Haber Merkezi
Aralarında Mersin Üniversitesi’nin de (MEÜ) olduğu 13 üniversitenin bölünmesini ve 20 yeni üniversite kurulmasını düzenleyen tasarı Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaştı. Tasarı ile birlikte 1992’de Mersin Üniversitesi'ne bağlı olarak kurulan Tarsus Meslek Yüksekokulu üniversiteden ayrılarak Tarsus Üniversitesi adını aldı. Üniversitelerin bölünmesine akademik çevrelerden büyük tepki gelirken, Eğitim-Sen Şube Başkanı Sinan Muşlu uygulama ile birlikte üniversitelerin AKP Üniversiteleri’ne dönüştürüldüğünü söyledi.
“ÜNİVERSİTELERDE YIKIM POLİTİKALARI UYGULANIYOR”
AKP iktidarının eğitim alanında yürüttüğü politikaların tamamının yıkım politikası olduğunu savunan Muşlu, “AKP iktidarı ile birlikte rektör atamalarında, üniversite yapısının iç dizaynında ciddi bir kadrolaşmaya gidiliyor. Üniversiteler adeta AKP Üniversiteleri’ne dönüştü. Üniversiteler bilimin üretildiği, özgür düşüncenin dile getirildiği, akademik araştırmaların yapıldığı, tezlerin sunulduğu, panellerin verildiği aydınlanma yuvalarının olması gerekir. Bilimin kendisi itirazla, sorgulamayla başlar. Sorgulama retçi, araştırmacı bir zihinle yürütür. Sorgulayan, itiraz eden, düşünen öğrenci cezalandırdı, üniversitelerden atıldı. Yine bilim üretmeye çalışan, bunu öğrencisiyle buluşturmaya çalışan, özgür düşünceyi temsil etmeye çalışan akademisyenler açısından da benzer durumlar yaşandı. En fazla Barış İçin Akademisyenler’le birlikte gündeme geldi ama öncesinde de soruşturmalar, cezalar, sözleşmelerin feshedilmesi, yardımcı doçentlikten doçentliğe geçişte engellemeler. Mersin Üniversitesi’nde de arkadaşlarımız da KHK ile ihraç edilmeden önce sudan sebeplerle hukuksuz bir şekilde sözleşmeleri feshedildi. Akademik çevrelerde AKP’ye yakın olmayan kimse bırakılmadı. Sizin üniversitelerde üst düzey kadrolarda olabilmeniz için AKP’ye yakın olmanız gerekli. Bu olmayınca arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu tasfiye edildi.
Bu aynı zamanda üniversiteleri bilime, özgür düşünceye kapatmak, itaat ve biat kültürünün yaygınlaştırılması anlamına geliyor. Ne kadar böl, parçala, yönet taktiği uygulansa da aslında ortada akademi diye bir şey kalmadı. 10 tane üniversitenin fakültelerini ayırıp ayrı ayrı üniversite kurmayı iddia etmek kamuoyunu yanıltmaktır” dedi.
“BİLİM BİR KENARA İTİLİYOR, DÖNER SERMAYE ÖN PLANA ÇIKARTILIYOR”
Üniversitelerin mali döngünün merkezi haline getirildiğini kaydeden Muşlu, “Burada hesap ekonomik. Her üniversitenin ayrı döner sermayesi, ayrı bütçesi var. Yeni üniversite demek yeni döner sermaye demek, yeni bütçe demek. Şuan bilim bir kenara itiliyor, döner sermaye ön plana çıkartılıyor. Mesele öz itibari ile bu. İşin bir de politik tarafı var. Seçim meydanlarında ‘yeni üniversite açtık’ diyecekler. Açtık dedikleri üniversiteler hali hazırda var olan üniversiteler. Var olan üniversitelerin adı değiştirildi. Ancak orada yeni bir dekan olacak, yeni bir doçent olacak, yeni bir döner sermaye olacak. Bunların tamamı kadrolaşmaya hizmet edecek” diye konuştu.
“ÖĞRENCİLER VE AKADEMİSYENLER MAĞDUR OLACAK”
Mersin Üniversitesi’ne bağlı olan Tarsus yerleşkesinin de bölüneceğini dile getiren Muşlu, öğrencilerin ve akademisyenlerin büyük sorunlar yaşayacağını belirtti. Öğrencilerin barınma, ulaşım, ekonomik ciddi sıkıntılar yaşayacağını dile getiren Muşlu, “Öğrencilerin, kurulu düzeni bozulacak. Bazı öğrenciler okuluna yürüyerek gidip geliyor. Öğrenciler Mersin’den Tarsus’a sürülmüş olacak. Yine aynı şekilde akademisyenler için de sürgün anlamı taşıyor. Burada düzenini kuran, evini tutan akademisyen Tarsus’a gidecek” şeklinde belirtti.
“AKADEMİK UNVANLAR MARKAYA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”
AKP hükümetinin akademik unvanların içini boşaltarak markaya dönüştürdüğünü sözlerine ekleyen Muşlu şunları söyledi: “Bugün AKP’ye yandaş olan herkese akademik unvan veriliyor. Bunların hepsi bir marka oluşturma amacıdır.. Yardımcı doçentliği kaldırdı onun yerine direk doçentliği getirdi. Sonrasına mülakatları devreye soktu. Burada bir akademik ölçüden, bilimden bahsetmek mümkün değil. Her alanı yozlaştırdıkları gibi akademik alanı, bilim dünyasını, özgür düşünceyi de kendi sığ dünyalarında yozlaştırdılar. Akademik unvanlar bile çok rahat elde edilebilen bir unvana dönüştü. Şuan o unvanları yandaşları alıyor. Gerçekten kendisini bilime, özgür düşünceye, akademiye adayan akademisyenler kovuldular, haklarında soruşturmalar açıldı, terörist damgası vuruldu. Bu akademisyenler bu ülkenin yetiştirdiği değerlerdir. Kolay yetişen insanlar değil. Çok köklü üniversiteler bölünüp parçalanıyor. Türkiye’de istedikleri kadar üniversiteleri bölüp yeni isimler verseler de bir fayda sağlamayacak çünkü Türkiye’de üniversiteler bitirildi.”
“DAHA FAZLA MEZUN, DAHA FAZLA UCUZ İŞ GÜCÜ DEMEK”
Yeni üniversiteler açarak mezun sayısını arttırmanın ucuz iş gücünü arttırmaya neden olduğunu kaydeden Muşlu, “AKP kapitalizmi en derin uygulayan bir partidir. Her şeye ticari gözle, her şeye rant gözüyle bakan bir partidir. Üniversiteleri bir şirket gibi yönetmek istiyor. Buralardan doğacak iş gücünü, işsizleşmenin genel çalışma yaşamındaki ücretlerin düşük kalacağını bilen bir parti. En sıradan iş yerinde bile bir hak talep ettiğinizde sizi dışarıdaki milyonlarca işsizlerle tehdit ediyor. Ataması yapılmayan gidip mecburen yarı maaşa çalışmak zorunda kalıyor. Şimdi bütün memurlar sözleşmeli olacak. Sözleşmeli demek ‘kapıda milyonlarca işsiz var ayağını denk al’ demek. Bu insan haklarına aykırı bir durumdur” dedi.