HEDİYE EROĞLU - MEHMET NABİ BATUK
İYİ Parti’den Mersin Milletvekili seçilen Zeki Hakan Sıdalı, geride bıraktığımız 24 Haziran seçimlerini, partisinin yeni dönemde atacağı adımları ve hedeflerini Mercan TV’de yayınlanan Arka Plan programında değerlendirdi. İYİ Parti olarak Mersin’de eksik bırakılan noktalara parmak basacaklarını belirten Sıdalı, Mersin’e ve Mersinlilere değer katacaklarını vurguladı. Siyasi uzlaşmadan ve diyalogdan yana olduklarını da kaydeden Sıdalı, “Kutuplaşma ortamından herkes rahatsız. Bu siyaset tarzı yüzünden küçük köylerde bile kahvehaneler bile birbirinden ayrışıyorlar. Kırmadan dökmeden saygı çerçevesinde söylediklerini yapmasını sağlayacağız. Bu eleştirileri yaparak bir sonraki seçimde bizim yapabileceğimiz iddialarla halktan oy isteyeceğiz” diye konuştu. Erken yerel seçim iddialarını da değerlendiren Sıdalı, İYİ Parti olarak erken seçimlere hazır olduklarını vurguladı.
“ZAFER YOK AMA BAŞARI VAR”
SORU: İYİ Parti’de kurucular kurulu üyesisiniz. Partinizden Mersin milletvekili olarak seçildiniz ve TBMM’de Mersin’i temsil edeceksiniz. İlk olarak 24 Haziran’ı konuşarak başlamak istiyorum. Parti olarak nasıl bir seçim geçirdiniz?
Z. H. SIDALI: Biz beklentilerimizi ve çıtamızı çok yukarı koymuştuk. Geçtiğimiz günlerde genel başkanımız Meral Akşener ve diğer seçilmiş milletvekilleri ile toplandık. Burada zafer yok ama başarı var dedik. Çünkü biz gerçekten seçim sürecinde büyük engellerle, sıkıntılarla, devletin imkânlarını kullanan rakip partilere karşı mücadele etmek zorunda kaldık. Ancak halktan gelen talepler ve idealler etrafında kurulan bir parti olduğumuz için boşluğu doldurduk. Ayrıca bu süreçte çok rahat bir şekilde hem eleştirdik hem de yapıcı olmaya çalıştık. Siyasetin gerginleştirilmemesi için elimizden gelen her şeyi yaptık.
Mevcut kutuplaşma ortamından herkes rahatsız.
Mersin’in milletvekillerinin tabii ki kendi siyasal görüşleri olacak ancak çok farklı kesimleri temsil ediyor olsak da ortak paydamız Mersin’i ileriye götürmek için adımlar atmamız gerekiyor. Ben buradan Lütfi Elvan’a teşekkür etmek istiyorum. Çünkü kendisi beni aradı ve karşılıklı birbirimize başarılar diledik. Kendisi iktidar partisinin bir vekilidir. Bu yüzden kendisinden kent olarak beklentilerimiz çok yüksek. Onun seçim çalışmalarında verdiği sözlerin takipçisi olacağız. Söylediği iddiaları gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini muhalefet olarak takip edeceğiz. Bunu da kırmadan dökmeden saygı çerçevesinde söylediklerini yapmasını sağlayacağız. Bu eleştirileri yaparak bir sonraki seçimde bizim yapabileceğimiz iddialarla halktan oy isteyeceğiz.
“HALKA KENDİMİZİ DOĞRU ANLATARAK YÜZDE 50’Yİ KAZANACAĞIZ”
SORU: Seçim sona erdi ve bundan sonrası için çalışmalarınızı hangi başlıklarda ve alanlarda yürüteceksiniz?
