Mehmet Nabi Batuk
Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanan 8 Mart etkinlikleri Mersin’de son sürat devam ediyor. Bu yıl ''Emek, Eşitlik Ve Barış Hakkımızın Peşindeyiz'' şiarıyla gerçekleştirilen etkinliklerde son olarak Mersin Kadın Platformu’nun Özgür Çocuk Parkı’nda organize ettiği 8 Mart şenliğinde bir araya gelen kadınlar, basın açıklaması gerçekleştirdi. Daha sonra kadın ve LGBTİ bireylerin oluşturduğu müzik gruplarının çaldığı şarkılarla halaya duran kadınlar, sık sık “Kadınlar artık susmayacaklar”, “Kadın Yaşam Özgürlük”, “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” sloganları attı. Neşeli dakikaların yaşandığı şenliğin sonunda kadınlar ayrıca; bedenleriyle oluşturduğu Femina işareti ile alanlarda olmaya devam edecekleri mesajı verdi.
“MÜCADELE DAHA BÜYÜK VE DİRENİŞ DAHA GÜÇLÜ OLMALI”
Mersin Kadın Platformu adına basın açıklaması gerçekleştiren Günebakan Kadın Derneği Yöneticisi Zübeyde Akpınar, OHAL döneminde kadın hakları üzerindeki baskı ve siyasi saldırılara dikkat çekti. Toplumsal Cinsiyet kurumlarının özgürleşme, eşitlik, barış, demokrasi ve adalet mücadelesine aralıksız devam edeceğine vurgu yapan Akpınar, “Bugün her zamankinden daha yakıcı bir dönemden geçiyoruz. Mücadelemiz daha büyük ve direnişimiz daha güçlü olmalıdır. Çünkü: 2017 yılı “Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na” göre Türkiye 144 ülkenin içerisinde 131. sırada yer alıyor. Ekonomide cinsiyet eşitliğinde 128’inci, eğitimde 101’inci, sağlıkta 59’uncu, siyasette cinsiyet eşitliğinde ise 118’inci sırada bulunuyor. Kadınlar eşleri, sevgilileri, partnerleri tarafından duygusal, psikolojik, ekonomik, fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Yalnızca 2017 yılında, 409 kadın erkekler tarafından katledildi, 322 kadın cinsel şiddete uğradı” dedi.
“KADIN İŞSİZLİĞİ ORANI % 16, ERKEK İŞSİZLİĞİ ORANI % 8”
Günümüz Türkiye’sinde kadınların esnek, güvencesiz, düşük ücretlerle ve uzun çalışma saatleriyle çalışmaya mahkum edildiğini ifade eden Akpınar, “2017 TÜİK verilerine göre, kadın işsizliği oranı % 16, erkek işsizliği oranı % 8. Ve yine toplam işsizler arasında kadınların oranı %44. Kadının istihdamdaki oranı ise %31 dolaylarında seyrediyor.Kayıt dışı/sigortasız çalışma oranı erkeklerde % 30’ların altında, kadınlarda % 45’in üzerinde. Kadın istihdamının yoğun olduğu tarım sektöründe bu oran % 90’lara kadar dayanıyor. Doğum sonrası dönüşümlü ücretli ebeveyn (anne-baba) izni verilmemekte ısrar ediliyor. Doğum sonrası işe başlayan kadınlar statü kaybı yaşıyor, süt izinleri keyfi olarak kullandırılmıyor” şeklinde konuştu.
“HUKUK ÇOCUK İSTİSMARI KONUSUNDA SAMİYETSİZ”
Sözlerinin devamında çocuklara yönelik cinsel istismar ve çocuk evliliklerine de değinen Akpınar, şunları söyledi: “Türkiye koca bir çocuk öğütme makinesine dönüşmüştür. İstanbul’da bir hastanede 2017 yılında yalnızca 5 ayda yaşları 18’in altıda 115 kız çocuğunun cinsel istismar sonucu hamile kaldığının ortaya çıkması sonrasında olayın aydınlatılması yerine olayı açığa çıkaran sağlık emekçisinin sürgün edilmesi hükümetin konuya ilişkin samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır. 2017 yılında toplam 387 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. Çocuk yaşta evlilikler devam etmekte ve Yaklaşık 600 çocuk anneleriyle birlikte cezaevinde yaşamak zorunda kalmaktadır. Müftülere resmi nikah kıyma yetkisinin verilmesi, kadınların medeni kanun reformundaki kazanımlarını yok edeceği gibi çocuk yaşta evliliklerin ve özellikle çocuklara yönelik cinsel suçların önünü açacağı kesindir.”
“KADIN BAKANLIĞI KURULMASINI İSTİYORUZ”
Siyasette, kendi yaşamsal alanlarında karşılaştıkları şiddete, baskıya ve sindirme politikalarına karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmaya devam edeceklerini vurgulayan Akpınar, taleplerini sıralayarak şöyle konuştu: “Bu kadın düşmanı politikalara karşı, toplumsal cinsiyet eşitliğini, laik ve demokratik bir düzeni, barış içinde bir arada yaşamı kuracak olan biz kadınların kararlı mücadelesi olacaktır. Bugün buradan bir çağrı yapmak istiyoruz; devlet ve iktidarı elinde bulunduran AKP hükümeti kadınlara, çocuklara ve LGBTİ+’lere yönelik sorumluklarını derhal yerine getirmelidir. Çünkü kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’ler bu ülkenin anayasa ile belirlenmiş eşit yurttaşlarıdır. Ancak uygulamalarda erkekler kadar eşit olmadığımızı görüyoruz. Erkek şiddeti yasa tanımaksızın kadınlara ve çocuklara yönelik olarak artarak devam ediyor. Bu sebeple; İktidara geldiği günden bu yana kadınlara ve çocuklara yönelik olumsuz politikalarından dolayı dosyası kabarık olan AKP hükümeti, şiddet gören, tacize, tecavüze uğrayan, cinayete kurban giden, açlığa sefalete mahkûm edilen, özgürlükleri kısıtlanan, yaşam alanları daraltılan, eve hapsedilmek istenen kadınlara hesap vermelidir. İstanbul sözleşmesi gibi altında imzasının bulunduğu uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmelidir. Kadınların durumunu iyileştiren, onu sadece anne olarak ve aile içinde görmeyen bir Kadın Bakanlığı kurulmasını istiyoruz.”