Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Ekonomi Danışmanı ve Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu MTSO Üyelerine, firmaların bankalarla olan ekonomik ilişkilerinde dikkat etmeleri gereken hususları anlattı. Bankaların kredi mekanizmaları hakkında bilgi veren Uzunoğlu, ardından firmalara önümüzdeki süreçte finans yapılarını koruyabilmeleri adına neler yapmaları gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. Öncelikle önümüzdeki sürece hazırlık için firmaların yönetim yapısını değiştirmesi gerektiğini dile getiren Uzunoğlu şu önerilerde bulundu: “Yalnızca maliyeye yükümlülüğünüzü yerine getirmek adına muhasebe tutma anlayışını sonlandırın. Muhasebecinizin finans bilgisi de olması şart. Sürekli firmanızı nasıl yönetip geleceğe yönelik nasıl stratejiler geliştirmeniz gerektiğine dair tartışın. Mutlaka nakit akış tablosu çıkarın. Nereden nakit girişiniz, nereden nakit çıkışınız olacak görme imkanınız olur. Nakit girişinde sorun olursa nakit açığını firmanızın nereden kapatabileceğini belirleyin. Atıl varlıklarınız varsa satabiliyorsanız hala geç değil, satın. Merak etmeyin daha ucuza yerine koyma fırsatınız olacak. Şu dönemde likitte kalmaya dikkat edin. Sermayenizi güçlendirin. Gerekirse zarar ettiğiniz, safra işlerinizden kurtulun. Kontrol edebileceğiniz işi yapın. Yarın kredi bulamayacak gibi kendi nakdinize güvenerek hareket edin.”
“KREDİLER TABANA YAYILMIYOR”
Uzunoğlu konuşmasında bankalardan kredi taleplerini, kredi dağılımındaki değişimleri ve kredi taleplerinin nasıl değerlendirildiğine de değindi. Türkiye’de son 5 yılda bankaların verdiği kredilerin 3 kat arttığını dile getiren Uzunoğlu, bu kredilerin dağılımının da değiştiğini bildirdi. Krediler bu kadar artmasına, ekonomiye büyük miktarda para girmesine rağmen halen nasıl nakit akışının istenen seviyelerde olmadığına da açıklık getiren Uzunoğlu, “Çünkü bundan 5 yıl önce bankaların verdiği kredilerin yüzde 33’ü tüketici kredisi olarak halka, yüzde 33’ü KOBİ’lere, yüzde 33’ü de kurumsal büyük firmalara dağıtılıyordu. Yani kredi dağılımı eşitti. Bugün ise kredilerin yüzde 24’ü tüketicilere, yüzde 24’ü KOBİ’lere yüzde 52’si ise kurumsal firmalara dağıtılıyor. Yani krediler tabana yayılmadığı için piyasada kimse bu paraları göremiyor” değerlendirmesini yaptı.
“BANKALARIN KREDİ VERME KRİTERLERİ DEĞİŞİYOR”
Bankaların her geçen gün kredi verme kriterlerinin değiştiğine de dikkat çeken Sadi Uzunoğlu, şunları söyledi: “Geçmişte bankalar kredi vermek için 5 K şartı arardı. Neydi bunlar? İlk olarak müşterinin karakteri. Yani borcunu zamanında ödüyor mu? İkincisi kapital. Yani işletme sermayesi yeterli mi? Üçüncüsü karşılık. Yani verilen kredinin karşılığında teminatı var mı? Dördüncüsü kapasite. Yani bu firmanın borcunu geri ödeme kapasitesi nedir? Son olarak Koşullar. Yani sektör koşullarında firmanın durumu nasıl? 2002 yılında ise uluslararası merkez bankalarının ortak belirlediği Basel kriterleri geldi. Uluslararası bankacılık kriterlerine uymayan firmalara kredi verilmemeye başlandı.”
“ÇÜRÜK ELMALAR AYIKLANMALIYDI”
Son dönemlerde kredi alan firmaların yapısını da değerlendiren Sadi Uzunoğlu, ekonominin sıkıntılı olduğu son bir iki yılda, piyasaları rahatlatabilmek adına uygun maliyetli krediler verilmesini doğru bulduğunu, ancak bu kredi verilme işlemi sırasında çürük elmaların ayıklanması gerektiğini söyledi. Uzunoğlu, Türkiye’de kredi alan 3 çeşit firma bulunduğunu belirtip, bu firmaları şöyle tanımladı: “Bir firmanın faaliyet gelirleri hem aldığı kredinin faizini hem de borçluluk düzeyini azaltacak ödeme programı için yeterli ölçümün üzerinde ise Hedge Finans Grubu içinde yer alır. Yani ödemelerini rahat yapıp hala da kendisine de para kalıyorsa bu iyi bir kredidir. Ama bir firmanın faaliyet gelirleri kredinin yalnızca borç faizlerini ödemeye yeterli ancak vadesi dolacak borcunu yeni kredi ile ödemek zorundaysa Spekülatif Finans Grubu içinde yer alır. Bunlar ise çok rahat finans dengeleri bozulacak firmalar grubuna girer ama biraz destekle kendisini kurtarabilir. Kredi verilebilir. Ama bir firmanın faaliyet gelirleri kredi borç faizlerini dahi vadesinde ödemeye yetecek durumda değilse bu da Ponzi Finans Grubu içinde yer alır. Bu tür firmalar, ya sürekli borçlanmak ya da varlık satmak zorundadır. Sürekli bir bankanın borcunu başka banka ile kapatmaya çalışır. Bu firmanın kurtuluşu çok zayıftır ve bu nedenle bana kalırsa bu gruba kredi verilmemeli, elenmelidir ki diğerleri ayakta kalabilsin.”
“İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ÇALKANTILI DÖNEMDE LİKİTTE KALIN”
Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, iş dünyasına döviz kurlarındaki ve faizdeki hareketliliğin yaşandığı bugünlerde likitte kalmaları çağrısında bulundu. Önümüzdeki süreçte kredi temin etme noktasında sıkıntılar yaşanabileceğine de dikkat çeken Uzunoğlu, “Arsalarınızın, malınızın değeri zamana, mekana ve koşullara göre değişkenlik gösterir. Bugün yüksek değerde olan arsanız yarın aynı değere ulaşamayabilir. Ama cebinizdeki para her şeyiniz. Hala malınızı nakde çevirebiliyorken bunu değerlendirin” çağrısında bulundu.