SONER AYDIN

Mersin Kent Konseyi Aralık ayı Genel Kurul Toplantısı, Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi. Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu’nun başkanlık ettiği toplantıya Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, sivil toplum kuruluşu, oda, dernek temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda öğrenci katıldı. Yerel yönetici olarak sadece Başkan Kocamaz’ın katıldığı toplantıya başka hiçbir belediye başkanının katılmaması dikkat çekti. İlginin az olduğu toplantıda kent yöneticilerine ağır eleştiriler geldi. Özellikle çevre anlamında yeterli önlemlerin alınmaması tepki aldı.

“KENT KONSEYLERİ, YEREL KALKINMANIN BAŞLICA AKTÖRLERİNDEN BİRİSİDİR”
Kent Konseyi Genel Kurul Toplantısı’nın açılış konuşmasını gerçekleştiren Konsey Başkanı Yasmina Lokmanoğlu, Kent Konseyleri’nin katılımcı, şeffaf, hesap verebilir yönetim anlayışının anahtarı durumunda olduğunu söyledi. Sürdürülebilir kalkınmanın yerel düzeyde hayata geçirilebilmesinin ve yaşanılabilir bir çevre kurmanın uzun soluklu iş birliği stratejisi olduğunu kaydeden Lokmanoğlu, “Yerel kalkınmanın başlıca aktörlerinden birisi de Kent Konseyleridir. Şehrine sahip çıkma, çözümde ortaklık, aktif katılımın temelini oluşturan yerel yönetişim modellerinin temelinde kent konseyleri yer alıyor. Temel işlevi kentteki paydaşlarını bir araya getirmek, ortak bir akıl oluşturmak ve bu doğrultuda özellikle yerel kalkınmanın zeminini oluşturmak için çözüm önerileri üretmektir. Kent Konseyleri, günümüzün katılımcı, şeffaf, hesap verebilir yönetim anlayışının da anahtarı durumundadır. Bizler belediyeler ve sivil toplum kuruluşları ile uyumlu çalışan yegane Kent Konseylerinden biriyiz” dedi.

“KENT KONSEYLERİ MAHALLE BASKISI OLUŞTURMALI”
Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da konuşmasında Kent Konseyleri’nin önemine vurgu yaptı. Kent Konseyleri’nin mahalle baskısı oluşturup siyasetçileri yönlendirebilmesi gerektiğine vurgu yapan Başkan Kocamaz, “Tüm dünyada yerinden yönetim anlayışının talep edildiği ancak ülkemizde uygulaması adına kararlar alma noktasında defanslar yapıldığı bir dönemden geçiyoruz. Kentleri yönetmek için o bölgedeki insanların oluşturduğu meclislerin aldığı kararlarla o bölgenin kalkınmasına, geleceğine yönelik kararların alınması gerekiyor. Kentler yerel yönetimler tarafından yönetiliyor ama tam manasıyla demokrasinin uygulandığını söylememiz mümkün değil. Halk kendi yöneticilerini seçmiyor, birilerinin seçtiği yöneticileri sadece onaylıyor. Bu yöneticiler de seçilirken ağırlıklı olarak siyasi Saiklerle hareket ediliyor. Maalesef bu siyasi Saiklerle hareket ederken de belediye meclislerinde istediğimiz derecede bilgili, birikimli, vizyonu olan insan sayısı da çok az oluyor. Bu noktada Kent Konseyleri iyi değerlendirilirse önemli bir misyon olacak. Çünkü belediye meclislerinde belli kotalar konmadığı sürece bu sıkıntılar devam edecek. Bu yüzden bütün sivil toplum kuruluşlarının, odaların, derneklerin Kent Konseyleri içinde yer alıp görüş belirtmesi gerekiyor. Ortaya çıkan fikirleri belediye meclisine sunmaları gerekiyor. Yol gösterici olsun, ortaya fikir koysunlar. Bizim bunlara ihtiyacımız var. Siyasetçiler her zaman her şeyi içlerinden geçtiği gibi söyleyemeyebilirler.  Ama onların söyleyemediği şeyleri Kent Konseyleri’nin söylenmesi çok önemli. Kent Konseyleri mahalle baskısı oluşturup siyasetçileri yönlendirebilmelidir. Ancak bu şekilde yanlışlardan dönülebilir” diye konuştu.

“BETONLAŞMADAN, AĞAÇ KIYIMINDAN ŞİKAYETÇİYİZ”
Mersin Çevre Dostları Derneği (MERÇED) Başkanı Suna Kılıç,  çevreciler olarak betonlaşmadan, yeşil alanın azlığından, çarpık yapılaşmadan, hala küresel ısınmanın farkında olunmadığından şikayetçi olduklarını söyledi. Kıyının boydan boya değiştiğini belirten Kılıç, “Kıyı betonlaştı. Aşırı derecede ağaç kesiliyor. Yoğurt Pazarı ve Atatürk Evi’nin arkasındaki, yollardaki ağaçlar kesiliyor. Bugün küresel ısınmanın en önemli faktörü ağaçlardır. Yeşilin toprağın olmadığı yerde hayat olmaz. Hava olmaz. Kıyıda kesilen ağaçlardan ve şehrin iç kısımlarında budama adı altındaki ağaç katliamlarından şikayetçiyiz. Her ağacın bir dokusu vardır. Ağaçlara şekil verirseniz ağaç olma niteliğini kaybederler. Her gün ağaçlara şekil vermek, çam ağaçlarının tepesini kesmek çevrecilik değildir” ifadelerini kullandı.

“MERSİN’İN ANLINDA KOCA BİR LEKE VAR”
Mersin 7 Renk LGBT-İ Derneği adına söz alan Tuna Şahin, şunları söyledi: “2016 yılında Mersin Kent Konseyi içerisinde Toplum Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurduk. Bu komisyon doğrultusunda çalışmalar başlattık. Bir Mersinli olarak şöyle bir düşüncemiz var; Günün herhangi bir saatinde, herhangi bir araçla yola çıkan engelli, kadın, LGBT-İ, mülteci kim olursa olsun yola çıkan bir insanın orada alışveriş yapıp güvenli bir şekilde geri dönmesi bizim asıl hedeflerimizden bir tanesi. Çünkü Mersin’in alnında koca bir leke olan Özgecan Aslan ve Cemile vakası var. Silinemez bir vaka çünkü toplumsal eşitsizliğin getirdiği bir sonuç.”

“ENGELLİLERİN SAYILARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPMAK İSTİYORUZ”
Türkiye Beyaz Ay Derneği Mersin Şube Başkanı Gökhan Arsu da engellilerin yaşadığı sorunlara değindi. Arsu, Bölge bölge, mahalle mahalle engellilerin sayıları ile ilgili bir çalışma yapmak istediklerini ancak bu çalışmayı bir türlü gerçekleştiremediklerini aktaran Arsu, “Şu an Mersin’de kaç bin engelli var bu konuda bilgi sahibi değiliz. Ulaşmaya çalıştığımızda da önümüze birçok bürokratik engel çıkıyor. Bununla ilgili Kent Konseyi’nden yeniden yardım istiyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nden ricamız çalışan ve çalışmayan engelli derneklerini tespit etme şansımız olur” ifadelerini kullandı.