Z. H. SIDALI: Halk size açık. Ben, Mersin üzerinde de, Sosyal Politikalar Başkanlığı Sekreteri olarak Meral Hanım ile birlikte 42 ilde partimi temsil ettim. Partimi tanıtmak için çalıştım, hiçbir kapıdan çevrilmedim. Gideceksiniz. Demek ki eksik anlatılmış, demek ki bazı şeyler yanlış ifade edilmiş. Belki onların hassas noktalarına dokunamadık. Başkalarını hor veya hakir görerek bunu yapamayız. Sonuç itibariyle biz demokrasiye inanıyorsak, herkesin eşitliğine inanıyorsak, her oyun birbirine eşit olduğuna inanıyorsak bunu söylemeyi ben son derece anlamsız buluyorum. Daha çok çalışmamız lazım. İnsanlar üzerinden, insanların fikirleri üzerinden veya beğenmediğimiz fikirleri üzerinden sadece eleştiri siyaset yapmak dünde kaldı. En azından benim partim için dünde kaldı. Biz, bize oy vermeyen yüzde 90’ı da en az oy veren yüzde 10 kadar kıymetli görmek zorundayız. Ve açık söyleyeyim, biz bu yüzde 10’u nasıl kazandıysak, yüzde 40’ı, yüzde 50’yi de öyle kazanacağız. Kendimizi ifade ederek anlatarak kazanacağız. Yanlış ifadeleri ortaya çıkartarak, yanlış eylemleri ortaya çıkartarak anlatarak kazanacağız.
“MERSİN’DE SORUNLAR YUMAĞI VAR”
SORU: Biraz önce söylediğimiz “çıtayı yükseltmek”e dönmek istiyorum. Mersin’de söylediğiniz kartopunun etkisi biraz daha mı fazla oldu sizce?
Z. H. SIDALI: Tabi, bizim açımızdan evet. Ben ve Mersinli arkadaşlarım, adaylarımız, il, ilçe teşkilatlarımızın yükünü partiden daha iyi sonuç aldık. Bunun çeşitli sebepleri var. Mersin’in özel sebepleri var. Belki de kısmen de bizim çalışmamızın, eforumuzun da bunda etkisi olmuştur. Bize burada, Mersin’de çok ciddi bir alan açıldı. Çünkü Mersin’de çok ciddi bir sorun var. Türkiye sorununun haricinde ben bütün kampanya boyunca anlattım. Mersin’de sorunlar yumağı var. Bu sorunlar yumağını çözmek, Mersinlilerin görevidir.
“MERSİN TÜRKİYE’NİN EŞSİZ İLLERİNDEN BİRİ”
Mersin, bugün kaynakları açısından, Türkiye’nin eşsiz illerinden biridir. Bunu çok net, çok rahat bir şekilde ben söyleyebilirim. Çünkü bunun matematiği var. Bunu uzatarak anlatıyorum ama bu konuda ben biraz doluyum. Bakın, herhangi bir yere araba gitmiyorsa karayolu yapabilirsiniz. Herhangi bir yere tren gitmiyorsa demiryolu yapabilirsiniz. Herhangi bir yere uçak inmiyorsa havaalanı yapabilirsiniz. Gerçi bizimki tam açılamadı ama açılacak. Eninde sonunda açtıracağız onu. Yani biz muhalefetteyken de açılması için her türlü gayreti göstereceğiz. Mersin Limanı sadece bir liman değildir. Bunun ötesinde bir yerdir. Bunun değerlerinin doğru verilmesi gerekir. Burada sadece bu anlamda bir lojistik merkezi ve ilgili inanılmaz bir potansiyel var. Mersin bunun merkez olmalı, ana noktası olmalı. Ama bu Mersin 8 bin 300 dolar gayrisafi milli hâsıladan kişi başına pay alırken, Türkiye ortalaması çok düşüktür. 10 bin dolardır. Bizim hedefimiz parti olarak en kısa zamanda bunu 16 bin dolara taşımaktı. Mersin, Türkiye ortalamasının üzerinde almalı. Yani sadece bu ‘üzerinde alma’yı yansıtabilseniz Mersin hayatına, Mersin insanının ortalama gelirine, en az yüzde 50 katkı yaparsınız. Bizim doğal avantajlarımız var. Nedir bu doğal avantajlar? Deniz ve lojistik merkezi dedik. Tarımla da doğal bir avantaj var. Çünkü burası hep ilk hasat yeri. Turfanlı’nın merkezinde olup tarımdan para kazanamamak için birileri size bir noktada engel oluyor olması lazım. Çok zor bir şey değil.
“KIYIDA, OVADA, YAYLADA VARIZ”
SORU: Tarımsal üretim anlamında sanayiyi ve turizmi devreye sokmamız ne gibi kazançlar elde etmemizi sağlar?
