Hürriyet'ten Umut Erdem'in haberine göre, verilen yanıtta şu ifadeler yer aldı: “Tescilsiz eski metruk taşınmazda kaçak kazı yapıldığı ihbarının bildirilmesi üzerine Tarsus Müzesi Müdürlüğü uzmanlarınca alana gidilerek gerekli incelemeler yapılmıştır. Yapılan incelemelerde; tek katlı, betonarme bir bina içerisinde açılan çukurda -2.30m. derinliğe inildiği, bu seviyeden kuzeye ve güneye doğru iki farklı yönde galeri şeklinde kazı çalışmalarının devam ettiği, mimari olarak herhangi bir kültür varlığına rastlanmadığı tespit edilmiştir. İnceleme sonrasında hazırlanan müze uzman raporu, ilgili birimlere yasal işlemler yapılmak üzere iletilmiştir. Kaçak kazı alanında açılan kazı çukuru ve hafriyat toprağı içerisinde amorf durumda yoğun kültür varlığı ile karşılaşılması nedeniyle de tespit ve tescil işlemleri için konu Adana Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na iletilmiş, kurulun 22 Temmuz 2015 tarihli kararı ile söz konusu parselinde içerisinde yer aldığı parselleri ve çevresini kapsayan alan III. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiştir.

“MÜZE İLE EMNİYET KARŞI KARŞIYA GELDİ”
Parselle ilgili olarak 15 Kasım 2016’da Tarsus Müzesi Müdürlüğü’ne gelen ‘alanda Özel Harekât polislerince sokak girişlerinin kapatıldığı’ ihbarı üzerine Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü, Kaçakçılık Şubesi ile irtibata geçilmiştir. Yapılan görüşmelerde alanın III. Derece Arkeolojik Sit alanı olarak tescilli olduğu, kesinlikle izinsiz bir uygulamanın özellikle kazı faaliyetlerine yönelik çalışmanın yapılamayacağı bilgisi verilmiştir. Güvenlik görevlilerince yürütülmekte olan bir soruşturmaya yönelik inceleme yapıldığı, herhangi bir kazı çalışmasının yapılamayacağı ifade edilmiştir. Ancak söz konusu alanda incelemelerde bulunan istihbarat yetkilileriyle yapılan görüşmelerde kaçak kazılar ile açığa çıkan kültür varlıklarının mahiyetinin anlaşılabilmesi amacıyla kaçak kazı çukurlarının bulunduğu alanlarda Tarsus Müzesi Müdürlüğü başkanlığında, istihbarat yetkilileriyle koordineli olarak kazı çalışmalarının yapılmasına karar verilmiş olup 15 Aralık 2016 tarihli yazımızla gerekli izin verilmiştir.
Alandaki kazı çalışmalarında amorf durumda pişmiş toprak kandil parçası, çatı kiremidi, amphora parçaları vb. buluntulara ulaşılmış olup envanterlik nitelikte taşınır-taşınmaz kültür varlığına rastlanmamıştır. Daha önceki kaçak kazılar sonucu oluşan galeri tarzında boşluklarla karşılaşılmıştır. Amorf nitelikteki pişmiş toprak seramik parçaları müze emanet eser deposuna kaldırılmıştır. Alanda envanterlik nitelikte kültür varlığına rastlanmaması nedeniyle kazı 3 Kasım 2017’de sonlandırılarak can ve mal güvenliği açısından açılan çukurlar kapatılmıştır.”