24 Haziran seçimlerine 1 haftadan az bir süre kala kadınlar eşit temsiliyet taleplerini yineledi. “Kadınları görmeyen partilere oy yok diyen” Mersin Kadın Platformu üyesi Canan Yüce, kadın vekillere, “Kadın bakış açısı ile siyaset yapın” çağrısında bulundu.
HEDİYE EROĞLU
Türkiye’nin kader seçimi olarak adlandırılan 24 Haziran seçimlerine 6 gün kaldı. Milletvekili sayısının artması ile birlikte aday sayısı da arttı. Ancak kadın aday sayısında geçtiğimiz dönemlere oranla bir artış yaşanmadı. Partiler tarafından listelerde gösterilen 4 bin 200 adayı n sadece 904 tanesi kadın. Kadın aday oranı en fazla olan parti yüzde 37 ile HDP oldu. HDP’yi CHP, İYİ Parti ve AKP takip etti. Seçimler öncesi son düzlüğe girilirken partilere “kadın” çağrısı geldi. Mersin Kadın Platformu üyesi Canan Yüce, kadınlara yer vermeyen partilere tepki gösterdi. Kadınların temsiliyet oranın düşük olduğunu dile getiren Yüce, “Sadece kadın oranının yüksek olması yetmiyor. Kadınların seçilebilecek yerlerden gösterilmesi lazım. Biz kadınlar, kadınları görmeyen, ötekileştiren, söz hakkı vermeyen partilere oy vermeyeceğiz” dedi.
SORU: Kadın ve siyaset dediğimizde ne düşünmemiz lazım?
C. YÜCE: Seçimlere giderken herkesin gündemi seçim, oy kullanma ve temsiliyet olunca biz kadınlar da bununla ilgili sözümüzü söylemek istedik. Ama sadece kadının mecliste temsiliyeti ile sınırlı kalmamalı. Kadınların kamusal alanda, politik alanda yani hayatın her alanında temsiliyetinin olması bizim açımızdan esastır. Biz temsiliyeti kadınların istihdamı, okur-yazar olması ve sokakta olması ile bağımsız görmüyoruz. Bu günlerde flormar işçileri direnişte onları selamlayarak başlamak istiyorum. Çoğunluğu kadın işçi ve sendikalı oldukları için işten çıkarıldılar. Kadınların iş hayatında olmaması için yapılan bir şey. Orda ki kadınlar ciddi bir direnç gösteriyor. Bu bağlamda Türkiye’deki tüm kadın platformları tek yürek oldular. Biz kadın düşmanlığının, işçi düşmanlığının da bir örneğini ile karşı karşıya olduğumuzun bilincindeyiz. Kadınlar siyasi partilerde önemseniyor gibi görünüyor ama asıl olan oy için. Bize oy versinler bizi bir yerlere getirsinler, mutfakta çalışsınlar, kapı kapı dolaşsınlar ama söz söylemesinler.
“KADIN ADAY ORANI YETERSİZ”
SORU: Türkiye’de 24 Haziran seçimleri öncesinde 4 bin 200 tane aday var, bunların sadece 904 tanesi kadın. Bu tabloyu yorumlayacak olursak ne diyebiliriz?
C. YÜCE: Bu sayı en az yarı yarıya olması gerekli. Kadınların yüzde 51 oy oranları var. Aslında kadınlar her şeyi değiştirebilecek güce sahip, birleşirlerse eğer. Bu oranın dışında aday adayı ya da aday olmakta mesele değil sadece. İlk sıralarda aday gösterilmek, seçilebilecek bir yerden aday olması da sorun. Yıllarca bunu aşamadık. Kadınların seçme ve seçilme haklarını kazanmalarının 88. yıl dönümünde bu oran çok düşük bir oran ve bizce hiç yeterli değil.
