toplu iş sözleşmesinin netleşmesini, arkadaşlarımız güvenceli çalışma hayatına girmesini bekliyoruz. 
 
TAŞERON KALKARSA HEM İŞÇİ HEM DE BELEDİYE KAZANIR
Kadroya girecek arkadaşlarımızın tek çaresi örgütlü olmak, sendikalı olmak. Toplu iş sözleşmesini almak, toplu iş sözleşmesi yapmak ve o toplu iş sözleşmesinde haklar kazanmak. 
İşçiler kadroya geçtiklerinde hakları ile birlikte geçiyor ama orada yapmaları gereken şey sendikalı olmak. Bu sisteme karşı olmamızın bir nedeni ise, sendikal haklarımızın, grev hakkımızın önüne engeller var. İşçilerimiz belediye kadrosuna geçse bile görüşmelerde muhatabımız belediye değil İşverenler Sendikası. Belediyeler İşverenler Sendikası’na yetki verecek ve bunun üzerine sendikamızla görüşme yapılacak. Ancak bu görüşmeler bir yerden sonra tıkanıyor ve işveren dayatmalarda bulunuyor. Diyelim ki belediye iktisadi teşekkülleri kuruldu. Belediye bu birime giderler için bütçe ayırıyor. Ancak bu bütçeyi de yine bakanlığın onayıyla ayırıyor. Biz belediye ile anlaşsak bile bakanlık onay vermeden anlaşma hayata geçirilemiyor. 2004 yılında norm kadro yasası çıktı ilk uygulayanlar arasında Yenişehir Belediyesi yer aldı. Belediye başkanı bunu belge ile kayıt altına almış. Böylelikle taşeron ortadan kalktı ve hem işçi hem de belediye kazandı. Bu Türkiye’ye örnek olmalı. Yani kadro ayrı bir yük getirmiyor. Taşerona vermiş olduğun yüzde 30’luk bir pay var. Bunun yarısını işçiye versen daha fazla kazanmış olacak, yarısını da belediyeye versen belediye kara geçmiş olacak. Bunları toplumun kamuoyunun bilmesi lazım. 
 
İŞÇİNİN KADERİ BELEDİYE BAŞKANININ İKİ DUDAĞI ARASINDA OLMASIN
Bu noktada çıkan yönetmelik bizi tatmin eden bir yönetmelik değil. Genel-İş bu yönetmeliği ret etti. Ama bizim ayrımsız, şartsız, koşulsuz kadro talebimiz devam ediyor. Biz kadroya geçmiyoruz sadece şirket değiştiriyoruz. A şirketi gitti yerine Belediye şirketi geldi. Değişen bir şey yok. Sosyal haklarımızda, iş güvencemizde değişen bir şey olmadı. Biz işçilerin kaderini belediye başkanlarının ya da siyasi iktidarların iki dudağı arasında olmasını istemiyoruz. Biz belediye başkanı da iktidar da değişse işçiler kadrolu, güvenceli işine devam etsin diyoruz. Bu da kadrodan geçiyor. Bizim belediye iktisadi teşekküllerinde de güvencemiz yok. Evet, geçmişe göre koşullar biraz daha iyi olacak. Eskiden mahkemelere dava açıyorduk şimdi o da yok. Ocak itibari ile arabuluculuk sistemi çıkartıldı. Arabulucu gerek görürse mahkemeye gidebiliyorsunuz. Bu dünya işçilerin omuzları üzerinde. Ürettiğiniz teknoloji bile işçilerin sayesinde üretiliyor. Teknoloji üretilmesine karşı değiliz ama doğayı tahrip etmeyin. Ekolojiyi bozmayın.
 
HAKLARIMIZI BİLİP ÖRGÜTLENMELİYİZ
SORU: Demokratik, adil, herkesin geleceğe güvenle bakabileceği bir hayat sürebilmek için işçinin, emekçinin, memurun, öğrencinin yapması gereken tek şey sorgulamak mıdır?
K.GÖKSOY:  Kesinlikle sorgulamalıyız, haklarımızı bilmeliyiz. Bilmiyorsak örgütlü olmalıyız. Eğer sorgulamazsak, haklarımızı bilmezsek bizi istedikleri gibi yönetirler. Bize yasayla yönetenlere karşı haklarımızı, özgürlüğümüzü, çevremizi korumak için örgütlenerek ses çıkartmalıyız. Bu dünya bizim. O yüzden biz eşitlikten, barıştan yana tavır takınıyoruz. Eğer eşitlik, barış yoksa şuan olduğu gibi yaşam güvenli olmaz. Eğer biz ilerici, hukuktan adaletten yana bir ülke olamazsak gerici bir ülke oluruz. Burada eşitlikten, Müslümanlıktan bahsedenler işçinin bin 600 lira ile geçinemeyeceğini bile bile bin 600 lirayla çalışmaya razı ediyor. Açlık sınırı 2 bin lira olan bir ülkede bin 600 lira asgari ücret veriliyor. O yüzden biz eşitlikten, emeğe saygıdan yanayız. Emeğe saygı duyulmayan bir yerde ülkenin kalkınması mümkün değildir. İşçinin emeği siyasi amaçlara kurban edilmesin. Siyasi gelecekleri için işçilerin gelecekleri ile oynamasınlar. İşçi rahat edemediği zaman toplumun hiçbir kesimi rahat edemez. 

   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA