Adana Valisi Mahmut Demirtaş’ın somut bir delile dayanmadan Kazanlı’da şarbon vakaları yaşandığına dair açıklama yapmasına tepki gösteren CHP İl Başkanı Adil Aktay, Demirtaş’ı kazanlıya davet ederek “Şarbon var mı yok mu gelip burada görsünler” dedi.
Mehmet Nabi Batuk
Ankara’daki bazı çiftliklerde şarbon hastalığına ait belirtiler tespit edilmesi ile başlayan ithal hayvan krizi büyüyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bitlis’in ardından Mersin’de şarbon vakalarının görüldüğü iddiaları kent kamuoyunda büyük yankı bulunurken Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü kentte herhangi bir şarbon vakasına rastlanılmadığını duyurarak yüreklere su serpmişti.
Vatandaşın tedirginliğinin artması üzerine yaşananlar üzerine Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde basın açıklaması gerçekleştiren CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay, bazı kamu yöneticilerinin yanlış bilgilerle açıklama yaptığını öne sürerek sağduyu çağrısı yaptı.
“KAZANLI HALKI ADANA VALİSİNİ BEKLİYOR”
Basın açıklamasına gelmeden önce Kazanlı Mahallesi’nde bir halk toplantısına katıldıklarını söyleyen CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay, Adana Valisi Mahmut Demirtaş’ı sert bir dille eleştirdi. Aktay, “Belde ismi vererek şarbon vakasının bulunduğunu söyleyen, soyut açıklama yapan özellikle Adana Valisine ve diğer yetkililere orada yaşayan vatandaşların bir daveti var. Mersin Valisi ile beraber oraya gelsinler ve çevreye bir baksınlar. Somut bir delile dayanmadan Şarbon vakasının Kazanlı’dan çıktığı yönündeki açıklamaları doğrumudur gelip yerinde incelesinler. Orada bahsedilen kasabı bende araştırdım ama mahallede öyle bir kasap yok. Çağdaşkent, Kurdali, Yirmiüç Mahallelerinde böyle bir kasap var ancak bahsedilen o kasap Kazanlı’da bulunmamakta. Lütfen böyle gerçek dışı açıklamalar yapmasınlar, çünkü devlet adamlılığının ciddiyetine yakışmıyor. Bu yüzden kanaat önderlerimiz ve Kazanlı halkı Adana Valisini mahallelerine davet ediyorlar ve onu orada misafir etmek istiyorlar” dedi.
“6 AY ÖNCE MERSİN’E KÖTÜ KOKULAR YAYAN ZİHNİYET BUGÜN HASTALIK BULAŞTIRIYOR”
Geçtiğimiz Şubat ayında Mersin Limanı’na yanaşan Nada isimli hayvan gemisi ile yaptıkları açıklamaları hatırlatan Aktay, “Tarih 23 Şubat 2018 idi. Biz o tarihte yine yine gazeteciler cemiyetinde milletvekili arkadaşlarımız ile birlikte Mersin Limanı’ndan kötü kokular geliyor dediğimizde tarih 23 Şubat 2018’di. Burada hayvan hakları savunucuları ile birlikte bir basın toplantısı düzenlemiş son derece sağlıksız koşullar altında Brezilya’dan Mersin Limanı’na 27 bin büyükbaş hayvan getiren NADA adlı gemi hakkında kamuoyunu uyarmıştık. Yetkililere seslenerek bu gemiyi karantinaya alın ve içindeki hayvanların bağımsız veterinerler tarafından şefaf bir şekilde denetlenmesini sağlayın çağrısı yapmıştık. Bu konuyu o dönemde savcılığa ve valilik yetkililerine iletmiştik. 6 ay sonra bugün Türkiye Şarbon belası ile karşı karşıya kaldı. Yurdun dört bir yanında Şarbon vakaları görülmeye başlandı. 6 ay önce Mersin’e kötü kokular yayan zihniyet bugün ülkenin dört bir yanına maalesef hastalık bulaştırıyor” diye konuştu.
