Mehmet Nabi Batuk

Şanlıurfa'da Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Acil Servisi'nde 17 Temmuz 2018 tarihinde Dr. Bahattin Ahmet Yalçın’ın bir hasta yakını tarafından başına ağır bir cisim ile vurularak ağır yaralanmasına tepkiler büyüyor. Mersin Şehir Hastanesi A Kapısı önünde toplanan hekimler, sağlıkta şiddet olaylarının can yakmaya devam ettiğini belirterek bir kez daha kalıcı önlem alınmasını istedi. Mersin Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şubesi, Birlik Dayanışma Sendikası Şubesi ve Mersin Aile Hekimleri Derneği’nin ortaklaşa organize ettiği açıklamada Sağlıkta şiddet olaylarının bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken diğer yandan da sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüştüğü vurgulandı.

 “HER GÜN ORTALAMA 30 ŞİDDET VAKASI YAŞANMAKTADIR”

Yıllardır sağlıkta yaşanan şiddetin nedenleri, şiddete karşı alınacak önlemler konusunda kamuoyunu bilgilendirmeye devam ettiklerini söyleyen Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Jini Güneş, bir kez daha sağlık yöneticilerine duyarlılık çağrısı yaptı. Şiddet olaylarında Dr. Ersin Arslan, Dr. Kamil Furtun ve Dr. Aynur Dağdelen'in öldürüldüğünü hatırlatan Güneş, “Yaşadığımız nice şiddet olayı ile siyasal iktidarın sağlıkta hiçbir adım atmadığını üzülerek görüyoruz. Gelinen aşamada sağlıkta şiddet sağlık hizmet sunumunun hemen tüm aşamalarında yaygın ve ciddi bir sorun haline dönüşmüştür. Sağlık kuruluşlarında her gün ortalama 30 şiddet vakası yaşanmaktadır. Özellikle acil servisler şiddetin kol gezdiği, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetini güvenli ortamlarda veremedikleri yerler haline gelmiştir” dedi.

“BU DURUM; SÜRDÜRÜLEBİLİR, KABUL EDİLEBİLİR, KATLANILABİLİR DEĞİLDİR!”

Sağlıkta şiddet olaylarının bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken diğer yandan sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüştürdüğünü vurgulayan Güneş, “Bu durum; sürdürülebilir, kabul edilebilir, katlanılabilir değildir! Elbette sağlıkta şiddetin toplumsal etkenleri vardır ve bunlar giderilmedikçe sağlık kuruluşlarını tam olarak güvenli ve huzurlu yerler haline getirmek olanaklı değildir. Kuşkusuz, her yıl nüfusumuzdan fazla sayıda acil servis başvurusu olmasının ve bu kışkırtılmış acil sağlık talebinin eldeki hizmet olanaklarıyla tam olarak karşılanamamasının, yurttaşların sağlık hizmet beklentisinin yapay biçimde yükseltilmesinin gelinen tabloda katkısı büyüktür” diye konuştu.

CAYDIRICI VE ÖNLEYİCİ ÖNLEMLERİN İVEDİLİKLE HAYATA GEÇİRİLMELİ

Sağlık Bakanlığı’nın hastane güvenliği konusunda aldığı önlemlerin yetersiz olduğunu ifade eden Güneş, sözlerini şu cümlelerle sonlandırdı. “Kamu idaresinin sağlık kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlamak için alması gereken özel önlemleri de almadığı veya bunların yetersiz kaldığıdır. Bu nedenle, Türk Tabipleri Birliği'nin, SES'in, Birlik Dayanışma Sendikası'nın ve MAHDER’in defalarca dile getirdiği sağlıkta şiddeti önleme yasasının bir an önce çıkarılarak şiddet uygulayanlara hapis cezasının yasalaşmasını bir kez daha talep ediyoruz. Sağlık kuruluşlarında meslektaşlarımızın güvenliğinin sağlanması için caydırıcı ve önleyici gerçekçi önlemlerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.”