“KADINLAR SEÇİLEBİLECEK YERLERDEN GÖSTERİLMELİ”
SORU: Şuan oranlara baktığımız zaman liderlik Hakların Demokratik Partisinde gözüküyor. Sonra Cumhuriyet Halk Partisi takip ediyor. Ardından İyi Parti ve Adalet Kalkınma Partisi çekişmesi var. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
C. YÜCE: Oranlarda yüzde 37 ile HDP birinci sırada. Zaten biz kadınlar hep şunu söylüyorduk; HDP parti içindeki mekanizmalarda, kadın politikasında bunu sürekli dile getiren ve sürekli bunun çalışmasını yapan bir parti ve bu yansıyor doğallığında. Vitrinden öteye geçiyor. Yüzde 25 ile Vatan Partisi takip ediyor HDP’yi. İYİ Parti yüzde 22, AKP ve CHP yüzde 21, MHP ile Saadet Partisi oranları yüzde 10-13 civarlarında yok denecek kadar az. Türkiye geneli baktığımız zaman seçilebilir yerde gösteren parti yine HDP. Birinci sırada yüzde 18 ile ilk sıralara kadın oranlarını koymuş durumda. Tabi ki biz bunları yayınlarken bize ‘Siz bunarı yayınlıyorsunuz ama kadın oranları yetiyor mu? Siz bunu mu görüyorsunuz?’ diye sorular da geliyor Tabi ki bu oran kesinlikle yetersiz.
“SİYASİ PARTİLERİN KADINLARLA İLGİLİ BİR VAATLERİ YOK”
SORU: Seçim beyannameleri açıklandı. Kadınların eşit temsiliyeti, eşit eğitim hakkı, kadın hakları ile ilgili ne yazık ki pek bir şey göremedik. Siz görebildiniz mi?
C. YÜCE: Sadece HDP ayrıca bir kadın beyannamesi yayınladı. Bu her zamanki HDP’nin farkı tabi ki. Çünkü bu seçimden seçime değil bu mekanizmalarında, il yöneticilerinde sürekli kadınların temsil ediği yarı yarıya yapmaya çalışan olmasa da en yüksek oranda yapmaya çalışan ve bunun politikasını yapan, mecliste de ilk kadın gurubunu kuran HDP idi. Maalesef diğer siyasi partilerin kadınlarla ilgili bir vaatleri yok. Biz kadınlar, kadınların tarafında olan siyasi partilerle çalışma yapmak ve onları desteklemeyi düşünüyoruz. Biz biliyoruz ki iktidar olduğu süre boyunca kadınların karşısında olan ve kadın düşmanı söylemlerden vazgeçmediğini biliyoruz. Türkiye genelinde kadınlar, Feministler “kadınların oyu eşit, özgür bir yaşama” diye bir kampanya başlattılar. Bu kampanya ile bunu anlatıyor aslında kadınlar. Kadınlar şuan şöyle diyor seçimlere giderken 16 yıllık iktidarın muhasebesini yaparak ve bizlere yapılanları unutmayarak oy vermek istiyoruz. Bunlara ilgili olarak ta biz emeğimize, kimliğimize yönelik her türlü müdahaleye hayır diyerek oy vermek istiyoruz. Hepimiz biliyoruz biz kadınların daha önce uğramış olduğu çirkin söylemler oldu. Kadınlar eşit değildir, kadılar hamile ise sokağa çıkamaz, kadınlar kahkaha atamaz, tecavüzcüsü ile evlenmeli, sürekli haksız tahrik indirimleri, kadın cinayetlerini işleyenlerin sürekli serbest bırakılması ile karşı karşıyayız.
Bütün kadınları bunu görerek oy kullanmaya çağırıyoruz. Hükümetin şöyle bir söylemi var mesela; diyor ki istihdam oranı yüzde 70’lerde. Biz biliyoruz ki bu yüzde yetmişin en az yüzde ellisi güvencesiz, kayıt dışı ve çok sıkıntılı işler de çalışıyor. Kadınların güvencesiz işlerde çalışmasına karşıda bir politika yürütmemiz gerekiyor. Aynı zamanda şortumuza da, kıyafetimize de karışan, ne zaman çocuk doğuracağımıza, nerde ne yapacağımıza karar veren, özel hayatımıza karışan bir sistem doğru giderken biz bunlara karışamazsınız, bedenimiz kimliğimizdir diyerek bir politika yürütmeye çalışıyoruz ama bununda aslında seçimden seçime değil her zaman çalışma yürütüyoruz ve biz şunu da önemsiyoruz. Yasalar çıkarılırken kamuoyu yararı gözetilerek çıkarılmaya, mecliste kadınların sesi olmaya, herhangi bir şey olduğunda müdahale edebilmeye, Mersinli kadınlar olarak sesimizin meclise gitmesini istiyoruz. Mersin kadın kenti olarak bilinen bir kent olduğunu biliyoruz.
