Döviz kurlarındaki dalgalanmayı ve son gelen zamları değerlendiren Genel İş Şube Başkanı Kemal Göksoy, “Türkiye borçlu bir ülkedir ama bu borç işçi sınıfının borcu değildir. Borç yüzde 1’in borcudur, bununda bedelini yüzde 99 ödemeyecek” dedi.
Mehmet Nabi Batuk
DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy ekonomik kriz üzerinden hükümete yüklendi. Özgür Çocuk Parkı’nda gerçekleştirilen açıklamaya CHP Mersin Milletvekilleri Cengiz Gökçel, Alpay Antmen, Ali Mahir Başarır, HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, KESK’e bağlı sendika yöneticileri ve birçok belediye emekçisi katıldı. “Krizi emekçiler yaratmadı, bedelini krizi yaratanlar ödesin” pankartının açıldığı açıklamada sık sık “Sermayenin kölesi olmayacağız”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Krizi yaratan hükümet istifa”, “Dolar dediler bizi işten attılar” sloganları attı. Daha sonra emekçiler adına konuşan DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Şube Başkanı Kemal Göksoy, Türkiye’de son yaşananların bir ekonomik krize dönüşmesine az kaldığını ifade ederek “Türkiye borçlu bir ülkedir ama bu borç işçi sınıfının borcu değildir. Borç yüzde 1’in borcudur, bununda bedelini yüzde 99 ödemeyecek” mesajını verdi.
“NEOLİBERAL BİRİKİM MODELİNİN BEDELİNİ İŞÇİLER ÖDÜYOR”
“Türkiye, ABD başta olmak üzere emperyalist güçlerin dayattığı sıcak ucuz dış kaynağa dayalı neoliberal kapitalizmin yarattığı kriz ile yüz yüzedir” diyen, Göksoy, “Türkiye’yi uluslararası mali sermayenin yağmasına açanlar, spekülatif saldırılara açık hale getirenler, şimdi böylesi saldırıların da eşliğinde topyekûn ülkenin kaybetmesine yol açıyor. Bu politikalara devam edilmesinin ülkemize ciddi zararlar vereceği giderek daha açık hale gelmektedir. Bugün krize giren neoliberal birikim modelinin bedelini işçiler yıllardır ödemektedir. İşçiler büyümeden pay alamamış, gelir dağılımı emek aleyhine bozulmuş ve kof büyüme modelinin bedelini fazlasıyla işçiler ödemiştir. Uluslararası sermaye için ülkemizi cazip hale getirme ve rekabet gücü adına, grev yasaklarıyla, sendikalaşma önündeki engellerle, güvencesiz istihdamla, iş cinayetleriyle, kuralsızlığın kural haline gelmesiyle, düşük ücretlerle, uzun çalışma saatleriyle, Türkiye’nin dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasına sokulmasıyla işçi sınıfı büyük bedeller ödemiştir”
“GERÇEKLEŞEN ENFLASYON ORANINDA ÜCRET ARTIŞLARI YAPILMALI”
Döviz Kurlarındaki hareketliliğin bir mali krize dönüşmek üzere olduğunu ifade eden Göksoy, “Yüksek enflasyonun ve TL’nin yaşadığı tarihi değer kaybının da tetiklediği hayat pahalığının sonucunda işçi ücretleri mum gibi erimeye başlamıştır. Bu konuda önlem alınması artık zorunludur. Özellikle kamuda personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımının sona erdirilmesi sonucu YHK tarafından ilan edilen ve 1 Ocak 2018 – 30 Haziran 2020 arası döneminde 6’şar aylık dönemler için ilan edilen çıplak ücretlere yüzde 4 oranında yapılan artışlar yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında son derece zor koşullardadır. Buna bir de işsiz kalma riski eklenmiştir. Cumhurbaşkanlığı yönetimi acilen kamuya geçiş yapan yaklaşık 1 milyon işçinin ücret zamlarını güncellemeli, en azından gerçekleşen enflasyon oranında ücret artışları yapılmalıdır. Yaşanan olağanüstü ekonomik koşullar nedeniyle asgari ücrette artış yapılmalıdır.