“HÜKÜMET YAŞANANLARI GÖRMEZDEN GELİYOR”
Sözlerinin devamında hükümete sert sözlerle yüklenen Aktay, gıda güvenliği konusunda iltidarın gerçeklere kulaklarını tıkadığını ifade ederek şunları söyledi: “Hükümet yetkilileri yaşananları görmezden gelmekten başka hiçbir şey yapmıyorlar. İlk açıklamamızın üzerinden 6 ay gibi bir zaman geçti ki, birçok ilden peş peşe Şarbon haberleri geliyor ama yine yaşananları duyuramıyoruz. Geldiğimiz noktada vatandaşlarımız haklı olarak endişeliler. Ancak Tarım ve Orman Bakanı Çernobil faciasından sonra çaydaki radyasyonun tehlikeli olmadığını kanıtlamak için çay içerek şov yapan bakanlar gibi vatandaşlarımız gönül rahatlığı ile et yiyebilir diyebiliyor. Bakana sesleniyorum siz önce şarbon vakalarının bulunduğu hayvanların hangi gemi ile ne zaman Türkiye’ye girdiğini kamuoyuna açıklayın. Aynı gemilerle getirilen hayvanların tamamı acilen karantinaya alındı mı yok sa alınmadı mı bunu açıklayın. Hastalık şüphesi taşıyan hayvanların bağımsız ve şeffaf bir şekilde ilgili meslek örgütlerinin de katılımı ile acilen denetlenmesini sağlayın. Bunlar baklanlığın görevidir ve zaman kaybetmeden bunların yapılması gerekir.
“YERLİ ÜRETİM İÇİN UZUN VADELİ PLANLAR HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Ayrıca gıda üretimi konusunda milli ve yerli projelere daha çok önem verilmesi gerektiğini söyleyen Aktay, hükümet yetkililerine önerilerde bulunarak şöyle konuştu: “Hamaseti bırakın önce sorumluluğunuzun gereğini yerine getirin. Bugün şarbon olur, yarın bir başka hastalık çıkabilir. Türkiye hayvancılıkta yerli üretimi korumaz ve teşvik etmez ise bu iktidar yerli ve yabancı tekellerin güdümünde kalmaya devam ederse daha pek çok büyük sağlık sorunları ile karşı karşıya kalabiliriz. Ülkemizin hayvan varlığını arttırmak üzere uzun vadeli planların hayata geçirilmesi ve artık ertelenemez hale gelmiştir. Çünkü bu yaşadıklarımız ile bir zorunluluk haline gelmiştir. Bunu yapmadığın sürece hem ülke ekonomisini hemde halk sağlığının bile isteye tehlikeye atma vebali AKP iktidarının üzerindedir. Biz ve milletvekili arkadaşlarımız yaşadığımız bu olayların takipçisi olacağız.”
“UZMAN VETERİNER HEKİMLER GERÇEKTEN İSTİHDAM EDİLMİŞ OLSAYDI BU OLAYLAR YAŞANMAZDI”
Gıda güvenliğinin sağlanmasında Türkiye’de mevcut bazı prosedürler uygulandığını ifade eden eski Mersin Ziraat Odası Başkanı ve CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel, “Yurtdışına ürün ihraç ederken de yurtdışından ürün ithal ederken de firmaların belirli şartları yerine getirmek zorunda. Konumuz hayvan ithalatı olunca, Brezilya’dan gelen bu hayvanların aslında ülkeye giriş yapmadan önce 10 gün boyunca karantinada tutulması gerekiyordu. Ayrıca bu hayvanların ülkemizde yetişmiş uzman veteriner hekimler tarafından kontrolünün yapılması gerekiyor. Zootekni eğitimi almış personeller tarafından bu ithal hayvanların kontrollerinin yapıldığı söyleniyor. Limana gelir gelmez hiçbir kontrol yapılmadan bu hayvanların ülkeye alındığı söyleniyor. Bu noktada CHP olarak hep dile getirdiğimiz gibi ülkemizde artık liyakat esas alınmıyor. Aslında bugün ekonominin de, hayvanlarda görüşen şarbon hastalığının tek nedeni devlet kadrolarında liyakat esaslı insanların istihdam edilmemesidir. Burada uzman veteriner hekimler gerçekten istihdam edilmiş olsalardı bu olaylar bugün yaşanmazdı. Eğer bakanlık Veteriner Hekimleri Odası’ndan bile böyle bir talepte bulunmuş olsaydı ben inanıyorum ki odadaki arkadaşlarımız hiçbir ücret talep etmeden bu noktada sorumluluk alarak bu hayvanların denetlenmesi ve kontrol edilmesi konusunda elinden geleni yapacaktı. Ama bu yapılmıyor” dedi.