“KADINLARI GÖRMEYEN SİYASİ PARTİLERE OY VERMEYECEĞİZ”
SORU: Kadınların hayatın her yerinde olması gerektiğinden hemfikiriz. Ama kadınlar bunda hemfikir mi?
C.YÜCE: Kadınlar siyaset dışında olmayı kabul etmemeli kesinlikler. Ama maalesef bazen siyasi particilik bazen ön plana çıkabiliyor. Sözüm her zaman en başta siyasi partilerde çalışma yürüten kadınlara oluyor, bende siyasi partide çalışma yürüten bir kadın olarak en başta bizim ses çıkarmamız gerekiyor. Belirli yerlerde kadın olsun, şuraya gelebiliriz lafından ziyade gerçekten bizim politikamızın yansıması gerekiyor. Kadınların ötelenmeyi kabul etmemesi gerekiyor. Bunu açıklarken aslında hem CHP’li hem HDP’li, AKP’li ve MHP’li kadınlar aramızda olmadığı için onlar adına söylemiyorum, kadınlar olarak biz kadınları görmeyen siyasi partilere oy vermeyeceğiz. Diğer siyasi partilerin kadın üyeleri ile bir araya gelebilsek aslında sorun çözülecek. Biz her zaman diyoruz ki toplumun yüzde 50’si kadın, yüzde 50’si birleşse değiştiremeyeceği hiçbir şey yok. Ama maalesef bu toplumdaki bölüşme kadınlar arasında da var ve bu bölünme işlerine geliyor. Mecliste CHP’li, AKP’li, MHP’li ya da HDP’li fark etmez kadınlar ile ilgili çıkacak yasalarda ortaklaşma ve bununla ilgili mücadele etmeye zorlamak gerekiyor.
“KADIN ADAYLARLA BİR ARAYA GELEMEDİK”
Kadın Platformu olarak siyasi partilerdeki kadın adayları ile buluşalım demiştik ama daha onu gerçekleştiremedik, ama yine HDP bir öncelik yaptı. HDP adayları ilk olarak kadın platformları ile bir araya gelip, ‘Biz seçim çalışmalarına başlıyoruz sizin söyleyecek bir sözünüz var mı? Görüşleriniz nelerdir?’ diye sordular. Biz orda HDP’lilere ‘Mecliste diğer siyasi parti kadın milletvekilleri ile bir araya gelmek için ne yapıyorsunuz, planlarınız ne?’ diye sorduk. Aslında bizim bunu bütün siyasi partilere sorabilmemiz gerekiyor. Bizi davet ettikleri için önceliğimiz HDP oldu, biz parti ayrımı gözetmeksizin kadınların lehine kadınlar ile ilgili yapılacak bütün politikalarda hiçbir parti ayrımı gözetmeden bütün toplantılara çağırmaya özen gösteriyoruz. Biz bunu bütün partilerden bekliyoruz. Şu bir gerçeklik Türkiye’de her gün 5 kadın öldürülüyor. Gün geçmesin ki kadınlar şiddete maruz kalmasın, gün geçmiyor ki kadınlar işsiz, sokakta yaşamaya bırakılmasın. Kadınların bu gerçeklerin karşısında örtülü örtüsüz, şortlu şortsuz, doğusu batısı birleşmesi gerekir. Mersinde 91 adayımız var bunlardan 27 tanesi kadın, Türkiye ortalamasına baktığımız zaman bu ortalamanın üstünde bir oran, gene burada HDP beş kadın aday ile birinci sırada. CHP, AKP, İYİ Parti 4 adayla bunu takip ediyor, ilk defa MHP ve Saadet Partisi 2 adayla seçime gidiyor. Uzun zaman sonra ilk defa CHP seçile bilir yerden kadın aday gösterdi bu açıdan onları tebrik ediyoruz. CHP gibi bir partinin yıllarca Mersin’de ilk dörde ilk beşe erkek aday koyması zaten kabul edilir bir şey değildir. Çok büyük tepki alıyorlardı, yıllarca kulaklarını tıkamışlardı buna bu sefer bir adım attılar. Seçim beklenen düzeyde geçerse bir AKP’den bir HDP den ve bir CHP’den olmak üzere 3 kadın milletvekili olacak. Biz bunun takipçisi olacağız ve Mersin kadın platformu olarak sürekli onları rahatsız edeceğiz buradan da söyleyelim. Bize göre bu 3 kadın milletvekilinin Mersin Kadın Platformuna üye olması gerekiyor. Mersin Kadın Platformunun çalışmalarına, etkinliklerine, taleplerine kulağını gözünü açması gerekiyor. Öbür türlü kadın politikası mecliste olmaz.
