Kıymet Gökçe
Her yıl 14 Mayıs tarihinde kutlanan Bilimsel Eczacılık Günü nedeniyle Mersin’de düzenlenen etkinlikler sona erdi. TEB 25. Bölge Mersin Eczacı Odası tarafından gerçekleştirilen etkinliklerin son gününde Cumhuriyet Alanı’nda yer alan Atatürk büstüne çelenk sunumu gerçekleştirildi. Daha sonra oda binasında basın açıklaması gerçekleştirilirken açıklamaya oda yönetim kurulu üyeleri ve eczacılarda katıldı. Sağlık ve ilaç alanında yaşanan özelleştirmelere tepki gelirken Oda Başkanı Özgün Sağır, ilaç sanayinde de özelleştirmelerin ciddi bir biçimde artığını ifade ederek uyarılarda bulundu. Hükümetin acilen bir ilaç politikasının oluşturması çağrısı yapan Sağır, “Bugün ülkemizde ilaç büyük oranda çok uluslu ilaç firmaları ve sermaye guruplarının hâkimiyeti altına girmiştir. Ülkemizde kullanılan ilaçların %55’i ithal edilmektedir. Hâlbuki ilaç savunma sanayi kadar belki de daha fazla stratejik bir üründür. İlaçta doğru ve milli bir politikamız olmalıdır. Bu konu sansasyonel dev projelerden çok daha önemlidir.”
İLAÇTA SIKINTILI GÜNLER BİZİ BEKLİYOR
Döviz kurlarında yaşanan artışlarınların ilaç piyasasını çok derinden etkilediğini ifade eden Sağır, “Pek çok meslek gurubunda olduğu gibi eczacılar da devlet tarafından belirlenen karlılıkları ile hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. İlaç fiyatlarının sağlık bakanlığının belirlediği sabit kura göre (yani avro: 2,69 tl) belirlenmesi nedeni ile pek çok firma kritik önemdeki ilaçlarını piyasaya sunmuyor. Önümüzdeki sürecin ilaç yokluğu açısından daha sıkıntılı geçeceği endişesi içindeyiz. İlaç sanayinde yerli/yabancı üretici dengesi ve milli ilaç projesinin önemi burada bir kez daha öne çıkıyor” dedi.
“İLAÇ KOOPERATİFLERİMİZE DÖRT ELLE SARILACAĞIZ”
Uluslararası ilaç firmalarının çalışma programlarının eczanelere ve hastalara ciddi zararlar verdiğini söyleyen Sağır, “Maalesef çok uluslu sermaye yapıları ilaca bir meta, bir gelir aracı olarak bakıyor. Bu bakış açısı ile dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de ilacın hastaya sunumunda son nokta olan eczanelerimizi zincir haline dönüştürüp kirli çıkar halkalarını tamamlamak istiyorlar. Ham madde ve ilaç üretiminde büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemiz için ilacın sunumunun serbest eczanelerde olması halk sağlığı adına son ve en kritik noktadır. Biz eczacıların zincir yapıları ile mücadelesi örgütsel bütünlük içerisinde el ele vererek, kooperatiflerimize dört elle sarılarak kararlılıkla devam edecek” diye konuştu.
“DANIŞMANLIK İLE İLAÇ TÜKETİMİNDE YÜZDE 40 TASARRUF SAĞLANDI”
Mevcut kar oranları ve ilaç politikaları ile bağımsız sermaye yapıları olan eczanelerin varlığını devam ettirmesinin son derece zor olduğunu kaydeden Sağır, sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Bu nedenle tüm modern toplumlarda olduğu gibi eczacının sunduğu sağlık danışmanlığının karşılığında sağlık otoritesinden talep ettiğimiz meslek hakkı var. Bu konuya çok önem veriyoruz çok önemli projeler hayata geçiriyoruz. Eski adı ile smart eczane yeni adı ile “Rehber Eczanem” projesi bunların başında geliyor. Bu proje ile eczacının verdiği danışmanlık hizmetlerinin standartlaşması sağlanırken, ölçümlenebilir metotlar ve raporlamalar ile görünür hale dönüştürülmesi gerçekleşmiş olacaktır. Astım koah diyabet hipertansiyon gibi kronik hastalıklarda başlatılan çalışmalar ile hastaların ilaç ve hastalık öykülerinin kayıt altına alınması, çeşitli testlerin ve ölçümlerin yapılması, hastaların ilaca uyumu, ilaç besin etkileşimleri, yanlış ve gereksiz ilaç kullanımının ortadan kaldırılması vb pek çok alanda eczacı çalışmalar yapacak ve danışmanlık sunacak. Yapılan ilk çalışmalarda bile sadece astım ve koah hastalarının yanlış ve fazla ilaç kullanımları önlenerek ilaç tüketiminde yüzde 40 tasarruf sağlandı. Bu oran sistemin tamamen devreye girmesi ile artacak olup kamu ve hasta sağlığı adına çok büyük kazanımlar sağlayacaktır”.