Hediye EROĞLU – M. Nabi BATUK
Mersin’de milletvekilliği seçimleri için adayların yoğun mesaisi sürüyor. CHP 2’inci sıra milletvekili adayı olan, kentin tanınmış avukatlarından Alpay Antmen ise çalışmaları ile önü çıkıyor. 2012- 2016 döneminde Mersin Barosu Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Antmen, kentteki birçok sivil toplum örgütüne verdiği destekle tanınıyor. Mersin Emek ve Demokrasi Platformu ve Mersin Nükleer Karşıtı Platform ile önemli çalışmalar yapan Antmen, seçim çalışmalarında da bu kurumlarla işbirliğini arttırarak devam ediyor. Yaptığı kamuoyu ziyaretlerinde özellikle ülkedeki adalet mekanizmasının yeniden güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Antmen, tarafsız ve bağımsız yargının yeniden tesisi için vatandaşlardan destek bekliyor.
“MAĞDURLAR İÇİN BU YOLA ÇIKTIM”
SORU: Neden aday adayı oldunuz? Hedefiniz nedir?
A. ANTMEN: Nerede bir hak mağduru varsa diline, dinine, ırkına, mezhebine, cinsiyetine ve siyasi görüşüne asla ve asla önem vermeden onların yanında olmak için ben bu yola girdim. Türkiye günden güne ağırlaşan, demokrasi ve insan hakları sorunu ile mücadele ediyor. Bir sırat köprüsünden geçtiğimiz bugünlerde hepimize düşen görev Türkiye’yi ulusal bir bilinçle eski ortamına geri döndürmemiz için çalışmaktır. Çünkü bir ülkedeki en önemli husus adalettir. İnsanlar adaletin adil olmadığını ve taraflı olduğunu düşündürdüklerinde o devlet çökmeye mahkûmdur. Burada üzerimize düşen en önemli görev, Türkiye’de bağımsız ve tarafsız yargıyı, halkımızın yanında olacak bir adaleti bir an önce temsil etmemiz gerekliliğidir.
“MUHARREM İNCE CUMHURBAŞKANI OLACAK”
SORU: CHP bu süreçte aslında hiç beklenmedik çıkışlara imza attı. CHP’nin yeni liste ve isimlerde yaptığı atak baya bir ses getirdi. Siz nasıl görüyorsunuz?
A. ANTMEN: Partim ve kendi adıma bunun beklenmedik bir seçim olmadığını düşünmüyorum. Seçimin 15 Temmuz 2018’e programlanacağını zaten bir yıl önceden tahmin ediyorduk. Şahsen ben buna hazırlanıyordum partimde bu erken seçime hazırdı. Muharrem İnce gibi bir adayla halkımızın karşısına çıkmak CHP’yi tüm partiler önünde birinci sıraya itmiştir diye düşünüyorum. Taraflı ve tarafsız herkesin gönlüne taht kuran İnce’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacağına inancım tamdır. Muharrem İnce’nin ilk turda seçilebileceğini de düşünüyorum. Eğer siz muhalefetteyseniz her seçime zaten hazırsınız demektir. Ben CHP’nin tüm kadroları ve kurulları ile birlikte bu seçime hazır olduğu inancıyla mücadele edeceğini biliyorum. Bugüne kadar görev yapan tüm vekillerimiz onurlarıyla taşıdılar. Yeni ve genç arkadaşlarımızla birlikte bu onurlu mücadeleye en az onlar kadar baş koyacağız.
“MİLYONLAR CHP’NİN YANINDA”
SORU: Mersin uzun yıllar CHP’nin kalesi olmuş bir şehir. Ancak son gerçekleşen yerel seçimlerde kötü bir tablo çıktı. Bugün ise hareketlenme görüyoruz. Siz alanlarda neler görüyorsunuz?
A. ANTMEN: Ben CHP’nin Mersin’de 24 Haziran’da 7 milletvekili çıkartmak için uğraşacağını ve bunu da başaracak güçte olduğunu söylüyorum. Genel seçimler sonrasında gerçekleşecek yerel seçimlerde emanet verdiği Büyükşehir Belediye Başkanlığını da açık ara alacağına inanıyorum. CHP’nin mitinglerine toplantılarına katılan profile baktığımızda 7’den 70’e katılım olduğunu ama önemlisi pırıl pırıl genç arkadaşlarımız olduğu görülmekte.