“MECLİSİN YÜZDE 80’İ ERKEK. BÖYLE EŞİTLİK OLMAZ”
SORU: Meclisteki kadın milletvekillerinin bir araya gelmemesi için aslında hiçbir neden yok. Bu mersin’deki kadın milletvekilleri içinde geçerli. Kadın milletvekilleri neden bir araya gelemiyor?
C. YÜCE: Maalesef siyasetimiz bir ayrışma üzerine şekilleniyor. Bir ayrışma üzerine ilerliyor yıllardır. Bunun ilerlediği sürece kadınların sorunlarının çözüleceğine inanmıyorum. Eşitlik, özgülük, hak, adalet deniyor ama meclisin yüzde 80’i erkelerden oluşuyor. Böyle bir eşitlik olamaz. Sadece kadınlar için değil gençlerde, engelliler içinde aynı şeyi söyleyebiliriz. Bunlar çoğaltılabilir, demokrasiyi savunuyorsak bunu yapmamız lazım. Kadınlar olarak her zaman her işe koşuşturmaya programlanmışız, her işe yetişmeye çalışıyoruz ama bunu yaparken de kendimizi var edelim. Siyasette var olabilmek bir kadın için erkeğe oranla yüz kat daha zor, kadınlar toplumsal baskı altında, siyaset yaparken hem aile ile hem toplumla hem de erkek egemen zihniyeti ile bide kendi siyasi partisi ile mücadele ederek siyaset ediyor. Orda var olabilmek için beş katı efor harcıyor.
“KADINLARIN ÖNÜNE DUVARLAR ÇEKİLİYOR”
Her yerde olduğu gibi görünmez duvarlar, cam tavanlar var kadınların önünde. Çünkü kadın şunu yapıyor seçim çalışması yaparken; evde yemeğini yapmak lazım, çocuğunu okuldan almak lazım aynı zamanda da seçim çalışması yapması lazım. Ama erkeğin öyle bir derdi yok. Erkek çıkıyor sabah ve seçim çalışmalarını yapıyor. Kadın öyle değil kasın dese yemek yapmayacağım, çocuğu okuldan almayacağım gidip seçim çalışması yapacağım dese en başta toplum onu aforoz eder, derler ki daha çocuğuna bakamıyor milletvekili mi olacak. Şunu anlatmaya çalışıyoruz bizim tahammül ettiğimiz gelecek yürüttüğümüz siyaset çocuklarımızın daha iyi geleceği içindir. Orda yaptığım siyasette benim önceliğimdir ama kadınlara önceliği ev işi, çocuk, yemek yapma, birilerinin arkasını toplama olarak baktıkları için kadınlar bunları yapak siyasette var olabilmek zorunda. Buradan şöyle bir çağrı yapabiliriz kadınlara örneğin karı koca öretmenler, memurlar ikisi de sendikalılar. Erkekler her zaman sendikada kadınların yemek yapması lazım, çocuk bakması lazım halbuki hayat müşterek bunların eşit bir şekilde yapılması lazım biz bunu savunuyoruz. Erkek sendikaya gidiyorsa bir gün de kadının gitmesi lazım erkek çocuğa bakabilmeli. O gün iş yoksa da ikisi beraber gidebilmeli. Kadın sendikasına gidebilmeli, sokakta olabilmeli ve siyasetimi yapa bilmeliyim diye bilmeli. Ama maalesef toplumsal cinsiyet rolleri topluma o kadar işlenmiş ki bunu yapmayan kadınlar sorumsuz, görevlerini bile yerine getirmeyen kişiler olarak sunuluyor. Erkek hiç eve