“BU BORÇ İŞÇİ SINIFININ BORCU DEĞİLDİR”
Krizden çıkış için alınacak önlemler kapsamında yapılacak çalışmalarda sendikalarında görüşlerini alınması gerektiğini ifade eden Göksoy, şunları söyledi: “Ülkemizin bu tarihsel, ekonomik ve mali krizden çıkması işçi sınıfının ve sendikamızın temel beklentisidir. Ancak krizden çıkış için alınacak önlemlerin belirlenmesinde sendikaların görüşlerinin alınması ve krizin faturasının işçi sınıfına yıkılmamasını talep ediyoruz. Ayrıca ve en önemlisi olarak bugüne kadar devlet kaynaklarıyla büyüyen rantiye kesimine ise bu kriz ortamında hiçbir biçimde ve hiçbir yol ve yöntemle kamu kaynağı aktarılmaması talebini yüksek sesle ifade ediyoruz. Toplu işten çıkarmaların yasaklanmasını istiyoruz. Vergideki adaletsizliğe son verilmesini istiyoruz. Devlet idaresindeki akıl dışı harcamaların ve savurganlığın son bulmasını istiyoruz. Ülke kaynaklarının betona gömülmesine hayır diyoruz. Yargı bağımsızlığı demokrasi ve hukuk devleti yolunda ciddi adımlar atılmalıdır. Son söz olarak bir kez daha ifade etmek isteriz ki; Türkiye borçlu bir ülkedir ama bu borç işçi sınıfının borcu değildir.”
“ABD ÜSLERİNİ HALA NEDEN KAPAT MIYORSUNUZ?”
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ise hükümete ABD’ye yaptırımlar konusunda yetersiz kaldığını söyledi. “Ülkede bir kriz olduğu söyleniyor ama bunu ne siz nede biz yarattık. 50 yıl önce bu ülkenin gençleri kahrolsun ABD, 6’ıncı filo defol diyorlardı. Ama bugünkü zihniyet o genç fidanları astı. Ama görüyoruz ki bugün yine o günkü noktadayız. Bugün dolarları bozdurun diyorlar. Bunun işçi ve emekçiye ne faydası olabilir. 3 liradan dolar alıp 7 liradan bozdurmayı eylem olarak kabul ediyorlar. Doları olan bu eylemlerde bir nebze daha zenginleşti. Bu çok acı bir durum. ABD’yi doları protesto ederek kınanacağına ABD üslerinin kapatabilir misiniz? Boykot dediğiniz, protesto dediğiniz böyle olur. Geçmiş yıllarda Ecevit bunu yapmıştı. Siz bugün bunu yapabiliyor musunuz? Ama onlar bunu yapamıyorlar çünkü onların buna yüreği yok. Hala aracılar, temsilciler yollanıyor ve af diliyorlar.”
“BİZ ABD’Yİ AKP’DEN ÇOK DAHA ANLAMLI EYLEMLERLE PROTESTO EDERİZ”
Daha sonra Hükümete Cumhurbaşkanlığı sarayı üzerinden yüklenen Başarır, “Cumhurbaşkanına buradan sormak istiyorum, kanepesinden, telefonundan, bilgisayarına, hamamına kadar bu sarayın yüzde kaçı dolarla inşa edildi. Sen geleceğini Dolara ve ABD’ye göre ipotek altına almışsın. ABD uçak anlaşmasını iptal etmiş silahları ve uçakları vermiyor muş. Barışı değil, savaşı istersen hala İsrail ve ABD ile silah anlaşması yaparsan bu duruma gelirsin. Daha sonra bugün olduğu gibi Filistin’de ölen o genç insanların da yapma gözyaşlarını dökersin. Bugün emekçilerin ekmekleri ve sofraları daha çok küçülmüştür. Ama doları olanlar bu ülkede daha çok zenginleşmiştir. Olan benim işçime emekçime olmuştur. Yarın fabrikalar kapanırsa binlerce işçimiz sokakta kalacak. Bu yüzden biz kendi eylemlerimizi ve direnişimizi yapalım. Çünkü biz ABD’yi AKP’den çok daha anlamlı eylemlerle protesto edebiliriz. Bu hakkı bize versinler onlar sarayda oturmaya devam etsinler” dedi.