Z. H. SIDALI: O da olacak tabi. Ayrıca, bırakın bu kadar yakınken limana, siz ağır sanayi veya diğer bütün sanayi şekillerini de uygulayabilecek bir zemine sahipsiniz. Bunların hepsi var. Turizm için de inanılmaz bir potansiyel var ama orada havaalanı şart. Çünkü bir saat meselesi var. Biliyorsunuz bu dünyada kabul gören bir şey. Hani bir saat olmasa bile ona yakın bir zamanda insanları getiremediğinizde insanlar tercih etmiyorlar. Yani çok uzak bir yerde geçirmek istemiyorlar. Afetler her şeyi farklı şekilde etkiliyor ama buna karşılık biz kıyıda varız. Yaylada, dağda varız, ovada varız. Hepsi de turizme açık. Sanayi diyorsunuz sanayinin temel girintisi enerjidir. Enerji ile ilgili birçok avantajımız var.
“MERSİNLİNİN, MERSİN’İN İMKÂNLARININ HAKKINI VERMİYORLAR”
Bizim güneş panelleriyle ilgili çok ciddi çalışmalarımız var, bütün arkadaşlarımız yapıyordu. Biz güneş konusunda çok şanslı bir iliz. Bizim güneşten alabileceğimiz verim son derece yüksek. Biz buradan çok rahat, çok ucuz maliyet ile enerji üretebiliriz. Yani benim bildiğim kadarıyla yüzde üç buçuğunu bir nükleer santral sağlarken biz bu risklerin hiç birine girmeden, bundan çok farklı enerji üretme modelleri geliştirebiliriz, faydalar yaratabiliriz. Ben İstanbul ve İzmir’in çok gölgesinde kaldığını düşünüyorum. Yani, her noktada. Mesela Mut’ta bir zeytinyağı fabrikasını ziyaret ettim şahsen. Yani zeytinyağımızın kalitesi tartışılmaz. Mut’un zeytinyağını Mersin dışında tanıyan kimse yok. İlk yediğiniz kayısı Malatya’nın kayısısı değil. Mut’un kayısısı. Kimse buna sahip çıkmak için özen göstermemiş. Bu özenin gösterilmesi gerekiyor. Bizim sadece Anamur’da muzumuz iyi değildir. Yani her yerde Mersin’in atacağı bir imza vardır. Her yerde Mersin’in bir şeyinden birileri faydalanmıştır ve bundan faydalanırken Mersinlinin, Mersin’in imkânlarının hakkını vermiyorlar. 320 km deniz sınırı olan turizmi, sanayisi, limanı olan bir şehir bu şartlarda yaşayamaz bunu hak ettiği bir durum değildir. Zeytinyağı, kayısı, ST Paul, neyse Mersin’i bir adım öne çıkartacak, Tarsus’u bir adım öne çıkartacak, Anamur’u bir adım öne çıkaracak, bütün ilçelerimizi bir adım öne çıkartacak her çabanın içerisinde beni göreceksiniz.
“LOBİ, YAPABİLİYOR OLMAMIZ LAZIM”
SORU: Aslında “lobi” dediğimiz şey de bu değil mi?
Z. H. SIDALI: Lobi, yapabiliyor olmamız lazım. İnşallah ben buna önayak olurum. Bir beklentim yok bu anlama. Bu halkın takdiridir. Ama bunu benim söylediğimi de unutmayın, yapmazsam da lütfen bunun takipçisi olun. Çünkü bu kritik eşiği aşmadan Mersin’i istediğimiz yere getirmemiz mümkün değil. Bir araya geleceğiz. Bizim için çalışan insanlar olacak. Çalışan insanları ödüllendireceğiz. O ödüle imrenen insanlar o ödülle rekabet etmek zorunda olan insanlar yaratacağız. Dolayısıyla o insanların sayısı 13’e çıktığı gün, yani 13 milletvekiline çıktığı gün, Mersin potansiyeline en azından politik zeminde maksimize etmiş olacak.
“ERKEN SEÇİMDEN ÇEKİNEN BİR PARTİ DEĞİLİZ”
SORU: Bir erken seçim söylemi var aynı zamanda. İyi Parti yakaladığı ivme ile yerel seçimlerde nasıl bir başarı elde edebilir?