gitmesin, yemek yapmasın, çocuğuna bakmasın siyasetini yapsın sorun yok, kabul edilen bir ey. Ekonomik durumda da sıkıntı var. Biz her zaman şunu söylüyoruz; Parası olan ve ekonomik durumu iyi olanlar maalesef ki buralara gelebiliyor. Bütün siyasi partilere aday adayı başvurularında belli bir ücret talebi var, kadılardan ve gençlerden tek ücret almayan siyasi parti HDP. Bu bir teşvik, ön açma çünkü bir gerçekliğimiz var bizim. Türkiye ekonomisinin çok küçük bir kısmı kadınların elinde. Kadınlar çalışamıyor, kendini var edemiyor. Kadınlar gelsin diyorlar; kadınlar nasıl gelsin sosyal devlet yok. Kadınlar çocuklarını kreşe bırakamıyorlar, ulaşım sıkıntısı var, belirli saatlerden sonra kadınlar her yere gidemiyorlar, altında arabası olan kadın sayısı erkeklere oranla çok az. Ekonomik durum ortada şimdi işi olmayan bir ev emekçisi kadın bir yere aday olamasın mı? Sistem onlar olmasın diyor. Ama çıkıp diyorlar ki kadınlar olsun istiyoruz; peki o kadınlar nasıl aday olsun? Biz geceleri, sokakları istiyoruz demekle olmuyor. Sokakların güvenilir olması lazım, parkların aydınlatılmış olması lazım, ulaşımın her saatte olması lazım. Bunların olması gerekiyor ki biz kadınlar geceleri sokaklarda olabilelim. Bunlara rağmen olabiliyorsanız olun diyorlar olmuyorsanız yapacak bir şey yok demeye getiriyorlar. Bütün sorumluluğu kadınlara yığmaya çalışıyorlar.
SORU: Seçim çalışmalarında kadınlar en önde olsun, çalışmalar yürütsün ama temsilliyete gelince kadınlar olmasın. Bunu kabul eden kadınlar da var, kabul etmeyenler de. Peki, kadınlar ne yapmalı?
C. YÜCE: Diyorlar ki kadınlar çalışmaya gelmiyorlar; kadınların çalışmaya gelmesi için imkanların oluşması gerekli. Gezi sürecinde de gördük, başkanlıkta çalışma yaparken de gördük. Kadınlar hem işe gidiyor, hem temizlik yapıyor, hem hasta bakıyor. Demokrasi istiyorsak, kadınların eşit temsiliyetini istiyorsak; sadece tırnak içerisinde okumuş, ekonomik durum iyi kadınların değil her sınıftan kadınların burada temsiliyetinin olması gerekir. Bir öğrenci kadını, bir ev emekçisi kadını, bir evlere temizliğe giden kadını, işçi kadını biz buralarda aday olarak koyamıyorsak çok gerçekçi olmaz. Bir yere geliyorsa yine kendi imkanları ile geliyor. Başka siyasi partilerde görüyoruz, erkeklerin on katı çalışıyor öyle bir yerlere geliyor. Erkekler kadar çalışmakta yetmiyor, erkeklerin on katı çalışmak lazım. Bunların hepsi bizim için bir veri, bunları görüyoruz, farkındayız. Buradayız v hiçbir yere de gitmiyoruz ve bunun mücadelesini yapmaya devam edeceğiz.
“KADIN VEKİLLER, BİR KADIN BAKIŞ AÇISI İLE HAREKET ETMELİ”
SORU: Kadınlar o mevkilere geldiklerinde, sorumluluklarını tam olarak yerine getire bilecek mi?
