“Sandığa gidelim”


 

Mersin’de Yörükler ile buluşan ve “Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir” diyerek, ülkeyi tek adama teslim etmenin getireceği tehlikeleri anlatan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Haziran’da hep beraber bir düğün, bayram havası içinde sandığa gidelim” çağrısı yaptı.

HEDİYE EROĞLU

Mersin’in Silifke ilçesinde Gökbelen Yaylası’nda düzenlenen, ‘1. Yörük Çalıştayı’, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımı ile yapıldı. Yörüklerin sorun ve taleplerinin dinlendiği ve çözüm arandığı çalıştayda, Silifke yoğurdunun coğrafi işaretle tescillenmesi ve sayıları azalan kıl keçi popülasyonunun arttırılması konuları da masaya yatırıldı. Katılımın yoğun olduğu etkinliğin ikinci günün katılan Kılıçdaroğlu, Salı günü muhtarlarla ilgili önemli açıklamalar yapacağını açıkladı. CHP’li belediyelerin sivil toplum kuruluşlarına destek olmak amacıyla bina desteği vermesi ile ilgili talepleri de olumlu karşılayan Kılıçdaroğlu, “Tek isteğimiz Türkiye’nin birliği, dirliği için çalışmanız, başımızın üstünde yeriniz var” dedi.

YÖRÜKLER; EĞİTİM, SAĞLIK HİZMETİ İSTİYOR

Yörükler’in kendisine eğitim ve sağlık alanında yaşadıkları sıkıntıları anlattığını bildiren Kılıçdaroğlu, “Tüm Yörük Türkmen kadınlarına şu sözü veriyorum; bana yetki verin, çocuklarınız dünyanın en güzel okullarında, dünyanın en iyi öğretmenleri ile eğitilecektir. Bunu yapmak benim boynumun borcudur. Yine Yörük Türkmen derneklerinin yöneticileri; ‘yaylara çıktığımızda keçilerle, kaymakam, jandarma karşımıza çıkıyor, cezalar kesiliyor, dağlar bizimdir, biz böyle çalışıyoruz, bize destek verilmesi lazım’ diyorlar. Bize yetki verin; sadece Yörük Türkmenler değil, bu ülkede al bayrak altında yaşayan tüm vatandaşlarıma huzuru, birlikte yaşamayı vaat ediyorum. Kimseyi ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, yaşam tarzından, inancından ötürü… Madem ki birlikte yaşıyoruz,. Madem ki bu dağlar, ovalar, gökyüzü bizim; bu ülkeyi cennete dönüştürmek benim, hepimizin görevi. Kavga değil, huzur, barış istiyoruz kendi ülkemizde, bunu sağlayacağım.

Muhtarlar; Büyükşehir Yasası’ndan, köy tüzel kişiliğini geri istediklerinden bahsetti. Elbette vereceğiz. Bir Yörük kızı da, ‘ben sadece vatanımı düşünüyorum, benim için her şey bir tarafa, bayrağım ve vatanım bir tarafa, Türkiye’nin bekası konuşuluyor, ben vatanımı sonuna kadar savunacağım’ dedi. Atatürk’ün dediği gibi, ‘Gidip, Toros Dağları'na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez’. Biz ülkenin geleceğinden en ufak endişe duymuyoruz çünkü bu ülkenin Yörükleri var. Avşarları, Sarıkeçilileri, güvencesi, garantisi burada. Bu kadim kültürü yaşatmak sadece benim değil, herkesin ortak görevidir” dedi.

“FERMAN PADİŞAHINSA DAĞLAR BİZİMDİR”