Bu insanların en önemli ortak noktaları Atatürkçülük ve batı medeniyetini sahiplenmeleridir. Yani herkesin kendi inancını kendi düşüncülerini kendi özgürlüğünü başkasına rahatsızlık vermeden yaşayabilme inancında olan milyonlar CHP’nin yanındadır. Türkiye böyle gençlerle beraber demokratik bir hukuk devletine geri dönecektir.
“CUMHURBAŞKANI PARTİSİZ OLMALI”
SORU: 15 Temmuz’dan buyana TBMM’nin işletilmiyor, ülke KHK’larla yönetilmeye çalışılıyor. Bu durumun etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
A. ANTMEN: Yeni anayasa değişiklik paketi sürecinde sahalardaydım ve hayır için çalıştım. Çünkü bizim bu değişikliklerle ilgili çok ciddi kaygılarımız var. Taraflı ve bir siyasi partinin genel başkanı olan bir cumhurbaşkanı kararnameleriyle ülkeyi yönetir, TBMM çalışmaz hale gelir diyorduk. Dediklerimiz ortaya çıktı. Bu nedenle en başta partisiz bir Cumhurbaşkanı olmalı. Partimizin adayı Muharrem İnce, ‘En kısa zamanda kuvvetler ayrılığı prensibi ile yönetilen parlamenter sisteme geri dönmek zorundayız’ diyor. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti, bir kişinin ağzından çıkacak emir ve talimatlarla yönetilecek bir ülke değildir. Türkiye demokratik bir hukuk devleti olmak zorundadır. Bunu başarmak zorundayız eğer bunu yapamazsak ilelebet payidar kalamayacağız.
“BÜYÜK KREDİLER ÇİFTÇİLERİMİZE, ÜRETİCİMİZE, KOBİLERİMİZE, ESNAFLARIMIZA GİDECEK”
SORU: Türkiye’nin siyaset dışındaki en önemli gündemi ekonomi. Özellikle son haftalarda piyasalarda ciddi bir ekonomik daralma yaşanmakta. Siz sürekli alanlardasınız iş dünyası, üretici sizden neler talep ediyor?
A. ANTMEN: Çiftçilerimiz ürettikleri ürünleri satamıyor, satmak istediklerinde ise istedikleri fiyatları alıyor ne de giderlerini karşılayabiliyor. Ziraat Bankası ise yandaş medya kurumlarına milyarlarca liralık düşük faizli krediler veriyor. Çiftimizin evini, barkını, arabasını, traktörünü, tarlasını satmaya çalışıyor. Devlet havuz medyasına bu kadar para aktaracağınıza bu parayı çiftçiye vermeli. İkinci olarak esnaflarımız kan ağlıyorlar. Mersin esnafları siftahını yapmadan dükkânlarını kapatıyorlar. Bunun yanında dövizin yükselmesi Türk Lirası’nın hızla değer kaybetmesi hepimizi çok zor durumda bıraktı. Peki, artık ne yapılması gerekiyor? İlk olarak yandaşlara verilen bu ballı kredilerin kesilmesi şarttır. Eğer kredileri vereceksek çiftçilerimize, üreticimize, kobilerimize, esnaflarımıza vereceğiz. Onlardan da aldıkları bu kredilerle ekonomimizi canlandırmalarını bekleyeceğiz.
“YABANCI SERMAYEDARLAR ÜLKE EKONOMİSİNİ ELE GEÇİRDİ”
SORU: İşsizlik ile mücadelede hükümetin performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
A. ANTMEN: Atama bekleyen bir kadın öğretmen adayımızın hayatına son vermesini bütün okuyucularımızın unutmamasını rica ediyorum. Bunların hepsinin bir çözümü var. Canlı hayvan üreticilerine krediler verirseniz onları desteklerseniz yemini, mazotunu ucuza verirseniz tarım ürünlerini getirmeyi bırakıp çiftçimizi destekleme alımları yaparsanız kimseyi kayırmazsanız biz yer fıstığını ve Antep fıstığını mercimeği yurt dışından almayız. Biz yakında tüm gıda ihtiyacımızı yurt dışından karşılayan bir ülke haline geleceğiz.