C. YÜCE: Aile ve Kadın Bakanımız, çocuk istismarların çok gündeme geldiği bir dönemde “Bir kereden bir şey olmaz” lafını kullana bildi. Biz bunlar da görüyoruz. Kadınlar seçilsin istiyoruz ama kadınların sadece oralara gelmesini yeterli olmadığını biliyoruz ve bunun takipçisi olacağımızı ve bu kadınlar ile bir şeyler yapacağımız söylüyoruz. Az öncede belirttiğim gibi bütün siyasi kadınların milletvekilleri kadın platformu ile çalışmalı, taleplerini meclise götürmeli. Mecliste bir kadın olarak var oluyorsa, kadın olduğu için orada ise bunun gereğini yerine getirmesi gerekir; aynı zamanda bir kadın bakış açısı ile hareket etmeli. Maalesef kadınlar örgütlü değil, şöyle olsaydı mesela; HDP’nin kadın gurubu kurduğu gibi diğer siyasi partiler de kadın gurubu kursa, kadın gurupları kendi içerisinde güçlense, bir birini desteklese ve erkeklere karşı, erkek egemenliğine karşı vereceği mücadeleye karşı ortaklaştırsa o kadın yalnız kalmaz.
“KADIN ÖRGÜTLÜ OLMALI”
SORU: Meclisteki kadın milletvekilleri de erkekler gibi davranıyor. Bunun sebebi ne sizce?
C. YÜCE: Kadın politikası yapmamanın sonucu bunlar. Bir kadın nerde siyaset yapıyor olursa olsun, hangi yönetimde olursa olsun, hangi siyasi partide olursa olsun; bir kadın örgütünde olması gerek. Kadınlar olarak bir birimizden öğrenmeliyi, bu konularda temkin etmeliyiz. Erkek dünyasının içerisinde yaşıyoruz, erkek siyaseti ile karşı karşıyayız. Erkek siyasetine karşı mücadele etmeye çalışırken istemesek de onlara benziyoruz. Onlara benzememizin tek yolu kadın örgütlülüğünün güçlü olması gerekir. Kadın gurupları olsa, kadınlara özgü ayrı özerk çalışmalarını yürüte bilse, kadınlar oraya gittiğinde farkına varacaklar. Diyecekler ben toplantıdan önce şöyleydim, buraya geldim şöyleyim. Erkek egemenliğinin farkına varacaklar. Kız arkadaşımla, kadın arkadaşımla şu çalışmayı yapabilmeliyim diye bilmeli. Bunun tek çözümü var parti içerisinde, mecliste nerede olursa olsun; özgün, özerk bir örgütlemeyi yarata bilmeli. Daha çok kadına dokuna bilmeli, daha çok kadınla zaman geçire bilmeli, bu konu ile ilgili kadın örgütlerinin gözünü, kulağını açmalı. Başka yolu yok. Türkiye’de ki kadın örgütleri ne yazık ki çok imkanları yok. Bir kadın örgütünde çalışma yürüten kadın olarak şunu söyleye bilirim; bizim bu sorunlara çözüm bulmamız mümkün değil, imkanlarımız el vermez. Günde bir sürü kadın şiddete maruz kalıyor, bizim ulaşamadığımız kadınlar da var. Bize ulaşabilen kadınlara elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Kadınların siyasi ve ekonomik olarak güçlendirilmesi bizim öncelikli hedefimiz. Kadın politikalarının devlet tarafından kabul edilmesi gerek. Taşıma su ile değirmen dönmez. Ben bir kadın olarak bir kadına ulaşırım, öbür kadın örgütü başka bir kadına ulaşır ama yüzlerce binlerce kadın var. Dayanışma kadın evi olarak destek olmak isteyen yerler var ama yeterli olmuyor. Biz kadın örgütleri olarak şunu söylüyoruz bunu sosyal devletin yapması lazım. Ekonomik anlamda, siyasi anlamda kadıları güçlendirecek, kadınların öldürülmesini engelleyecek, kadınların şiddete uğramasını engelleyecek mekanizmayı yaratması