Yörük çadırlarının zulme karşı direnenlerin mekanı olduğunun da altını çizen Kemal Kılıçdaroğlu, aynı zamanda buraların; Dadaloğlu, Köroğlu, Yörük Ali Efe, Kuvayi Milliye’nin mekanı olduğunu anımsattı. “Bu çadırlar; Ferman padişahınsa dağlar bizimdir’ diyenlerin çadırlarıdır. Bu çadırlar baskıyı kabul etmez. Baskıya, zulme direnir. Yörük kültürünün felsefesinde de bu vardır. O nedenle bu çadırlar hepimizin ortak çadırlarıdır. Bu çadırlar aynı zamanda güzel Türkçemizi asırlar boyu yaşatan çadırlardır. Osmanlı saraylarında Farsça konuşulurken buralarda öz Türkçe konuşulurdu. Vatanseverlik bu çadırlarda hayat bulur. Bu çadırlarda hak, hukuk ve adalet var. Ben sadece Türkmen Yörükler, diğer kimlikler için değil, tüm dünyada adalet için 450 kilometre yürüdüm. Ben adaleti bu çadırlarda, bilge insanlardan, sevgili peygamberimizden, ilim insanlarından öğrendim. Adalet bizim vazgeçilmezimizdir.

NEDEN ÜLKE BU HALE GELDİ?

Biz adalet için mücadele ederken, vatanımız için uğraşırken, güzel bir Türkiye’de hep beraber yaşamak isterken acaba gerçekten 2018’in Türkiye’sinde ne oluyor? Türkiye’nin beka sorunu vardır deniliyor. O zaman Yörük Türkmenlerin şu soruyu hep beraber sorması lazım; 15 yıl önce kimse Türkiye’nin beka sorunu var demiyordu, ne oldu da bugün Türkiye’de bir gelecek, vatan sorunundan bahsediyoruz? 15 yılda ülkeyi nereye götürdüler? Bunun partilerle ilgisi yok, bu bir memleket meselesidir. Neden ülke bugün bu hale geldi? Devlet bir kişi değildir, devletin temelinde adalet vardır, adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Devleti bir kişiye teslim ederseniz, 1919’da neler yaşandıysa benzer sorunlar yaşayabiliriz. O nedenle bugün bilge insanlar Türkiye’nin geleceğinden endişe duyuyorlar, ‘ne olacak?’ Diyorlar. Biz birlikte çalışmak zorundayız. Bu iş bir adalet meselesidir. Adalet bir kişi, toplum için değil dünyada yaşayan tüm milletler için adalet geçerlidir. Tıpkı Cumhuriyetin olması gerektiği gibi” diye konuştu.

“ÜRETMELİYİZ”

Cumhuriyetin ilk yıllarında, Osmanlı bir metre bez üretemezken ülkenin her yerine fabrikalar kurulduğunu ancak bugün fabrikaların satıldığını da dile getiren Kılıçdaroğlu, “Şeker vatandır, vatan satılmaz. Başkalarının ürettiğini, bize tükettirmek istiyorlar. 80 milyonu kim doyuracak? Bizim çiftçimiz mi doyuracak, Fransa’nın, Almanya’nın çiftçilerimi? Biçim çiftçimiz üretsin, kazansın. Silifke Belediye Başkanı Süt üreticileri ile kooperatif kuruyor. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde kırsal kesimdeki üreticiler mağdur olmuyor. Belediyeler üreticinin sütünü alıyor, işliyor, halka ucuza veriliyor. Keçi sütü, dünyanın en güzel sütüdür. Keçi sütünden dünyanın en güzel dondurması yapılır. En besleyici peyniri yapılır. Bu işin kaybedeni, Türkiye’ye gözünü dikmiş, ‘siz sütü, mercimeği, eti üretmeyin, dışarıdan getireceğiz’ diyenler. Varsınlar üzülsünler. 16 yıldır bu ülkede işsizlik sorunu neden çözülmedi? Emekli neden rahat bir nefes almadı? Çiftçi neden mutsuz? Türkiye neden tefecilere teslim edildi? 15 yılda yurtdışındaki bir avuç tefeciye ödenen para 150 milyar dolar. Bu parayı sizler ödediniz. Çiftçiye, emekliye vermediler onlara verdiler. Hep söylüyor, ‘ey Kılıçdaroğlu, ey Kıçıladroğlu”. Söyle o zaman; ‘ey Kılıçdaroğlu 150 milyar dolar yalandır’ de. Vatan dedik ama bir görevimiz daha var, ülkeyi tefecilerden kurtarmak. Hepimiz düşünmek zorundayız. Hepimizin görevi var. Ey Kılıçdaroğlu çalış, şunu yap’ diyeceksiniz. Sözüm söz, vallahi de billahi de, sizin için bir Yörük Ali Efe nasıl çalışıyorsa öyle çalışacağım. Dadaloğlu gibi tüm zulme karşı çıkacağım. Boşuna mı Türkmen kültürü bizim kültürümüzde var diyoruz. Bugün dağlarda özgürce yaşayanlar ülkenin geleceğinden endişe duyuyorsa hepimizin sorumluluğu vardır.

