Yeni adli yılın başlamasının ardından, yargı çalışanlarının iş koşulları üzerinden hükümete yüklenen BES Mersin Şube Sekreteri Kemal Göçmen, sorunların çözümü için hukukun üstünlüğüne dayalı eşit, laik, demokratik, barışçıl bir adalet sistemine ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Mehmet Nabi Batuk
Büro Emekçileri Sendikası (BES) Mersin Şubesi, yeni adli yılın başlaması nedeniyle adliye çalışanlarının iş koşullarına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Sendika binasında gerçekleştirilen açıklamaya, şube yönetim kurulu üyeleri de katılırken, “Yargının bağımsızlığı ve yargı emekçilerinin haklarını istiyoruz” yazılı pankart açıldı. Hükümete yargı bağımsızlığı ve ağır iş koşulları üzerinden eleştirilerde bulunan BES Şube Sekreteri Kemal Göçmen, çalışma koşullarının iyileştirilebilmesi için hukukun üstünlüğüne dayalı eşit, laik, demokratik, barışçıl bir adalet sistemi gerektiğini ifade etti. Adil ve eşit bir düzen için mücadeleye devam edeceğiz çağrısı yapan Göçmen, “Yargı emekçilerini, insanca yaşam, güvenceli iş, güvenli gelecek için verdiğimiz mücadelede, taleplerimizin karşılanması için tek ses olmaya ve Sendikamızda örgütlenmeye davet ediyoruz” dedi.
“HAL BÖYLEYKEN ADALETTEN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş sürecindeyken yeni bir adli yıla girdiğini hatırlatan Göçmen, hükümetin yayımladığı KHK’lar ile kamuoyundaki yargı güvenini ve tarafsızlığını zedelediğini ifade etti. “Kamudaki görevlerinden, haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen kamu emekçileri için yargı kapılarını kapatmış, anayasa mahkemesi kararları hiçe sayılmış ve bir komisyonun ağzından çıkacak olanlar yargı kararıymış gibi yutturulmaya çalışılmaktadır” diyen Göçmen şunları söyledi: “Bu Adli Yıl da binlerce kişinin haksız tutukluğu ile başlıyor. Başta tutuklu milletvekilleri ve onlarca siyasetçinin yanı sıra, gazeteciler, üniversitelerin binlerce öğrencisi de talimatlı yargı düzeninin mağduru olarak cezaevinde tutuluyor. Hal böyleyken adaletten de söz etmek mümkün olamıyor” diye konuştu.
Yargı çalışanlarının ağır iş koşullarına ilişkin olarak hükümete bazı eleştiriler yönelten Göçmen, “Adliye binalarında aynı çatı altında, hâkim ve savcılarla diğer yargı emekçileri arasında sınıfsal bir fark gibi yaşanan ayrımcılık, keyfi yönetim, kuralsız çalışma, horlanma, aşağılanma, itibarsızlaştırma, mobbing uygulamaları çalışma hayatını adeta cehenneme çeviriyor. Alındığı gün biten maaşlar, her geçen gün artan dava sayısına karşı azalan/eksik personelle hizmet vermeye çalışmak, bunca iş yüküne rağmen en küçük hatada disiplin soruşturması tehdidiyle karşılaşmak, kurumun “diğerleri” muamelesi yapılarak, yaşanan her olumsuz olayda, hatada ilk gözden çıkarılan olmak, yargı emekçilerinin rutini haline getirilmiştir” şeklinde konuştu.
“İNSANCA BİR ÜCRET İÇİN DERHAL EK ZAM YAPILMALI”
Sözlerinin son bölümünde sendika olarak taleplerini anlatan Göçmen, iş koşullarına ilişkin şu maddeleri sıraladı: “Yargı emekçilerine insanca yaşayacakları bir ücret için derhal ek zam verilmelidir. Şu anda Ankara, İstanbul ve İzmir illeriyle sınırlı olmak üzere ödenen yol ücretleri, tüm yargı emekçilerine ödenmelidir. Zabıt Katibi yargı emekçilerine VHKİ kadrosu verilmelidir. Mübaşir yargı emekçileri Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmelidir. Disiplin soruşturması yönünden 2802 Sayılı Yasanın ilgili hükümleri kapsamından çıkarılarak yargı emekçilerinin de 657 Sayılı Yasa kapsamında disiplin soruşturmasına tabi tutulması konularında düzenleme yapılmalıdır. Fazla mesai ücretleri genişletilerek tüm yargı emekçilerine ödenmesi sağlanmalıdır. Atama ve görevde yükselmelerde mülakat değil, liyakat esas alınmalıdır. Artan iş yüküne karşın yeteri kadar personel alımı yapılması yerine yargı emekçileri üzerindeki baskı arttırılarak sorun çözülmeye çalışılmaktadır. Bu tür uygulamalardan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır.”