1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti 18 milyonluk yanmış bir Anadolu ve Rumeli’yi aldı ve ülkede birçok fabrika açtı. Daha savaş bitmeden İzmir İktisat Kongresi’nde mecburi olarak karma ekonomik sistemi kabul edilmek zorunda kalındı. Bir yandan devlet bir yandan sermayedarlar bir yandan da halk ülkemizi bu duruma getirdiler. Ama bugün baktığımızda vahşi kapitalizmi de geçtik yabancı sermayedarlar ülke ekonomisini ele geçirmiş durumda. İsrail’in Türkiye’ye baskı kurmak için tohum vermeyeceğini kim garanti edebilir.
Birçok uzman anlatıyor; güneş enerjisi ihtiyacımızı karşılayabilecek nitelikte. Ancak biz nükleer santraller yapmaya çalışıyoruz. Rusya’ya enerjide bu kadar bağlı olursak Rusya’nın enerji kaynaklarını kesmeyeceğini nasıl garanti edebiliriz? Türkiye sahip oldukları olanaklarla kendine yetecek ve kendi kendine yetmek zorunda olan bir ülkedir. Bunu engellemeye çalışanlara 24 Haziran’da halkımız tamam diyecektir. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir.
“EĞİTİM SİSTEMİ ÇÖKERTİLDİ”
SORU: Eğitim sistemi de sürekli değiştirilmesi ile adeta kördüğüm haline gelmiş durumda. Bunun ülkeye etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
A: ANTMEN: Son 16 yılda eğitim sistemimiz çökertilmiştir. Çocuklarımızın okuduğu kitaplara bakın, içeriğinde hiçbir şey olmadığını görürsünüz. Uluslararası en büyük eğitim göstergelerinden biri olan PİSA sıralamasında sonunculuğa doğru gidiyoruz. Biz batı medeniyetleri ile bu eğitim sistemi ile nasıl mücadele edeceğiz? Biz nasıl insan kaynağı üreteceğiz? Bugün akıllı çocuklarımız Türkiye’den beyin göçü ile kaçıyor. Türkiye’de kalan gençleri de sıradan bir şekilde yetiştiriyoruz. Çöken eğitim sistemi, ileride ülkemizin bilimsel gelişimini çökertecek. İyi eğitim almış, batıya ve teknolojiye entegre olmuş bir nesil yetiştiremezsek sınırlarımızı da, kendimizi de koruyamayız.
Ama Türkiye Ortadoğu bataklığında çırpınan bir güvercin olmayacak. Türkiye’ye 21’inci yüzyılda üstündeki engelleri attıktan sonra önce demokrasi, ondan sonra adalet, ekonomi ve eğitim seferberlikleriyle inanıyorum ki 21 yüzyıla damgasını vuran bir ülke olacak. Yeter ki 24 Haziran’da bu gidişe bir dur diyelim.
“TÜM VEKİLLER MERSİN İÇİN TEK YUMRUK OLACAK”
SORU: Mersin kozmopolit yapısı ve muhalif duruşu ile siyaset yapmanın zor olduğu bir il. Beklentiler büyük. Bu beklentiler nasıl karşılanabilir?
A. ANTMEN: Mersin, Türkiye’de bulunan tüm dil, din, ırk unsurlarını içeren birlikte yaşayan ve bu kültürü içselleştirmiş bir kenttir. Burası bir barış kentidir. Milletvekilleri el ele verip kente hizmet etmelidir. Her biri söz konusu Mersin olduğunda tek yumruk olarak bu şehir için çalışmak zorundalar.
Örneğin Mersin’de çok ciddi bir Suriyeli, işsizlik ve trafik sorunu var. Mersin’in tümden betonlaştırılması sorunu var. Biz 5 santimetre toprağa hasret iken her yer betonlaştırılmakta. Allah rızası için artık bu şehri betonlaştırmayın. Bu şehri suni çimlere mahkûm etmeyin. İstiklal Caddesi ya da Zeytinli Bahçe Caddesi’nde bir yürüyün. Kaldırımlar işgal altında, vatandaşlar yoldan mı yürüsün arabalar kaldırımdan mı gitsin, bisikletler insanları mı ezsin? Bir karmaşa var. Büyükşehir Belediyesi bir şeyler yapıyor boş durmuyor ancak çok çok önemli eksiklikler var. Biz siyasetçiler yaptıklarımızla övünebiliriz ama yapmadıklarımızın eleştirilmesine de tahammül etmeliyiz.