lazım. Biz kadın platformu olarak dilimiz döndüğünce resmi makamlara anlatmaya çalışıyoruz. Bizim de gücümüz bir yere kadar, biz de bu toplumun birer bireyleriyiz; kadınları koruma, kollama, güvenliklerini sağlama gibi bir imkanımız yok. Kadın bakanlığının olması lazım. Ayrı bütçesinin olması gerek ve bunları o zaman yürürlüğe soka biliriz. Biz her yere şunu diyoruz ama kadın şiddete maruz kalıyor; son iki ayda iki olaya şahit oldum, kadın karakola gittiğine pişman ediliyor. Gidip şikayetçi olduğuna pişman oluyor. Bilinçli kadınlar gidip bunu yapıyor; ben şunu düşünüyorum, arkasında bir kadın örgütü olmayan, bir avukatı olmayan, mahalleden çıkmış kimsesi olmayan kadının şiddete uğradığında karakola gittiği zaman evlerine geri gönderiliyorlar. Bunun sorumlusu maalesef biz bilmiyorduk, biz görmedik oluyor. Yeterince önlem alınmıyor çünkü devletin buna yönelik özerk politikaları yok. Devlet ayrıca kadın politikaları ile uğraşmıyor. Aile danışmanları veriliyor kadınlar boşanmasın diye.
“KADIN SIĞINMA EVLERİ ÇOK YETERSİZ”
SORU: Devletin kadın sığınma evinden başka kadınlara sunduğu bir alternatif yok mu?
C. YÜCE: Kadın sığınma evleri çok yetersiz ve kötü işletildiğini düşünüyorum. Kadınlar o evlere hapsediliyor, yeni bir hayat, ortam kurması ile ilgili bir şey sunmuyor. Üç ay kal ben seni misafir edeyim diyor. Ben bir sürü kadın sığınma evinden çıkmış iş bulamayan kadın biliyorum; bunları bizim çözmemiz mümkün değil. Devasa da olsak sayımız çok fazla da olsa çözemeyiz. Devlet kasın örgütlerini desteklemiyor, kadın örgütleri bizim yerimize çalışıyor, işimizi kolaylaştırıyor diyeceğine, diğer ülkelerde öyle ama bizde tam tersi diyor ki kadın örgütlerine gerek yok. Halbuki şunu demesi gerek kadın örgütlerinde çalışan kadınlar kendi hayatlarından feragat ediyor demesi gereken yerde tam tersi kadın örgütlerine ne gerek var ki diyor. Devlet kendi kadın örgütlerini yaratmaya çalışıyor. Burada da şu ortaya çıkıyor kadın örgütleri bir birine karşı biz o kadın örgütlerini düşman olarak görmüyoruz. Biz her zaman şunu söylüyoruz doğru birdir, bu noktada biz birleşebiliriz. Biz AKP’nin kadın örgütüdür diye yada MHP’nin kadın örgütü dür diye bu örgütler ile bir araya gelmeyiz diye bir ön yargımız hiçbir zaman olamaz ve biz bir araya gelebiliriz. Ama uyguladıkları politikalar kadın düşmanı olduğu zaman biz maalesef ki bir araya gelemiyoruz. Kadın bakış açısı olmayan, kasın politikalarından haberi olmayan kadınlara karşı duran örgütlerle biz bir araya gelemeyiz. Her zaman hükümet, sistem, iktidar her kimse kendine hiç ses çıkarmayacak, hiçbir laf söylemeyecek, onu eleştirmeyecek ki sivil toplum örgütlerinin amacı odur, tartışmaktır, yeni proje üretmektir.
SORU: Seçimden önce sandığa gidecek kadınlara ne söylemek istersiniz?
C. YÜCE: Eşit temsil ve emeğimizin daha görünür kılınması için bütün kadınları bunu hissederek ve düşünerek oy kullanmaya davet ediyorum. Kadın politikalarının daha görünür kılınması için, kadın düşmanı yasaların geri çekilmesiyle ilgili hatırlatarak, kadınların özgür ve daha kimseye hesap vermediğimiz bir dünya için oy vermeye davet ediyoruz.