Haber Merkezi
CHP, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL'in ikinci yılı nedeniyle “OHAL Raporu” yayınladı. Raporda yer alan rakamlar dikkat çekti. CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen tarafından yayınlanan raporda, OHAL sonrası rakamlar, 12 Eylül askeri darbe dönemiyle karşılaştırıldı. Alpay Antmen konuyla ilgili olarak TBMM’de yaptığı açıklamada, OHAL’in kalıcı hale getirildiğini belirterek, “Gördük ki OHAL ve KHK’lar eliyle halkın işi, özgürlüğü hatta yaşama hakkı elinden alınıyor. Bilime ve akla inanan aydınlanma devrimi savunucusu akademisyenler, biat etmeyen Cumhuriyet savunucuları, sanatçılar, laiklik yanlıları, kadınlar, çocuklar, emekçiler, sendikalar hedefe koyuluyor. Eğitim ve hukuk yok edilerek halkın iradesine kelepçe vurulmak isteniyor” diye ifade etti.
“OHAL’İN İKİNCİ YILINDAYIZ”
Siyasi iktidarın OHAL koşulunda seçime gitmeyeceğini açıkladığını ancak Türkiye için çok önemli olan Anayasa değişliklerini bile OHAL koşullarında dayatma ile devletin tüm olanaklarını kullanarak yaptığını anımsatan Antmen, “Yetti mi, yetmedi mühürsüz ve hukuksuz seçim ile ‘Hayır’ oyları YSK sayesinde ‘Evet’e çevrildi. 13.Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan Başbakanken, OHAL ile ilgili açıklamasında MHP'nin ‘OHAL ilan edilsin' isteğine ‘O sizin karakterinizde var, bizim iktidarımızın karakterinde OHAL yok, o sizin aczinizin gereği. Terör istatistiklerinden olağanüstü hal dönemlerinde terörün zirve yaptığını göreceksiniz. Olağanüstü hal terörü derinleştirdi' demişken OHAL tam 7 kez uzatıldı ; 36 tane KHK yayınladı ve maalesef en son 24 Haziran seçimleri de OHAL koşulları altında gerçekleştirildi
PEKİ OHAL’DE NELER OLDU?
Olağanüstü halle birlikte laiklik, eşitlik, insan hakları, demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü rafa kaldırıldı. Şu anda 5 dakika ötemizde bulunan İnsan Hakları Heykeli bile tam 415 gündür tutuklu! 1920’de egemenlik saraydan alınarak halka verilmişken, bugün ise geldiğimiz noktada iktidar, egemenliği halktan alarak tek bir kişiye ve saraya verme çabasında. Gördük ki: OHAL ve KHK’lar eliyle halkın işi, özgürlüğü hatta yaşama hakkı elinden alınıyor. Bilime ve akla inanan aydınlanma devrimi savunucusu akademisyenler, biat etmeyen Cumhuriyet savunucuları, sanatçılar, laiklik yanlıları, kadınlar, çocuklar, emekçiler, sendikalar hedefe koyuluyor. Eğitim ve hukuk yok edilerek halkın iradesine kelepçe vurulmak isteniyor. Ne kadar üzücüdür ki siyasi iktidar, çocukların çağdaş, eşit ve modern bir eğitim alması yerine onları tarikat yurtlarına teslim ederek düşünmeyen, sorgulamayan ve üretmeyen tek tip nesiller yetiştirme peşinde koşuyor. Asla karamsarlığa gerek yok, asla yılmak yok. Demokratik, laik ve çağdaş bir Türkiye için, hukukun üstünlüğü, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları ve hayvan hakları için biteviye çalışacağız. İktidara sesleniyorum; kurmaya çalıştığınız sistem demokratik değil totaliterdir; Bu sistemde hukuk yoktur , adalet yoktur, eşitlik yoktur” diye konuştu.
OHAL 12 EYLÜL’Ü SOLLADI
OHAL ilanı sonrası oluşan tabloya ilişkin de açıklamalar yapan Antmen, 12 Eylül askeri darbesiyle karşılaştırılan OHAL tablosunun Türkiye’ye açtığı yarayı ve AKP’nin OHAL rejiminin 12 Eylül askeri darbesini dahi solladığını dile getirdi. Antmen tabloyu şu örneklerle anlattı; “Birkaç örnek vermek gerekirse; 20 Temmuz OHAL darbesi sonrası 129.410 kişi kamudan ihraç edilirken bu rakam 12 Eylül darbesinde 4.891’dir. 12 Eylül darbesi sonrası hakkında işlem yapılan öğretmen sayısı 3.854 iken bu rakam OHAL rejiminde 61 bini aştı. OHAL rejiminde görevden alınan subay astsubay sayısı 7.267’iken 12 Eylül sonrası bu sayı 2000’idi. OHAL sonrası ihraç edilen akademisyenlerin sayısı 5.705 iken bu rakam 12 Eylül askeri darbesinde sadece 120’dir. OHAL sonrası 4.560 hakim/savcı, 12 Eylül sonrasında 47 hakim ve savcı görevinden alındı. OHAL süresince 209, 12 Eylül darbesi sonrası 31 gazeteci tutuklandı. Yani değerli basın mensupları, OHAL’in ilan edildiği 2 yıllık süreçte her gün 70 kişi tutuklandı, her gün 163 kişi açığa alındı, her gün 180 kişi ihraç edildi, her gün 3 gazeteci işsiz bırakıldı…Yani vatandaşın hali budur!
“ACIYA, KANA, KORKUYA VE GÖZYAŞINA ASLA ALIŞMAYACAĞIZ!”
AKP’nin 20 Temmuz OHAL darbesi, 12 Eylül Kenan Evren darbesini dahi aratır hale geldi. FETÖ’cülerle hesaplaşma kisvesi altında bütün muhalifler için cadı avları başlatıldı. Ömürleri FETÖ ve benzeri terör örgütleriyle mücadeleyle geçmiş gazeteci, yazar, komutan, sanatçı, akademisyen ve aydınlar gözaltına alındı ya da tutuklandı. OHAL’de yapılanların bir cadı avı olmaktan çıktığı, istedikleri herkesi içine attıkları bir cadı kazanı olduğu anlaşıldı. Şimdi siyasi iktidar ‘OHAL bir daha uzatılmayacak, gerek kalmadı’ diyor! OHAL’in göstermelik olarak kaldırılması asla ve asla yeterli değildir. Hatta yasa değişiklikleri ile OHAL statüsünün kalıcı hale getirilmesi asla Anayasa’ya ve hukuka uygun olmayacaktır. Yapılması gerekli iş hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye sarılmaktan ibarettir. Buradan hem saraya hem de halkımıza sesleniyoruz; Acıya, kana, korkuya ve gözyaşına asla alışmayacağız! Eşitliği, özgürlüğü, barışı ve kardeşliği savunmaya devam edeceğiz! Çocuklarımızı tarikatlara teslim etmeyeceğiz! Kadınımızı evlere hapsettirmeyeceğiz! Gençlerimizin her an yanında olacağız! İşçimizi sömürtmeyeceğiz! Parlamentonun haklarının gaspına engel olacağız! Her türlü savaşa karşı yurtta barış dünyada barış diyeceğiz! Kimseye benzemeye çalışmayacağız; Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerinden asla ayrılmayacağız”.