Z. H. SIDALI: Benim Türkiye genelinde bir bir inceleme imkânım olmadı. Ama bizim Mersin’de birçok noktada çok kuvvetli oranda oyumuz var. İnşallah erkene çekerler biz de bunun ödülünü, nemasını erken alırız. Biz erkenden çekinen bir parti değiliz. Gerekli hazırlıklarımızı yapıyoruz. Çalışmalarımız başladı. Dün genel merkezde de konuştuğumuz konulardan biri bu. Türkiye’nin birçok noktasında durum budur ama ben Mersin üzerinde özellikle Silifke’den başlayarak ikinci bölgede çok kuvvetli olduğumuzu düşünüyoruz. Çok az kampanya yaptık. Bize bir ay verselerdi bu oy oranları Mersin dâhilinde de değişirdi. Genel merkez de sonuç itibariyle bir değerlendirme yapacaktır tüm Türkiye içerisinde. Yepyeni politikalar olacak. Yepyeni birliktelikler olacak. Dolayısıyla önümüzde gene heyecanlı, keyifli, politikacıların hiç sıkılmadığı dönemlerden geçiyoruz. Her anlamda her seçimde erken seçime hazırlıklı olabilmeli, düşünebilmeliyiz. Ben çok olumsuz mesajlar vermemeye çalışıyorum ama şunu çok net söyleyebilirim; 23 Haziran’da yönetenler 25 Haziran’da da yönetmeye devam edecekler. Dolayısıyla bir huzursuzluk, bir mutsuzluk, bir beklenti vardı ve bir ekonomik sıkıntı vardı ki seçimler erkene alındı. Dolayısıyla yarınla ilgili eğer iktidar partisi iktidar olma, ülkeyi yönetme yolunda çok ciddi değişiklikler yapmayacaksa şu anda onları erken seçime, erken başkanlık seçimine iten sebepler değişmemiş olacak. Çok karışık bir durum değil bu. Dolayısıyla bu, umarım bundan sonraki davranışlarıyla ülkenin ekonomik sıkıntıları başta olmak üzere halkımızın demokratik sıkıntılarına çözüm olacak adımları bir an evvel atarlar. Yoksa maalesef bizi büyüten, dediğim o kartopunun çığa dönüşmesi, ekonomi içinde negatif anlamda, özgürlükler alanında negatif anlamda giderse o zaman gerçekten ülkenin ciddi sorunlar yaşaması mümkün olur. Bizi zayıf gösterir, zayıflatır.
“EKOMONİ GÜÇLÜ OLURSA ÜLKE DE GÜÇLÜ OLUR”
Bölgenin de kendi içinde sıkıntıları var. Dolayısıyla daha da güçlü olmalıyız. Bunun en önemli göstergesi de ekonomidir. Çünkü ekonomi zayıfladığında ülke bir şekilde dışa bağımlı hale gelir. Dış kaynak bulmanız gerekir, taviz vermeniz gerekir vesaire vesaire. Bunların olmaması için ciddiyetle ve süratle daha evvel yapılan hatalardan dönülmesi, çünkü eğer hata olmasaydı şartlar daha iyi olurdu, başarı olurdu, halka bunun yayılması, insanların refah düzeyinin yükseltilmesi, insanların yükselen refah düzeyiyle daha huzurlu, daha mutlu, daha adaletli, daha eşitlikçi olması… Zaten adalet ekonomi ve sanayiyi düzeltmek, dışarıdan yatırım almak, içerideki yatırımın yapılmasını sağlamak gerçekten mümkün değil. Biz hep söyledik. Çok net. Bakın, inşaat ekonomisi veya üretmeyen ekonomi bunun değişmesi gerek. Üreten üretim ekonomisine geçmek zorundayız. Umarım bu yeni hükümet, yeni dönem bunu değiştirir. Çünkü değiştirmesi ekonomik bir zaruriyet.
“VATANDAŞLARIN SESİ OLACAĞIM”
SORU: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Z. H. SIDALI: Ben verilen sözlerin takipçisi olacağım, verilen sözlerin gerçekleştirilmediği durumda bunu dillendireceğim ve benim de takipçilerim olmasını istiyorum bütün halkın. Sonuçta onların sesi olacağım. Yanlış söylediğim yerde bana muhalefet etsinler. İnşallah bu dönem seçilen tüm vekillerin hepsi görevlerine liyakatiyle yerine getirebilecek kişilerdir. Muhalefet için de bunu söylüyorum, bir şekilde kurulacak hükümet içerisinde yer alacak, tüm atanacak herkes için söylüyorum. Çünkü artık seçilmişler biliyorsunuz ülke içerisinde, maalesef ülke yönetiminde seçilmişler yer almıyor, yeni sistemde atanmışlar yer alacaklar. Atanmışların da inşallah bunu liyakatiyle gerçekleştirecek kişiler olacağını umuyorum.