“MERSİN DIŞINDA YAŞAYACAK BİR YERİMİZ YOK”
Mersin’in tabanında çok farklı siyasi görüşlerin oluşturduğu güç birlikleri var. Bunlardan fikir alacaksınız. Elimden geldiğince bende bu tarz platformlarda olmaya çalıştım. Sokaktan birer ikişer delegelerle mahalle temsilcileri, muhtarlar ile buluştum. Bu tür meclisler, danışma kurulları oluşturulup düzenli olarak bir araya gelmeleri sağlanabilir. Her insan gelip özgürce fikirlerini söylerlerse şehri yönetenlerde bu fikirlerden ders çıkartırsa bu şehri el birliğiyle yaşanabilir bir hale getirebiliriz. Mersin dışında yaşayacak bir yerimiz yok. Ben bu şehirde doğdum, bu şehir sayesinde doyuyorum. Çoğumuz bu şehre dışarıdan gelmiş olabilir ama hep birlikte karnımızı doyuruyoruz. Burada yaşayanlar olarak Mersinliyiz ve bu şehre sahip çıkmak zorundayız.
Ayrıca Akkuyu Nükleer Santrali’ni yaptırmayacağız. Kent bir nükleer çöplük olmaktan kurtulacak. Nükleer santraller pimi çekilmiş el bombaları gibidir. Kimsenin bu el bombalarını Mersin’e, Sinop’a bırakmasına izin vermeyeceğiz.
“CHP HALKIN GERÇEK HİZMETKÂRI OLACAK”
SORU: CHP iktidarı nasıl bir Türkiye inşa edecek?
A. ANTMEN: Özgür düşünce özgürlükleri getirir. CHP’deki aydınlanma çağrıları hem Anadolu’ya hem de Ortadoğu’ya yeni bir çığır açacak. 24 Haziran’dan sonra Türkiye’de insanlar özgür bir ülkede, özgür bir şekilde yaşayıp, özgür bir şekilde nefes alacaklar. CHP demokrasiyi getirecek. İnsan, hayvan, kadın, çocuk hakları konusunda ezilenler ve mağdurların yanında olacağız. Mağduriyetleri gidereceğiz.
Hiç kimse kusura bakmasın 25 yıldır adliyenin tozunu yutuyorum ve kimsede kül yutturmaya çalışmasın Türkiye’de adalet sistemi çökmüş durumdadır. Bu yüzden Türkiye’de en başta bağımsız ve tarafsız yargı sisteminin yeniden inşa edilmesi gereklidir.
SORU: Seçimlere Kürt oylarının etkileri konusunda düşünceleriniz neler?
A. ANTMEN: Ben tüm halkımızın özgürce ve kendi öz fikirleri ile doğru yolu bulacağına inanıyorum. Halkımız yeter ki tek yanlı haberleri izlemesin ve kendi kararını versin. Ve inanınki halkımızın yüzde 60’tan fazlası yaşananlardan, gerginlikten artık çok sıkıldı. Siyasi görüşlerimiz çok farklı olabilir ama ortak çabamız ülkemizin, insanlarımızın iyiliği.
16 yıllık AKP iktidarı için deniz bitmiştir. Biz artık karaya kavuşuyoruz. CHP hizmete taliptir.
SORU: Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
A. ANTMEN: İlk söyleşimi barodaki görevim sırasında sizinle yapmıştım. Şimdi de CHP’den milletvekili adayı olarak ilk söyleşimi sizinle yapıyorum. Türkiye’de yaşayan tüm insanlarımızın barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için 24 Haziran’da halkımızın CHP’ye bir şans vermesini ve Türkiye’ye tekrar demokrasinin gelmesini sağlamalarını bekliyoruz. Çünkü biz millet için geliyoruz.