“TEK ADAMA ÜLKEYİ TESLİM ETMEYİN”

Biz bu bölgenin yıldızı olabiliriz. Arap, Kafkas, balkan coğrafyasında akrabalarımız var. Peki buralarda neden dışlanıyoruz? Akrabalarımız ile çok güzel bir dünya inşa edebiliriz. Yörükler hangi partiye oy versin? Bana kızıyorsanız vermeyin? Ama partinin kurucusu sizsiniz, Mustafa Kemal Atatürk. Ben sizler için arkadaşlarımla mücadele edeceğim ama sizde tek adama, bir adama Türkiye’yi teslim etmeyin. Atatürk hiçbir zaman tek adam olmadı. Hiçbir zaman tek adam yetkisi, ömür boyu başkomutanlık yetkisi istemedi. Girdi savaşa, mücadeleyi kazandı. Şimdi adamın birisi kalkmış, asker elbiseleri giyip, ‘ben başkomutanım’ diyerek ortalarda geziyor. Yörük Türkmen kültürünün önemli noktalarından biri de devlete saygıdır çünkü devlet adaleti sağlar. Bugün devletin başı olan zat, devletin kozmik odasını, sırlarını bir terör örgütüne açmışsa o kişiye bizim kitabımızda vatan haini denir. Devletin tüm sırlarını açacak, terör örgütüne teslim edeceksin, sonra da ‘beni kandırdılar’ deyip, asker elbisesi giyip, ortalarda gezeceksin. Bu millet bunu yemez, Dürüst insanlar, namuslu insanlar yemez.

Afrin’e giden asker benim askerim, başımın üzerinde yeri var. Sen kalkacaksın hep çocuklarını askere göndermeyeceksin hem de afra tafra yapacaksın. Yemezler! Kalkacaksın ÖSO kahramandır, Kuvayi Milliye diyeceksin. ÖSO’yu Kuvayi Milliye’cilikle bir araya getirmek, Kuvayi Milliye’yi tanımamaktır. Kuvayi Milliye’de mücadele eden Yörükler devletten maaş mı aldılar? Onların beklentileri olmadı, özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen Mustafa Kemal’in yolundan gittiler. Kuvayi Milli’ye vatanseverliktir, Vatan, bayrak için ölümü göze almaktır. Kuvayi Milliye’den söz etmek için önce oğlunu askere göndereceksin. Kendine asker elbisesi giydireceksin ama sabah Rusya’nın, öğleden sonra Amerika’nın yanında olacaksın.

Mustafa Kemal 7 düvele karşı mücadele ederken, onunu düşmanları bile ona saygı gösteriyordu. Tüm Yörüklere, Türkmenlere sesleniyorum; 25 Haziran’da güzel bir Türkiye’ye uyanmak, demokrasisi gelişmiş bir ülkede uyanmak zorundayız. Bu ülkeyi cennet gibi yapabiliriz. Herkes sabah kaygıyla kalkıyor. Her şeyi satıyorlar, fabrikaları, arsaları sattılar, Dünyanın borcunu elde ettiler ve gittiler yakayı Londra’daki tefeciye teslim ettiler. Bu dağlar, ovalar, hepimizin ovalarıdır. Biz kadını, kızıyla, yaşlısı, genciyle bu ülkede huzur içinde birlikte yaşamak istiyoruz. Kimsenin kulu ve kölesi olmayalım. Birlikte yaşarsak, bizim türkülerimizde, şarkılarımızda güzel olacak. Haziran aydınlığın en fazla olduğu, kirazların olduğu, hep birlikte şarkılar, türküler söylendiği bir aydır. Haziran’da hep beraber bir düğün, bayram havası içinde sandığa gidelim. Mustafa Kemal’in vasiyetini yerine getirelim, cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıralım” şeklinde konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA