MÜLTECİLER KADINLAR İÇİN MEDYA VE STK İŞBİRLİĞİ


 

Suriyeli mültecilerin entegrasyonu ve sorunlarının çözümünde ciddi sorunlar yaşayan Mersin’de, mülteci kadınlar için hak odaklı habercilik buluşması gerçekleştirildi. Gazeteciler ve STK’lar mülteci kadınlar için meydanını dilini, hak odaklı habercilik ekseninde yenilemek için beyin fırtınası yaptı.

Hediye Eroğlu

Kadın Çalışmaları Derneği ve Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi Bölgesel Programı işbirliğiyle Mersin’de mülteci kadınları hakları konusunda bilgilendirme ve şiddetle mücadele mekanizmalarını güçlendirme amacıyla atölye çalışması yapıldı. “Mülteci Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Medya Dilini ve Zihniyetleri Değiştirebilmek” projesi kapsamında düzenlenen, “Yerel Medyada Mülteci Kadınlar: Hak Odaklı Habercilik Atölyesi” Kültürhane’de gerçekleştirildi. Atölye çalışmasına; Projede Medya Uzmanı olarak yer alan Dr. Pınar Yıldız, BM Kadın Birimi Bölgesel Programı Nisan Kuyucu ve bu alanda çalışmalar yürüten N. Ceren Erol ile sivil toplum kuruluş temsilcileri, kadın dernekler, mülteci dernekleri, yerel medya mensupları ve üniversite öğrencileri katıldı.

İki gün süren atölyenin ilk gününde Dr. Pınar Yıldız tarafından projenin sunumu, “Medyada Mülteciler: Yaygın Medya Mülteci Kadınları Nasıl Görüyor?” ve “Kadın Odaklı Habercilik” konularında bilgiler verdi.  N. Ceren Erol ise “Hak Odaklı Habercilik” konusunda bir sunum yaptı.

Atölye çalışmasının yanı sıra “Ayrımcılıkla Nasıl Mücadele Edebiliriz? Neler Yapabiliriz?” ve “Medya ve STK işbirliğinin güçlendirilmesi” konularında oturumular gerçekleştirildi.

 

MÜLTECİ KADINLARIN KARŞILAŞTIĞI EN BÜYÜK ZORLUKLAR BARINMA, TÜRKÇE KONUŞAMAMAK VE İŞSİZLİK

Uluslararası Göç Örgütü’nün 2018 göç raporuna ilişkin veriler paylaşan N. Ceren Erol, rapora göre; göçmen kadınların düşük ücretli, kayıt dışı ekonomi için çalışma veya işsiz olma ihtimalinin erkeklere göre daha fazla olduğunu işaret etti. Yine rapora göre; göçmen kadınların sıklıkla yoksulluk ve istihdama dayalı yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık, zulüm, baskı, hoşgörüsüzlüğü deneyimlediğini belirten Erol, “İstikrarsız işgücü piyasasında baştan dezavantajlı olan göçmen kadınlar, özellikle kayıt dışı göçmen iseler, çalışma izinleri olmadığı için patronları tarafından uygulanan hak ihlallerine, cinsel tacize ve şiddete karşı yeterince tepki verememektedirler” dedi.

Ayrıca; BM Kadın Birimi, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği işbirliğiyle, “Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Suriyeli Kadın ve Kız Çocukların İhtiyaç Analizi” araştırmasından da çarpıcı veriler paylaşan Erol, “Bu araştırmaya göre de; Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeli kadınların karşılaştığı en büyük zorluklar barınma imkanına erişememe, Türkçe konuşamamak ve işsizlik.

Araştırma, Türkiye’deki birçok Suriyeli kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk ve yetersiz barınma koşulları altında, hiç ya da çok az Türkçe bilgisi ve ev sahibi toplum üyeleriyle sınırlı etkileşim içerisinde oldukları için önemli ihtiyaçları olduğunu ortaya koydu.

Suriyeli kadın ve kız çocukların günlük hayatlarında kötü davranışlar ve ayrımcılığa maruz kalmalarına rağmen yüzde 73’lük bir kısmı şiddet ya da taciz konularında nereden destek alabileceklerini bilmiyor.

Analize göre, Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeli kadınların karşılaştığı en büyük zorluklar barınma imkanına erişememe, Türkçe konuşamamak ve işsizlik” diye konuştu.

 

ÖNYARGININ KIRILMASI İÇİN, MÜLTECİ KADINLARIN BAŞARILARI MEDYADA GÖRÜNÜR OLMALI

Medyada mülteci kadınlara ilişkin olumsuz temsillerin, ayrımcılık ve ön yargılarla mücadelede önemli bir yeri olduğunun altını çizen N. Ceren Erol, mülteci kadınların başarı hikayelerine yer veren, çözüm üreten haberlerin artması gerektiğini söyledi.

“Aynı zamanda medyanın mülteciler alanında çalışan STK’lar ile işbirliği içerisinde olması bu mücadeleyi güçlendirecek noktalardan biridir. Hak örgütleri de birer haber kaynağı olarak görülmeli” diyen Erol, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Mülteci kadınlar açısından medyadaki ayrımcılık ile mücadele etmek çok önemli. Manşetlerdeki kışkırtıcı ifadeler toplumdaki algıların pekişmesini sağlıyor, bizim ayrımcılığa karşı hislerimiz törpüleniyor.

Yeni bir habercilik anlayışına ihtiyacımız var ki bu da; Hak odaklı habercilik. Yeni habercilik anlayışı; yaygın medyanın sahip olduğu genel geçer haberciliğe karşı uygulanabiliyor.

Buna ihtiyaç duymamızın en büyük nedeni; tek sesli medya, yani tekeleşme.