“DÜNYADA KENDİ PARASI İLE HASTALIK İTHAL EDEN TEK ÜLKEYİZ”
Yaşanan şarbon vakaları ile birlikte hastalığa neden olan hayvanların ülkeye girişi ile ilgili olarak savcılığın inceleme yapmak zorunda olduğunu kaydeden CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, “Herhalde dünyada kendi parası ile hastalık ithal eden tek ülkeyiz” diyerek tepkisini dile getirdi. Yaşananları incelediklerinde görevi kötüye kullanma ve halk sağlığını tehlikeye atma suçlarının işlendiğini söyleyen Başarır, “Bu hayvanların sağlık bir şekilde ülkeye alınması ile ilgili bir süreç var. Sadece hayvanlarla ilgili konularda değil diğer gıda ürünlerinde de aynı prosedürler yer alıyor. İlgili bakanlıkların, müdürlüklerin ve mühendislerin denetimi yapıp bir rapor sunmaları gerekiyor. Bu rapor çıktıktan sonra zaten bu hayvanların ülkeye alınıp piyasaya sürülür. Ama yaşanılan vakalara baktığımızda tüm bunlar yapılmamış gibi görünüyor. Herhalde dünyada kendi parası ile hastalık ithal eden tek ülkeyiz. Burada ciddi bir görevi kötüye kullanma ve ihmal suçu var. Ayrıca halk sağlığını ve güvenliğinin tehlikeye atmak suçu da var. Bunlarla ilgili olarak Mersin’de, İzmit’te ve Bitlis’te gerekli soruşturmaların yapılıp yapılmadığını takip edeceğiz. Eğer bu soruşturmalar yapılmamış ise ilgili yerlere diğer illerdeki milletvekillerimizle birlikte suç duyurusunda bulunacağız.
“TÜRKİYE’DE ARTIK MEVCUT OLAN MEVZUATLARI BİLE UYGULAMIYOR”
Türkiye’de gıda güvenliği konusunda büyük olayların yaşanmaya başladığını söyleyen CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, vatandaşlarında endişelerinin arttığını ifade ederek şöyle konuştu: “Türkiye tarihi boyunca yaşamadığı kadar bir aymazlık içindedir. 16 yıllık AKP iktidarı Türkiye’de artık mevcut olan mevzuatları bile uygulamıyor. Limanlarımıza gelen ithal gıda ürünlerinin halk sağlığı için test ve tahlillerinin yapılması gerekiyordu. Çünkü burası bir orta Afrika ülkesi değildir. Ama 16 yıllık iktidarın getirdiği noktada hiçbir kural tanınmadan, hiçbir şekilde mevzuata uyulmadan, devlet hizmetlerinde liyakatide göz ardı ederek Türkiye’yi kokuşmuş bir rejime doğru götürüyorlar. Bu sadece gıdada hayvancılıkta veya şuanda konumuz olan şarbonlu hayvan bile diyemediğimiz bir ithalat yapılırken en büyük sorunumuz yine demokrasi olmuştur. Türkiye’de biz demokrasiyi en baştan tesis etmedikten sonra Türk yargı sistemini şeffaf ve bağımsız hale getirmedikten sonra, denetim mekanizmalarını çalıştırmadıktan sonra başımıza şarbondan daha büyük belalarda gelecektir. Bu nedenle tüm kamuoyunun çok daha titiz olarak Türkiye’nin geldiği son noktayı daha iyi görmesi gerektiğini düşünüyorum.”