 

TARAFSIZLIK MÜMKÜN DEĞİLSE KİMDEN YANA TARAF OLACAĞIZ?

Ayrıca haberciliğin ciddi bir sorunu var ki bu da; haberin doğasını sorgulama gerekliliği. İktidar-güç ilişkilerinin karmaşık ilişkisi karşısında, haber bizi; kimler karşısında veya kimin yanında konumlandırıyor? Tarafsızlık mümkün değilse kimden yana taraf olacağız? Medyanın tarafsızlığı konusunda tutarlı bir etik, konunun bilincinde olmakla mümkün.

Hak odaklı habercilik; gazetecilik etik ve politik olarak sorumlu bir edim olarak tanımlıyor. Gazetecinin bitmeyen sorular içerisinde tamamlanmayan bir süreç içerisinde olması lazım. Gazeteci sorumluluğunu sürekli yeniden tanımlamalı. Ötekileri haber yapmak için illa bir mağduriyet yaşanması beklenemez. Hak ihlali görünür kılmaya çalışılmalı ve tüm haberler insan hakları odaklı olmalıdır. İnsan ve hak merkezli bir habercilik pratiğine ihtiyaç vardır.

Hak odaklı habercilik; herkesi önemser ve güçlendirir ama öncelikle savunmasız insanlar lehine haber yapar.

Hak odaklı habercilik: sadece hak ihlallerini haber yapmaz. Toplumdaki çatışmalara karşı şiddet içermeyen tüm görüşlere tartışma olanağı sunar” diye konuştu.

 

“SÖZ KONUSU KADIN OLDUĞUNDA TARAF OLMAK GEREK”

Etkinlikte Dr. Pınar Yıldız da, “Kadın Odaklı Habercilik” başlıklı bir sunum yaptı. “Neden kadın odaklı habercilik?” sorusuna yanıt arayan ve interaktif bir sunum gerçekleştiren Yıldız, medyanın dünyayı nasıl algıladığımız ile ilgili bir çerçeve sunduğunu ancak bunun da doğrudan etik ve politik bir tercih içerdiğini işaret etti. “Gazeteci haberini tarafsız yapar ama haber taraflıdır” diyen Pınar Yıldız, “Söz konusu kadın olduğunda taraf olmak gerek” dedi. 

 

“KADINLAR NE ZAMAN HABER OLUR? OLUMSUZLUKLARLA”

Ancak açık bir hak ihlali haber yaparken dahi medyanın, yeni bir hak ihlaline neden olabildiğini de dile getiren Yıldız, “Kadınlar ne zaman haber olur? Olumsuzluklarla. Şiddetin, aile dramının faili veya öznesi kılındığında ana akım sizi görülmeye değer buluyor. Nasıl haber olunacağı, hangi sayfalarda hangi haberlere yer verileceği de toplumsal cinsiyet rejimi içinde şekilleniyor. İlk sayfalar ekonomi ve siyasetin yani erkeklerin dünyası. Dolayısıyla biz ekonomi ve politikada görünür olmuyoruz. Ya 3. sayfa veya arka sayfa güzeli olarak gazetelerde yer buluyor veya sizi bir canavar olarak tanımlayacağı zaman sürmanşette yer alabiliyorsunuz. Veya kadın sayfalarına sıkıştırılıyoruz. Oysa kadınlar tüm politikalardan doğrudan etkileniyor.

 

“ERKEK İKTİDARINI YENİDEN KURAN HABER DİLİ KULLANILMAMALI”

Öte yandan şiddet eylemine dair haberleştirme, ayrı bir insan hakları ihlaline dönüşüyor. Haberin içeriğini okumadan görselleri ile algı yaratılıyor. Haberi yazarken çaresizliği öven, şiddet gören değil şiddeti uygulananın fotoğrafını yayınlamak gerekiyor.  

Örneğin; sorunu doğru adlandırmak önemli. Cinnet değil cinayet demeliyiz. Çünkü cinnet cinayetleri bilinçli, kontrollü bir eylem, seçim. Dolayısıyla bunun sistematik bir şiddet olduğunu, Türkiye’nin bu konuda bir sorunu olduğu ‘cinnet’ denilerek gezleniyor.

Şiddet haberlerinde ‘ya benimsin ya kara toprağın’ sıkça karşımıza çıkan başlıklardan. Burada temel mesele; erkek iktidarını yeniden kuran haber dilini kullanmak.

 

MÜLTECİ KADINLAR İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPILACAK

Sunumların ardından hak odaklı habercilik doğrultusunda haber yazma çalışmalarının yapıldığı atölye çalışmasında gazeteciler ve STK temsilcileri birlikte yeni haber metinleri üretti.

Atölyeye katılan Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (ASAM), Güne Bakan Derneği, Mezitli Kent Konseyi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Meclisi temsilcileri de; mülteci kadınların sorunlarının çözümü için ortak projeler yapılabileceğine dikkat çekti. Katılımcılar ayrıca özellikle yerel yönetimlerin elini taşın altına koymak adına daha görünür işlere imza atması gerektiği üzerinde durdu.

Ayrıca STK’lar ile medya kuruluşları arasındaki iletişimin güçlendirilmesine yönelik fikir alışverişinin de yapıldığı atölye çalışmalarında işbirliğinin sürdürülmesinin önemine dikkat çekildi.

Atölye sonunda BM Kadın Ofisi (UnWomen) onaylı katılım belgesi verildi.

Proje ileriki günlerde düzenlenecek mülteci kadınlar ile Türkiyeli kadınların bir araya geldiği kültürler arası bir etkinlik ve kadın mülteci örgütleri ile medya çalışanlarının bir araya geldiği ortak atölyeyle devam edecek.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA